243 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb -Lafız Ebû Küreyb'e aittir-, o ikisinenlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah (ac) şöyle buyurmaktadır: Ben kulumun beni zannettiği gibiyimdir (Ona öyle muamele ederim). Beni andığı zaman onunla birlikteyimdir. Beni yalnız başına zikrederse onu başkası olmadığı halde zikrederim. Beni bir topluluğun arasında zikredecek olursa ben onu daha hayırlı bir topluluğun içinde zikrederim. Kulum bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. Eğer bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak gelirim."
Bize Muhammed b. Abdüla'la el-Kaysî, ona Mu'temir, ona babası hadisi bu isnad ile rivayet etti: [Ona Enes b. Malik, ona Ebu Hureyre rivayet etti:] ["Aziz ve celil Allah buyurdu ki: Kulum bana bir karış yaklaşırsa ben bir arşın yaklaşırım, bana bir arşın yaklaşırsa ben ona bir kulaç –ya da (kulaç anlamındaki 'bâ' lafzı yerine aynı anlamda olmak üzere) 'bû' dedi- yaklaşırım, bana yürüyerek gelirse ona koşarak gelirim."] [Ama bu rivayetinde; "bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak gelirim" ibaresini zikretmedi.]
Bize Muhammed b. Beşşâr b. Osman el-Abdî, ona Yahya –yani b. Said- ve İbn Ebu Adî, onlara Süleyman -et-Teymî-, ona Enes b. Malik, ona da Ebu Hureyre, Nebi'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Aziz ve celil Allah buyurdu ki: Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım, bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç -ya da (kulaç anlamındaki bâ’ lafzı yerine aynı anlamda) 'bû’' dedi- yaklaşırım, bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak gelirim."
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ, ona Veki', ona Cafer b. Burkan, ona Yezid b. Asam, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah şöyle buyurmaktadır: Ben kulumun hakkımdaki zannı üzereyimdir (Ona öyle muamele ederim). Bana dua ettiği zaman onunla birlikteyimdir."
Bize Süveyd b. Said, ona Hafs b. Meysere, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası (Abdurrahman b. Yakub), ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuşturdu: "Saçı başı dağınık, kapılardan kovulmuş nice kimseler vardır ki, Allah'a yemin etse Allah onun yeminini boşa çıkarmaz."
Bize Ahmed b. İshak, ona Amr b. Âsım ona Hemmâm, ona İshak b. Abdullah, ona Abdurrahman b. Ebu Amra, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kul bir günah işlediğinde 'Rabbim, ben bir günah işledim, sen de günahımı bana bağışla' derse, Rabbi de 'Kulum, günahı bağışlayan ve cezalandıran bir Rabbi olduğunu bilmiş, öyleyse ben de kulumu bağışladım' buyurur. Allah’ın dilediği bir müddet geçtikten sonra bir günah daha işler, ardından 'Rabbim, ben bir başka günah işledim, günahımı bağışla' der. Allah 'Kulum günahını bağışlayan ve cezalandıran bir Rabbinin olduğunu bilmiş, öyleyse ben de onu bağışladım' buyurur. Sonra yine Allah’ın dilediği kadar bir süre geçer, sonra bir günah işler ve 'Rabbim, ben başka bir günah işledim, günahımı bağışla' der. Yüce Allah 'Kulum, günahı bağışlayan ve cezalandıran bir Rabbinin olduğunu bilmiş, ben de kulumu bağışladım –üç defa-, artık dilediğini yapsın' buyurur."
Bize Muhammed b. Beşşâr b. Osman el-Abdî, ona Yahya –yani b. Saîd- ve İbn Ebu Adiy, onlara Süleyman –ki o et-Teymî’dir-, ona Enes b. Mâlik, ona da Ebu Hureyre, Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Aziz ve celil Allah buyurdu ki: Kulum bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım, bana bir arşın yaklaşırsa ben on bir kulaç -ya da (kulaç anlamındaki 'bâ’' lafzını yerine aynı anlamda) 'bû’' dedi- yaklaşırım, bana yürüyerek gelirse ona koşarak gelirim."
Bize Nadr b. Şumeyl, ona Behz b. Hakîm, ona babası (Hakim b. Muaviye), ona da dedesi (Muaviye b. Hayde) rivayet ettiğine göre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın kullarından biri vardı ve o Allah için hiçbir ibadet yapmazdı. Adam ömrünün bir kısmını geçirip geriye az bir kısmı kalınca anladı ki, Allah için hiçbir iyilik biriktirmemiş. Hemen çocuklarını çağırdı ve onlara 'Beni nasıl bir baba biliyorsunuz?' diye sordu. Onlar da 'Ey babamız, seni babaların hayırlısı olarak biliyoruz' dediler. Adam onlara 'Öyleyse, ya benim dediğimi yaparsınız, ya da bana ait ne malım varsa tamamını hepinizden çekip alırım' dedi. Böylece adam onlardan söz aldı ve Allah adına yemin ederek onlara 'İyi dinleyin. Öldüğüm zaman beni alıp ateşte yakın. Kömür haline geldiğimde beni kemiklerimi ufalayın, sonra da rüzgâra savurun' dedi. Muhammed'in Rabbine yemin olsun ki, adam ölünce çocukları, babalarının vasiyetini yerine getirdiler. Sonra adam, eskisinden daha güzel hâle getirilip Rabbinin huzuruna çıkarıldı. Cenâb-ı Hak ona 'Kendini ateşte yaktırmaya sevk eden sebep ne idi?' diye sordu. Adam 'Senin korkun, ya Rabbi' dedi. Yüce Allah da 'Ben de senin, Allah korkusundan onları söylediğini anladım' buyurdu ve adamın tövbesini kabul etti." [Ebu Muhammed (ed-Dârimî) der ki: Metinde geçen " يَبْتَئِرُ” kelimesi, "biriktiriyor, saklıyor" anlamına gelmektedir.]
Bana İbrahim b. Musa, ona Hişâm b. Yusuf, ona İbn Cüreyc, ona Ya'lâ, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (ra) şöyle söylemiştir: Müşriklerden bir takım kimseler çok adam öldürmüş, çok zina etmişlerdi. Derken Hz. Muhammed'e (sav) gelerek: Şüphesiz senin söylediğin ve kendisine çağırdığın pek güzeldir. Keşke bir de bize, yapmış olduğumuz ( bu kötü) işlerin bir keffaretinin olduğunu haber versen, dediler. Bunun üzerine: 'Onlar, Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapmazlar; haksız yere, Allah’ın dokunulmaz kıldığı insan hayatına kıymazlar, zina etmezler. Zira (bilirler ki) bunları işleyen kimse cezasını bulacak.' (Furkan, 25/68) ayeti ile: 'De ki (Allah şöyle buyuruyor): Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.' (Zümer, 39/53) ayeti nazil oldu.