Giriş

Bize AffÂn, ona Katâde, ona Şehr b. Havşeb, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona da Amr b. Hârice şöyle rivâyet etmiştir: Peygamber (sav), devesinin üzerinde hutbe veriyordu, ben de devenin boynunun altında idim. Deve geviş getirip yutarken salyası iki omuzumun arasına akmakta idi. Bu sırada Hz. Peygamber'i (sav) işittim, şöyle buyuruyordu: "Aziz ve Celil Allah her hak sahibine hakkını vermiştir. Dolayısıyla miras alacak olana vasiyet yoktur. Çocuk, yatağın sahibi olan erkeğe aittir. Zina edene ise recim vardır. Her kim, kendi öz babasından ve efendisinden bağlarını koparmak üzere, babasından başkasına 'babam budur' diye intisap ederse veya köle olan kimse kendi sahibinin dışındaki kimsenin efendisi olduğunu iddia ederse, Allah’ın laneti onun üzerine olur. Allah bu tür kimselerin ne tevbesini kabul eder ne de günahtan kurtulmak için vereceği fidyeyi."


Açıklama: mütabileriyle sahihtir.

    Öneri Formu
65698 HM018251 İbn Hanbel, IV, 239

Bize Yezid b. Harun, ona Said b. Ebu Arûbe, ona Katâde, ona Şehr b. Havşeb, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona da Amr b. Hârice şöyle rivâyet etmiştir: Peygamber (sav), devesinin üzerinde hutbe veriyordu, ben de devenin boynunun altında idim. Deve geviş getirip yutarken salyası iki omuzumun arasına akmakta idi. Bu sırada Hz. Peygamber'i (sav) işittim, şöyle buyuruyordu: "Aziz ve Celil Allah her insanın mirastan payını bölüştürmüştür. Dolayısıyla miras alacak olana vasiyet yoktur. Çocuk, yatağın sahibi olan erkeğe aittir. Zina edene ise recim vardır. Her kim, kendi öz babasından ve efendisinden bağlarını koparmak üzere, babasından başkasına 'babam budur' diye intisap ederse veya köle olan kimse kendi sahibinin dışındaki kimsenin efendisi olduğunu iddia ederse, Allah’ın laneti onun üzerine olur. Allah bu tür kimselerin ne tevbesini kabul eder ne de günahtan kurtulmak için vereceği fidyeyi."


Açıklama: mütabileriyle sahihtir.

    Öneri Formu
65704 HM018254 İbn Hanbel, IV, 239

Bize Muhammed b. Selâm, ona Mahled, ona İbn Cüreyc, ona Musa b. Ukbe, ona Nâfi', ona Ebu Hüreyre'nin (ra.) naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur. Ebu Asım da İbn Cüreyc'den yaptığı rivayette buna mutâbaat etti; buna göre İbn Cüreyc şöyle dedi: Bana Musa b. Ukbe, ona Nâfi', ona da Ebu Hüreyre'nin (ra.) naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah bir kulu sevdiği zaman Cebrail'e; 'Allah falan kişiyi seviyor, onu sen de sev!' diye nida eder ve Cebrail de onu sever. Sonra Cebrail gök ehline; 'Allah falan kulu seviyor, onu siz de sevin!' diye nida eder. Göktekiler de o kimseyi severler. Sonra yeryüzünde(ki insanların gönlüne) o kimse hakkında sevgi ve kabullenme duygusu konulur."


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Dahhâk b. Mahled arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280496 B003209-2 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 6

Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Nu’man b. Beşir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Helâl bellidir, haram da bellidir. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır ki, çoğu kimse bunları bilmez. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, ırzını da, dinini de tertemiz tutmuş olur. Kim şüpheli şeylerin etrafında dolanırsa, koruluk etrafında davarlarını otlatan bir çoban gibi, çok sürmez içeriye dalar. Haberiniz olsun, her devlet başkanının kendine mahsus bir koruluğu olur. Dikkat edin! Allah'ın yeryüzündeki koruluğu haram ettiği şeylerdir. Bilin ki, bedenin içinde bir et parçası vardır. O sağlıklı olursa bütün beden sağlıklı olur; bozulursa bütün beden fesada uğrar. İşte o kalptir."


    Öneri Formu
1137 B000052 Buhari, İman, 39

Bize Süleyman b. Harb, ona Şu‘be, ona Amr b. Murre şöyle rivayet etmiştir: Ben (Ebu Vâil'e) “Bunu Abdullah’tan sen (bizzat) işittin mi?” dedim. (Ebu Vâil) “Evet” dedi ve hadisi merfu olarak (Rasulullah’a nisbet ederek) şöyle rivayet etti: "Allah’tan daha kıskanç kimse yoktur. Bundan dolayı Allah, gizli, aşikar bütün hayasızlıkları haram kılmıştır. Allah’tan daha çok övülmeyi seven kimse de yoktur, bundan dolayı O kendi zatını övmüştür."


    Öneri Formu
31901 B004637 Buhari, Tefsir, (A'raf) 1

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Atâ b. Yezid, ona da Ebu Said hadisi 'Hz. Peygamber'e, 'Yâ Rasulullah!' diye seslenildi' diyerek; (T) Bize Muhammed b. Yusuf, ona Evzaî, ona Zührî, ona Atâ b. Yezid el-Leysî, ona da Ebu Said el-Hudrî senediyle gelen rivayette ise şöyle nakletmiştir: "Bir bedevi, Nebî'nin (sav) huzuruna gelip 'Yâ Rasulullah! İnsanların hangisi daha hayırlıdır?' diye sorduğunda, Hz. Peygamber (sav) 'Canı ve malı ile cihad eden kişi ile bir vadide rabbine kulluk edip insanları şerrinden uzak tutan kimsedir' buyurdu." [Bu hadisi Zührî'den Zübeydî, Süleyman b. Kesîr ve Numan da naklederek Şuayb ve Evzaî'ye mütâbaatta bulunmuşlardır. Ayrıca bu hadisi Ma'mer, Zührî'den o Atâ ya da Ubeydullah'tan, o Ebu Said el-Hudrî'den o da Hz. Peygamber'den (sav) nakletmiştir. Bu hadisi ayrıca Yunus, İbn Müsâfir ve Yahya b. Said de İbn Şihâb'dan, o Atâ'dan, o da Nebî'nin bir sahabîsi vasıtasıyla Hz. Peygamber'den nakletmiştir.]


    Öneri Formu
24242 B006494 Buhari, Rikâk, 34

Sizin dininize uyanlardan başka hiçbir kimseye inanmayın." (Resûlüm!) De ki: Doğru yol ancak Allah'ın yoludur. Yine (onlar, kendi aralarında şöyle dediler:) "Size verilenin benzerinin başka herhangi bir kimseye verildiğine, yahut Rabbinizin huzurunda onların size karşı deliller getireceklerine de (inanmayın)." De ki: Lütuf ve ihsan Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah'ın rahmeti geniştir ve O her şeyi hakkıyla bilir.


    Öneri Formu
53197 KK3/73 Âl-i İmrân, 3, 73

Bize Harun b. Maruf ve Muhammed b. Abbad, [Her ikisinin rivayetinde lafızlar birbirine yakın olup rivayetin metni Harun’a aittir.] onlara Hatim b. İsmail, ona Yakub b. Mücahid Ebu Hazre, ona da Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit “... Sonra yürüyüp kendi mescidinde bulunan Cabir b. Abdullah' uğradık... (O şöyle dedi:...)” diyerek şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah ile (sav) birlikte yürüdük. Akşam karanlığı çökmeye başlamıştı ki Araplara ait sulardan birine yaklaştık. Rasul-i Ekrem (sav) 'Kim öne geçip havuzu temizleyip suyunu çıkarır, kendisi içer ve bize de içirir?' diye sordu. Cabir der ki: Ben hemen kalktım ve 'Bu adam yapar ey Allah'ın Rasulü' dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Cabir'le beraber kim gidecek?' dedi. Hemen Cebbar b. Sahr kalktı, birlikte gittik. Kuyunun yanına vardık. Havuzdan bir iki kova su çektik, sonra havuzu düzenledik (çamurdan arındırdık). Sonra tekrar su çekerek doldurduk; nihayet havuz ağzına kadar doldu. Yanımıza ilk gelen Rasulullah (sav) oldu. 'Müsaade eder misiniz?' dedi. 'buyur, ey Allah'ın Rasulü' cevabını verdik. Devesini eğerek havuza uzattı. Deve su içti. Ona ipini çekerek daha fazla su içirdi, sonra devenin susuzluğu geçti, idrarını yaptı. Ardından deveyi kenara çekti, çöktürdü. Sonra Rasulullah (sav) havuza geldi, ondan abdest aldı. Ben de onun abdest suyundan aldım, onun gibi abdest aldım. Bu sırada Cebbâr b. Sahr ihtiyacını gidermeye gitti. Rasulullah namaza durmak istedi. Benim üzerimde bir burde (örtü) vardı. Onun iki ucunu çapraz şekilde üzerime sarmaya çalıştım ama yetmedi. Üzerinde püsküller vardı. Onu ters çevirdim, iki ucunu çapraz bir şekilde bağladım ve üzerine çömeldim (örtündüm). Sonra Rasulullah’ın sol tarafında durdum. O, elimden tutarak beni sağ tarafına geçirdi. Sonra Cebbar b. Sahr geldi, abdest aldı, ardından gelerek Rasulullah’ın (sav) sol tarafına durdu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ikimizin de ellerimizden tutarak bizi arkasına durdurdu. Rasulullah (sav) ben hissetmeden beni gözetmeye başlamış. Sonra maksadını anladım. Eliyle 'kuşağını beline sıkıca bağla' diye işaret etti. Rasulullah (sav) namazı bitirince 'ey Cabir' dedi. 'Buyur ey Allah'ın Rasulü' dedim. 'Elbise genişse iki ucunu çapraz bağla, dar ise onu beline sıkıca sar' buyurdu."


    Öneri Formu
163 M007516 Müslim, Zühd ve Rekâik, 74

Bize İbrahim b. Münzir el-Harâmî, ona Musa b. İbrahim el-Harâmî el-Ensârî, ona da Talha b. Hırâş, Câbir b. Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "(Babam) Abdulah b. Amr b. Harâm, Uhud günü öldürülünce, Rasulullah (sav) 'Ey Câbir! Allah'ın (ac) babana ne söylediğini sana bildireyim mi?' buyurdu. Ben 'Evet' deyince, şöyle buyurdu: 'Allah (cc), biri ile sadece perde arkasından konuşur. Babanla ise doğrudan konuşup 'Ey kulum! Benden dilediğini iste, sana vereyim' buyurdu. Baban 'Yâ Rabbi! Beni diriltmeni ve senin için ikinci kez öldürülmeyi isterim' dedi. Allah (cc) 'Muhakkak ki insanların dünyaya (öldükten sonra) döndürülmeyeceği hükmü benden sadır olmuştur' dedi (babanın isteğini yerine getirmedi). Baban, 'Yâ Rabbi! O zaman arkamdakilere (şu güzel konumumu) bildir' deyince, Allah (ac) (Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın...) ayetini sonuna kadar indirdi."


    Öneri Formu
30000 İM002800 İbn Mâce, Cihâd, 16

Bize Muhammed b. Selâm, ona Mahled, ona İbn Cüreyc, ona Musa b. Ukbe, ona Nâfi', ona Ebu Hüreyre'nin (ra.) naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur. Ebu Asım da İbn Cüreyc'den yaptığı rivayette buna mutâbaat etti; buna göre İbn Cüreyc şöyle dedi: Bana Musa b. Ukbe, ona Nâfi', ona da Ebu Hüreyre'nin (ra.) naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah bir kulu sevdiği zaman Cebrail'e; 'Allah falan kişiyi seviyor, onu sen de sev!' diye nida eder ve Cebrail de onu sever. Sonra Cebrail gök ehline; 'Allah falan kulu seviyor, onu siz de sevin!' diye nida eder. Göktekiler de o kimseyi severler. Sonra yeryüzünde(ki insanların gönlüne) o kimse hakkında sevgi ve kabullenme duygusu konulur."


    Öneri Formu
32453 B003209 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 6