Giriş

Bize Hennâd, ona Ebu Ahvas, ona Leys, ona Şehr b. Havşeb, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona Ebu Zer, ona da Hz. Peygamber (sav), Allah teâlâ'nın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ey kullarım! Benim kendisine hidayet bahşettiğim hariç hepiniz sapmışsınız. O halde Benden hidayet isteyin ki, sizlere hidayet edeyim. Benim zengin ettiğim hariç hepiniz fakirsiniz. O halde Benden isteyin ki sizleri rızıklandırayım. Benim kendisini bağışladığım hariç hepiniz günahkarsınız. Sizden kim, benim günahları bağışlamaya muktedir olduğumu bilir de affedilmeyi isterse (günahlarının çokluğuna) bakmadan onu bağışlarım. Şayet ilkiniz ve sonuncunuz, diriniz ve ölünüz, genciniz ve yaşlınız, kullarımdan en takvalı kulun kalbi üzere toplansanız, bu durum benim mülkümde sinek kanadı kadar artırma sağlamaz. Şayet ilkiniz ve sonuncunuz, diriniz ve ölünüz, genciniz ve yaşlınız kullarımdan en şerli kulun kalbi üzere toplansanız, bu durum benim mülkümde sinek kanadı kadar eksilme yapmaz. Şayet ilkiniz ve sonuncunuz, diriniz ve ölünüz, genciniz ve yaşlınız bir yerde toplansanız da her biriniz, hayalindeki her şeyi istese, sonra Ben de her birinize dilediğini versem; bu, benim mülkümden ancak birinizin bir denize iğne batırıp sonra çıkardığında denizden eksilen kadar eksiltir. Çünkü Ben, cömerdim ve kerem sahibiyim. Dilediğimi yaparım. Benim vermem sözle olur, azabım da sözle olur. Bir şeyi dilediğimde, ona yalnızca ‘Ol!’ derim; o da olur." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen bir hadistir. Bazıları bu hadisi benzeri şekilde Şehr b. Havşeb'den, o Madîkerib'den, o Ebu Zer'den, o da Nebî (sav)'den rivayet etmiştir.]


Açıklama: "وَرَطْبَكُمْ وَيَابِسَكُمُ" ifadesinin, "gencinin ve yaşlınız" olarak tercüme edilebileceğine ve başka tercümelerin ("aliminiz ve cahiliniz," "itaatkarınız ve isyankarınız") de mümkün olabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VII, 166.

    Öneri Formu
14378 T002495 Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 48

Bize Muhammed b. Selâm, ona Mahled, ona İbn Cüreyc, ona Musa b. Ukbe, ona Nâfi', ona Ebu Hüreyre'nin (ra.) naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur. Ebu Asım da İbn Cüreyc'den yaptığı rivayette buna mutâbaat etti; buna göre İbn Cüreyc şöyle dedi: Bana Musa b. Ukbe, ona Nâfi', ona da Ebu Hüreyre'nin (ra.) naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah bir kulu sevdiği zaman Cebrail'e; 'Allah falan kişiyi seviyor, onu sen de sev!' diye nida eder ve Cebrail de onu sever. Sonra Cebrail gök ehline; 'Allah falan kulu seviyor, onu siz de sevin!' diye nida eder. Göktekiler de o kimseyi severler. Sonra yeryüzünde(ki insanların gönlüne) o kimse hakkında sevgi ve kabullenme duygusu konulur."


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Dahhâk b. Mahled arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280496 B003209-2 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 6

Bize Hakem b. Nafi, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: Allah (ac) rahmeti yüz parçaya ayırdı, doksan dokuz parçasını yanında tuttu ve bir parçasını da yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle mahlukat birbirine merhamet eder. Hatta bu merhamet sebebiyle at, yavrusunu çiğneme korkusuyla ayağını ondan sakınır."


    Öneri Formu
19641 B006000 Buhari, Edeb, 19

Bize Süleyman b. Harb, ona Şu‘be, ona Amr b. Murre şöyle rivayet etmiştir: Ben (Ebu Vâil'e) “Bunu Abdullah’tan sen (bizzat) işittin mi?” dedim. (Ebu Vâil) “Evet” dedi ve hadisi merfu olarak (Rasulullah’a nisbet ederek) şöyle rivayet etti: "Allah’tan daha kıskanç kimse yoktur. Bundan dolayı Allah, gizli, aşikar bütün hayasızlıkları haram kılmıştır. Allah’tan daha çok övülmeyi seven kimse de yoktur, bundan dolayı O kendi zatını övmüştür."


    Öneri Formu
31901 B004637 Buhari, Tefsir, (A'raf) 1

Rahmetini dilediğine ayırır. Allah üstün lütuf sahibidir.


    Öneri Formu
53198 KK3/74 Âl-i İmrân, 3, 74

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Merhum b. Abdülaziz el-Attâr, ona Ebu Neâme es-Sa'dî, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ile birlikte bir savaştaydık. Dönüşte Medine'yi uzaktan gördüğümüzde, insanlar tekbir getirdiler ve seslerini de baya yükselttiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Rabbiniz sağır değildir, çok uzakta da değildir. O, sizinle binitlerinizin başları arasındadır (hemen önünüzdedir). Sonra da 'Ey Abdullah b. Kays! Cennet hazinelerinden bir hazineyi sana haber vereyim mi? O, Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh'tır' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: Bu hadis hasen-sahihtir. Ebu Osman en-Nehdî’nin ismi Abdurrahman b. Mül’dür. Ebu Neâme’nin ismi ise Amr b. Musa’dır. Hz. Peygamber (sav) 'O, sizinle binitlerinizin başları arasındadır' ifadesiyle, Allah'ın ilmini ve kudretini kastetmiştir.]


    Öneri Formu
20430 T003461 Tirmizi, Daavât, 57

Herkesin, iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde (insan) isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Allah kullarına çok şefkatlidir.


    Öneri Formu
53100 KK3/30 Âl-i İmrân, 3, 30

Bize Muhammed b. Osman, ona Halid b. Mahled, ona Süleyman b. Bilal, ona Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemir, ona Atâ, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle rivayet etmiştir: "Allah Teala şöyle buyurmuştur: Her kim benim (veli) bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona savaş ilan ederim. Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle yaklaşamaz. Kulum bana nafile ibadetlerle de yaklaşmaya devam eder. Nihayet ben onu severim. Ben kulumu sevince de onun duyan kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey isterse veririm. Bana sığınmak isteyince de muhakkak onu korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mümin kulumun ruhunu almadaki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem."


    Öneri Formu
23935 B006502 Buhari, Rikâk, 38

Sizin dininize uyanlardan başka hiçbir kimseye inanmayın." (Resûlüm!) De ki: Doğru yol ancak Allah'ın yoludur. Yine (onlar, kendi aralarında şöyle dediler:) "Size verilenin benzerinin başka herhangi bir kimseye verildiğine, yahut Rabbinizin huzurunda onların size karşı deliller getireceklerine de (inanmayın)." De ki: Lütuf ve ihsan Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah'ın rahmeti geniştir ve O her şeyi hakkıyla bilir.


    Öneri Formu
53197 KK3/73 Âl-i İmrân, 3, 73

Bize Muhammed b. Selâm, ona Mahled, ona İbn Cüreyc, ona Musa b. Ukbe, ona Nâfi', ona Ebu Hüreyre'nin (ra.) naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur. Ebu Asım da İbn Cüreyc'den yaptığı rivayette buna mutâbaat etti; buna göre İbn Cüreyc şöyle dedi: Bana Musa b. Ukbe, ona Nâfi', ona da Ebu Hüreyre'nin (ra.) naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah bir kulu sevdiği zaman Cebrail'e; 'Allah falan kişiyi seviyor, onu sen de sev!' diye nida eder ve Cebrail de onu sever. Sonra Cebrail gök ehline; 'Allah falan kulu seviyor, onu siz de sevin!' diye nida eder. Göktekiler de o kimseyi severler. Sonra yeryüzünde(ki insanların gönlüne) o kimse hakkında sevgi ve kabullenme duygusu konulur."


    Öneri Formu
32453 B003209 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 6