Öneri Formu
Hadis Id, No:
21124, T003536
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ الضَّبِّىُّ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ عَاصِمٍ عَنْ زِرِّ بْنِ حُبَيْشٍ قَالَ أَتَيْتُ صَفْوَانَ بْنَ عَسَّالٍ الْمُرَادِىَّ فَقَالَ لِى مَا جَاءَ بِكَ؟ قُلْتُ ابْتِغَاءَ الْعِلْمِ . قَالَ بَلَغَنِى أَنَّ الْمَلاَئِكَةَ تَضَعُ أَجْنِحَتَهَا لِطَالِبِ الْعِلْمِ رِضًا بِمَا يَفْعَلُ . قَالَ قُلْتُ إِنَّهُ حَاكَ أَوْ قَالَ حَكَّ فِى نَفْسِى شَىْءٌ مِنَ الْمَسْحِ عَلَى الْخُفَّيْنِ فَهَلْ حَفِظْتَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِيهِ شَيْئًا؟ قَالَ نَعَمْ كُنَّا إِذَا كُنَّا سَفَرًا أَوْ مُسَافِرِينَ أُمِرْنَا أَنْ لاَ نَخْلَعَ خِفَافَنَا ثَلاَثًا إِلاَّ مِنْ جَنَابَةٍ وَلَكِنْ مِنْ غَائِطٍ وَبَوْلٍ وَنَوْمٍ . قَالَ: فَقُلْتُ فَهَلْ حَفِظْتَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى الْهَوَى شَيْئًا ؟ قَالَ نَعَمْ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَعْضِ أَسْفَارِهِ فَنَادَاهُ رَجُلٌ كَانَ فِى آخِرِ الْقَوْمِ بِصَوْتٍ جَهْوَرِىٍّ أَعْرَابِىٌّ جِلْفٌ جَافٍ فَقَالَ: يَا مُحَمَّدُ يَا مُحَمَّدُ . فَقَالَ لَهُ الْقَوْمُ مَهْ إِنَّكَ قَدْ نُهِيتَ عَنْ هَذَا . فَأَجَابَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَحْوًا مِنْ صَوْتِهِ هَاؤُمُ فَقَالَ الرَّجُلُ يُحِبُّ الْقَوْمَ وَلَمَّا يَلْحَقْ بِهِمْ . قَالَ: فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ » . قَالَ زِرٌّ فَمَا بَرِحَ يُحَدِّثُنِى حَتَّى حَدَّثَنِى أَنَّ اللَّهَ جَعَلَ بِالْمَغْرِبِ بَابًا عَرْضُهُ مَسِيرَةُ سَبْعِينَ عَامًا لِلتَّوْبَةِ لاَ يُغْلَقُ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ مِنْ قِبَلِهِ وَذَلِكَ قَوْلُ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ ( يَوْمَ يَأْتِى بَعْضُ آيَاتِ رَبِّكَ لاَ يَنْفَعُ نَفْسًا إِيمَانُهَا ) الآيَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Abde ed-Dabî, ona Hammad b. Zeyd, ona Asım (b. Ebu Necud), ona da Zir b. Hubeyş şöyle dedi: Safvan b. Assal el-Murâdî'nin yanına gelmiştim. Bana "Buraya için geldin" dedi. Ben de: "Bilgi edinmek için" dedim. Bunun üzerine Safvan: "Rasulullah'dan (sav) ulaştığına göre: "Melekler ilim elde etmek için gayret gösterene, yaptığından memnunluk duyarak (onu korumak için) kanatlarını gererler." Ben de: "Soracağım şey kalbimi tırmalıyor veya kalbimi tırmalayan şey (zihnime takılan şey) şudur dedim: Mest üzerine mesh konusunda Rasulullah'dan (sav) öğrendiğin bir şeyler var mı?" Safvan: "Evet" dedi ve şöyle devam etti: "Bir yolculukta olduğumuzda veya bir yerdeyken cünüplük hariç küçük abdest, büyük abdest bozmak ve uykudan dolayı üç gün üç gece mestlerimizi çıkarmamamızı emretmişti." Bundan sonra ben: "Rasulullah'dan (sav) sevgi hakkında bir şey duydun mi?" Safvan: "Evet" dedi ve şöyle devam etti: "Bir yolculuklarından birinde Hz. Peygamber (sav) ile birlikteydik görgüsüz, kaba bir bedevi yüksek sesle "Ey Muhammed, Ey Muhammed!" diye bağırdı. Ashab ona: Sus, sesini alçalt; böyle yapmak yasaktır, dedi. Rasulullah'da (sav) onun sesine yakın bir sesle: "Haydi gel" diye cevap verdi. Sonra o bedevi dedi ki: "Bir kişi bir topluluğu seviyor ama henüz onlara katılmamış." Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Kıyamet gününde kişi sevdiğiyle beraberdir" buyurdu. Zir şöyle devam etti: Safvan konuşmaya devam etti, sonunda Allah’ın tevbe için batıda genişliği yetmiş yıllık mesafe olan bir kapı yarattığını, güneş batıdan doğuncaya kadar bu kapının kapatılmayacağını ve şu ayetinin bu tevbe konusunda olduğunu söyledi: "Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. (En'am, 6/158)"
Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: Bu hadis hasen sahihtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Da'vât 98, 5/546
Senetler:
1. Safvan b. Assâl el-Murâdî (Safvan b. Assâl)
2. Ebu Meryem Zir b. Hubeyş el-Esedi (Zir b. Hubeyş b. Hubabe b. Evs b. Bilal b. Sa'd)
3. Asım b. Ebu Necûd el-Esedî (Âsım b. Behdele)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ahmed b. Abde ed-Dabbî (Ahmed b. Abde b. Musa)
Konular:
Abdest, mestler üzerine mesh
Bilgi, Öğrenilmesi, Öğretilmesi
İman, imanın fayda vermeyeceği zaman
Müslüman, müminlerin birbirlerini Sevmesi,
Tevbe, önemi ve tevbeye teşvik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21143, T003542
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لَوْ يَعْلَمُ الْمُؤْمِنُ مَا عِنْدَ اللَّهِ مِنَ الْعُقُوبَةِ مَا طَمِعَ فِى الْجَنَّةِ أَحَدٌ وَلَوْ يَعْلَمُ الْكَافِرُ مَا عِنْدَ اللَّهِ مِنَ الرَّحْمَةِ مَا قَنَطَ مِنَ الْجَنَّةِ أَحَدٌ » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe (b. Said), ona Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî, ona Alâ b. Abdurrahman , ona Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Mümin, Allah katında olan azabı bilmiş olsa hiç kimse Cennet'e göz dikmez, kafir de Allah katında olan rahmeti bilmiş olsa hiç kimse Cennet’ten ümidini kesmezdi.”
Tirmizî: Bu hasen bir hadistir. Alâ b. Abdurrahman’nın, babasından onun da Ebu Hüreyre’den rivayet etmesiyle bilmekteyiz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Da'vât 99, 5/549
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub el-Cühenî (Abdurrahman b. Yakub)
3. Alâ b. Abdurrahman el-Hırakî (Alâ b. Abdurrahman b. Yakub)
4. Ebu Muhammed Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî (Abdülaziz b. Muhammed b. Ubeyd b. Ebu Ubeyd)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Cennet, Cenneti kazanmak için çalışmak
Cennet, Cennetin ucuz olmadığı
Seçki, İslam İnancı
Tevbe, önemi ve tevbeye teşvik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
74047, HM024441
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَدَّثَنَا حَيْوَةُ قَالَ أَخْبَرَنِي أَبُو هَانِئٍ أَنَّ أَبَا عَلِيٍّ عَمْرَو بْنَ مَالِكٍ الْجَنْبِيَّ حَدَّثَهُ فَضَالَةُ بْنُ عُبَيْدٍ
عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ ثَلَاثَةٌ لَا تَسْأَلْ عَنْهُمْ رَجُلٌ فَارَقَ الْجَمَاعَةَ وَعَصَى إِمَامَهُ وَمَاتَ عَاصِيًا وَأَمَةٌ أَوْ عَبْدٌ أَبَقَ فَمَاتَ وَامْرَأَةٌ غَابَ عَنْهَا زَوْجُهَا قَدْ كَفَاهَا مُؤْنَةَ الدُّنْيَا فَتَبَرَّجَتْ بَعْدَهُ فَلَا تَسْأَلْ عَنْهُمْ وَثَلَاثَةٌ لَا تَسْأَلْ عَنْهُمْ رَجُلٌ نَازَعَ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ رِدَاءَهُ فَإِنَّ رِدَاءَهُ الْكِبْرِيَاءُ وَإِزَارَهُ الْعِزَّةُ وَرَجُلٌ شَكَّ فِي أَمْرِ اللَّهِ وَالْقَنُوطُ مِنْ رَحْمَةِ اللَّهِ
Tercemesi:
Bize Ebu Abdurrahman rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize Hayve rivayet etti ve şöyle dedi: Bana Ebu Hâni haber verdiğine göre Ebu Ali Amr b. Mâlik el-Cenbî, kendisine Fadâle b. Ubeyd rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Üç kişi vardır ki onların akıbetini sormayın: Ümmetin genelini terk edip devlet başkanına isyan eden ve asi olarak ölen kişi, sahibinden kaçıp ölen erkek veya kadın köle, kocası uzun süre gelmediği için kendisine yetecek azığı olduğu halde süslenip kendisini başkalarına gösteren kadın. Yine şu üç kişinin akıbetini sorma: Allah ile örtüsü konusunda didişen kimse, onun örtüsü azamet ve yüceliğidir. Allah’ın emrinde şüphe eden kişi ve Allah’ın rahmetinden ümidini kesen kimse.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Fedale b. Ubeyd el-Ensari 24441, 7/930
Senetler:
1. Fedale b. Ubeyd el-Ensari (Fedale b. Ubeyd b. Nafiz b. Kays b. Süheybe)
2. Ebu Ali Amr b. Malik el-Hemdanî (Amr b. Malik)
3. Humeyd b. Hani el-Havlanî (Humeyd b. Hani)
4. Ebu Zür'a Hayve b. Şurayh et-Tücîbî (Hayve b. Şurayh b. Safvan b. Malik)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Yezid el-Adevî (Abdullah b. Yezid)
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Cemaat, birlik olma
Kadın, kocasından başkası için süslenmesi
Kibir, Kibir ve gurur
Köle, müşriklerin ülkesine kaçanın öldürülmesi
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Tevbe, önemi ve tevbeye teşvik
Toplumsal Düzen, Cemaatten ayrılmak
Yönetim, ulü'l-emre itaat
Öneri Formu
Hadis Id, No:
61386, HM009977
Hadis:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِي الزِّنَادِ عَنِ الْأَعْرَجِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ
عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ يَضْحَكُ اللَّهُ إِلَى رَجُلَيْنِ يَقْتُلُ أَحَدُهُمَا الْآخَرَ كِلَاهُمَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ يُقَاتِلُ هَذَا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَيُسْتَشْهَدُ قَالَ ثُمَّ يَتُوبُ اللَّهُ عَلَى قَاتِلِهِ فَيُسْلِمُ فَيُقَاتِلُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ حَتَّى يُسْتَشْهَدَ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 9977, 3/619
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
Konular:
Allah İnacı, Allah'ın gülmesi, hayreti, hoşlanması
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Şehit, mükafatı
Tevbe, önemi ve tevbeye teşvik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
66776, HM017996
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النَّضْرِ حَدَّثَنَا حَرِيزٌ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ مَيْسَرَةَ عَنْ جُبَيْرِ بْنِ نُفَيْرٍ عَنْ بُسْرِ بْنِ جَحَّاشٍ الْقُرَشِيِّ
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَصَقَ يَوْمًا فِي كَفِّهِ فَوَضَعَ عَلَيْهَا أُصْبُعَهُ ثُمَّ قَالَ قَالَ اللَّهُ ابْنَ آدَمَ أَنَّى تُعْجِزُنِي وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِنْ مِثْلِ هَذِهِ حَتَّى إِذَا سَوَّيْتُكَ وَعَدَلْتُكَ مَشَيْتَ بَيْنَ بُرْدَيْنِ وَلِلْأَرْضِ مِنْكَ وَئِيدٌ فَجَمَعْتَ وَمَنَعْتَ حَتَّى إِذَا بَلَغَتْ التَّرَاقِيَ قُلْتَ أَتَصَدَّقُ وَأَنَّى أَوَانُ الصَّدَقَةِ
Tercemesi:
Bize Ebu’n-Nadr nakletti. > (Dedi ki:) Bize Harîz > Abdurrahman b. Meysere’den > o da: Cubeyr b. Nüfeyr’den > o da: Busr b. Cehhâş el-Kureşî’den nakletti. (O dedi ki): Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bir gün eline tükürdü ve parmağını tükürüğünün üzerine koydu. Sonra şöyle buyurdu: “Allah Azze ve Celle Âdemoğluna ‘seni bunun mislinden yarattığım halde beni nasıl aciz bırakabilirsin ki? Tâ ki seni düzgün ve dengeli bir şekilde yarattığımda iki parça elbise içinde yeryüzünde kibirli bir şekilde yürüdün, mal topladın fakat malın hakkını vermedin. Sonra can boğaza geldiğinde ‘sadaka vereyim’ dedin; hâlbuki sadaka verme zamanı nerede?! (o çoktan geçti)!’ buyurdu”.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Busr b. Cehhaş 17996, 6/127
Senetler:
1. Busr b. Cehhâş el-Kuraşî (Busr b. Cehhâş)
2. Ebu Abdurrahman Cübeyr b. Nüfeyr el-Hadramî (Cübeyr b. Nüfeyr b. Malik b. Âmir)
3. Abdurrahman b. Meysere el-Hadramî (Abdurrahman b. Meysere b. Ebsâ b. Nâime b. Avf b. Sevâbe b. Hânî b. Eslem)
4. Harîz b. Osman er-Rahabi (Harîz b. Osman b. Cebr b. Ahmed b. Es'ad)
5. Ebu Nadr Haşim b. Kasım el-Leysi (Haşim b. Kasım b. Müslim)
Konular:
Hadis, Kudsi Hadis
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Hz. Peygamber, yüz halleri/beden dili
İnsan, yaratılış özellikleri
KTB, YARATILIŞ
Ölüm, esnasında ve sonrasında insan
Tevbe, önemi ve tevbeye teşvik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32050, B004674
Hadis:
حَدَّثَنَا مُؤَمَّلٌ - هُوَ ابْنُ هِشَامٍ - حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ وَحَدَّثَنَا عَوْفٌ حَدَّثَنَا أَبُو رَجَاءٍ حَدَّثَنَا سَمُرَةُ بْنُ جُنْدُبٍ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَنَا « أَتَانِى اللَّيْلَةَ آتِيَانِ فَابْتَعَثَانِى ، فَانْتَهَيْنَا إِلَى مَدِينَةٍ مَبْنِيَّةٍ بِلَبِنِ ذَهَبٍ وَلَبِنِ فِضَّةٍ ، فَتَلَقَّانَا رِجَالٌ شَطْرٌ مِنْ خَلْقِهِمْ كَأَحْسَنِ مَا أَنْتَ رَاءٍ ، وَشَطْرٌ كَأَقْبَحِ مَا أَنْتَ رَاءٍ قَالاَ لَهُمُ اذْهَبُوا فَقَعُوا فِى ذَلِكَ النَّهْرِ . فَوَقَعُوا فِيهِ ثُمَّ رَجَعُوا إِلَيْنَا قَدْ ذَهَبَ ذَلِكَ السُّوءُ عَنْهُمْ ، فَصَارُوا فِى أَحْسَنِ صُورَةٍ قَالاَ لِى هَذِهِ جَنَّةُ عَدْنٍ ، وَهَذَاكَ مَنْزِلُكَ قَالاَ أَمَّا الْقَوْمُ الَّذِينَ كَانُوا شَطْرٌ مِنْهُمْ حَسَنٌ وَشَطْرٌ مِنْهُمْ قَبِيحٌ فَإِنَّهُمْ خَلَطُوا عَمَلاً صَالِحًا وَآخَرَ سَيِّئًا تَجَاوَزَ اللَّهُ عَنْهُمْ » .
Tercemesi:
Bize Müemmel -b. Hişam-, ona İsmail b.İbrahim (Uleyye), ona Avf (b. Ebu Cemîle), ona Ebu Recâ (İmran b. Milhân el-Utâridî), ona da Semüra b. Cündüb (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Bu gece bana iki melek geldi de beni uykudan uyandırdılar. Akabinde bunlar beni binaları altın ve gümüş tuğlalarla yapılmış bir şehre götürdüler. Bizi orada birtakım adamlar karşıladılar ki, onların vücutlarının yarısı, senin gördüğün şeylerin en güzeli yaratılışında idi. Öbür yarısı da gördüğün şeylerin (yani insanların) en çirkinine benziyordu. İki melek onlara:
— Şu nehre gidiniz ve içine giriniz! dediler.
Onlar da nehre girdiler, sonra bize dönüp geldiler. Bir de gördük ki, onlardan bu çirkinlik gitmiş ve en güzel bir insan suretine değişmişlerdi. O iki melek bana:
— İşte burası Adn Cenneti'dir. Şu (muhteşem) bina da Sen'in menzilindir! dediler.
Melekler sözlerine şöyle devam ettiler:
— Hani o yarı vücutları güzel ve yarı vücutları çirkin olan insanlar topluluğu var ya, işte onlar güzel ve hayır işleri diğer şer ve kötü işlerle karıştıran kimselerdi. Allah onların kötülüklerini affetti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 15, 2/195
Senetler:
1. Ebu Saîd Semüra b. Cündüb el-Fezârî (Semüra b. Cündüb b. Hilal b. Haric b. Mürre b. Hazn)
2. Ebu Racâ İmran b. Milhân el-Utâridî (İmrân b. Teym)
3. Ebu Sehl Avf b. Ebu Cemîle el-A'râbî (Avf b. Bendûye)
4. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
5. Ebu Hişam Müemmel b. Hişam el-Yeşküri (Müemmel b. Hişam)
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
CENNET TASVİRLERİ
Cennet,
Cennet, Adn Cenneti
Tevbe, önemi ve tevbeye teşvik
عبد الرزاق عن ابن عيينة عن يحيى بن سعيد عن سعيد بن المسيب أن رجلا من أسلم أتى عمر ، فقال : إن الاخر زنى ، قال : فتب إلى الله واستتر بستر الله ، فإن الله يقبل التوبة عن عباده ، وان الناس يغذرون ولا يعيرون ، فلم تدعه نفسه ، حتى أتى أبا بكر فقال له مثل قول عمر ، فلم تدعه نفسه ، حتى أتى رسول الله صلى الله عليه وسلم فذكر ذلك له ، فأعرض عنه ، فأتاه من الشق الآخر ، فأعرض عنه ، فأتاه من الشق الآخر ، فذكر فذكر ذلك له ، فأرسل النبي صلى الله عليه وسلم [ إلى أهله ] فسألهم عنه ، أبه جنون ؟ أبه ريح ؟ فقالوا : لا ، فأمر به فرجم .
قال ابن عيينة : فأخبرني عبد الله بن دينار قال : قام النبي صلى الله عليه وسلم على المنبر ، فقال : يا أيها الناس ! اجتنبوا هذه القاذورة التي نهاكم الله عنها ، ومن أصاب من ذلك شيئا فليستتر. قال يحيى بن سعيد عن نعيم بن عبد الله بن هزال أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لهزال : لو سترته بثوبك لكان خيرا لك ، قال : وهزال الذي كان أمره أن يأتي النبي صلى الله عليه وسلم فيخبره.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
82097, MA013342
Hadis:
عبد الرزاق عن ابن عيينة عن يحيى بن سعيد عن سعيد بن المسيب أن رجلا من أسلم أتى عمر ، فقال : إن الاخر زنى ، قال : فتب إلى الله واستتر بستر الله ، فإن الله يقبل التوبة عن عباده ، وان الناس يغذرون ولا يعيرون ، فلم تدعه نفسه ، حتى أتى أبا بكر فقال له مثل قول عمر ، فلم تدعه نفسه ، حتى أتى رسول الله صلى الله عليه وسلم فذكر ذلك له ، فأعرض عنه ، فأتاه من الشق الآخر ، فأعرض عنه ، فأتاه من الشق الآخر ، فذكر فذكر ذلك له ، فأرسل النبي صلى الله عليه وسلم [ إلى أهله ] فسألهم عنه ، أبه جنون ؟ أبه ريح ؟ فقالوا : لا ، فأمر به فرجم .
قال ابن عيينة : فأخبرني عبد الله بن دينار قال : قام النبي صلى الله عليه وسلم على المنبر ، فقال : يا أيها الناس ! اجتنبوا هذه القاذورة التي نهاكم الله عنها ، ومن أصاب من ذلك شيئا فليستتر. قال يحيى بن سعيد عن نعيم بن عبد الله بن هزال أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لهزال : لو سترته بثوبك لكان خيرا لك ، قال : وهزال الذي كان أمره أن يأتي النبي صلى الله عليه وسلم فيخبره.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Talak 13342, 7/323
Senetler:
()
Konular:
Günahı, günahı örtmek, masiyeti gizlemek gerekir
Hutbe, Cuma Namazı, cuma namazının hutbesi
Hutbe, Peygamber'in öğrettiği hutbe
Hz. Peygamber, hitabeti
KTB, CUMA
Tevbe, önemi ve tevbeye teşvik