Giriş

Bize Yakub b. Humeyd b. Kâsib, ona Süfyân b. Hamza, ona Kesîr b. Zeyd, ona Velid b. Rabâh, ona da Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Güçlüklere rağmen adabına riayet ederek abdest almak, mescitlere gitmek için yürümek ve (bir) namazdan sonra da diğer namazı beklemek günahlara kefarettir."


    Öneri Formu
9377 İM000428 İbn Mâce, Tahâret, 49

Bize Muhammed b. Mansur, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Ebu Zinad [Abdullah b. Zekvân], ona A'rec [Abdurrahman b. Hürmüz], ona da Ebu Hureyre, Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Ümmetimi güçlüğe düşürmek [korkusu] olmasaydı yatsı namazını geç vakitte kılmalarını ve her namazda misvak kullanmalarını emrederdim."


    Öneri Formu
22290 N000535 Nesai, Mevâkıt, 20

Bize Hennâd, ona Muhammed b. Fudayl, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Namazın başlangıç ve sonu (olmak üzere iki vakti) vardır. Öğle namazının ilk vakti, güneşin (tepeden) batıya doğru meyletmeye başladığı; son vakti ise ikindi namazının girdiği vakittir. İkindi namazının ilk vakti, kendi vaktinin girdiği; son vakti ise güneşin sarardığı vakittir. Akşam namazının ilk vakti, güneşin battığı; son vakti ise ufkun (çizgisinin) kaybolduğu vakittir. Yatsı namazının ilk vakti, ufkun (çizgisinin) kaybolduğu vakit; son vakti ise gece yarısıdır. Sabah namazının ilk vakti fecrin doğduğu; son vakti ise güneşin doğduğu vakittir." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Abdullah b. Amr'dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Muhammed'i (Buhârî'yi) şöyle derken işittim: 'Namaz vakitleri konusunda el-A'meş'in Mücahid'den rivayet ettiği hadis, Muhammed b. Fudayl'ın el-A'meş'ten naklettiği hadisten daha sahihtir. Muhammed b. Fudayl'ın rivayet ettiği hadis hatalıdır; hata eden de Muhammed b. Fudayl'dır.' derken işittim. Bize Hennâd, ona Ebu Üsame, ona Ebu İshak el-Fezârî, ona el-A'meş, ona da Mücahid şöyle rivayet etmiştir: "Namazın başlangıç ve sonu (olmak üzere iki vakti) olduğu söylenirdi...' (Ravi hadisin bundan sonrasını), Muhammed b. Fudayl'ın el-A'meş'ten rivayet ettiği hadisin manasına benzer bir şekilde nakletmiştir.]


    Öneri Formu
10444 T000151 Tirmizi, Salat, 1

Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Şihâb, ona Said b. Müseyyeb ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber 'in(sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Sıcak şiddetlendiğinde namazı (öğle namazını) serinliğe bırakın. Çünkü 'Sıcaklığın şiddeti cehennemin yakıcı nefesidir (esintisidir)." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Ebu Said, Ebu Zen, İbn Ömer, Muğîre, babası vasıtasıyla Kâsım b. Safvân , Ebu Musa, İbn Abbas ve Enes'ten de hadis rivayet edilmiştir. Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Ömer vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet edilen hadis de vardır. Ancak sahih değildir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ebu Hureyre hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Bir grup âlim, sıcağın şiddetli olduğu zamanlarda öğle namazını geciktirmeyi tercih etmişlerdir. İbn Mübârek, Ahmed (b. Hanbel) ve İshâk'ın görüşü de bu şekildedir. Şâfi'î ise şöyle demiştir: 'Öğle namazını serinliğe bırakmak, sadece insanların uzak yerden geldiği mescid için geçerlidir. Tek başına ya da mahallesinin mescidinde namaz kılan kişinin, şiddetli sıcaktan dolayı namazın geciktirmemesi, benim tercihime göre daha uygundur.' Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Şiddetli sıcaktan dolayı öğle namazını geciktirmeyi benimseyenlerin görüşü daha uygun ve sünnete (Hz. Peygamber'in uygulamasına) tabi olmaya daha yakındır (uygundur). Şâfiî'nin benimsediği, 'namazın geciktirilmesindeki ruhsat, mescide uzaktan gelen ve sıkıntı içinde olan kimse içindir' görüşüne gelince, Ebu Zer hadisinde, Şâfiî'nin görüşünün aksini gösteren bir delil vardır. Nitekim Ebu Zer şöyle demiştir: "Bir seferde Hz. Peygamber (sav) ile birlikte bir yolculuktaydık. Bilal, öğle namazı için ezan okudu. Bunun üzerine Nebî (sav): 'Ey Bilal, (namazı/ezanı) serinliğe bırak, sonra yine serinliğe bırak' buyurdu." Eğer durum Şâfi'î'nin ifade ettiği gibi olsaydı, (namazı kılacak olanlar) seferde beraber olduklarından dolayı, o vakitte namazı serinliğe bırakmalarının bir anlamı olmazdı. Zira onlar, uzaktan gelecek kimseleri beklemiyorlardı.]


    Öneri Formu
10450 T000157 Tirmizi, Tahare, 5


    Öneri Formu
280717 T000157-2 Tirmizi, Tahare, 5