615 Kayıt Bulundu.
Bize Hasan b. Musa, ona Hilal b. Ebu Davud el-Habatî Ebu Hişâm, ona da kardeşi Harun b. Ebu Davud'un şöyle anlattığını rivayet etti: (Hastalığı sırasında) Enes b. Mâlik'e geldim ve "Ey Ebu Hamza! (Bulunduğun) Mekan uzak. (Ama) Biz ise seni ziyaret etmekten hoşlanıyoruz" dedim. Enes, başını kaldırdı ve dedi ki: Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini duydum: "Kim bir hastayı ziyaret ederse rahmete gark olur. Yanında oturursa rahmete boğulur." Bunun üzerine "Ey Allah’ın Rasulü! Bu dedikleriniz, hastaları ziyaret eden sağlıklı kimseler içindir. (Peki) Hastalara neler vardır?" diye sordum. Rasulullah (sav) "Onların da günahları dökülür (gider)" buyurdu.
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Hasan b. Musa, ona Hilal b. Ebu Davud el-Habatî Ebu Hişâm, ona kardeşi Hârân b. Ebu Davud'un şöyle anlattığını rivayet etti: (Hastalığı sırasında) Enes b. Mâlik'e geldim ve "Ey Ebu Hamza! (Bulunduğun) Mekan uzak. (Ama) Biz ise seni ziyaret etmekten hoşlanıyoruz" dedim. Enes, başını kaldırdı ve dedi ki: Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini duydum: "Kim bir hastayı ziyaret ederse rahmete gark olur. Yanında oturursa rahmete boğulur." Bunun üzerine "Ey Allah'ın Rasulü! Bu dedikleriniz, hastaları ziyaret eden sağlıklı kimseler içindir. (Peki) Hastalara neler vardır?" dedim. Resulullah (sav) "Onların da günahları dökülür (gider)" buyurdu.
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Yunus, ona Ebu Ma'şer, ona Abdurrahman b. Abdullah el-Ensârî'nin şöyle anlattığını rivayet etti: Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm, Ömer b. el-Hakem b. Sevbân’ın huzuruna girdi ve "Ey Ebu Hafs! Bize Hz. Peygamber'den (sav) hakkında hiç ihtilaf olmayan bir hadis rivayet et!" dedi. O da Ka'b b. Mâlik'ten Resul-i Ekrem'in (sav) şu sözünü nakletti: "Kim bir hastayı ziyaret ederse rahmete gark olur. Yanında oturursa o rahmete [iyice] dalar. Sizler inşallah rahmete [iyice] dalarsınız."
Açıklama: Hadis hasen, isnad ise Ebu Ma'şer'in zayıf bir ravi olmasından dolayı zayıftır. Hadis hakkında vehm olmuştur, bu yüzden hadis Ka'b b. Mâlik'in hadisi olarak verilmiştir. Ancak doğru olan hadisin Câbir'in hadisi olmasıdır.
Bize Muhammed b. İsa, ona Hüşeym, ona Husayn, ona Habib b. Ebu Sabit, ona Muhammed b. Ali b. Abdullah b. Abbas, ona babası, ona da dedesi şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) yanında bir gece geçirdim. Uykudan uyanınca önce abdest suyunun yanına geldi, sonra misvağını aldı ve dişlerini misvakladı. Sonra şu ayet-i kerimeleri okumaya başladı: "Gerçekten göklerin ve yerin yaratılışında gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde akıl sahipleri için ibret verici deliller vardır." (Al-i İmran, 2/190). Sureyi sonuna yaklaşıncaya kadar veya sonuna kadar okumaya devam etti. Abdest alarak, namaz kılacağı yere gelip iki rekât namaz kıldı. Nihayet yatağına dönüp Allah'ın dilediği kadar uyudu. Sonra tekrar uyandı ve önceki yaptıklarını aynen yaptı. Dişlerini misvakladı ve iki rekât namaz kıldı, sonra da vitri kıldı. [Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi İbn Fudayl, Husayn'dan rivayet etti ve şöyle dedi: Rasulullah ağzını misvakladı şu ayetleri okuyarak abdest aldı. "Gerçekten göklerin ve yerin yaratılışında..." (Al-i İmran, 2/190) Ayetlerinden itibaren sureyi sonuna kadar okudu.]
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. Muhammed b. Fudayl ile Ebu Davud arasında inkıta' vardır.
Bize Ali b. İshak, ona Abdullah b. el-Mübârek, ona Yahya b. Eyyûb, ona Ubeydullah b. Zahr, ona Ali b. Yezîd, ona Kasım, ona da Ebu Ümâme Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Hasta ziyaret eden rahmete gark olur." Rasul-i Ekrem (sav) elini onun [Sahâbî Ebu Ümâme'nin] baldırı üzerine koydu, sonra eliyle baldırını aşağı yukarı ovdu ve "Kişi, hastanın yanında oturursa onu rahmet bürür" buyurdu.
Bize Adem (b. Ebu İyas), ona Şube (b. Haccac), ona Ya'la b. Ata, ona babası (Ata el-Amirî), 0na da Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: "Allah'ın rızası babanın rızasındadır. Allah'ın öfkesi de babanın öfkesindedir."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Gunder, ona Şu'be, ona Ebu Hasîn ve Eş'as b. Süleym, onlara Esved b. Hilal, ona da Muaz b. Cebel'in naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ey Muaz! Allah'ın kullar üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?" Bunun üzerine Muaz, 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir.' diyerek karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Allah'a kulluk etmeleri ve ona hiç bir şeyi ortak koşmamalarıdır" buyurdu ve "Peki, (bunu yaptıkları zaman) onların Allah üzerindeki hakkı nedir?" dedi. O da "Allah ve Rasulü daha iyi bilir" diyerek karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Onlara azap etmemesi" buyurdu.
Bize Halef b. Hişâm ve Ebu'r-Rabî, onlara Hammad b. Zeyd, ona Eyyub, ona da Ebu Osman, Ebu Musa’nın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Bir yolculukta Nebi (sav) ile beraberdik... (Eyyub) Asım'ın hadisinin benzerini şöyle rivayet etti: Bir yolculukta Nebi (sav) ile beraberdik. İnsanlar sesli tekbir getirmeye başladılar. Bunun üzerine Nebi (sav): "Ey insanlar! Kendinize acıyın; siz ne bir sağıra; ne de uzakta olan birine dua ediyorsunuz! Muhakkak sizinle beraber olan; sizi işiten, size yakın olan bir zâta dua ediyorsunuz" buyurdu. Ebu Musa: Ben O'nun arkasındaydım ve güç kuvvet ancak Allah'a mahsustur, diyordum. Bunun üzerine de: "Ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi?" dedi. Ben: Evet, Ey Allah’ın Resulü! dedim. "Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur, de!" buyurdular.
Bize İbn Nümeyr, İshak b. İbrahim ve Ebu Said el-Eşecc, onlara Hafs b. Ğiyâs, ona da Âsım bu isnadla bu hadîsin benzerini rivayet etti: Bir yolculukta Nebi (sav) ile beraberdik. İnsanlar sesli tekbir getirmeye başladılar. Bunun üzerine Nebi (sav): "Ey insanlar! Kendinize acıyın; siz ne bir sağıra; ne de uzakta olan birine dua ediyorsunuz! Muhakkak sizinle beraber olan; sizi işiten, size yakın olan bir zâta dua ediyorsunuz" buyurdu. Ebu Musa: Ben O'nun arkasındaydım ve güç kuvvet ancak Allah'a mahsustur, diyordum. Bunun üzerine de: "Ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi?" dedi. Ben: Evet, Ey Allah’ın Resulü! dedim. "Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur, de!" buyurdular.