Giriş


Açıklama: Hadisin tamamı için bk. BS008926.

    Öneri Formu
145678 BS008927 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, V, 25

Bize Ali b. Hucr ve Hennad, onlara İsmail b. Ayyaş, ona da Şurahbil b. Müslim el-Havlanî, ona da Ebu Ümame el-Bahilî şöyle demiştir: "Rasulullah’tan (sav) işittim veda haccındaki hutbesinde 'Allah her hak sahibine hakkını vermiştir, dolayısıyla miras alana vasiyet yoktur. Çocuğun (nesebi) yatağın sahibi olan erkeğe aittir. Zina eden için (çocuğun nesebini almaktan) mahrumiyet vardır. Onların (zina edenlerin ve günahkarların) hesabı Allah’a aittir. Her kim, babasından başka birinin babası olduğunu iddia ederse ya da bir köle, sahibinin dışında başka birisinin efendisi olduğunu ileri sürerse Allah’ın lâneti kıyamete kadar onun üzerine olsun. Kadın kocasının evinde ancak kocasının izniyle harcamada bulunabilir' buyurdu. Bu sırada Hz. Peygamber'e (sav) 'ey Allah’ın Rasulü! Yemek de mi veremez?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'O bizim en değerli malımızdır (veremez)' cevabını verdi, sonra da 'ödünç alınan şey geri ödenir, gelirini alıp iade etmek üzere alınan tarla, hayvan ve ağaç (minha) geri verilir, borç ödenir, kefil borçludur' buyurdu." [Tirmizî der ki: Bu konuda Amr b. Harice ve Enes’den de hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis hasen-sahihtir. Aynı hadis, Ebu Ümame vasıtası ile Nebi’den (sav) bundan başka yollarla da rivayet edilmiştir. İsmail b. Ayyaş’ın, Iraklılardan ve Hicazlılardan tek başına rivayeti sadece i’tibâr için alınır. Çünkü onlardan münker hadisler rivayet etmiştir. Şamlılardan rivayeti ise daha sağlamdır. Muhammed b. İsmail böyle söylemiştir. Tirmizî der ki: Ahmed b. Hasan’ın, Ahmed b. Hanbel’den şöyle naklettiğini işittim: İsmail b. Ayyaş’ın rivayeti, Bakıyye'den daha iyidir. Bakıyye’nin güvenilir kimselerden rivayet ettiği münker hadisler vardır. Abdullah b. Abdurrahman’ın Zekeriyya b. Adiyy’den nakline göre Ebu İshak el-Fezarî ise şöyle demiştir: Bakiyye’nin güvenilen kişilerden yaptığı rivayetleri alın. İsmail b. Ayyaş’ın ise gerek güvenilir gerekse başka kimselerden yaptığı rivayetleri almayın.]


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْعَارِيَةُ مُؤَدَّاةٌ وَالزَّعِيمُ غَارِمٌ Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْوَلَدُ لِلْفِرَاشِ ، وَلِلْعَاهِرِ الْحَجَرُ

    Öneri Formu
12287 T002120 Tirmizi, Vesaya, 5

Bize Süleyman b. Ubeydullah Ebu Eyyüb el-Gaylânî, ona Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr, ona Abdulaziz b. Ebu Seleme b. Macişun, Abdurrahman b. Kasım, ona babası, ona da Aişe (r.anha) şöyle ri­vayet etti: "Rasulullah (sav) ile yola çıktık. Aklımızda hactan başka bir şey yoktu. Serif denilen yere gelince ben hayzımı gördüm. Az sonra Rasulullah (sav) yanıma girdi, ben ağlı­yordum. 'Niye ağlıyorsun' diye sordu. Ben 'vallahi bu sene yola çıkmamış olmayı dilerdim' dedim. Rasulullah (sav) 'sana ne oldu? Galiba hayzını gördün' dedi. Ben 'evet' cevabını verdim. 'Bu, Allah'ın Adem kızlarına takdir buyurduğu bir şeydir. Sen, hacıların yaptığını yap. Yalnız temizleninceye kadar beyti tavaf etme' buyurdu. Mekke'ye vardığımda Rasulullah (sav) ashabına 'bu haccınızı umre yapın' buyurdu. Bunun üzerine cemaat ihramdan çıktılar. Yalnız beraberinde hedy kurbanı olanlar çıkmadılar. Peygamber (sav) ile Ebu Bekir, Ömer ve zenginlerin yanında hedy kurbanı vardı. (İhramdan çı­kanlar) sonra Mina'ya gittiklerinde hacca niyet ettiler. Bayram günü gelince ben temizlendim. Rasulullah (sav) emir bu­yurdu. Ben de tavâf-ı ifâzamı yaptım. Bize sığır eti getirdiler. 'Bu nedir' diye sordum. Rasulullah (sav) 'kadınları namına sığır kur­ban etti' dedi. Hasbe gecesi olunca 'ya Rasulullah! İnsanlar hac ve umreyle dönüyor, bense yalnız bir hac ile dönüyorum' dedim. Bunun üzerine (kardeşim) Abdurrahman b. Ebu Bekir'e emir buyurdu, o da beni devesinin terkisine aldı. Çok iyi hatırlarım! Genç yaşta bir kadındım. Uyuklardım da yüzüm semerin ağacına çarpardı. Ten'ime vardığımızda orada insanların yaptığı um­reye karşılık ben de umreye niyetlendim."


    Öneri Formu
8625 M002919 Müslim, Hac, 120

Bize Ahmed b. Salih ve Yahya b. Süleyman, onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas (ra) şöyle söylemiştir: "Hz. Peygamber (sav) Veda Haccı'nda Hacerülesved'in bulunduğu köşeyi elindeki asa ile selamlayarak deve üzerinde tavaf etmiştir." Derâverdî, ona Zührî'nin kardeşinin oğlu, ona da amcası (İbn Şihâb ez-Zührî) tarikiyle rivayeti naklederek Yunus'a mütâbaat etmiştir.


    Öneri Formu
10598 B001607 Buhari, Hac, 58

Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhab; (T) Bana Halife, ona Abdülvehhab, ona Habib el-Muallim, ona Atâ, ona da Câbir b. Abdullah şöyle söylemiştir: Nebi (sav) ve ashabı hac niyetiyle ihrama girdi. İçlerinden Nebi'nin (sav) ve Talha'nın dışında hiç kimsenin yanında bir kurbanlık yoktu. Hz. Ali de yanında bir kurbanlık ile birlikte Yemen'den geldi ve Nebi (sav) hangi niyetle ihrama girdiyse ben de o niyetle ihrama girdim, dedi. Nebi (sav) ashabından beraberinde kurbanlık bulunmayanlara niyetlerini umre niyetine çevirmelerini, tavaf etmelerini, sonra da saçlarını kısaltıp ihramdan çıkmalarını emretti. Bu sefer onlar, herhangi birimizin erkeklik organından (meni) damlamakta iken Mina'ya mı gideceğiz? dediler. Bu söylenenler Nebi'ye (sav) ulaşınca O, şöyle buyurdu: "Yaşadığımız aynı durumlarla gelecekte karşılaşsam ben hedy kurbanı getirmem. Yanımda kurbanlık bulunmasaydı ihramdan da kesinlikle çıkardım." (Bu sırada) Hz. Aişe hayız oldu. Beyt'i tavaf etmenin dışında hac ibadetlerinin hepsini yerine getirdi. Ay halinden temizlendikten sonra Beyt'i tavaf etti. Ey Allah'ın Rasulü, sizler bir hac ve bir umre yapmış olarak döneceksiniz. Ben ise sadece bir hac yapmış olarak döneceğim deyince, Allah Rasulü "Abdurrahman b. Ebu Bekir'e Âişe ile beraber Tenim'e gitmelerini emretti." Böylece o da hacdan sonra bir umre yapmış oldu.


    Öneri Formu
10667 B001651 Buhari, Hac, 81

Bize Muhammed b. el-Müsennâ, ona Abdülvehhab, ona Eyyüb, ona Muhammed, ona İbn Ebu Bekre, ona da Ebu Bekre'nin (ra) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki zaman, Allah'ın yerleri ve gökleri yarattığı günkü haliyle devam edip gelmiştir. Bir yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır ki, üçü arka arkaya Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayıdır. Mudar'ın ayı ise Receb'dir, o da Cumâde'l-âhir ile Şaban ayı arasındadır." Sonra Hz. Peygamber: "Bu ay, hangi aydır?" diye sordu. Allah ve Rasûlü daha iyi bilir, dedik. Sonra sustu, o kadar ki, bu aya eski isminden başka bir isim verecek sandık. Sonra; "Zilhicce değil mi?" buyurdu. Evet, dedik. "Bu belde, hangi beldedir." diye sordu. Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedik. Sonra yine sustu, o kadar ki, bu şehre (Mekke'ye) eski isminden başka bir isim verecek sandık. Sonra tekrar sordu: "Burası (haram) belde değil mi?" Evet, dedik. "Bugün, hangi gündür." diye sordu. Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dedik. Tekrar sustu, sanki bu güne eski isminden başka bir isim verecek sandık. Dedi ki; "Kurban kesme günü değil mi?" Evet, dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "İşte bu ayınız, bu şehriniz, bu gününüz nasıl haram (kutsal, kimseye dokunulmaz) ise, muhakkak ki canlarınız, mallarınız -ravi Muhammed b. Sirin zannediyorum namuslarınızı kelimesini de ekledi dedi- ve namuslarınız da öylece haramdır (kutsaldır ve dokunulmazdır). Muhakkak sizler, Rabbinize kavuşacaksınız. O zaman Allah size bütün yaptıklarınızdan soracak. Dikkat edin! Benden sonra birbirinizin boynunu vurarak sapıklara dönmeyin. Dikkat edin! Burada bulunanlar, bulunmayanlara sözlerimi tebliğ etsin! Muhtemeldir ki, kendisine tebliğ edilen, bizzat dinleyenlerin bir kısmından daha anlayışlı olur." -Muhammed (b. Sirin) bu hadisi naklettiği zaman 'Hz. Peygamber (sav) doğru söyledi' derdi. Sonra Rasulullah (sav) şöyle dedi: "Tebliğ ettim mi? Tebliğ ettim mi?"


    Öneri Formu
34570 B004406 Buhari, Megâzî, 77

Bize Ahmed b. Salih ve Yahya b. Süleyman, onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas (ra) şöyle söylemiştir: "Hz. Peygamber (sav) Veda Haccı'nda Hacerülesved'in bulunduğu köşeyi elindeki asa ile selamlayarak deve üzerinde tavaf etmiştir." Derâverdî, ona Zührî'nin kardeşinin oğlu, ona da amcası (İbn Şihâb ez-Zührî) tarikiyle rivayeti naklederek Yunus'a mütâbaat etmiştir.


    Öneri Formu
278735 B001607-2 Buhari, Hac, 58

Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhab; (T) Bana Halife, ona Abdülvehhab, ona Habib el-Muallim, ona Atâ, ona da Câbir b. Abdullah şöyle söylemiştir: Nebi (sav) ve ashabı hac niyetiyle ihrama girdi. İçlerinden Nebi'nin (sav) ve Talha'nın dışında hiç kimsenin yanında bir kurbanlık yoktu. Hz. Ali de yanında bir kurbanlık ile birlikte Yemen'den geldi ve Nebi (sav) hangi niyetle ihrama girdiyse ben de o niyetle ihrama girdim, dedi. Nebi (sav) ashabından beraberinde kurbanlık bulunmayanlara niyetlerini umre niyetine çevirmelerini, tavaf etmelerini, sonra da saçlarını kısaltıp ihramdan çıkmalarını emretti. Bu sefer onlar, herhangi birimizin erkeklik organından (meni) damlamakta iken Mina'ya mı gideceğiz? dediler. Bu söylenenler Nebi'ye (sav) ulaşınca O, şöyle buyurdu: "Yaşadığımız aynı durumlarla gelecekte karşılaşsam ben hedy kurbanı getirmem. Yanımda kurbanlık bulunmasaydı ihramdan da kesinlikle çıkardım." (Bu sırada) Hz. Aişe hayız oldu. Beyt'i tavaf etmenin dışında hac ibadetlerinin hepsini yerine getirdi. Ay halinden temizlendikten sonra Beyt'i tavaf etti. Ey Allah'ın Rasulü, sizler bir hac ve bir umre yapmış olarak döneceksiniz. Ben ise sadece bir hac yapmış olarak döneceğim deyince, Allah Rasulü "Abdurrahman b. Ebu Bekir'e Âişe ile beraber Tenim'e gitmelerini emretti." Böylece o da hacdan sonra bir umre yapmış oldu.


    Öneri Formu
278755 B001651-2 Buhari, Hac, 81

Bize Ali b. Hucr ve Hennad, onlara İsmail b. Ayyaş, ona da Şurahbil b. Müslim el-Havlanî, ona da Ebu Ümame el-Bahilî şöyle demiştir: "Rasulullah’tan (sav) işittim veda haccındaki hutbesinde 'Allah her hak sahibine hakkını vermiştir, dolayısıyla miras alana vasiyet yoktur. Çocuğun (nesebi) yatağın sahibi olan erkeğe aittir. Zina eden için (çocuğun nesebini almaktan) mahrumiyet vardır. Onların (zina edenlerin ve günahkarların) hesabı Allah’a aittir. Her kim, babasından başka birinin babası olduğunu iddia ederse ya da bir köle, sahibinin dışında başka birisinin efendisi olduğunu ileri sürerse Allah’ın lâneti kıyamete kadar onun üzerine olsun. Kadın kocasının evinde ancak kocasının izniyle harcamada bulunabilir' buyurdu. Bu sırada Hz. Peygamber'e (sav) 'ey Allah’ın Rasulü! Yemek de mi veremez?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'O bizim en değerli malımızdır (veremez)' cevabını verdi, sonra da 'ödünç alınan şey geri ödenir, gelirini alıp iade etmek üzere alınan tarla, hayvan ve ağaç (minha) geri verilir, borç ödenir, kefil borçludur' buyurdu." [Tirmizî der ki: Bu konuda Amr b. Harice ve Enes’den de hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis hasen-sahihtir. Aynı hadis, Ebu Ümame vasıtası ile Nebi’den (sav) bundan başka yollarla da rivayet edilmiştir. İsmail b. Ayyaş’ın, Iraklılardan ve Hicazlılardan tek başına rivayeti sadece i’tibâr için alınır. Çünkü onlardan münker hadisler rivayet etmiştir. Şamlılardan rivayeti ise daha sağlamdır. Muhammed b. İsmail böyle söylemiştir. Tirmizî der ki: Ahmed b. Hasan’ın, Ahmed b. Hanbel’den şöyle naklettiğini işittim: İsmail b. Ayyaş’ın rivayeti, Bakıyye'den daha iyidir. Bakıyye’nin güvenilir kimselerden rivayet ettiği münker hadisler vardır. Abdullah b. Abdurrahman’ın Zekeriyya b. Adiyy’den nakline göre Ebu İshak el-Fezarî ise şöyle demiştir: Bakiyye’nin güvenilen kişilerden yaptığı rivayetleri alın. İsmail b. Ayyaş’ın ise gerek güvenilir gerekse başka kimselerden yaptığı rivayetleri almayın.]


    Öneri Formu
282925 T002120-2 Tirmizi, Vesaya, 5


    Öneri Formu
145677 BS008926 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, V, 25