Giriş

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona da İbn Şihab şöyle demiştir: "Zina etmiş bir kadından doğmuş dahi olsa, ölen her bir çocuğun namazı kılınır. Çünkü o İslam fıtratı üzerine doğmuştur. Anne ve babası, ya da özellikle babası Müslüman olduğunu iddia ederse, annesi Müslüman olmasa dahi eğer çocuk doğum esnasında ağlayarak doğmuşsa namazı kılınır. Fakat doğum esnasında ağlamayan çocuk düşük olacağından ötürü namazı kılınmaz. Çünkü Ebu Hureyre (ra) Nebi'nin (sav) 'Her doğan, muhakkak fıtrat üzere doğar. Sonra onun anne babası, onu Yahudi, Hıristiyan yahut Mecusi yapar. Nitekim her bir hayvanın doğurduğu yavru kusursuz ve tam olarak dünyaya gelir. Siz, onun (doğuştan) kulak veya burnu kesik (yani eksik) olarak doğduğunu hiç gördünüz mü?' buyurduğunu rivayet eder, sonra da 'Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtratına (yüzünü) dosdoğru çevir' [Rum 30/30] ayetini okurdu."


Açıklama: Muhammed b. Şihab ez-Zührî ile Ebu Hureyre arasında inkita vardır.

    Öneri Formu
10117 B001358 Buhari, Cenaiz, 79

Bize Adem, İbn Ebu Zi'b, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Her çocuk (İslam) fıtrat(ı) üzere doğar. Sonra anne ve babası onu Yahudileştirir ve (ya) Hıristiyanlaştırır. Tıpkı devenin, bütün organları tam bir yavru dünyaya getirdiği gibi (devenin dünyaya getirdiği bu yavrunun) vücudunda kesik bir organ görebiliyor musunuz?"


    Öneri Formu
10165 B001385 Buhari, Cenaiz, 92

Bize Abdan, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Her doğan çocuk, fıtrat (İslam yaratılışı) üzere doğar. Sonra anne-babası onu Yahudileştirir, Hristiyanlaştırır. Tıpkı, sağlıklı (eksiksiz) bir deve doğuran hayvan gibi. Hiç burnu kesik (kusurlu) doğmuş bir deve yavrusu gördün mü?" Sonra Ebu Hureyre (ra) "O halde Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona yönel! Allah’ın yaratmasında değişme olmaz..." [Rum, 30/30] ayetini okudu.


    Öneri Formu
10120 B001359 Buhari, Cenaiz, 79

Bize Ka'neb, ona Malik, ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) 'Her doğan çocuk, fıtrat (İslam yaratılışı) üzere doğar. Sonra anne-babası onu Yahudileştirir, Hristiyanlaştırır. Tıpkı, sağlıklı (eksiksiz) bir deve doğuran hayvan gibi. Hiç burnu kesik (kusurlu) doğmuş bir deve yavrusu gördün mü?' buyurdu. Ashab 'Ey Allah’ın Rasûlü, ya küçük yaşta ölen çocuklar?' diye sordu. Rasulullah (sav) 'Allah, onların ne yaptıklarını en iyi bilendir' buyurdu."


    Öneri Formu
33651 D004714 Ebu Davud, Sünne, 17

Bize Abdan, ona Abdullah, ona Yunus,ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar. Tıpkı hayvanın, bütün organları tam bir yavru dünyaya getirdiği gibi (hayvanın dünyaya getirdiği bu yavrunun) vücudunda kesik bir organ görebiliyor musunuz?" Bundan sonra Ebu Hureyre (ra) şu âyeti okurdu: "O hâlde Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona yönel! Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. İşte dosdoğru din budur." (Rum, 30/30)


    Öneri Formu
32756 B004775 Buhari, Tefsir, (Rûm) 1

Bize Hasan b. Ali, ona Haccac b. Minhâl, ona Hammad b. Seleme "Her çocuk fıtrat üzere doğar" hadisini açıklarken şöyle demiştir: Bize göre bu (fıtrat) Allah'ın "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sormuştu. Onlar da: 'Evet, şâhitlik ederiz ki sen bizim Rabbimizsin' demişlerdi." [Araf, 7/172] ayetinde ifade ettiği üzere, onlardan daha babalarının bellerinde iken aldığı sözdür.


    Öneri Formu
33653 D004716 Ebu Davud, Sünne, 17


    Öneri Formu
33652 D004715 Ebu Davud, Sünne, 17


    Öneri Formu
281263 M006756-2 Müslim, Kader, 22

Bana Ebu Ğassân el-Mismeî, Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr b. Osman -hadisin lafızları Ebu Ğassân'a ve İbn Müsennâ'ya aittir-, onlara Muaz b. Hişam, ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah), ona Katâde (b. Diâme), ona Mutarrif b. Abdullah b. Şıhhîr, ona da İyâz b. Hımâr el-Mücâşi'î, Rasulullah'ın (sav) bir gün hutbede iken şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Dikkat edin, Rabbim benden bana öğrettiklerinden sizin bilmediğiniz bazı şeyleri bugün size öğretmemi istedi. (Buyurdu ki) kuluma verdiğim her mal helaldir. Ben kullarımın hepsini hanif (tevhide yatkın) olarak yaratmışımdır. Ama (insanlardan, cinlerden) bazı şeytanlar gelerek onları dinlerinden uzaklaştırıp, benim kendilerine helal kıldıklarımı haram etmişler ve benim hakkında hiçbir delil indirmediğim şeyleri, bana ortak koşmalarını onlara emretmişlerdir. Sonuçta Allah yeryüzü halkına bakarak, ehl-i kitaptan bazı kimseler hariç onların Arabına da Acemine de buğzetmiştir. Ayrıca (bana) şöyle buyurdu: Ben seni ve seninle de başkalarını imtihan edeyim diye peygamber olarak gönderdim. Sana uyurken de uyanıkken de okuyabileceğin, suyla yıkanıp silinemeyecek bir kitap indirdim. Allah bana Kureyş'i ca­yır cayır yakmamı da emretti. Ben 'Yâ Rabbi! O zaman benim başımı yarar ve onu (dilimlenmiş) bir ekmek parçasına çevirirler' dediğimde, 'Onlar seni nasıl memleketinden çıkardılarsa sen de onları çıkar. Onlara savaş aç ki, sana yardım edelim. İnfakta bulun, biz de sana lütuf ve keremde bulunalım. Sen bir ordu gönder. Biz (katımızdan) onun beş mislini gönderelim. Sana itaat edenlerle birlikte, isyan edenlere karşı savaş' buyurdu. Allah (cc) cennetliklerin de üç kısım olduğunu söyledi: Adaletli olan, insanlara iyilikte bulunup bu isteğine muvaffak kılınan iktidar sahipleri. Her bir akrabasına ve müslümana karşı merhametli ve ince kalpli olan kimseler. Bir de çoluk çocuk sahibi olup iffetli (harama bulaşmayan) ve onurlu davranan (ailesi için kimseye el açmayan) kimseler. Cehennemliklerin de şu beş kısım olduğunu (bana) bildirdi: Hiç bir aile ve mal edinmeden aranızda yaşayan ve sınır tanımadan haram işlemekten kaçınmayan zayıf kimseler. İlk fırsatta ihanetini açığa vuracak olan, aç gözlülüğü aşikar hainler. Sabah akşam seni ailen ve malın hakkında aldatmaya çalışan (onlarda gözü olan) kimseler. Allah (cc) bunlar arasında cimriliği yahut yalanı da zikretmiş, son olarak da kötü huylu küfürbaz kimselerdir demiştir." [Ebu Ğassân 'İnfak et, biz de sana infak edeceğiz' cümlesini rivayet etmemiştir.]


    Öneri Formu
14248 M007207 Müslim, Cennet ve Sıfât'u Naîmihâ ve Ehlihâ, 63

Bize Ebu Hasîn Abdullah b. Ahmed b. Yunus el-Kûfî, ona Abser b. Kasım, ona Husayn b. Abdurrahman, ona da Said b. Cübeyr, Abdullah b. Abbas’ın (r.anhüma) şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav) İsra gecesi, bazı peygamberlere uğradı, onların yanında büyük bir topluluk vardı. Yine bazı peygamberlere uğradı, onların yanında bir grup vardı. Bazı peygamberlere uğradı ki onların yanında hiç kimse yoktu. Sonunda çok büyük bir kalabalığa uğradı. (Hz. Peygamber (sav) der ki:) Ben “bunlar kim­lerdir?” diye sordum, “Musa ve ümmeti, ancak başını kal­dır ve bak” dediler. Bir da baktım ki şu yandan ve bu yan­dan tamamen ufku kaplamış bir kalabalık gözü­me ilişti. Bana “işte bunlar senin ümmetindir. Bunlardan başka yetmiş bin kişi hesapsız bir şekilde cennete girecektir” denildi. Bu sözleri söyleyince Rasulullah (sav) içeriye geçti, ama bunların kimler olduğunu hiç kimse sormadı ve kendisi de bir açıklamada bulunmadı. Sonra Ashab kendi aralarında “onlar biziz” dediler. Bir kısmı da “onlar; fıtrat üzerine doğan ve Müslüman olarak ölenlerdir” dediler. Bu arada Rasulullah (sav) çıktı ve “Onlar şifanın dağlamadan dolayı olduğuna inanmayan, büyü yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve Rablerine güvenenlerdir” buyurdu. Ukkaşe b. Mihsan ayağa kalktı ve “Ey Allah’ın Rasulü! Ben onlardan mıyım?” dedi. Rasulullah (sav) “evet” buyurdu. Sonra bir başkası kalktı ve “ben de onlardan mıyım?” deyince Rasulullah (sav) “Ukkaşe seni geçti” buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda İbn Mesud ve Ebu Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.]


    Öneri Formu
14203 T002446 Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 16