705 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Saâd, ona Cafer b. Süleyman ed-Duba'î, ona Ca'd b. Osman, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) evlenmiş ve zifaf gerçekleşmişti. Annem Ümmü Süleym, Hays yemeği yapmış ve onu bir kaba koyup “Enes bunu Hz. Peygamber’e (sav) götür ve de ki: Annem sana selam söylüyor, bunu o sana gönderdi. Şunu da söyle ‘Bu bizim yaptığımız azdır!' demişti. Ben de yemeği Hz. Peygamber’e (sav) götürdüm ve “Annem selam söylüyor, bu bizden size az da olsa bir hediyedir” dedim. Hz. Peygamber (sav) “Onu koy ve gidip falanca, falanca ve karşılaştığın kişileri çağır!” dedi ve bazı kişilerin isimlerini söyledi. Ben söylenenleri ve karşılaştığım kimseleri davet ettim. Enes’e "Kaç kişiydiniz?" diye sordum. “Üç yüze yakındık” dedi. Bana Hz. Peygamber (sav), “Enes, o kabı getir bakalım!” dedi. Sonra davetliler içeri geldiler, suffe ve hücre dolmuştu. Rasulullah (sav) "Onar kişilik halkalar olun, herkes önünden yesin” buyurdu. Herkes yedi ve doydu. Bir grup giriyor diğeri çıkıyordu. Böylece hepsi yediler. Hz. Peygamber (sav) “Enes, kabı kaldır!" buyurdu. Kabı kaldırdığım sırada mı yoksa koyduğumda mı daha çoktu bilemiyorum. Bazıları Rasulullah'ın (sav) evinde oturup sohbet ettiler. Hz. Peygamber (sav) de oturuyordu. Ailesi ise yüzünü duvardan tarafa çevirmişti. Hz. Peygamber'e (sav) onların bu davranışları ağır gelmişti. O (Rasulullah (sav)), çıkıp eşlerinin yanına gitti sonra geri döndü. Rasulullah'ın (sav) geri geldiğini görünce onu üzdüklerini anlayıp kapıya yöneldiler ve çıktılar. Rasululah (sav) geldi ve perdeyi indirdi ve ailesinin yanına girdi. Ben hücrede oturuyordum. Çok geçmeden yanıma geldi. Şu ayetler (Ahzâb 33/53) nazil olmuştu. Onları insanlara okudu: “Ey iman edenler! Peygamber’in evlerine izin verilmeden girmeyin ve yemek için davet edildiğinizde erkenden gidip yemek hazırlanmasını beklemeyin…" Ca'd, Enes'ten şunu nakletti "Ben bu ayetlerin iniş zamanına en yakın olan kişiyim. Bundan sonra Hz. Peygamber’in (sav) hanımları kapandılar ve yabancılardan uzak durmaya başladılar. Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Ca'd, Osman'ın oğludur. Ona İbn Dînâr da denilir. Künyesi Ebu Osman’dır. Basralıdır. Hadis alimleri tarafından güvenilir bir ravi kabul edilir. Yunus b. Ubeyd, Şu'be ve Hammâd ondan rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Ahzâb suresi 53. ayetin meali: "Ey iman edenler! Size izin verilmedikçe Peygamberin evlerine girip de yemeğin hazırlanmasını beklemeyin; fakat yemeye çağırıldığınızda girin; yemeğinizi yiyince de hemen dağılın, söze dalıp oturmayın. Bu davranışınız peygamberi rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, onlar perde arkasında iken isteyin; bu sizin kalplerinizin de onların kalplerinin de temiz kalması için en uygunudur. Resûlullah’ı üzmeye hakkınız yoktur, kendisinden sonra ebedî olarak eşleriyle de evlenemezsiniz, sizin bunu yapmanız Allah katında büyük bir günahtır." Ahzâb, 33/53.
Bize Ebu Nuaym, ona Abdulvahid b. Eymen, ona Abdullah b. Ebu Müleyke, ona Kâsım , ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) bir sefere çıkmak istediğinde hanımları arasında kura çekerdi. Bir seferinde kura Âişe ile Hafsa'ya isabet etti. Peygamber (sav) gece olunca Âişe'nin beraberinde, onunla konuşarak yol alırdı. Bir gün Hafsa, Âişe'ye “Bu gece sen benim deveme binsen, ben de senin devene binsem, sen görmediğin manzaraları görürsün, ben de görmediğim yerleri görürüm” dedi. Âişe de “tamam” dedi. Bunun üzerine onlardan her biri diğerinin devesine bindi. Peygamber (sav), Âişe'nin devesinin yanına geldi, hâlbuki onun üstünde Hafsa bulunuyordu. Hafsa'ya selâm verdi. Sonra yola devam etti. Nihayet bir yerde konakladılar ve Âişe, (burada) Peygamber'i kaybetti. Konakladıklarında Âişe (kederinden) iki ayağını (zehirli haşeratların yaşadığı) ızhır otlarının arasına sokup Rabbim, bana akrep yahut yılan musallat de beni soksun, ben de Peygamber'e (sav) bir şey söylemeye muktedir olmayayım” diye dua etmeğe başladı
Bize Ali, ona Süfyân, ona Yahya b. Saîd, ona Ubeyd b. Huneyn, ona da İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle demiştir: Ben Ömer'e “ey Müminlerin Emiri, Rasulullah'a (sav) karşı birbiriyle yardımlaşan o iki kadın kimdir?” sormak istedim. Tam sözümü bitirmiştim ki Ömer “Âişe ile Hafsa” diye cevap verdi.
Bize Habbân b. Musa, ona Abdullah, ona Asım el-Ahvel, ona da Muâze, Aişe’nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hanımlarından dilediğinin sırasını erteleyebilir, dilediğini yanına alabilirsin. Bir süre uzak durduklarından da arzu ettiğini tekrar yanına almakta senin için bir sakınca yoktur." (Ahzâb, 51) ayeti indikten sonra, Rasulullah (sav) biz eşlerinden birinin nöbetinde diğerinin yanına gitmek istediğinde izin isterdi. (Muâze der ki:) Ben Âişe'ye “siz Rasulullah'a (sav) ne cevap verirdiniz?” diye sordum, o da şu cevabı verdi: ben de “eğer izin vermek benim hakkım ise, hiçbir kimseyi sana tercih etmek istemem” derdim. Abbâd b. Abbâd bu hadisin Asım'dan rivayetinde Abdullah b. Mübârek'e mutâbaat etmiştir.
Bize Humeydî, ona Süfyân, ona Yahya b. Saîd, ona Ubeyd b. Huneyn, ona da İbn Abbâs şöyle demiştir: Ben Ömer'e, Rasulullah'a (sav) karşı, birbirine destek olan o iki kadını sormak isteyip duruyordum, ama bir sene bekledim de sormak için uygun bir fırsat bulamadım. Nihayet onunla beraber ha yapmak üzere yola çıktım. Zahrân mevkiinde bulunduğumuz zaman Ömer, ihtiyaç gidermek için ileriye doğru gitti, dönünce de “bana abdest suyu getir” dedi. Ben de kendisine bir kap ile su getirdim ve abdest alırken ona su dökmeye başladım. Bu ortamı fırsat bilip “ey Müminlerin emiri, Rasulullah'a karşı birbirlerine arka çıkan o iki kadın kimdi?” dedim. Ben sözümü tam bitirmiştim ki bana “Âişe ile Hafsa” dedi.
Bize Habbân b. Musa, ona Abdullah, ona Asım el-Ahvel, ona da Muâze, Aişe’nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hanımlarından dilediğinin sırasını erteleyebilir, dilediğini yanına alabilirsin. Bir süre uzak durduklarından da arzu ettiğini tekrar yanına almakta senin için bir sakınca yoktur." (Ahzâb, 51) ayeti indikten sonra, Rasulullah (sav) biz eşlerinden birinin nöbetinde diğerinin yanına gitmek istediğinde izin isterdi. (Muâze der ki:) Ben Âişe'ye “siz Rasulullah'a (sav) ne cevap verirdiniz?” diye sordum, o da şu cevabı verdi: ben de “eğer izin vermek benim hakkım ise, hiçbir kimseyi sana tercih etmek istemem” derdim. Abbâd b. Abbâd bu hadisin Asım'dan rivayetinde Abdullah b. Mübârek'e mutâbaat etmiştir.