125 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Şihab şöyle demiştir: Bir gün Ömer b. Abdülaziz ikindi namazını kıldırmayı biraz geciktirmişti. Bunun üzerine Urve ona hitaben, 'Cebrail, gökten inip Hz. Peygamber'in (sav) önünde namaz kıldı.' dedi. Bunun üzerine Ömer, 'Ne dediğine dikkat et ey Urve!' diye karşılık verdi. Bunun üzerine Urve sözlerine şöyle devam etti: 'Bana Beşir b. Ebu Mesud, ona Ebu Mesud, Hz. Peygamber'i şöyle derken işittiğini rivayet etti: "Cebrail indi ve bana imamlık yaptı. Ben de onunla ilk olarak sabah namazını kıldım. Sonra öğle namazını; sonra ikindi namazını; sonra akşam namazını; sonra da yatsı namazını kıldım." Hz. Peygamber (sav) parmaklarıyla beş vakit namazı sayıyordu.
Açıklama: Ömer b. Abdulaziz idari işleri sebebiyle ikindi namazını vakit biraz geçtikten sonra kıldırma imkanı bulmuş, tabiun neslinden Hz. Aişeʼnin (r.anh) yeğeni ve en yakın öğrencilerinden olan Urve b. ez-Zübeyr ise bu duruma itiraz etmiştir. İtiraz ederken Cebrailʼin Hz. Peygamberʼin (sav) namaz kıldırmak için önüne geçtiğine veya namaz vakitlerini Cebrail'in belirlediğine dair bilgiye Ömer b. Abdulaziz tarafından itiraz edilince Urve bilgisinin kaynağı olan hadisi rivayet etmiştir. (Bkz. İbn ʿAbdilberr, Ebû Ömer Yûsuf b. ʿAbdillâh en-Nemerî (ö.463/1071), et-Temhîd li mâ fī'l-Muvattaʾ mine'l-Meʿânî ve'l-ʾEsânîd (nşr. Muṡṭafā b. ʾAḥmed el-ʿAlevī, Muḥammed ʿAbdulkebīr el-Bekrī), I-XXIV, Maġrib 1387/1967, 8/ 18; İbn Hacer, Ebû'l-Fadl Ahmed b. ʿAlî el-ʿAskalânî (ö. 852/1448), Fethu'l-Bârî Şerhu Sahīh el-Buhârî, I-XIII, Beyrūt 1379/1959, 2/3).
Bize İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Cabir b. Abdullah, vahyin kesildiği zamanı anlatırken Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Bir gün yürürken gökyüzünden bir ses işittim. Gözlerimi çevirdim ve bir de baktım ki, Hira'da bana gelen melek, gök ile yer arasında bir kürsü üzerinde oturmuş. Bundan çok korktum ve hemen eve dönüp 'Beni örtün!' dedim. Bunun üzerine Allah (cc), 'Ey bürünüp sarınan! Kalk ve uyar. Rabbini yücelt. Elbiselerini temizle. Her türlü pisliği (ricz) terket...' (Müddessir 74/1-5) ayetlerini indirdi. Bundan sonra vahiy peş peşe gelmeye başladı." [Abdullah b. Yusuf ve Ebu Salih, rivayetlerinde mütabaatta bulundular. Aynı şekilde Hilâl b. Reddâd da Zührî'den rivayet ettiği hadiste mütabaatta bulundu. Yunus ve Ma'mer ise, rivayetlerinde 'بوادره' kelimesini zikretmişlerdir.]
Bize Ebu Velid, ona Hemmâm, ona Atâ, ona Safvan b. Ya'lâ, ona babası (Yaʼlâ b. Ümeyye) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) yanındaydım. Üzerinde safran veya onun gibi (renkli koku tarzı) bir şeyin izi olan elbise giymiş bir adam çıkageldi. Hz. Ömer bana, "Hz. Peygamber'e vahiy gelirken onu görmek ister misin?" diye sordu. Bu esnada Hz. Peygamber'e (sav) vahiy geldi. Daha sonra ondan vahiy hali geçip gitti. Hz. Peygamber (sav) o kişiye "Hacc yaparken yaptığın şeylerin aynısını umre yaparken de yap!" buyurdu.
Bize Ferve, ona Ali b. Müshir, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Haris b. Hişam, Hz. Peygamber'e (sav) 'Sana vahiy nasıl geliyor?' diye sordu. Hz. Peygamber, 'Bazen vahiy meleği çıngırak sesine benzer bir sesle gelir. Sonra yanımdan ayrıldığında, getirdiği vahyi anlamış ve bellemiş olurum. Bu vahiy şekli bana en zor gelenidir. Bazen de vahiy meleği bir adam şeklinde belirir. Benimle konuşur ve ben de onun dediklerini anlar ve bellerim."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme, ona Cabir b. Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "[İlk vahiy hadisesinden] sonra bir süre vahiy gelmedi. Başımı göğe doğru kaldırıp baktığımda birden Hira'da bana gelen meleği, yer ile gök arasındaki bir kürsüde otururken gördüm. Ondan korkup yere düştüm. Ailemin yanına gelip 'Beni örtün, beni örtün' dedim. Bunun üzerine Allahu teâlâ, 'Ey örtünüp bürünen!' (Müddessir, 74/1) ayetinden 'Pisliği terket'(Müddessir, 74/5) ayetine kadar olan kısmı indirdi. Ebu Seleme şöyle demiştir: '(Ayette yer alan)'Ricz kelimesi, putları ifade etmektedir'.
Bize Yakub b. İbrahim, ona İsmail, ona İbn Cüreyc, ona Ata, ona Safvan b. Ya'lâ b. Ümeyye şöyle demiştir: [Babam] Ya'lâ, 'Keşke vahiy indiği esnada Rasulullah'ı görebilseydim.' derdi. Hz. Peygamber Ci'râne'de olduğu bir esnada üzerinde gölgelendiği bir örtü vardı. Yanında da bazı sahabileri bulunuyordu. Ansızın güzel kokuya bulanmış elbise giymiş bir bedevi geldi ve şöyle dedi: 'Ya Rasulullah! Güzel koku sürünüp daha sonra üzerine elbise giyip de Umre için ihrama giren kişi hakkında ne dersiniz?' dedi. Bu esnada Ömer gelmesi için eliyle Ya'lâ'ya işaret etti. Ya'lâ da gelerek başını [örtünün altına] soktu. Bir de baktı ki Hz. Peygamber'in yüzü kıpkırmızı olmuş ve bir müddettir horlamaya benzer bir ses çıkartmaktaydı. Bu hal sona erdikten sonra Hz. Peygamber, 'Bana biraz önce umre ile ilgili soru soran kişi nerede?' dedi. Adam bulunup Hz. Peygamber'e getirildi. Hz. Peygamber ona, 'Vücudundaki kokuyu üç defa yıka. Elbiseyi de çıkar. Sonra da hac yaparken ne yapıyorsan umrende de onu yap.' dedi."
Bize Ebu Nuaym, ona Hemmâm, ona Atâ, ona Safvân b. Ya'lâ b. Ümeyye, ona da babası (Ya'lâ b. Ümeyye) şöyle rivayet etmiştir: Üzerinde cübbe, cübbesinde de hâluk (denen koku) veya sarılık olan bir adam Hz. Peygamber (sav) Cîrane'de iken yanına geldi ve Ona (sav) "Umremi nasıl eda etmemi emir buyurursun?" dedi. Bunun üzerine Allahu teâlâ, Hz. Peygamberʼe (sav) vahiy indirdi. Hemen üzerine bir örtü örtüldü. (Ya'lâ) dedi ki, "Ben, öteden beri kendisine vahiy inerken Hz. Peygamberʼi (sav) görmeyi arzu ederdim". (Derken) Ömer, "Gel, kendisine vahiy inerken Hz. Peygamberʼe (sav) bakmak ister misin?" dedi, ben de "evet" şeklinde karşılık verdim. Ömer, örtünün kenarını kaldırdı, ben de Ona (sav) baktım; horulduyordu -ravi zannedersem (Hz. Peygamberʼin horuldaması) genç devenin horuldaması gibiydi' dedi-. (Bu hal Rasulullah'tan) gidince "Umre hakkında soran nerededir? Üzerindeki cübbeyi çıkar, halûk kokusunun izini yıka, sarılığı da temizle ve hac yaparken yaptığın şeylerin aynısını umre yaparken de yap!" buyurdu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişam, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona Hz. Aişe'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ey Aişe! Bu Cebrail'dir, sana selam söylüyor". Hz. Aişe, "Selam, Allah'ın rahmeti ve bereketi onun da üzerine olsun" demiş ve Hz. Peygamber'i kastederek "Sen benim görmediklerimi de görüyorsun" demiştir."