Bana Muhammed, ona Abde, ona Ubeydullah, ona da Said b. Ebu Said, ona Ebu Hüreyre (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah’a (sav) 'Ey Allah’ın Rasulü! İnsanların en değerlisi kimdir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah’a karşı en takvalı olan (O'nu en çok dikkate alan) kimsedir' buyurdu. Soru soranlar 'Biz onu sormuyoruz' dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'öyleyse babası peygamber (Yakub), dedesi peygamber (İshak), dedesinin babası Halilullah (İbrahim) olan Allah'ın Peygamberi Yusuf (as), (insanların nesep ve şeref açısından en değerlisidir)' dedi. Soru soranlar 'Biz Sana bunu da sormuyoruz' dediler. Bu defa Allah Rasulü (sav) 'Siz Arapların asıllarını soruyorsunuz? Sizin Cahiliye döneminde en değerli olanınız, (İslam'ın ahkâmını) derinlemesine bilip yaşadığı takdirde İslâm'da da en değerli olanınızdır' buyurdu."
[Bu hadisi Ubeydullah b. Ömer el-Adevî'den rivayet etmekte Ebu Üsame, Abde’ye mütâbaat etmiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32106, B004689
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدٌ أَخْبَرَنَا عَبْدَةُ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ سُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم 'أَىُّ النَّاسِ أَكْرَمُ?' قَالَ: "أَكْرَمُهُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاهُمْ." قَالُوا: 'لَيْسَ عَنْ هَذَا نَسْأَلُكَ.' قَالَ: "فَأَكْرَمُ النَّاسِ يُوسُفُ نَبِىُّ اللَّهِ ابْنُ نَبِىِّ اللَّهِ ابْنِ نَبِىِّ اللَّهِ ابْنِ خَلِيلِ اللَّهِ." قَالُوا: 'لَيْسَ عَنْ هَذَا نَسْأَلُكَ.' قَالَ: "فَعَنْ مَعَادِنِ الْعَرَبِ تَسْأَلُونِى?" قَالُوا: 'نَعَمْ.' قَالَ: "فَخِيَارُكُمْ فِى الْجَاهِلِيَّةِ خِيَارُكُمْ فِى الإِسْلاَمِ إِذَا فَقِهُوا."
[تَابَعَهُ أَبُو أُسَامَةَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ.]
Tercemesi:
Bana Muhammed, ona Abde, ona Ubeydullah, ona da Said b. Ebu Said, ona Ebu Hüreyre (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah’a (sav) 'Ey Allah’ın Rasulü! İnsanların en değerlisi kimdir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah’a karşı en takvalı olan (O'nu en çok dikkate alan) kimsedir' buyurdu. Soru soranlar 'Biz onu sormuyoruz' dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'öyleyse babası peygamber (Yakub), dedesi peygamber (İshak), dedesinin babası Halilullah (İbrahim) olan Allah'ın Peygamberi Yusuf (as), (insanların nesep ve şeref açısından en değerlisidir)' dedi. Soru soranlar 'Biz Sana bunu da sormuyoruz' dediler. Bu defa Allah Rasulü (sav) 'Siz Arapların asıllarını soruyorsunuz? Sizin Cahiliye döneminde en değerli olanınız, (İslam'ın ahkâmını) derinlemesine bilip yaşadığı takdirde İslâm'da da en değerli olanınızdır' buyurdu."
[Bu hadisi Ubeydullah b. Ömer el-Adevî'den rivayet etmekte Ebu Üsame, Abde’ye mütâbaat etmiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 2, 2/202
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Muhammed Abde b. Süleyman el-Kufî (Abdurrahman b. Süleyman b. Hacib b. Zürare)
5. Muhammed b. Selam el-Bikendî (Muhammed b. Selam b. Ferec)
Konular:
Amel, faziletlileri
Asabiyet, insanlarda görülen izleri
İnsan, iyi-kötü
IRKÇILIK
Peygamberler, Hz. Yusuf
Öneri Formu
Hadis Id, No:
288711, B004689-2
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدٌ أَخْبَرَنَا عَبْدَةُ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ سُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم 'أَىُّ النَّاسِ أَكْرَمُ?' قَالَ: "أَكْرَمُهُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاهُمْ." قَالُوا: 'لَيْسَ عَنْ هَذَا نَسْأَلُكَ.' قَالَ: "فَأَكْرَمُ النَّاسِ يُوسُفُ نَبِىُّ اللَّهِ ابْنُ نَبِىِّ اللَّهِ ابْنِ نَبِىِّ اللَّهِ ابْنِ خَلِيلِ اللَّهِ." قَالُوا: 'لَيْسَ عَنْ هَذَا نَسْأَلُكَ.' قَالَ: "فَعَنْ مَعَادِنِ الْعَرَبِ تَسْأَلُونِى?" قَالُوا: 'نَعَمْ.' قَالَ: "فَخِيَارُكُمْ فِى الْجَاهِلِيَّةِ خِيَارُكُمْ فِى الإِسْلاَمِ إِذَا فَقِهُوا."
[تَابَعَهُ أَبُو أُسَامَةَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ.]
Tercemesi:
Bana Muhammed, ona Abde, ona Ubeydullah, ona da Said b. Ebu Said, ona Ebu Hüreyre (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah’a (sav) 'Ey Allah’ın Rasulü! İnsanların en değerlisi kimdir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah’a karşı en takvalı olan (O'nu en çok dikkate alan) kimsedir' buyurdu. Soru soranlar 'Biz onu sormuyoruz' dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'öyleyse babası peygamber (Yakub), dedesi peygamber (İshak), dedesinin babası Halilullah (İbrahim) olan Allah'ın Peygamberi Yusuf (as), (insanların nesep ve şeref açısından en değerlisidir)' dedi. Soru soranlar 'Biz Sana bunu da sormuyoruz' dediler. Bu defa Allah Rasulü (sav) 'Siz Arapların asıllarını soruyorsunuz? Sizin Cahiliye döneminde en değerli olanınız, (İslam'ın ahkâmını) derinlemesine bilip yaşadığı takdirde İslâm'da da en değerli olanınızdır' buyurdu."
[Bu hadisi Ubeydullah b. Ömer el-Adevî'den rivayet etmekte Ebu Üsame, Abde’ye mütâbaat etmiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 2, 2/202
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
Konular:
Amel, faziletlileri
Asabiyet, insanlarda görülen izleri
İnsan, iyi-kötü
IRKÇILIK
Peygamberler, Hz. Yusuf
Bize Cüveyriye'nin kardeşinin oğlu Abdullah b. Muhammed b. Esmâ, ona Cüveyriye b. Esmâ, ona Malik, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Ubeyde, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah Lut Peygamber'e rahmet etsin. Şüphesiz o sağlam bir dayanağa sığınıyordu. Eğer ben zindanda Yusuf'un kaldığı kadar uzun zaman kalsaydım, ardından bana, (zindan çıkarmak üzere) elçi gelseydi, hemen elçiye uyardım."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33010, B003387
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَسْمَاءَ ابْنِ أَخِى جُوَيْرِيَةَ حَدَّثَنَا جُوَيْرِيَةُ بْنُ أَسْمَاءَ عَنْ مَالِكٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَنَّ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ وَأَبَا عُبَيْدٍ أَخْبَرَاهُ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَرْحَمُ اللَّهُ لُوطًا ، لَقَدْ كَانَ يَأْوِى إِلَى رُكْنٍ شَدِيدٍ ، وَلَوْ لَبِثْتُ فِى السِّجْنِ مَا لَبِثَ يُوسُفُ ثُمَّ أَتَانِى الدَّاعِى لأَجَبْتُهُ » .
Tercemesi:
Bize Cüveyriye'nin kardeşinin oğlu Abdullah b. Muhammed b. Esmâ, ona Cüveyriye b. Esmâ, ona Malik, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Ubeyde, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah Lut Peygamber'e rahmet etsin. Şüphesiz o sağlam bir dayanağa sığınıyordu. Eğer ben zindanda Yusuf'un kaldığı kadar uzun zaman kalsaydım, ardından bana, (zindan çıkarmak üzere) elçi gelseydi, hemen elçiye uyardım."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ehadîsü'l-Enbiya 19, 1/878
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ubeyd Sa'd b. Ubeyd ez-Zühri (Sa'd b. Ubeyd)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Mihrak Cüveyriye b. Esma ed-Duba'î (Cüveyriye b. Esma b. Ubeyd b. Mihrak)
6. Abdullah b. Muhammed ed-Dübaî (Abdullah b. Muhammed b. Esma)
Konular:
Peygamberler, Hz. Lut
Peygamberler, Hz. Yusuf
Bize Yahyâ b. Saîd, ona Hişâm ed-Destuvâî, ona Katâde, ona Enes b. Mâlik, ona da Mâlik b. Sa'saa'nın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ben Kâbe’nin yanında, uyku ile uyanıklık arasında bir halde iken, üç kişiden biri iki adam arasında bana doğru geldi. Bana içi hikmet ve imanla doldurulmuş altından bir leğen getirildi. Sonra boğaz çukurundan karın boşluğunun sonuna kadar (göğsüm) yarıldı. Kalbim Zemzem suyu ile yıkandı, ardından hikmet ve imanla dolduruldu. Daha sonra katırdan küçük, merkepten büyük bir binek (Burâk) getirildi. Ben de Cebrâil (as) ile birlikte yola çıktım."
"Dünya semasına vardık. 'Kim bu?' diye soruldu. Cebrail 'Cebrail' dedi. 'Yanındaki kim?' denildi. 'Muhammed' dedi. 'Ona (peygamberlik görevi) gönderildi mi?' denildi. 'Evet' dedi. Bunun üzerine 'Hoş safa geldi' denildi. Burada Âdem'e (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey oğul ve peygamber' dedi. Sonra ikinci semaya çıktık. Yine aynı 'Kim bu?' diye soruldu. Cebrail 'Cebrail' dedi. 'Yanındaki kim?' denildi. Burada Yahya (as) ve İsa'ya (as) uğradım, selâm verdim. Onlar 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dediler. Sonra üçüncü semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada Yusuf'a (as) uğradım, selâm verdim, o da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra dördüncü semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada İdris' (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra beşinci semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada Harun'a (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra altıncı semaya çıktık. Orada Mûsâ'ya (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Onu geçince ağladı. 'Niçin ağladın?' diye soruldu. Mûsâ 'Ey Rabbim! Benden sonra gönderdiğin bu gencin ümmetinden cennete girenler benim ümmetimden daha çok olacak' dedi. Sonra yedinci semaya çıktık. Orada İbrahim'e (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey oğul ve peygamber' dedi."
"Daha sonra bana Beytü'l-Ma'mûr gösterildi. Cebrâil’e sordum, 'Bu, Beytü’l-Ma‘mûr’dur. Her gün orada yetmiş bin melek namaz kılar, oradan çıkınca bir daha dönmezler, kıyamete kadar onlara sıra gelmez' dedi. Sonra bana Sidretü’l-Müntehâ gösterildi. Bir de baktım ki onun meyveleri Hecer küplerine benziyor, yaprakları fil kulakları gibiydi. Dibinde ikisi gizli (batınî), ikisi açık (zâhirî) dört nehir vardı. Cebrail'e sordum 'Gizli olan ikisi cennettedir. Açık olan ikisi ise Fırat ve Nil’dir' dedi. Sonra bana elli vakit namaz farz kılındı. Mûsâ'ya (as) uğradım. 'Ne yaptın?' dedi. 'Bana elli vakit namaz farz kılındı' dedim. 'Ben insanları senden daha iyi bilirim. Ben İsrail oğulları ile bu konuda çok uğraştım. Senin ümmetin buna güç yetiremez. Rabbine dön, hafifletmesini iste' dedi. Ben de Rabbime döndüm, hafifletmesini istedim. Allah onu kırka indirdi. Tekrar Mûsâ’ya (as) uğradım, 'Ne yaptın?' dedi. 'Kırk vakit farz kılındı' dedim. Bana ilk dediğini dedi. Aziz ve Celil Allah'a döndüm, otuz vakte düşürdü. Tekrar Mûsâ’ya (as) döndüm, haber verdim. Yine bana ilk dediğini söyledi. Aziz ve Celil Allah'a döndüm, yirmi vakte düşürdü. Sonra on oldu. Sonra beş vakit oldu. Mûsâ’ya (as) döndüm, durumu söyledim. Yine aynı sözü söyledi. Ben de 'Artık Rabbime dönmekten utanıyorum' dedim. Bunun üzerine 'Ben farzımı yerine koydum, kullarıma hafiflettim. Bir iyiliğe on katı sevap vereceğim' diye nida edildi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
66749, HM017987
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ قَالَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ الدَّسْتُوَائِيُّ قَالَ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ مَالِكِ بْنِ صَعْصَعَةَ
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ بَيْنَا أَنَا عِنْدَ الْبَيْتِ بَيْنَ النَّائِمِ وَالْيَقْظَانِ إِذْ أَقْبَلَ أَحَدُ الثَّلَاثَةِ بَيْنَ الرَّجُلَيْنِ فَأُتِيتُ بِطَسْتٍ مِنْ ذَهَبٍ مَلَأَهُ حِكْمَةً وَإِيمَانًا فَشُقَّ مِنْ النَّحْرِ إِلَى مَرَاقِي الْبَطْنِ فَغُسِلَ الْقَلْبُ بِمَاءِ زَمْزَمَ ثُمَّ مُلِئَ حِكْمَةً وَإِيمَانًا ثُمَّ أُتِيتُ بِدَابَّةٍ دُونَ الْبَغْلِ وَفَوْقَ الْحِمَارِ ثُمَّ انْطَلَقْتُ مَعَ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلَام فَأَتَيْنَا السَّمَاءَ الدُّنْيَا قِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ جِبْرِيلُ قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ قِيلَ وَقَدْ أُرْسِلَ إِلَيْهِ قَالَ نَعَمْ قِيلَ مَرْحَبًا بِهِ وَنِعْمَ الْمَجِيءُ جَاءَ فَأَتَيْتُ عَلَى آدَمَ عَلَيْهِ السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ ابْنٍ وَنَبِيٍّ ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ الثَّانِيَةَ قِيلَ مَنْ هَذَا قِيلَ جِبْرِيلُ قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى يَحْيَى وَعِيسَى عَلَيْهِمَا السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِمَا فَقَالَا مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِيٍّ ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ الثَّالِثَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى يُوسُفَ عَلَيْهِ السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِيٍّ ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ الرَّابِعَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى إِدْرِيسَ عَلَيْهِ السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِيٍّ ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ الْخَامِسَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى هَارُونَ عَلَيْهِ السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِيٍّ ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ السَّادِسَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ ثُمَّ أَتَيْتُ عَلَى مُوسَى عَلَيْهِ السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ أَخٍ وَنَبِيٍّ فَلَمَّا جَاوَزْتُهُ بَكَى قِيلَ مَا أَبْكَاكَ قَالَ يَا رَبِّ هَذَا الْغُلَامُ الَّذِي بَعَثْتَهُ بَعْدِي يَدْخُلُ مِنْ أُمَّتِهِ الْجَنَّةَ أَكْثَرُ وَأَفْضَلُ مِمَّا يَدْخُلُ مِنْ أُمَّتِي ثُمَّ أَتَيْنَا السَّمَاءَ السَّابِعَةَ فَمِثْلُ ذَلِكَ فَأَتَيْتُ عَلَى إِبْرَاهِيمَ عَلَيْهِ السَّلَام فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَرْحَبًا بِكَ مِنْ ابْنٍ وَنَبِيٍّ قَالَ ثُمَّ رُفِعَ إِلَيَّ الْبَيْتُ الْمَعْمُورُ فَسَأَلْتُ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلَام فَقَالَ هَذَا الْبَيْتُ الْمَعْمُورُ يُصَلِّي فِيهِ كُلَّ يَوْمٍ سَبْعُونَ أَلْفَ مَلَكٍ إِذَا خَرَجُوا مِنْهُ لَمْ يَعُودُوا فِيهِ آخِرَ مَا عَلَيْهِمْ قَالَ ثُمَّ رُفِعَتْ إِلَيَّ سِدْرَةُ الْمُنْتَهَى فَإِذَا نَبْقُهَا مِثْلُ قِلَالِ هَجَرَ وَإِذَا وَرَقُهَا مِثْلُ آذَانِ الْفِيَلَةِ وَإِذَا فِي أَصْلِهَا أَرْبَعَةُ أَنْهَارٍ نَهَرَانِ بَاطِنَانِ وَنَهَرَانِ ظَاهِرَانِ فَسَأَلْتُ جِبْرِيلَ فَقَالَ أَمَّا الْبَاطِنَانِ فَفِي الْجَنَّةِ وَأَمَّا الظَّاهِرَانِ فَالْفُرَاتُ وَالنِّيلُ قَالَ ثُمَّ فُرِضَتْ عَلَيَّ خَمْسُونَ صَلَاةً فَأَتَيْتُ عَلَى مُوسَى عَلَيْهِ السَّلَام فَقَالَ مَا صَنَعْتَ قُلْتُ فُرِضَتْ عَلَيَّ خَمْسُونَ صَلَاةً فَقَالَ إِنِّي أَعْلَمُ بِالنَّاسِ مِنْكَ إِنِّي عَالَجْتُ بَنِي إِسْرَائِيلَ أَشَدَّ الْمُعَالَجَةِ وَإِنَّ أُمَّتَكَ لَنْ يُطِيقُوا ذَلِكَ فَارْجِعْ إِلَى رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ أَنْ يُخَفِّفَ عَنْكَ قَالَ فَرَجَعْتُ إِلَى رَبِّي عَزَّ وَجَلَّ فَسَأَلْتُهُ أَنْ يُخَفِّفَ عَنِّي فَجَعَلَهَا أَرْبَعِينَ ثُمَّ رَجَعْتُ إِلَى مُوسَى فَأَتَيْتُ عَلَيْهِ فَقَالَ مَا صَنَعْتَ قُلْتُ جَعَلَهَا أَرْبَعِينَ فَقَالَ لِي مِثْلَ مَقَالَتِهِ الْأُولَى فَرَجَعْتُ إِلَى رَبِّي عَزَّ وَجَلَّ فَجَعَلَهَا ثَلَاثِينَ فَأَتَيْتُ مُوسَى عَلَيْهِ السَّلَام فَأَخْبَرْتُهُ فَقَالَ لِي مِثْلَ مَقَالَتِهِ الْأُولَى فَرَجَعْتُ إِلَى رَبِّي عَزَّ وَجَلَّ فَجَعَلَهَا عِشْرِينَ ثُمَّ عَشْرَةً ثُمَّ خَمْسَةً فَأَتَيْتُ عَلَى مُوسَى فَأَخْبَرْتُهُ فَقَالَ لِي مِثْلَ مَقَالَتِهِ الْأُولَى فَقُلْتُ إِنِّي أَسْتَحِي مِنْ رَبِّي عَزَّ وَجَلَّ مِنْ كَمْ أَرْجِعُ إِلَيْهِ فَنُودِيَ أَنْ قَدْ أَمْضَيْتُ فَرِيضَتِي وَخَفَّفْتُ عَنْ عِبَادِي وَأَجْزِي بِالْحَسَنَةِ عَشْرَ أَمْثَالِهَا
Tercemesi:
Bize Yahyâ b. Saîd, ona Hişâm ed-Destuvâî, ona Katâde, ona Enes b. Mâlik, ona da Mâlik b. Sa'saa'nın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ben Kâbe’nin yanında, uyku ile uyanıklık arasında bir halde iken, üç kişiden biri iki adam arasında bana doğru geldi. Bana içi hikmet ve imanla doldurulmuş altından bir leğen getirildi. Sonra boğaz çukurundan karın boşluğunun sonuna kadar (göğsüm) yarıldı. Kalbim Zemzem suyu ile yıkandı, ardından hikmet ve imanla dolduruldu. Daha sonra katırdan küçük, merkepten büyük bir binek (Burâk) getirildi. Ben de Cebrâil (as) ile birlikte yola çıktım."
"Dünya semasına vardık. 'Kim bu?' diye soruldu. Cebrail 'Cebrail' dedi. 'Yanındaki kim?' denildi. 'Muhammed' dedi. 'Ona (peygamberlik görevi) gönderildi mi?' denildi. 'Evet' dedi. Bunun üzerine 'Hoş safa geldi' denildi. Burada Âdem'e (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey oğul ve peygamber' dedi. Sonra ikinci semaya çıktık. Yine aynı 'Kim bu?' diye soruldu. Cebrail 'Cebrail' dedi. 'Yanındaki kim?' denildi. Burada Yahya (as) ve İsa'ya (as) uğradım, selâm verdim. Onlar 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dediler. Sonra üçüncü semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada Yusuf'a (as) uğradım, selâm verdim, o da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra dördüncü semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada İdris' (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra beşinci semaya çıktık, aynı şekilde karşılandık. Orada Harun'a (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Sonra altıncı semaya çıktık. Orada Mûsâ'ya (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey kardeş ve peygamber' dedi. Onu geçince ağladı. 'Niçin ağladın?' diye soruldu. Mûsâ 'Ey Rabbim! Benden sonra gönderdiğin bu gencin ümmetinden cennete girenler benim ümmetimden daha çok olacak' dedi. Sonra yedinci semaya çıktık. Orada İbrahim'e (as) uğradım, selâm verdim. O da 'Hoş geldin, ey oğul ve peygamber' dedi."
"Daha sonra bana Beytü'l-Ma'mûr gösterildi. Cebrâil’e sordum, 'Bu, Beytü’l-Ma‘mûr’dur. Her gün orada yetmiş bin melek namaz kılar, oradan çıkınca bir daha dönmezler, kıyamete kadar onlara sıra gelmez' dedi. Sonra bana Sidretü’l-Müntehâ gösterildi. Bir de baktım ki onun meyveleri Hecer küplerine benziyor, yaprakları fil kulakları gibiydi. Dibinde ikisi gizli (batınî), ikisi açık (zâhirî) dört nehir vardı. Cebrail'e sordum 'Gizli olan ikisi cennettedir. Açık olan ikisi ise Fırat ve Nil’dir' dedi. Sonra bana elli vakit namaz farz kılındı. Mûsâ'ya (as) uğradım. 'Ne yaptın?' dedi. 'Bana elli vakit namaz farz kılındı' dedim. 'Ben insanları senden daha iyi bilirim. Ben İsrail oğulları ile bu konuda çok uğraştım. Senin ümmetin buna güç yetiremez. Rabbine dön, hafifletmesini iste' dedi. Ben de Rabbime döndüm, hafifletmesini istedim. Allah onu kırka indirdi. Tekrar Mûsâ’ya (as) uğradım, 'Ne yaptın?' dedi. 'Kırk vakit farz kılındı' dedim. Bana ilk dediğini dedi. Aziz ve Celil Allah'a döndüm, otuz vakte düşürdü. Tekrar Mûsâ’ya (as) döndüm, haber verdim. Yine bana ilk dediğini söyledi. Aziz ve Celil Allah'a döndüm, yirmi vakte düşürdü. Sonra on oldu. Sonra beş vakit oldu. Mûsâ’ya (as) döndüm, durumu söyledim. Yine aynı sözü söyledi. Ben de 'Artık Rabbime dönmekten utanıyorum' dedim. Bunun üzerine 'Ben farzımı yerine koydum, kullarıma hafiflettim. Bir iyiliğe on katı sevap vereceğim' diye nida edildi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Malik b. Sa'sa' 17987, 6/120
Senetler:
()
Konular:
Amel, ecri/mükafatı kat kat verilecek olan ameller
Cennet, Nehirleri
Hz. Peygamber, Allah ile ilişkisi
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Hz. Peygamber, göğsünün yarılması
Hz. Peygamber, risalet öncesi hayatı
Mirac,
Mirac, Sidretu'l-münteha
Namaz, elli vakitten beş vakte indirilmesi
Peygamberler, Hz. Adem
Peygamberler, Hz. Harun
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. İdris
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Peygamberler, Hz. Yusuf
Sevap, sevap
Bize Saîd b. Telîd, ona Abdurrahman b. Kasım, ona Bekir b. Mudar, ona Amr b. Hâris, ona Yunus b. Yezîd, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah Lut Peygamber'e rahmet etsin. Şüphesiz o sağlam bir dayanağa sığınıyordu. Eğer ben zindanda Yusuf'un kaldığı kadar uzun zaman kalsaydım, ardından bana, (zindan çıkarmak üzere) elçi gelseydi, hemen elçiye uyardım. Şüphe duymak İbrahim'den daha çok bize müstahaktır. (İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” dediğinde (Allah ona) “İnanmıyor musun?” diye sormuş, o da “Hayır (inandım) ancak kalbimin kanaat getirmesi için” demişti.)" (bakara 260) "
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32121, B004694
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ تَلِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ الْقَاسِمِ عَنْ بَكْرِ بْنِ مُضَرَ عَنْ عَمْرِو بْنِ الْحَارِثِ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَأَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَرْحَمُ اللَّهُ لُوطًا ، لَقَدْ كَانَ يَأْوِى إِلَى رُكْنٍ شَدِيدٍ ، وَلَوْ لَبِثْتُ فِى السِّجْنِ مَا لَبِثَ يُوسُفُ لأَجَبْتُ الدَّاعِىَ ، وَنَحْنُ أَحَقُّ مِنْ إِبْرَاهِيمَ إِذْ قَالَ لَهُ ( أَوَلَمْ تُؤْمِنْ قَالَ بَلَى وَلَكِنْ لِيَطْمَئِنَّ قَلْبِى ) .
Tercemesi:
Bize Saîd b. Telîd, ona Abdurrahman b. Kasım, ona Bekir b. Mudar, ona Amr b. Hâris, ona Yunus b. Yezîd, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah Lut Peygamber'e rahmet etsin. Şüphesiz o sağlam bir dayanağa sığınıyordu. Eğer ben zindanda Yusuf'un kaldığı kadar uzun zaman kalsaydım, ardından bana, (zindan çıkarmak üzere) elçi gelseydi, hemen elçiye uyardım. Şüphe duymak İbrahim'den daha çok bize müstahaktır. (İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” dediğinde (Allah ona) “İnanmıyor musun?” diye sormuş, o da “Hayır (inandım) ancak kalbimin kanaat getirmesi için” demişti.)" (bakara 260) "
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 5, 2/204
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Amr b. Haris el-Ensarî (Amr b. Haris b. Yakub)
6. Bekir b. Mudar el-Kuraşî (Bekir b. Mudar b. Muhammed)
7. Ebu Abdullah Abdurrahman b. Kasım el-Atekî (Abdurrahman b. Kasım b. Halid b. Cünade)
8. Said b. Telid er-Ruayni (Said b. İsa b. Telid)
Konular:
Kalp, kalbin mutmain olması
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. Lut
Peygamberler, Hz. Yusuf
Bize Cüveyriye'nin kardeşinin oğlu Abdullah b. Muhammed b. Esmâ, ona Cüveyriye b. Esmâ, ona Malik, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Ubeyde, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah Lut Peygamber'e rahmet etsin. Şüphesiz o sağlam bir dayanağa sığınıyordu. Eğer ben zindanda Yusuf'un kaldığı kadar uzun zaman kalsaydım, ardından bana, (zindan çıkarmak üzere) elçi gelseydi, hemen elçiye uyardım."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
280643, B003387-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَسْمَاءَ ابْنِ أَخِى جُوَيْرِيَةَ حَدَّثَنَا جُوَيْرِيَةُ بْنُ أَسْمَاءَ عَنْ مَالِكٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَنَّ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ وَأَبَا عُبَيْدٍ أَخْبَرَاهُ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَرْحَمُ اللَّهُ لُوطًا ، لَقَدْ كَانَ يَأْوِى إِلَى رُكْنٍ شَدِيدٍ ، وَلَوْ لَبِثْتُ فِى السِّجْنِ مَا لَبِثَ يُوسُفُ ثُمَّ أَتَانِى الدَّاعِى لأَجَبْتُهُ » .
Tercemesi:
Bize Cüveyriye'nin kardeşinin oğlu Abdullah b. Muhammed b. Esmâ, ona Cüveyriye b. Esmâ, ona Malik, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Ubeyde, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah Lut Peygamber'e rahmet etsin. Şüphesiz o sağlam bir dayanağa sığınıyordu. Eğer ben zindanda Yusuf'un kaldığı kadar uzun zaman kalsaydım, ardından bana, (zindan çıkarmak üzere) elçi gelseydi, hemen elçiye uyardım."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ehadîsü'l-Enbiya 19, 1/878
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Mihrak Cüveyriye b. Esma ed-Duba'î (Cüveyriye b. Esma b. Ubeyd b. Mihrak)
6. Abdullah b. Muhammed ed-Dübaî (Abdullah b. Muhammed b. Esma)
Konular:
Peygamberler, Hz. Lut
Peygamberler, Hz. Yusuf
Bana Übeyd b. İsmail, ona Ebu Usame, ona Ubeydullah, ona da Saʿîd b. Ebu Saʿîd, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber’e (sav): “İnsanların en değerlisi kimdir?” diye soruldu. Efendimiz (sav) "insanların en değerlisi, işlerinde Yüce Allah’ı en çok dikkate alan ve kötülükten sakınanlardır" cevabını verdi. “Biz sana onu sormuyoruz” dediler. Rasulullah (sav) "insanların en değerlisi, babası peygamber, dedesi peygamber, dedesinin babası da Halilullah olan Allah’ın peygamberi Yusuf’tur" dedi. “Biz sana onu da sormuyoruz” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "o zaman siz bana Arapların asıllarını mı soruyorsunuz?" dedi. Soru sahipleri “evet” dediler. O da "sizin cahiliye döneminde hayırlı olanınız İslam’da da en iyinizdir, İslam ahkamını derinlemesine bildikleri takdirde" cevabını verdi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33006, B003383
Hadis:
حَدَّثَنِى عُبَيْدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ عَنْ أَبِى أُسَامَةَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنِى سَعِيدُ بْنُ أَبِى سَعِيدٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - سُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَنْ أَكْرَمُ النَّاسِ قَالَ « أَتْقَاهُمْ لِلَّهِ » . قَالُوا لَيْسَ عَنْ هَذَا نَسْأَلُكَ . قَالَ « فَأَكْرَمُ النَّاسِ يُوسُفُ نَبِىُّ اللَّهِ ابْنُ نَبِىِّ اللَّهِ ابْنِ نَبِىِّ اللَّهِ ابْنِ خَلِيلِ اللَّهِ » . قَالُوا لَيْسَ عَنْ هَذَا نَسْأَلُكَ . قَالَ « فَعَنْ مَعَادِنِ الْعَرَبِ تَسْأَلُونِى ، النَّاسُ مَعَادِنُ خِيَارُهُمْ فِى الْجَاهِلِيَّةِ خِيَارُهُمْ فِى الإِسْلاَمِ إِذَا فَقِهُوا » .
Tercemesi:
Bana Übeyd b. İsmail, ona Ebu Usame, ona Ubeydullah, ona da Saʿîd b. Ebu Saʿîd, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber’e (sav): “İnsanların en değerlisi kimdir?” diye soruldu. Efendimiz (sav) "insanların en değerlisi, işlerinde Yüce Allah’ı en çok dikkate alan ve kötülükten sakınanlardır" cevabını verdi. “Biz sana onu sormuyoruz” dediler. Rasulullah (sav) "insanların en değerlisi, babası peygamber, dedesi peygamber, dedesinin babası da Halilullah olan Allah’ın peygamberi Yusuf’tur" dedi. “Biz sana onu da sormuyoruz” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "o zaman siz bana Arapların asıllarını mı soruyorsunuz?" dedi. Soru sahipleri “evet” dediler. O da "sizin cahiliye döneminde hayırlı olanınız İslam’da da en iyinizdir, İslam ahkamını derinlemesine bildikleri takdirde" cevabını verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ehadîsü'l-Enbiya 19, 1/878
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Abdullah b. İsmail el-Hebari (Ubeyd b. İsmail)
Konular:
Peygamberler, Hz. Yusuf
Öneri Formu
Hadis Id, No:
288712, B004694-2
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ تَلِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ الْقَاسِمِ عَنْ بَكْرِ بْنِ مُضَرَ عَنْ عَمْرِو بْنِ الْحَارِثِ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَأَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَرْحَمُ اللَّهُ لُوطًا ، لَقَدْ كَانَ يَأْوِى إِلَى رُكْنٍ شَدِيدٍ ، وَلَوْ لَبِثْتُ فِى السِّجْنِ مَا لَبِثَ يُوسُفُ لأَجَبْتُ الدَّاعِىَ ، وَنَحْنُ أَحَقُّ مِنْ إِبْرَاهِيمَ إِذْ قَالَ لَهُ ( أَوَلَمْ تُؤْمِنْ قَالَ بَلَى وَلَكِنْ لِيَطْمَئِنَّ قَلْبِى ) .
Tercemesi:
Bize Saîd b. Telîd, ona Abdurrahman b. Kasım, ona Bekir b. Mudar, ona Amr b. Hâris, ona Yunus b. Yezîd, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah Lut Peygamber'e rahmet etsin. Şüphesiz o sağlam bir dayanağa sığınıyordu. Eğer ben zindanda Yusuf'un kaldığı kadar uzun zaman kalsaydım, ardından bana, (zindan çıkarmak üzere) elçi gelseydi, hemen elçiye uyardım. Şüphe duymak İbrahim'den daha çok bize müstahaktır. (İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” dediğinde (Allah ona) “İnanmıyor musun?” diye sormuş, o da “Hayır (inandım) ancak kalbimin kanaat getirmesi için” demişti.)" (bakara 260) "
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 5, 2/204
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Amr b. Haris el-Ensarî (Amr b. Haris b. Yakub)
6. Bekir b. Mudar el-Kuraşî (Bekir b. Mudar b. Muhammed)
7. Ebu Abdullah Abdurrahman b. Kasım el-Atekî (Abdurrahman b. Kasım b. Halid b. Cünade)
8. Said b. Telid er-Ruayni (Said b. İsa b. Telid)
Konular:
Kalp, kalbin mutmain olması
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. Lut
Peygamberler, Hz. Yusuf