Öneri Formu
Hadis Id, No:
14852, T000856
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ الثَّوْرِىُّ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ لَمَّا قَدِمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم مَكَّةَ دَخَلَ الْمَسْجِدَ فَاسْتَلَمَ الْحَجَرَ ثُمَّ مَضَى عَلَى يَمِينِهِ فَرَمَلَ ثَلاَثًا وَمَشَى أَرْبَعًا ثُمَّ أَتَى الْمَقَامَ فَقَالَ ( وَاتَّخِذُوا مِنْ مَقَامِ إِبْرَاهِيمَ مُصَلًّى ) فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَالْمَقَامُ بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْبَيْتِ ثُمَّ أَتَى الْحَجَرَ بَعْدَ الرَّكْعَتَيْنِ فَاسْتَلَمَهُ ثُمَّ خَرَجَ إِلَى الصَّفَا أَظُنُّهُ قَالَ ( إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ ) . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنِ ابْنِ عُمَرَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ جَابِرٍ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ .
Tercemesi:
Bize Mahmud b. Ğaylân (el-Adevî), ona Yahya b.Âdem (el-Ümevî), ona Süfyan (es-Sevrî), ona Cafer b. Muhammed (es-Sadık), ona babası (Muhammed el-Bâkır), ona da Cabir (b. Abdullah) (ra) rivayet etmiş ve şöyle demiştir:
"Rasulullah (sav) Mekke'ye gelince Mescid-i Haram'a girdi ve Hacerülesved'i selamladı. Sonra Hacerülesved'in sağına geçip üç şavtını remel tarzında [yani çalımlı bir şekilde kısa ve seri adımlarla] , dört şavtını da normal bir şekilde yürüyerek tavaf etti. Sonra Makam-ı İbrahim'in yanına geldi ve 'Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın).' (Bakara 2/125) ayetini okudu. Ardından Makam-ı İbrahim'i kendisi ile Beytullah arasına alarak iki rekat namaz kıldı. Namaz kıldıktan sonra Beytullah'ın yanına geldi, Hacerülesved'i tekrar selamladı ve sonra da Safa Tepesi'ne geçti. Sanıyorum burada; ‘Şüphesiz Safa ile Merve, Allah’ın belirlediği sembollerdendir.’ (Bakara, 2/158) ayetini okudu."
Bu konuda (Abdullah) b. Ömer'den de rivayet bulunmaktadır.
Ebu İsa (Tirmizi) (ayrıca) şöyle dedi: "Cabir'den (b. Abdullah) gelen hadis, hasen sahih bir hadistir ve ilim ehli nazarında uygulama, bu hadise göredir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 33, 3/211
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Muhammed el-Bakır (Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali)
3. Ebu Abdullah Cafer es-Sâdık (Cafer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Adem el-Ümevî (Yahya b. Adem b. Süleyman)
6. Ebu Ahmed Mahmud b. Ğaylan el-Adevi (Mahmud b. Ğaylan)
Konular:
Dinî semboller, Haceru'l-esved
Dinî semboller, İstilâm
Hac, Hz. Peygamber'in haccı
Hac, makamı İbrahim
Hac, Sa'y etmek
Hac, Safa ve Merve
Hac, Tavaf, Kabe'yi tavaf etmek
KABE
KTB, HAC, UMRE
Umre, Tavaf, tavafa başlama noktası
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14869, T000862
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم حِينَ قَدِمَ مَكَّةَ طَافَ بِالْبَيْتِ سَبْعًا. فَقَرَأَ ( وَاتَّخِذُوا مِنْ مَقَامِ إِبْرَاهِيمَ مُصَلًّى ) فَصَلَّى خَلْفَ الْمَقَامِ ثُمَّ أَتَى الْحَجَرَ فَاسْتَلَمَهُ ثُمَّ قَالَ « نَبْدَأُ بِمَا بَدَأَ اللَّهُ بِهِ » . فَبَدَأَ بِالصَّفَا وَقَرَأَ ( إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ ) . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ أَنَّهُ يَبْدَأُ بِالصَّفَا قَبْلَ الْمَرْوَةِ فَإِنْ بَدَأَ بِالْمَرْوَةِ قَبْلَ الصَّفَا لَمْ يُجْزِهِ وَبَدَأَ بِالصَّفَا . وَاخْتَلَفَ أَهْلُ الْعِلْمِ فِيمَنْ طَافَ بِالْبَيْتِ وَلَمْ يَطُفْ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ حَتَّى رَجَعَ فَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ إِنْ لَمْ يَطُفْ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ حَتَّى خَرَجَ مِنْ مَكَّةَ فَإِنْ ذَكَرَ وَهُوَ قَرِيبٌ مِنْهَا رَجَعَ فَطَافَ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ. وَإِنْ لَمْ يَذْكُرْ حَتَّى أَتَى بِلاَدَهُ أَجْزَأَهُ وَعَلَيْهِ دَمٌ . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ إِنْ تَرَكَ الطَّوَافَ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ حَتَّى رَجَعَ إِلَى بِلاَدِهِ فَإِنَّهُ لاَ يُجْزِيهِ . وَهُوَ قَوْلُ الشَّافِعِىِّ . قَالَ الطَّوَافُ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ وَاجِبٌ لاَ يَجُوزُ الْحَجُّ إِلاَّ بِهِ .
Tercemesi:
Bize (Muhammed) b. Ebu Ömer (el-Adenî), ona Süfyan b. Uyeyne, ona Cafer b. Muhammed (es-Sadık), ona babası (Muhammed el-Bâkır), ona da Cabir (b. Abdullah) rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber (sav) Mekke'ye gelince Beytullah'ı yedi tur tavaf etti ve 'Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın).' (Bakara 2/125) ayetini okudu. Ardından Makam-ı İbrahim'in arkasında namaz kıldı. Sonra Hacerülesved'e geldi ve onu selamladı. Sonra; Allah'ın başladığı şey ile başlıyoruz.' diyerek Safa Tepesi'nden sa'y etmeye başladı ve 'Şüphesiz Safa ile Merve, Allah’ın belirlediği sembollerdendir.' (Bakara, 2/158) ayetini okudu."
Ebu İsa (Tirmizi) şöyle dedi: "Bu, hasen sahih bir hadistir. Kişinin, sa'y etmeye Merve'den önce Safa ile başlaması şeklindeki ilim ehli nezdinde kabul gören uygulama da bu hadise göredir. Dolayısıyla kişi, Safa'dan önce Merve ile başlayacak olursa bu, onun için yeterli olmaz; tekrar Safa ile başlamalıdır. İlim ehli, Beytullah'ı tavaf edip Safa ile Merve arasında sa'y etmeden memleketine dönen kişi hakkında ihtilaf etmişlerdir. İlim ehlinden bazıları; 'Safa ile Merve arasında sa'y etmez ve nihayet Mekke'den çıkarsa bakılır. Eğer Mekke'ye henüz yakınken sa'y etmediğini hatırlarsa döner ve Safa ile Merve arasında sa'y eder. Hatırlamaz da nihayet memleketine gelirse haccı geçerlidir ancak küçükbaş bir kurban kesmesi gerekir.' demişlerdir. Bu görüş, Süfyan es-Sevrî'nin içtihadıdır. İlim ehlinden bazıları da; 'Safa ile Merve arasında sa'y etmez ve nihayet memleketine dönerse kişi için (tek başına bu) tavafı yeterli olmayacaktır.' demişlerdir. Bu görüş de İmam Şafiî'nin içtihadıdır. O; 'Safa ile Merve arasında sa'y etmek, vaciptir. Hac ibadeti ancak bu sa'y ile caizdir.' demektedir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 38, 3/216
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Muhammed el-Bakır (Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali)
3. Ebu Abdullah Cafer es-Sâdık (Cafer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Muhammed b. Ebu Ömer el-Adenî (Muhammed b. Yahya b. Ebu Ömer)
Konular:
Dinî semboller, Haceru'l-esved
Dinî semboller, İstilâm
DUA ZAMAN VE MEKAN İLİŞKİSİ
Hac, Hz. Peygamber'in haccı
Hac, makamı İbrahim
Hac, Sa'y etmek
Hac, Safa ve Merve
Hac, Tavaf, Kabe'yi tavaf etmek
Hacerü'l-Esved, selamlama
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Vehb arasında inkıta vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
34975, B003847
Hadis:
وَقَالَ ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنَا عَمْرٌو عَنْ بُكَيْرِ بْنِ الأَشَجِّ أَنَّ كُرَيْبًا مَوْلَى ابْنِ عَبَّاسٍ حَدَّثَهُ أَنَّ ابْنَ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ لَيْسَ السَّعْىُ بِبَطْنِ الْوَادِى بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ سُنَّةً ، إِنَّمَا كَانَ أَهْلُ الْجَاهِلِيَّةِ يَسْعَوْنَهَا وَيَقُولُونَ لاَ نُجِيزُ الْبَطْحَاءَ إِلاَّ شَدًّا
Tercemesi:
İbn Vehb dedi ki: Bize Amr, ona Bükeyr b. el-Eşec’in haber verdiğine göre İbn Abbas’ın azatlısı Kureyb kendisine İbn Abbas’ın (r.anhumâ) şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Safa ile Merve arasında vadinin iç tarafında sa’y etmek bir sünnet değildi. Orada ancak cahiliye dönemi insanları sa’y ediyor ve: Bizler, Bathâ’yı (sel yatağı olan yeri) ancak hızlıca yürüyerek geçeriz, derlerdi.
Açıklama:
Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Vehb arasında inkıta vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 27, 2/17
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Rişdîn Küreyb b. Ebu Müslim el-Kuraşî (Küreyb b. Ebu Müslim)
3. Ebu Abdullah Bükeyr b. Abdullah el-Kuraşî (Bükeyr b. Abdullah b. Eşec)
4. Amr b. Haris el-Ensarî (Amr b. Haris b. Yakub)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
Konular:
Hac, Batha'nın mübarek oluşu
Hac, Sa'y etmek
Hac, Safa ve Merve
حَدَّثَنَا يُوسُفُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا ابْنُ فُضَيْلٍ عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ عَنْ كَثِيرِ بْنِ جُمْهَانَ قَالَ رَأَيْتُ ابْنَ عُمَرَ يَمْشِى فِى السَّعْىِ فَقُلْتُ لَهُ أَتَمْشِى فِى السَّعْىِ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَ؟ قَالَ لَئِنْ سَعَيْتُ لَقَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَسْعَى. وَلَئِنْ مَشَيْتُ لَقَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَمْشِى. وَأَنَا شَيْخٌ كَبِيرٌ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَرُوِىَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ نَحْوُهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14873, T000864
Hadis:
حَدَّثَنَا يُوسُفُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا ابْنُ فُضَيْلٍ عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ عَنْ كَثِيرِ بْنِ جُمْهَانَ قَالَ رَأَيْتُ ابْنَ عُمَرَ يَمْشِى فِى السَّعْىِ فَقُلْتُ لَهُ أَتَمْشِى فِى السَّعْىِ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَ؟ قَالَ لَئِنْ سَعَيْتُ لَقَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَسْعَى. وَلَئِنْ مَشَيْتُ لَقَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَمْشِى. وَأَنَا شَيْخٌ كَبِيرٌ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَرُوِىَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ نَحْوُهُ .
Tercemesi:
Bize Yusuf b. İsa, ona İbn Fudayl, ona Atâ b. es-Sâib, ona Kesir b. Cumhân’ın şöyle dediğini rivayet etti: İbn Ömer’i sa’y esnasında yürürken gördüm. Ona: Safa ile Merve arasında sa’y yaparken mi yürüyorsun? dedim. O: “Eğer ben sa’y yaparsam (hızlıca yürürsem) şüphesiz Rasulullah’ı (sav) sa’y yaparken görmüşümdür. Eğer yürürsem, gerçek şu ki ben Rasulullah’ı (sav) yürürken görmüşümdür. Üstelik ben oldukça yaşlanmış birisiyim, dedi.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Ayrıca Saîd b. Cübeyr de İbn Ömer’den buna yakın olarak rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 39, 3/217
Senetler:
()
Konular:
Hac, Sa'y etmek
Hac, Safa ve Merve
Hac, sünnetleri
Sahabe, Kur'an'a ve sünnete bağlılık
Sahâbe, sahabilerin sünnete uyma hassasiyetleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32854, B003365
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ عَمْرٍو قَالَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ نَافِعٍ عَنْ كَثِيرِ بْنِ كَثِيرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ لَمَّا كَانَ بَيْنَ إِبْرَاهِيمَ وَبَيْنَ أَهْلِهِ مَا كَانَ ، خَرَجَ بِإِسْمَاعِيلَ وَأُمِّ إِسْمَاعِيلَ ، وَمَعَهُمْ شَنَّةٌ فِيهَا مَاءٌ ، فَجَعَلَتْ أُمُّ إِسْمَاعِيلَ تَشْرَبُ مِنَ الشَّنَّةِ فَيَدِرُّ لَبَنُهَا عَلَى صَبِيِّهَا حَتَّى قَدِمَ مَكَّةَ ، فَوَضَعَهَا تَحْتَ دَوْحَةٍ ، ثُمَّ رَجَعَ إِبْرَاهِيمُ إِلَى أَهْلِهِ ، فَاتَّبَعَتْهُ أُمُّ إِسْمَاعِيلَ ، حَتَّى لَمَّا بَلَغُوا كَدَاءً نَادَتْهُ مِنْ وَرَائِهِ يَا إِبْرَاهِيمُ إِلَى مَنْ تَتْرُكُنَا قَالَ إِلَى اللَّهِ . قَالَتْ رَضِيتُ بِاللَّهِ . قَالَ فَرَجَعَتْ فَجَعَلَتْ تَشْرَبُ مِنَ الشَّنَّةِ وَيَدِرُّ لَبَنُهَا عَلَى صَبِيِّهَا ، حَتَّى لَمَّا فَنِىَ الْمَاءُ قَالَتْ لَوْ ذَهَبْتُ فَنَظَرْتُ لَعَلِّى أُحِسُّ أَحَدًا . قَالَ فَذَهَبَتْ فَصَعِدَتِ الصَّفَا فَنَظَرَتْ وَنَظَرَتْ هَلْ تُحِسُّ أَحَدًا فَلَمْ تُحِسَّ أَحَدًا ، فَلَمَّا بَلَغَتِ الْوَادِىَ سَعَتْ وَأَتَتِ الْمَرْوَةَ فَفَعَلَتْ ذَلِكَ أَشْوَاطًا ، ثُمَّ قَالَتْ لَوْ ذَهَبْتُ فَنَظَرْتُ مَا فَعَلَ - تَعْنِى الصَّبِىَّ - فَذَهَبَتْ فَنَظَرَتْ ، فَإِذَا هُوَ عَلَى حَالِهِ كَأَنَّهُ يَنْشَغُ لِلْمَوْتِ ، فَلَمْ تُقِرَّهَا نَفْسُهَا ، فَقَالَتْ لَوْ ذَهَبْتُ فَنَظَرْتُ لَعَلِّى أُحِسُّ أَحَدًا ، فَذَهَبَتْ فَصَعِدَتِ الصَّفَا فَنَظَرَتْ وَنَظَرَتْ فَلَمْ تُحِسَّ أَحَدًا ، حَتَّى أَتَمَّتْ سَبْعًا ، ثُمَّ قَالَتْ لَوْ ذَهَبْتُ فَنَظَرْتُ مَا فَعَلَ ، فَإِذَا هِىَ بِصَوْتٍ فَقَالَتْ أَغِثْ إِنْ كَانَ عِنْدَكَ خَيْرٌ . فَإِذَا جِبْرِيلُ ، قَالَ فَقَالَ بِعَقِبِهِ هَكَذَا ، وَغَمَزَ عَقِبَهُ عَلَى الأَرْضِ ، قَالَ فَانْبَثَقَ الْمَاءُ ، فَدَهَشَتْ أُمُّ إِسْمَاعِيلَ فَجَعَلَتْ تَحْفِزُ . قَالَ فَقَالَ أَبُو الْقَاسِمِ صلى الله عليه وسلم « لَوْ تَرَكَتْهُ كَانَ الْمَاءُ ظَاهِرًا » . قَالَ فَجَعَلَتْ تَشْرَبُ مِنَ الْمَاءِ ، وَيَدِرُّ لَبَنُهَا عَلَى صَبِيِّهَا - قَالَ - فَمَرَّ نَاسٌ مِنْ جُرْهُمَ بِبَطْنِ الْوَادِى ، فَإِذَا هُمْ بِطَيْرٍ ، كَأَنَّهُمْ أَنْكَرُوا ذَاكَ ، وَقَالُوا مَا يَكُونُ الطَّيْرُ إِلاَّ عَلَى مَاءٍ . فَبَعَثُوا رَسُولَهُمْ ، فَنَظَرَ فَإِذَا هُمْ بِالْمَاءِ ، فَأَتَاهُمْ فَأَخْبَرَهُمْ فَأَتَوْا إِلَيْهَا ، فَقَالُوا يَا أُمَّ إِسْمَاعِيلَ ، أَتَأْذَنِينَ لَنَا أَنْ نَكُونَ مَعَكِ أَوْ نَسْكُنَ مَعَكِ فَبَلَغَ ابْنُهَا فَنَكَحَ فِيهِمُ امْرَأَةً ، قَالَ ثُمَّ إِنَّهُ بَدَا لإِبْرَاهِيمَ فَقَالَ لأَهْلِهِ إِنِّى مُطَّلِعٌ تَرِكَتِى . قَالَ فَجَاءَ فَسَلَّمَ فَقَالَ أَيْنَ إِسْمَاعِيلُ فَقَالَتِ امْرَأَتُهُ ذَهَبَ يَصِيدُ . قَالَ قُولِى لَهُ إِذَا جَاءَ غَيِّرْ عَتَبَةَ بَابِكَ . فَلَمَّا جَاءَ أَخْبَرَتْهُ قَالَ أَنْتِ ذَاكِ فَاذْهَبِى إِلَى أَهْلِكِ . قَالَ ثُمَّ إِنَّهُ بَدَا لإِبْرَاهِيمَ فَقَالَ لأَهْلِهِ إِنِّى مُطَّلِعٌ تَرِكَتِى . قَالَ فَجَاءَ فَقَالَ أَيْنَ إِسْمَاعِيلُ فَقَالَتِ امْرَأَتُهُ ذَهَبَ يَصِيدُ ، فَقَالَتْ أَلاَ تَنْزِلُ فَتَطْعَمَ وَتَشْرَبَ فَقَالَ وَمَا طَعَامُكُمْ وَمَا شَرَابُكُمْ قَالَتْ طَعَامُنَا اللَّحْمُ ، وَشَرَابُنَا الْمَاءُ . قَالَ اللَّهُمَّ بَارِكْ لَهُمْ فِى طَعَامِهِمْ وَشَرَابِهِمْ . قَالَ فَقَالَ أَبُو الْقَاسِمِ صلى الله عليه وسلم « بَرَكَةٌ بِدَعْوَةِ إِبْرَاهِيمَ » . قَالَ ثُمَّ إِنَّهُ بَدَا لإِبْرَاهِيمَ فَقَالَ لأَهْلِهِ إِنِّى مُطَّلِعٌ تَرِكَتِى . فَجَاءَ فَوَافَقَ إِسْمَاعِيلَ مِنْ وَرَاءِ زَمْزَمَ ، يُصْلِحُ نَبْلاً لَهُ ، فَقَالَ يَا إِسْمَاعِيلُ ، إِنَّ رَبَّكَ أَمَرَنِى أَنْ أَبْنِىَ لَهُ بَيْتًا . قَالَ أَطِعْ رَبَّكَ . قَالَ إِنَّهُ قَدْ أَمَرَنِى أَنْ تُعِينَنِى عَلَيْهِ . قَالَ إِذًا أَفْعَلَ . أَوْ كَمَا قَالَ . قَالَ فَقَامَا فَجَعَلَ إِبْرَاهِيمُ يَبْنِى ، وَإِسْمَاعِيلُ يُنَاوِلُهُ الْحِجَارَةَ ، وَيَقُولاَنِ ( رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ) قَالَ حَتَّى ارْتَفَعَ الْبِنَاءُ وَضَعُفَ الشَّيْخُ عَلَى نَقْلِ الْحِجَارَةِ ، فَقَامَ عَلَى حَجَرِ الْمَقَامِ ، فَجَعَلَ يُنَاوِلُهُ الْحِجَارَةَ ، وَيَقُولاَنِ ( رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ) .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Âmir Abdulmelik b. Amr, ona İbrahim b. Nâfi‘, ona Kesir b. Kesir, ona Said b. Cübeyr’in rivâyet ettiğine göre İbn Abbas (r.anhumâ) dedi ki: İbrahim ile ailesi arasında olanlar olduktan sonra o da İsmail’i ve İsmail’in annesini alıp çıktı. Beraberlerinde içinde bir miktar su bulunan bir kırba vardı. İsmail’in annesi kırbadan su içmeye başladı, böylelikle de çocuğu için süt oluyordu. Nihâyet Mekke’ye geldi. İbrahim onu büyükçe bir ağacın altında bıraktı, sonra da ailesinin yanına geri döndü. İsmail’in annesi arkasından gitti. Kedâ denilen yere vardıklarında arkasından ona: Ey İbrahim, bizi kime bırakıyorsun, diye seslendi. O: Allah’a, dedi. İsmail’in annesi: Ben de (beni) Allah’a (bırakmana) razı oldum, dedi. Sonra tekrar geri dönüp kırbadan su içmeye ve çocuğu için o su dolayısıyla süt gelmeye başladı. Sonunda su bitince İsmail’in annesi: Bir gidip de baksam belki kimseleri görebilirim, dedi. Gitti Safa’nın üzerine çıktı, bir kimse görebilir mi diye baktıkça baktı, fakat hiçbir kimse göremedi, vadiye vardığı zaman koştu ve Merve’ye geldi. Aynı şeyi defalarca tekrar ederek gidip geldi, sonra: Bari gideyim de –küçük çocuğu kast ederek- o ne yaptı, bir göreyim deyip gitti ve onu gördü, onun olduğu gibi durduğunu, adeta ölüm baygınlığındaymış gibi hırıltı çıkardığını gördü. Fakat yine içten içe huzursuz oldu. Keşke gidip belki birisini görürüm diye baksam, dedi ve gidip Safa’ya çıktı, uzun uzun baktıkça baktı kimseyi göremedi. Sonunda bunu yedi defaya kadar tamamladı. Sonra: Bari gidip çocuğun ne yaptığını bir görsem, dedi. Ansızın bir ses işitti. O: Eğer yanında bir hayır varsa imdadımıza yetiş, dedi. Meğer gelen Cebrail imiş. (İbn Abbas) dedi ki: (Allah Rasulü) ayağının topuğuyla işaret ede¬rek gösterdi: Cibril ayağının topuğu ile yeri dürttü. Dedi ki: Akabin¬de hemen su fışkırdı. İsmail’in annesi dehşete düştü. Suyun önünde çukur yapmaya koyuldu. (İbn Abbas) dedi ki: (Ebu’l-Kasım) dedi ki: “Eğer onu (kendi haline) bırakmış olsaydı su açıkta görünür olacaktı.” (Devamla) dedi ki: (İsmail’in annesi) su içmeye başladı ve çocuğunun da sütü gelmeye devam etti, derken vadinin iç taraflarında Cürhümlülerden bir takım kimseler geçti. O sırada onlar bir takım kuşların dolanmakta olduğunu gördüler. Bunu garip karşılar gibi oldular ve: Bu kuşlar ancak su olan yerde bulunurlar deyip, elçilerini gönderdiler. O da duruma bakınca suyun yakınında olduklarını gördü. Elçileri yanlarına gidip, onlara durumu haber verdi, onlar da İsmail’in annesinin yanına geldiler.
-Ey İsmail’in annesi, seninle beraber olmamıza yahut da seninle beraber burada yerleşmemize izin verir misin? dediler.
Daha sonra oğlu buluğa erişti, onlardan bir kadın nikâhladı. Dedi ki: Sonra İbrahim’in kalbine onların yanına gitmek doğdu. Eşine: Ben geride bırakıp geldiklerimi gidip görmek istiyorum dedi. Gelip selam verdi ve (İsmail’in eşine): İsmail nerede? dedi. Onun hanımı: Avlanmaya gitti, dedi. İbrahim: O geldiği zaman ona kapının eşiğini değiştir, de, dedi. İsmail döndüğünde eşi ona durumu haber verdi. İsmail: O eşik sensin, haydi ailenin yanına git, dedi. (Devamla) dedi ki: Sonra tekrar İbrahim’in içine (çoluk çocuğunu görmek düşüncesi) doğdu ve eşine: Ben orada bıraktıklarımı gidip görmek istiyorum, dedi. İbrahim gelince: İsmail nerede? dedi. Eşi: Avlanmaya gitti, dedi. Eşi: İnip de bir şeyler yiyip, içmez misin? dedi. İbrahim: Ne yer ne içersiniz? deyince, kadın: Yediğimiz et, içtiğimiz de sudur, dedi. İbrahim: Allah’ım, yediklerini ve içtiklerini onlar için mübârek kıl, diye dua etti. (İbn Abbas) dedi ki: Bunun üzerine Ebu’lKasım (sav): “(Onların yiyeceklerinde) İbrahim’in duası sebebiyle bir bereket vardır” buyurdu. Daha sonra tekrar İbrahim’in içine oğlunu ziyaret etmek düşüncesi doğdu. Ben gidip bıraktıklarımı göreceğim, dedi. Mekke’ye geldiğinde İsmail ile Zemzemin arkasında rastlaştı, oklarını düzeltiyordu. İbrahim: Ey İsmail, Rabbim bana kendisi için bir ev yapmamı emretti, dedi. İsmail: Rabbine itaat et, dedi. İbrahim: O bana bunu yapmak için senin de bana yardımcı olmanı emretti, dedi. İsmail: O halde ben de yardım ederim, dedi –ya da bunun gibi bir söz söyledi.- (Devamla): Her ikisi de kalkıp işe koyuldular. İbrahim binayı yapmaya, İsmail de ona taş uzatmaya koyuldu, her ikisi de: “Rabbimiz, bizden kabul buyur. Şüphesiz ki sen her şeyi işitensin, her şeyi bilensin” diyorlardı. Dedi ki: Nihâyet bina yükseldi, o yaşlı zat (İbrahim) taş taşımaktan yorulduğu için Makam(-ı İbrahim’deki) o taşın üzerine çıktı ve (bu halde iken, İsmail) ona taşları vermeye devam etti. Her ikisi de: “Rabbimiz bizden kabul buyur. Şüphesiz ki sen her şeyi işitensin, her şeyi bilensin” (Bakara, 2/127) diye dua ediyorlardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ehadîsü'l-Enbiya 9, 1/874
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Kesir b. Kesir (Kesir b. Kesir b. Muttalib b. Ebu Vedâ'a)
4. İbrahim b. Nafi' el-Mahzumi (Ebu İshak İbrahim b. Nafi')
5. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
6. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
DUA ZAMAN VE MEKAN İLİŞKİSİ
Hac, Sa'y etmek
Hac, Safa ve Merve
KABE
Kabe, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail tarafından inşası
Peygamberler, Hz. İbrahim, Eşi Hacer ve oğlu İsmail'i Mekke'ye götürmesi
Peygamberler, Hz. İsmail ve nesli
Peygamberler, yakınları, Hz. Hacer
Sosyal Katmanlar, Cürhümlüler
Umre
Zemzem, suyun hikayesi, özellikleri, vs.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14955, T000902
Hadis:
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ الْجَهْضَمِىُّ وَعَلِىُّ بْنُ خَشْرَمٍ قَالاَ حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى زِيَادٍ عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ عَائِشَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّمَا جُعِلَ رَمْىُ الْجِمَارِ وَالسَّعْىُ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ لإِقَامَةِ ذِكْرِ اللَّهِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Nâsr b. Ali el-Cahdamî ve Ali b. Haşrem, onlara İsa b. Yunus, ona Ubeydullah b. Ebu Ziyâd, ona el-Kâsım b. Muhammed, ona Âişe’nin rivayet ettiğine göre, Nebi (sav) şöyle buyurdu: “Şüphesiz cemrelere taş atmak ile Safa ile Merve arasında sa’y yapmak, ancak Allah’ın anılışını dimdik ayakta tutmak için emredilmiştir.”
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu, hasen sahih bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 64, 3/246
Senetler:
()
Konular:
Hac, Sa'y etmek
Hac, Safa ve Merve
Hac, Şeytan taşlama
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18084, T002967
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حِينَ قَدِمَ مَكَّةَ طَافَ بِالْبَيْتِ سَبْعًا فَقَرَأَ ( وَاتَّخِذُوا مِنْ مَقَامِ إِبْرَاهِيمَ مُصَلًّى ) فَصَلَّى خَلْفَ الْمَقَامِ ثُمَّ أَتَى الْحَجَرَ فَاسْتَلَمَهُ ثُمَّ قَالَ « نَبْدَأُ بِمَا بَدَأَ اللَّهُ بِهِ » . وَقَرَأَ ( إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ ) . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize (Muhammed) b. Ebu Ömer (el-Adenî), ona Süfyan b. Uyeyne, ona Cafer b. Muhammed (es-Sadık), ona babası (Muhammed el-Bâkır), ona da Cabir b. Abdullah rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber'i (sav), Mekke'ye geldiği vakit Beytullah'ı yedi tur tavaf edip 'Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın).' (Bakara 2/125) ayetini okurken duydum. Ardından Makam-ı İbrahim'in arkasında namaz kıldı. Sonra Hacerülesved'e geldi ve onu selamladı. Sonra; Allah'ın başladığı şey ile başlıyoruz.' dedi ve 'Şüphesiz Safa ile Merve, Allah’ın belirlediği sembollerdendir.' (Bakara, 2/158) ayetini okudu."
Ebu İsa (Tirmizi) şöyle dedi: "Bu, hasen sahih bir hadistir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 2, 5/210
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Muhammed el-Bakır (Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali)
3. Ebu Abdullah Cafer es-Sâdık (Cafer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Muhammed b. Ebu Ömer el-Adenî (Muhammed b. Yahya b. Ebu Ömer)
Konular:
Dinî semboller, Haceru'l-esved
Hac, Safa ve Merve
Hacerü'l-Esved, selamlama
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25175, N002970
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ قَالَ قَرَأْتُ عَلَى عَائِشَةَ ( فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَا ) قُلْتُ مَا أُبَالِى أَنْ لاَ أَطُوفَ بَيْنَهُمَا . فَقَالَتْ بِئْسَمَا قُلْتَ إِنَّمَا كَانَ نَاسٌ مِنْ أَهْلِ الْجَاهِلِيَّةِ لاَ يَطُوفُونَ بَيْنَهُمَا فَلَمَّا كَانَ الإِسْلاَمُ وَنَزَلَ الْقُرْآنُ ( إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ ) الآيَةَ فَطَافَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَطُفْنَا مَعَهُ فَكَانَتْ سُنَّةً .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Mansur, ona Süfyan, ona ez-Zührî, ona Urve’nin şöyle dediğinin rivayet etti: Âişe’ye: “Onları güzelce tavaf etmesinde bir sakınca yoktur” (Bakara, 2/158) buyruğunu okuyarak, ben ikisi arasında tavaf etmemeye aldırmam, dedim. Âişe: Ne kötü söz söyledin, çünkü cahiliye dönemindeki bazı kimseler ikisi arasında tavaf (sa’y) yapmazdı. İslam gelip de Kur’ân-ı Kerim: “Şüphe yok ki Safa ile Merve Allah’ın alametlerindendir” (Bakara, 2/158) ayeti nazil olunca Rasulullah da (sav) tavaf etti, biz de onunla birlikte tavaf ettik. Böylece bu bir sünnet olmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 168, /2278
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Muhammed b. Mansur el-Huzai (Muhammed b. Mansur b. Sabit b. Halid)
Konular:
cahiliye, âdetleri
Hac, Sa'y etmek
Hac, Safa ve Merve
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25178, N002971
Hadis:
أَخْبَرَنِى عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ قَالَ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ شُعَيْبٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ قَالَ سَأَلْتُ عَائِشَةَ عَنْ قَوْلِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ ( فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَا ) فَوَاللَّهِ مَا عَلَى أَحَدٍ جُنَاحٌ أَنْ لاَ يَطُوفَ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ . قَالَتْ عَائِشَةُ بِئْسَمَا قُلْتَ يَا ابْنَ أُخْتِى إِنَّ هَذِهِ الآيَةَ لَوْ كَانَتَ كَمَا أَوَّلْتَهَا كَانَتْ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ لاَ يَطَّوَّفَ بِهِمَا وَلَكِنَّهَا نَزَلَتْ فِى الأَنْصَارِ قَبْلَ أَنْ يُسْلِمُوا كَانُوا يُهِلُّونَ لِمَنَاةَ الطَّاغِيَةِ الَّتِى كَانُوا يَعْبُدُونَ عِنْدَ الْمُشَلَّلِ وَكَانَ مَنْ أَهَلَّ لَهَا يَتَحَرَّجُ أَنْ يَطُوفَ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ فَلَمَّا سَأَلُوا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَنْ ذَلِكَ أَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ( إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَا ) ثُمَّ قَدْ سَنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الطَّوَافَ بَيْنَهُمَا فَلَيْسَ لأَحَدٍ أَنْ يَتْرُكَ الطَّوَافَ بِهِمَا .
Tercemesi:
Bana Amr b. Osman, ona babası, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Urve’nin şöyle dediğini rivayet etti: Âişe’ye aziz ve Celil Allah’ın: “Onları güzelce tavaf etmesinde ona bir sakınca yoktur” buyruğuna dair soru sordum. Buna göre Allah’a yemin olsun, bir kimsenin Safa ile Merve arasında tavaf etmemesinden dolayı ona bir vebal yoktur, (dedim). Âişe: Kız kardeşimin oğlu, ne kötü söz söyledin! Eğer bu ayet-i kerime senin anladığın gibi olsaydı, o takdirde buyruk ikisi arasında tavaf (sa’y) yapmamasında ona bir vebal olmaz, şeklinde olması gerekirdi. Fakat bu ayet-i kerime Ensâr’ın İslam’a girmeden önceki tutumları hakkında inmiştir. Onlar el-Müşellel yakınlarında bulunan kendisine ibadet ettikleri tağut Menat için telbiye getirip ihrama giriyorlardı. Onun için telbiye getirip ihrama giren kimseler de Safa ile Merve arasında tavaf (sa’y yapmaktan) çekinirdi. (Ensâr) Rasulullah’a (sav) buna dair soru sorunca aziz ve celil Allah da: “Şüphe yok ki Safa ile Merve Allah’ın alametlerindendir. Her kim Beyt’i hac eder veya umre yaparsa onları güzelce tavaf etmesinde üzerine bir sakınca yoktur” (Bakara, 2/158) buyruğunu indirdi. Sonra da Rasulullah (sav) ikisi arasında tavaf (sa’y) yapmayı sünnet kıldı. Bundan dolayı kimse ikisi arasında tavaf (sa’y) yapmayı terk etmek hakkına sahip değildir, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 168, /2279
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Amr Osman b. Kesir el-Kuraşî (Osman b. Said b. Kesir b. Dinar)
6. Ebu Hafs Amr b. Osman el-Kuraşî (Amr b. Osman b. Said b. Kesir b. Dinar)
Konular:
Hac, Sa'y etmek
Hac, Safa ve Merve
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30734, İM002986
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبِى قَالَ قُلْتُ لِعَائِشَةَ مَا أَرَى عَلَىَّ جُنَاحًا أَنْ لاَ أَطَّوَّفَ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ . قَالَتْ إِنَّ اللَّهَ يَقُولُ ( إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَا ) وَلَوْ كَانَ كَمَا تَقُولُ لَكَانَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ لاَ يَطَّوَّفَ بِهِمَا . إِنَّمَا أُنْزِلَ هَذَا فِى نَاسٍ مِنَ الأَنْصَارِ كَانُوا إِذَا أَهَلُّوا أَهَلُّوا لِمَنَاةَ فَلاَ يَحِلُّ لَهُمْ أَنْ يَطَّوَّفُوا بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ فَلَمَّا قَدِمُوا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى الْحَجِّ ذَكَرُوا ذَلِكَ لَهُ فَأَنْزَلَهَا اللَّهُ فَلَعَمْرِى مَا أَتَمَّ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ حَجَّ مَنْ لَمْ يَطُفْ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Ebu Üsâme, ona Hişam b. Urve’nin şöyle dediğini rivayet etti: Bana babam haber vererek dedi ki: Âişe’ye dedim ki: Ben Safa ile Merve arasında tavaf yapmamaktan (sa’y etmemekten) ötürü üzerime bir vebal olacağı kanaatinde değilim, dedim. Âişe dedi ki: Şüphesiz yüce Allah: “Şüphe yok ki Safa ile Merve Allah’ın alâmetlerindendir. Her kim Beyt’i hac eder yahut umre yaparsa onları güzelce tavaf etmesinde bir sakınca yoktur” (Bakara, 2/158) buyurmaktadır. Eğer durum senin dediğin gibi olsaydı, buyruk: Aralarında tavaf etmemesinden ötürü ona bir vebal yoktur, şeklinde olmalıydı. Bu buyruk ihrama girdikleri zaman Menât adına telbiye getirerek ihrama giren Ensar’dan bir grup kimseler hakkında inmişti. Onların kanaatlerine göre Safa ile Merve arasında tavaf etmeleri kendilerine helal değildi. Nebi (sav) ile birlikte (Vedâ) haccında geldikleri vakit bunu ona söylediklerinde, yüce Allah da bu ayeti indirdi. Yemin ederim, aziz ve celil Allah, Safa ile Merve arasında tavaf etmeyen (sa’y etmeyen) kimsenin haccını tam saymaz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Menâsik 43, /484
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Cahiliye, inançları, düzeltilmesi
Hac, Sa'y etmek
Hac, Safa ve Merve
Kur'an, nuzül sebebi