125 Kayıt Bulundu.
Bana (Yahyâ b. Yahyâ el-Leysî), ona Mâlik b. Enes, on Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. ez-Zübeyr), ona da Hz. Peygamber'in eşi Hz. Aişe şöyle rivayet etmiştir: Haris b. Hişam, Hz. Peygamber'e kendisine vahyin nasıl geldiğini sordu. Hz. Peygamber, 'Bazen çan sesi şeklinde gelir. Bu da bana en zor gelen şeklidir. Ses kesildiği zaman bana vahyedilen şeyi anlardım. Bazen de melek insan şekline bürünerek vahyi getirir ve benimle konuşur. Ben de söylediklerini aklımda tutardım.' Hz. Aişe şöyle dedi: 'Soğuk bir gecede Hz. Peygamber'e vahiy geldiğini gördüm. Vahiy alması bitince baktım ki alnından oluk gibi ter boşalıyordu."
Bize Muhammed b. Seleme ve Hâris b. Miskîn - hadisin lafızları ona ait olup hadisi, ona bir talebesi okuyor ben de dinliyordum-, onlara İbn Kasım, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: Hâris b. Hişâm, Rasulullah'a (sav), kendisine vahyin nasıl geldiğini sordu. Rasulullah da (sav), ''Bana, bazen çan sesi gibi gelir ki o bana en zor gelenidir. Vahiy hali geçince dediğini kavrarım. Bazen de melek, bana adam suretinde görünüp benimle konuşur; ben de dediklerini idrak ederim'' buyurdu. Aişe şöyle dedi: ''Onu, soğuk bir günde kendisine vahiy inerken gördüm. Vahiy hali bitiyor (ancak) alnından ter boşanıyordu.
Bize Muhammed b. Adem, ona Abde, ona Hişam, ona Avf b. Haris, ona Rümeyse şöyle rivayet etmiştir: Ümmü Seleme'den (r.anha) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber'in (sav) hanımları ona şöyle demişler: Hz. Peygamber'e (sav), 'insanlar hediyelerini vermek için Aişe’nin yanında olacağınız günü araştırmaktadırlar. Aişe'nin sevdiği gibi biz de hayırları severiz' de. Ümmü Seleme (r.anha) bu sözleri Hz. Peygamber'e söylemiş ancak Hz. Peygamber (sav) cevap vermemiş. Tekrar kendi sırası geldiğinde aynı ifadeleri kullanmış, Hz. Peygamber (sav) yine cevap vermemiş. Hz. Peygamber'in (sav) hanımları 'sana ne cevap verdi' diye sorduklarında, Ümmü Seleme 'cevap vermedi' karşılığını vermiş. Peygamber (sav) hanımları 'sana cevap verinceye veya bu konuya dair bir söz söyleyinceye kadar işin peşini bırakma' demişler. Tekrar sıra kendisine geldiğinde aynı sözleri söylemiş, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Aişe ile ilgili hususlarda bana sıkıntı çıkartma! Çünkü Aişe’den başka hiçbirinizin yatağında bana vahiy gelmemiştir". Ebu Abdurrahman en-Nesâî "Bu iki hadis Abde'den sahih olarak rivayet edilmiştir" dedi.
Bize Yahya b. Musa, Abd b. Humeyd ve daha pek çok kişi -hadisin manası aynı olmak üzere-, onlara Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Abdurrahman b. Abd el-Kârî, ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle rivayet etti: Nebî'ye (sav) vahiy indiğinde yüzünde arı vızıltısı gibi (bir ses) işitilirdi. (Yine) bir gün kendisine vahiy indi. Biz de (yanında) bir süre bekledik. Bu hal ondan gidince kıbleye yöneldi, ellerini kaldırdı ve ''Allah'ım, bizleri arttır; azaltma! Bizlere ikram et; rezil-rüsvâ eyleme! Bizlere ver; bizi mahrum bırakma! Bizleri seç; başkalarını değil! Bizi senden razı kıl; sen de bizden razı ol'' dedi. Ardından, ''bana on ayet indirildi, kim onları yerine getirirse cennete girer'' buyurdu. Sonra, ''müminler kurtuluşa ermişlerdir'' ayetini okuyup on ayeti sonunda kadar okudu. Bize Muhammed b. Ebân, ona Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Yunus b. Yezid, ona da Zührî, bu isnadın benzeri ile ve aynı manaya gelecek şekilde hadisi rivayet etti. Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, ilk hadisten daha sahihtir. İshak b. Mansurʼu şöyle derken işitim: Bu hadisi Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medînî ve İshak b. İbrahim, Abdürrezzâkʼın Yunus b. Süleymʼden, onun Yunus b. Yezidʼden onun da Zührîʼden nakli olarak rivayet etmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Abdürrezzâk'tan (ihtilattan) önce bu hadisi işitenler, isnatta, Yunus b. Yezid'i zikrederler. Onlardan bazıları da, isnatta, Yunus b. Yezid'i zikretmezler. İsnatta Yunus b. Yezid'i zikredenlerin hadisi daha sahihtir. Abdürrezzâk, bu isnatta Yunus b. Yezid'i bazen zikretmiş, bazen de zikretmemiştir. Yunus'u, isnatta zikretmediğinde hadis, mürsel (munkatı) olur.
Bize Yahya b. Musa, Abd b. Humeyd ve daha pek çok kişi -hadisin manası aynı olmak üzere-, onlara Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Abdurrahman b. Abd el-Kârî, ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle rivayet etti: Nebî'ye (sav) vahiy indiğinde yüzünde arı vızıltısı gibi (bir ses) işitilirdi. (Yine) bir gün kendisine vahiy indi. Biz de (yanında) bir süre bekledik. Bu hal ondan gidince kıbleye yöneldi, ellerini kaldırdı ve ''Allah'ım, bizleri arttır; azaltma! Bizlere ikram et; rezil-rüsvâ eyleme! Bizlere ver; bizi mahrum bırakma! Bizleri seç; başkalarını değil! Bizi senden razı kıl; sen de bizden razı ol'' dedi. Ardından, ''bana on ayet indirildi, kim onları yerine getirirse cennete girer'' buyurdu. Sonra, ''müminler kurtuluşa ermişlerdir'' ayetini okuyup on ayeti sonunda kadar okudu. Bize Muhammed b. Ebân, ona Abdürrezzâk, ona Yunus b. Süleym, ona Yunus b. Yezid, ona da Zührî, bu isnadın benzeri ile ve aynı manaya gelecek şekilde hadisi rivayet etti. Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, ilk hadisten daha sahihtir. İshak b. Mansurʼu şöyle derken işitim: Bu hadisi Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medînî ve İshak b. İbrahim, Abdürrezzâkʼın Yunus b. Süleymʼden, onun Yunus b. Yezidʼden onun da Zührîʼden nakli olarak rivayet etmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Abdürrezzâk'tan (ihtilattan) önce bu hadisi işitenler, isnatta, Yunus b. Yezid'i zikrederler. Onlardan bazıları da, isnatta, Yunus b. Yezid'i zikretmezler. İsnatta Yunus b. Yezid'i zikredenlerin hadisi daha sahihtir. Abdürrezzâk, bu isnatta Yunus b. Yezid'i bazen zikretmiş, bazen de zikretmemiştir. Yunus'u, isnatta zikretmediğinde hadis, mürsel (munkatı) olur.
Bize Züheyr b. Harb, ona İsmail b. İbrahim; (T) Bize Abd b. Humeyd, ona Muhammed b. Bekir, onlara İbn Cüreyc; (T) Bize Ali b. Haşrem -ki hadisin lafızları ona aittir-, ona İsa, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Safvân b. Ya'lâ b. Ümeyye şöyle rivayet etti: Ya'lâ, Ömer b. Hattab'a (ra), ''keşke, kendisine vahiy indirilirken Nebi'yi (sav) görebilseydim'' derdi. Nebî (sav) Cîrâne’de; üzerinde kendisine gölgelik olan bir örtü varken, beraberinde de ashabından insanların olduğu sırada ki Ömer’de onların içindeydi, üstünde kokuya bulanmış yünden cübbe olan bir adam geldi ve ''Yâ Rasulullah, kokuya bulandıktan sonra umre için ihrama giren bir adam hakkında ne dersin'' dedi. Nebî (sav), ona bir müddet baktı, sonra sessiz kaldı. (Derken) ona vahiy geldi. Ömer, Ya'lâ b. Ümeyye'ye eliyle işaret edip ''gel'' dedi. Ya'lâ da geldi, başını (örtünün altına) soktu; Nebî ise (sav) yüzü kıpkırmızı, bir süredir de horlar vaziyetteydi. Ardından bu hal ondan gitti ve ''az önce, bana umre hakkında soru soran nerede'' buyurdu. Adam arandı ve huzuruna getirildi. Nebî (sav), ona, ''üzerindeki kokuya gelince, onu üç kere yıka; cübbeye gelince, onu çıkar, ardından haccında yaptığını umrende de yap'' buyurdu.
Bize Züheyr b. Harb, ona İsmail b. İbrahim; (T) Bize Abd b. Humeyd, ona Muhammed b. Bekir, onlara İbn Cüreyc; (T) Bize Ali b. Haşrem -ki hadisin lafızları ona aittir-, ona İsa, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Safvân b. Ya'lâ b. Ümeyye şöyle rivayet etti: Ya'lâ, Ömer b. Hattab'a (ra), ''keşke, kendisine vahiy indirilirken Nebi'yi (sav) görebilseydim'' derdi. Nebî (sav) Cîrâne’de; üzerinde kendisine gölgelik olan bir örtü varken, beraberinde de ashabından insanların olduğu sırada ki Ömer’de onların içindeydi, üstünde kokuya bulanmış yünden cübbe olan bir adam geldi ve ''Yâ Rasulullah, kokuya bulandıktan sonra umre için ihrama giren bir adam hakkında ne dersin'' dedi. Nebî (sav), ona bir müddet baktı, sonra sessiz kaldı. (Derken) ona vahiy geldi. Ömer, Ya'lâ b. Ümeyye'ye eliyle işaret edip ''gel'' dedi. Ya'lâ da geldi, başını (örtünün altına) soktu; Nebî ise (sav) yüzü kıpkırmızı, bir süredir de horlar vaziyetteydi. Ardından bu hal ondan gitti ve ''az önce, bana umre hakkında soru soran nerede'' buyurdu. Adam arandı ve huzuruna getirildi. Nebî (sav), ona, ''üzerindeki kokuya gelince, onu üç kere yıka; cübbeye gelince, onu çıkar, ardından haccında yaptığını umrende de yap'' buyurdu.