حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ عَنْ هِشَامِ بْنِ حَسَّانَ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ هِلاَلَ بْنَ أُمَيَّةَ قَذَفَ امْرَأَتَهُ عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِشَرِيكِ بْنِ سَحْمَاءَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « الْبَيِّنَةَ أَوْ حَدٌّ فِى ظَهْرِكَ » . فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِذَا رَأَى أَحَدُنَا عَلَى امْرَأَتِهِ رَجُلاً يَنْطَلِقُ يَلْتَمِسُ الْبَيِّنَةَ . فَجَعَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « الْبَيِّنَةَ وَإِلاَّ حَدٌّ فِى ظَهْرِكَ » فَقَالَ هِلاَلٌ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ إِنِّى لَصَادِقٌ ، فَلَيُنْزِلَنَّ اللَّهُ مَا يُبَرِّئُ ظَهْرِى مِنَ الْحَدِّ ، فَنَزَلَ جِبْرِيلُ ، وَأَنْزَلَ عَلَيْهِ ( وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ ) فَقَرَأَ حَتَّى بَلَغَ ( إِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ ) فَانْصَرَفَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلَ إِلَيْهَا فَجَاءَ هِلاَلٌ ، فَشَهِدَ ، وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ أَنَّ أَحَدَكُمَا كَاذِبٌ فَهَلْ مِنْكُمَا تَائِبٌ » . ثُمَّ قَامَتْ فَشَهِدَتْ فَلَمَّا كَانَتْ عِنْدَ الْخَامِسَةِ وَقَّفُوهَا ، وَقَالُوا إِنَّهَا مُوجِبَةٌ . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ فَتَلَكَّأَتْ وَنَكَصَتْ حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّهَا تَرْجِعُ ثُمَّ قَالَتْ لاَ أَفْضَحُ قَوْمِى سَائِرَ الْيَوْمِ ، فَمَضَتْ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَبْصِرُوهَا فَإِنْ جَاءَتْ بِهِ أَكْحَلَ الْعَيْنَيْنِ سَابِغَ الأَلْيَتَيْنِ خَدَلَّجَ السَّاقَيْنِ ، فَهْوَ لِشَرِيكِ بْنِ سَحْمَاءَ » . فَجَاءَتْ بِهِ كَذَلِكَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَوْلاَ مَا مَضَى مِنْ كِتَابِ اللَّهِ لَكَانَ لِى وَلَهَا شَأْنٌ » .
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiy, ona Hişam b. Hassan, ona İkrime, ona da İbn Abbas (r. anhümâ) şöyle rivayet etmiştir:
Hilal b. Ümeyye, Rasulullah’ın (sav) huzurunda, karısının, Şerik b. Sehmâ ile ilişkisi olduğu suçlamasında bulundu. Buna karşın Rasulullah (sav) ona "ya şahitlerini getirirsin ya da sana iftira haddi uygulanır" buyurdu. Hilal b. Ümeyye “Ya Rasulallah! İçimizden biri karısını bir adamla yakaladığı vakit kalkıp şahit arar mı?” Rasulullah (sav) "Ya şahitlerini getirirsin ya da sana iftira haddi uygulanır" şeklinde buyurmaya devam etti. Hilal b. Ümeyye ise “Seni hak ile gönderene yemin ederim ki ben doğru söylüyorum. Vallahi Allah, mutlaka sırtımı celde cezasından kurtarıp temize çıkaracak bir hüküm indirecektir” diye karşılık verdi. Derken Cibril geldi ve Hz. Peygamber'e (sav) "Eşlerine zina isnadında bulunup da ..." (Nur 24/6-9) ayetleri nazil oldu. Rasulullah (sav) "Eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" (Nur 24/9) kısmına kadar bu ayetleri okudu. Ardından döndü ve Hilal b. Ümeyye'nin karısına haber gönderdi. Hilal b. Ümeyye de geldi ve şahitliğini yerine getirdi. Bu esnada Hz. Peygamber (sav) "Allah, ikinizden birinin yalan söylediğini bilmektedir. İçinizden tövbe edecek biri var mı?" diye sordu. Sonra kadın kalktı ve şahitliğini yerine getirdi. Ancak ("Eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" şeklindeki) beşinci şahitliğini yerine getireceği zaman orada bulunanlar kadını durdurdular ve “Bu ifade, hüküm doğurur” dediler. Bunun üzerine kadın bir an için duraksadı ve geri adım attı. Öyle ki şahitlikten vaz geçeceğini zannettik. Fakat o “Bundan sonra kavmimi rezil edemem” diyerek şahitliğini tamamladı. Bilahare Hz. Peygamber (sav) "Bakın bakalım, eğer gözleri sürmeli, kalçası iri, baldırı kalın bir çocuk dünyaya getirirse çocuk Şerik b. Sehmâ'ya aittir" buyurdu. Kadın, Hz. Peygamber’in (sav) buyurduğu gibi böyle bir çocuk dünyaya getirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Eğer Allah'ın kitabındaki söz konusu hüküm geçmemiş olsaydı, bu kadına karşı kesinlikle farklı bir tutumum olurdu" buyurdu.
Açıklama: Bahsi geçen ayetler şöyledir: "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi; beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, kendisinden cezayı kaldırır. Beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler." (Nur 24/6-9)
Bu uygulama, İslam aile hukukunda “liân” terimi ile ifade edilir. Karısının zina suçu işlediğini iddia eden bir koca, eğer iddiasını isbat için dört şahit getiremezse karı ve koca hakim huzuruna celb edilerek liâna (karşılıklı lanetleşmeye) davet edilir. Her iki taraf da doğruluklarını bu ifadelerle beyan ederlerse erkek iftira (kazf) cezasından, kadın da zina cezasından kurtulur ve bu şekilde evlilik bağı sona erer/erdirilir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32333, B004747
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ عَنْ هِشَامِ بْنِ حَسَّانَ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ هِلاَلَ بْنَ أُمَيَّةَ قَذَفَ امْرَأَتَهُ عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِشَرِيكِ بْنِ سَحْمَاءَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « الْبَيِّنَةَ أَوْ حَدٌّ فِى ظَهْرِكَ » . فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِذَا رَأَى أَحَدُنَا عَلَى امْرَأَتِهِ رَجُلاً يَنْطَلِقُ يَلْتَمِسُ الْبَيِّنَةَ . فَجَعَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « الْبَيِّنَةَ وَإِلاَّ حَدٌّ فِى ظَهْرِكَ » فَقَالَ هِلاَلٌ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ إِنِّى لَصَادِقٌ ، فَلَيُنْزِلَنَّ اللَّهُ مَا يُبَرِّئُ ظَهْرِى مِنَ الْحَدِّ ، فَنَزَلَ جِبْرِيلُ ، وَأَنْزَلَ عَلَيْهِ ( وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ ) فَقَرَأَ حَتَّى بَلَغَ ( إِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ ) فَانْصَرَفَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلَ إِلَيْهَا فَجَاءَ هِلاَلٌ ، فَشَهِدَ ، وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ أَنَّ أَحَدَكُمَا كَاذِبٌ فَهَلْ مِنْكُمَا تَائِبٌ » . ثُمَّ قَامَتْ فَشَهِدَتْ فَلَمَّا كَانَتْ عِنْدَ الْخَامِسَةِ وَقَّفُوهَا ، وَقَالُوا إِنَّهَا مُوجِبَةٌ . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ فَتَلَكَّأَتْ وَنَكَصَتْ حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّهَا تَرْجِعُ ثُمَّ قَالَتْ لاَ أَفْضَحُ قَوْمِى سَائِرَ الْيَوْمِ ، فَمَضَتْ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَبْصِرُوهَا فَإِنْ جَاءَتْ بِهِ أَكْحَلَ الْعَيْنَيْنِ سَابِغَ الأَلْيَتَيْنِ خَدَلَّجَ السَّاقَيْنِ ، فَهْوَ لِشَرِيكِ بْنِ سَحْمَاءَ » . فَجَاءَتْ بِهِ كَذَلِكَ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لَوْلاَ مَا مَضَى مِنْ كِتَابِ اللَّهِ لَكَانَ لِى وَلَهَا شَأْنٌ » .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiy, ona Hişam b. Hassan, ona İkrime, ona da İbn Abbas (r. anhümâ) şöyle rivayet etmiştir:
Hilal b. Ümeyye, Rasulullah’ın (sav) huzurunda, karısının, Şerik b. Sehmâ ile ilişkisi olduğu suçlamasında bulundu. Buna karşın Rasulullah (sav) ona "ya şahitlerini getirirsin ya da sana iftira haddi uygulanır" buyurdu. Hilal b. Ümeyye “Ya Rasulallah! İçimizden biri karısını bir adamla yakaladığı vakit kalkıp şahit arar mı?” Rasulullah (sav) "Ya şahitlerini getirirsin ya da sana iftira haddi uygulanır" şeklinde buyurmaya devam etti. Hilal b. Ümeyye ise “Seni hak ile gönderene yemin ederim ki ben doğru söylüyorum. Vallahi Allah, mutlaka sırtımı celde cezasından kurtarıp temize çıkaracak bir hüküm indirecektir” diye karşılık verdi. Derken Cibril geldi ve Hz. Peygamber'e (sav) "Eşlerine zina isnadında bulunup da ..." (Nur 24/6-9) ayetleri nazil oldu. Rasulullah (sav) "Eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" (Nur 24/9) kısmına kadar bu ayetleri okudu. Ardından döndü ve Hilal b. Ümeyye'nin karısına haber gönderdi. Hilal b. Ümeyye de geldi ve şahitliğini yerine getirdi. Bu esnada Hz. Peygamber (sav) "Allah, ikinizden birinin yalan söylediğini bilmektedir. İçinizden tövbe edecek biri var mı?" diye sordu. Sonra kadın kalktı ve şahitliğini yerine getirdi. Ancak ("Eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler" şeklindeki) beşinci şahitliğini yerine getireceği zaman orada bulunanlar kadını durdurdular ve “Bu ifade, hüküm doğurur” dediler. Bunun üzerine kadın bir an için duraksadı ve geri adım attı. Öyle ki şahitlikten vaz geçeceğini zannettik. Fakat o “Bundan sonra kavmimi rezil edemem” diyerek şahitliğini tamamladı. Bilahare Hz. Peygamber (sav) "Bakın bakalım, eğer gözleri sürmeli, kalçası iri, baldırı kalın bir çocuk dünyaya getirirse çocuk Şerik b. Sehmâ'ya aittir" buyurdu. Kadın, Hz. Peygamber’in (sav) buyurduğu gibi böyle bir çocuk dünyaya getirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Eğer Allah'ın kitabındaki söz konusu hüküm geçmemiş olsaydı, bu kadına karşı kesinlikle farklı bir tutumum olurdu" buyurdu.
Açıklama:
Bahsi geçen ayetler şöyledir: "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi; beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, kendisinden cezayı kaldırır. Beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler." (Nur 24/6-9)
Bu uygulama, İslam aile hukukunda “liân” terimi ile ifade edilir. Karısının zina suçu işlediğini iddia eden bir koca, eğer iddiasını isbat için dört şahit getiremezse karı ve koca hakim huzuruna celb edilerek liâna (karşılıklı lanetleşmeye) davet edilir. Her iki taraf da doğruluklarını bu ifadelerle beyan ederlerse erkek iftira (kazf) cezasından, kadın da zina cezasından kurtulur ve bu şekilde evlilik bağı sona erer/erdirilir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 3, 2/229
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Ebu Abdullah Hişam b. Hassan el-Ezdi (Hişam b. Hassan)
4. Ebu Amr Muhammed b. İbrahim es-Sülemî (Muhammed b. İbrahim b. Ebu Adî)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Boşanma, Liân-mülâane
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
Kur'an, Nüzul sebebleri
Suçlar, Cinsel: Zina ithamı
Yargı, Ceza Hukuku
Zina, zina isnadı / kazf
Zina, zinanın sübutu
وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِى ابْنُ شِهَابٍ عَنِ الْمُتَلاَعِنَيْنِ وَعَنِ السُّنَّةِ فِيهِمَا عَنْ حَدِيثِ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ
[أَنَّ عُوَيْمِرًا الْعَجْلاَنِىَّ جَاءَ إِلَى عَاصِمِ بْنِ عَدِىٍّ الأَنْصَارِىِّ فَقَالَ لَهُ أَرَأَيْتَ يَا عَاصِمُ لَوْ أَنَّ رَجُلاً وَجَدَ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً أَيَقْتُلُهُ فَتَقْتُلُونَهُ أَمْ كَيْفَ يَفْعَلُ فَسَلْ لِى عَنْ ذَلِكَ يَا عَاصِمُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. فَسَأَلَ عَاصِمٌ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَكَرِهَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَسَائِلَ وَعَابَهَا حَتَّى كَبُرَ عَلَى عَاصِمٍ مَا سَمِعَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا رَجَعَ عَاصِمٌ إِلَى أَهْلِهِ جَاءَهُ عُوَيْمِرٌ فَقَالَ يَا عَاصِمُ مَاذَا قَالَ لَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ عَاصِمٌ لِعُوَيْمِرٍ لَمْ تَأْتِنِى بِخَيْرٍ قَدْ كَرِهَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَسْأَلَةَ الَّتِى سَأَلْتُهُ عَنْهَا. قَالَ عُوَيْمِرٌ وَاللَّهِ لاَ أَنْتَهِى حَتَّى أَسْأَلَهُ عَنْهَا. فَأَقْبَلَ عُوَيْمِرٌ حَتَّى أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَسَطَ النَّاسِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ رَجُلاً وَجَدَ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً أَيَقْتُلُهُ فَتَقْتُلُونَهُ أَمْ كَيْفَ يَفْعَلُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "قَدْ نَزَلَ فِيكَ وَفِى صَاحِبَتِكَ فَاذْهَبْ فَأْتِ بِهَا." قَالَ سَهْلٌ فَتَلاَعَنَا وَأَنَا مَعَ النَّاسِ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا فَرَغَا قَالَ عُوَيْمِرٌ كَذَبْتُ عَلَيْهَا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ أَمْسَكْتُهَا. فَطَلَّقَهَا ثَلاَثًا قَبْلَ أَنْ يَأْمُرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. قَالَ ابْنُ شِهَابٍ فَكَانَتْ سُنَّةَ الْمُتَلاَعِنَيْنِ] أَخِى بَنِى سَاعِدَةَ أَنَّ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ جَاءَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ رَجُلاً وَجَدَ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً وَذَكَرَ الْحَدِيثَ بِقِصَّتِهِ. وَزَادَ فِيهِ فَتَلاَعَنَا فِى الْمَسْجِدِ وَأَنَا شَاهِدٌ. وَقَالَ فِى الْحَدِيثِ فَطَلَّقَهَا ثَلاَثًا قَبْلَ أَنْ يَأْمُرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. فَفَارَقَهَا عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"ذَاكُمُ التَّفْرِيقُ بَيْنَ كُلِّ مُتَلاَعِنَيْنِ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14858, M003745
Hadis:
وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِى ابْنُ شِهَابٍ عَنِ الْمُتَلاَعِنَيْنِ وَعَنِ السُّنَّةِ فِيهِمَا عَنْ حَدِيثِ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ
[أَنَّ عُوَيْمِرًا الْعَجْلاَنِىَّ جَاءَ إِلَى عَاصِمِ بْنِ عَدِىٍّ الأَنْصَارِىِّ فَقَالَ لَهُ أَرَأَيْتَ يَا عَاصِمُ لَوْ أَنَّ رَجُلاً وَجَدَ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً أَيَقْتُلُهُ فَتَقْتُلُونَهُ أَمْ كَيْفَ يَفْعَلُ فَسَلْ لِى عَنْ ذَلِكَ يَا عَاصِمُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. فَسَأَلَ عَاصِمٌ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَكَرِهَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَسَائِلَ وَعَابَهَا حَتَّى كَبُرَ عَلَى عَاصِمٍ مَا سَمِعَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا رَجَعَ عَاصِمٌ إِلَى أَهْلِهِ جَاءَهُ عُوَيْمِرٌ فَقَالَ يَا عَاصِمُ مَاذَا قَالَ لَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ عَاصِمٌ لِعُوَيْمِرٍ لَمْ تَأْتِنِى بِخَيْرٍ قَدْ كَرِهَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَسْأَلَةَ الَّتِى سَأَلْتُهُ عَنْهَا. قَالَ عُوَيْمِرٌ وَاللَّهِ لاَ أَنْتَهِى حَتَّى أَسْأَلَهُ عَنْهَا. فَأَقْبَلَ عُوَيْمِرٌ حَتَّى أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَسَطَ النَّاسِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ رَجُلاً وَجَدَ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً أَيَقْتُلُهُ فَتَقْتُلُونَهُ أَمْ كَيْفَ يَفْعَلُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "قَدْ نَزَلَ فِيكَ وَفِى صَاحِبَتِكَ فَاذْهَبْ فَأْتِ بِهَا." قَالَ سَهْلٌ فَتَلاَعَنَا وَأَنَا مَعَ النَّاسِ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا فَرَغَا قَالَ عُوَيْمِرٌ كَذَبْتُ عَلَيْهَا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ أَمْسَكْتُهَا. فَطَلَّقَهَا ثَلاَثًا قَبْلَ أَنْ يَأْمُرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. قَالَ ابْنُ شِهَابٍ فَكَانَتْ سُنَّةَ الْمُتَلاَعِنَيْنِ] أَخِى بَنِى سَاعِدَةَ أَنَّ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ جَاءَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ رَجُلاً وَجَدَ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً وَذَكَرَ الْحَدِيثَ بِقِصَّتِهِ. وَزَادَ فِيهِ فَتَلاَعَنَا فِى الْمَسْجِدِ وَأَنَا شَاهِدٌ. وَقَالَ فِى الْحَدِيثِ فَطَلَّقَهَا ثَلاَثًا قَبْلَ أَنْ يَأْمُرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. فَفَارَقَهَا عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"ذَاكُمُ التَّفْرِيقُ بَيْنَ كُلِّ مُتَلاَعِنَيْنِ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Râfi', ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona İbn Şihab Hân yapanları ve onlar hakkındaki âdeti, Benî Sâide kabilesinden Sehl b. Sa'd hadisinde; ensardan bir zât Peygamber'e (sav) gelerek; ya Rasulullah ne buyurursun, bir adam karısının yanında birini bulursa demiş.
Ravi hadisi kıssası ile anlatmış; şunu da ziyade etmiştir: Bunu üzerine mescidde liân yaptılar; ben de orada İdim. Yine hadiste; müteakiben onu Rasulullah (sav) emretmeden üç defa boşadı ve Peygamber'in (sav) yanında ondan ayrıldı. Bunun üzerine Peygamber (sav); "işte her liân yapanlar arasında ayırma budur" buyurdular ifadesi vardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Liân 3745, /615
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
3. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
4. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
5. Muhammed b. Râfi' el-Kuşeyrî (Muhammed b. Râfi' b. Sabur)
Konular:
Boşanma, Lian, lian sonrası
Boşanma, Liân-mülâane
Boşanma, sebepleri
Suçlar, Cinsel: Zina ithamı
Yargı, miras Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14862, M003748
Hadis:
وَحَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى وَأَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ - وَاللَّفْظُ لِيَحْيَى - قَالَ يَحْيَى أَخْبَرَنَا وَقَالَ الآخَرَانِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَمْرٍو عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِلْمُتَلاَعِنَيْنِ
"حِسَابُكُمَا عَلَى اللَّهِ أَحَدُكُمَا كَاذِبٌ لاَ سَبِيلَ لَكَ عَلَيْهَا." قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَالِى قَالَ
"لاَ مَالَ لَكَ إِنْ كُنْتَ صَدَقْتَ عَلَيْهَا فَهْوَ بِمَا اسْتَحْلَلْتَ مِنْ فَرْجِهَا وَإِنْ كُنْتَ كَذَبْتَ عَلَيْهَا فَذَاكَ أَبْعَدُ لَكَ مِنْهَا."
[قَالَ زُهَيْرٌ فِى رِوَايَتِهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرٍو سَمِعَ سَعِيدَ بْنَ جُبَيْرٍ يَقُولُ سَمِعْتُ ابْنَ عُمَرَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم.]
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Amr, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav) liân yapanlara; "hesabınız Allah'a kalmıştır. Biriniz yalancıdır. Senin liân yapmak için bir delilin yoktur" buyurdu. Erkek; ya Rasulullah! Malım ne olacak? dedi.
"Sana mal yoktur. Eğer kadın aleyhinde doğru söyledi isen; mal fercinin sana helâl olmasına tekabül eder. Yalan söyledi isen bu mal talebi senin için ondan daha uzaktır" buyurdu.
[Züheyr kendi rivayetinde şöyle dedi: Bize Süfyan, ona Amr, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Ömer, Rasulullah (sav) buyurdu derken işittim.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Liân 3478, /616
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Yahya en-Neysâbûrî (Yahya b. Yahya b. Bekir b. Abdurrahman)
5. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
5. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Boşanma, Lian, lian sonrası
Boşanma, Liân-mülâane
Nikah, mehir
Suçlar, Cinsel: Zina ithamı
وَحَدَّثَنِى أَبُو الرَّبِيعِ الزَّهْرَانِىُّ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ فَرَّقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَيْنَ أَخَوَىْ بَنِى الْعَجْلاَنِ وَقَالَ
"اللَّهُ يَعْلَمُ أَنَّ أَحَدَكُمَا كَاذِبٌ فَهَلْ مِنْكُمَا تَائِبٌ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14864, M003749
Hadis:
وَحَدَّثَنِى أَبُو الرَّبِيعِ الزَّهْرَانِىُّ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ فَرَّقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَيْنَ أَخَوَىْ بَنِى الْعَجْلاَنِ وَقَالَ
"اللَّهُ يَعْلَمُ أَنَّ أَحَدَكُمَا كَاذِبٌ فَهَلْ مِنْكُمَا تَائِبٌ."
Tercemesi:
Bize Ebu Rabî' ez-Zehrânî, ona Hammad, ona Eyyüb, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav) Benî Aclân'dan iki kişinin arasını ayırdı ve "Allah biliyor ki, ikinizden biri yalancıdır; tövbe edeniniz var mı" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Liân 3749, /616
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Rabi' Süleyman b. Davud el-Atekî (Süleyman b. Davud)
Konular:
Boşanma, Lian, lian sonrası
Boşanma, Liân-mülâane
Suçlar, Cinsel: Zina ithamı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14859, M003746
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا أَبِى ح
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ - وَاللَّفْظُ لَهُ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ أَبِى سُلَيْمَانَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ قَالَ سُئِلْتُ عَنِ الْمُتَلاَعِنَيْنِ فِى إِمْرَةِ مُصْعَبٍ أَيُفَرَّقُ بَيْنَهُمَا قَالَ فَمَا دَرَيْتُ مَا أَقُولُ فَمَضَيْتُ إِلَى مَنْزِلِ ابْنِ عُمَرَ بِمَكَّةَ فَقُلْتُ لِلْغُلاَمِ اسْتَأْذِنْ لِى. قَالَ إِنَّهُ قَائِلٌ فَسَمِعَ صَوْتِى . قَالَ ابْنُ جُبَيْرٍ قُلْتُ نَعَمْ. قَالَ ادْخُلْ فَوَاللَّهِ مَا جَاءَ بِكَ هَذِهِ السَّاعَةَ إِلاَّ حَاجَةٌ فَدَخَلْتُ فَإِذَا هُوَ مُفْتَرِشٌ بَرْذَعَةً مُتَوَسِّدٌ وِسَادَةً حَشْوُهَا لِيفٌ قُلْتُ أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْمُتَلاَعِنَانِ أَيُفَرَّقُ بَيْنَهُمَا قَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ نَعَمْ إِنَّ أَوَّلَ مَنْ سَأَلَ عَنْ ذَلِكَ فُلاَنُ بْنُ فُلاَنٍ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ أَنْ لَوْ وَجَدَ أَحَدُنَا امْرَأَتَهُ عَلَى فَاحِشَةٍ كَيْفَ يَصْنَعُ إِنْ تَكَلَّمَ تَكَلَّمَ بِأَمْرٍ عَظِيمٍ. وَإِنْ سَكَتَ سَكَتَ عَلَى مِثْلِ ذَلِكَ قَالَ فَسَكَتَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ يُجِبْهُ فَلَمَّا كَانَ بَعْدَ ذَلِكَ أَتَاهُ فَقَالَ إِنَّ الَّذِى سَأَلْتُكَ عَنْهُ قَدِ ابْتُلِيتُ بِهِ. فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ هَؤُلاَءِ الآيَاتِ فِى سُورَةِ النُّورِ "(وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ)" فَتَلاَهُنَّ عَلَيْهِ وَوَعَظَهُ وَذَكَّرَهُ وَأَخْبَرَهُ أَنَّ عَذَابَ الدُّنْيَا أَهْوَنُ مِنْ عَذَابِ الآخِرَةِ قَالَ لاَ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ مَا كَذَبْتُ عَلَيْهَا. ثُمَّ دَعَاهَا فَوَعَظَهَا وَذَكَّرَهَا وَأَخْبَرَهَا أَنَّ عَذَابَ الدُّنْيَا أَهْوَنُ مِنْ عَذَابِ الآخِرَةِ. قَالَتْ لاَ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ إِنَّهُ لَكَاذِبٌ فَبَدَأَ بِالرَّجُلِ فَشَهِدَ أَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِقِينَ وَالْخَامِسَةُ أَنَّ لَعْنَةَ اللَّهِ عَلَيْهِ إِنْ كَانَ مِنَ الْكَاذِبِينَ ثُمَّ ثَنَّى بِالْمَرْأَةِ فَشَهِدَتْ أَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ وَالْخَامِسَةُ أَنَّ غَضَبَ اللَّهِ عَلَيْهَا إِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ ثُمَّ فَرَّقَ بَيْنَهُمَا.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona babası; (T)
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Abdülmelik b. Ebu Süleyman, ona da Said b. Cübeyr şöyle rivayet etti: Mus'ab'ın emirliği zamanında bana, liân yapanların araları ayrılır mı diye soruldu. Ben ne diyeceğimi bilemedim. Bunun üzerine İbn Ömer'in Mekke'deki evine giderek hizmetçiye; benim için izin iste dedim. Hizmetçi; o gaylule uykusundadır cevabını verdi. Derken İbn Ömer sesimi işitti. Ve İbn Cübeyr mi (geldi) dedi. Ben; evet dedim. Gir! Vallahi sen bu saatte ancak bir hacet getirmiştir dedi. Ben de (içeri) girdim. Bir de baktım kendisi altına bir hayvan keçesi sermiş; başının altına içi lîî dolu bir yastık koymuş (yatıyormuş). Ebu Abdurrahman! Liân yapanların araları ayrılır mı dedim. Şu cevabı verdi: Sübhanallah! Evet! Bu meseleyi ilk soran fülan oğlu fülândır. (Dedi ki): Ya Rasulullah! Ne buyurursun, birimiz karısını kötülük yaparken bulsa ne yapmalıdır? Konuşmuş olsa pek büyük bir şey hakkında konulacak; sussa yine böyle bir şey hakkında susacak! Peygamber (sav) sükût buyurdu; ona cevap vermedi. Biraz arası geçince o adam tekrar gelerek; ya Rasulullah! Sana sorduğum başıma geldi dedi. Bunun üzerine (ac)Sure-i Nûr'daki şu; "Karılarına iftira atanlar" ayetlerini indirdi. Peygamber (sav) bunları o zâta okudu, kendisine va'zu nasihatte bulundu. Dünya azabının ahiret azabından ehven olduğunu ona haber verdi. Adam; hayır! Seni hak (din) ile gönderen Allah'a yemin olsun ki, karıma iftira etmedim dedi. Sonra kadını çağırdı. Ona da va'zu nasihatte bulundu ve dünya azabının ahiret azabından ehven olduğunu haber verdi. Kadın; hayır! Seni hak (dîn) ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, bu adam hakikaten yalancıdır dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) (liâna) erkekten başladı. Ve adam kendisinin cidden doğru söyleyenlerden olduğuna dört defa Allah'a şehâdet etti. Beşinci şehâdet: Eğer yalancilardansa Allah'ın laneti kendi üzerine olması idi. Sonra Peygamber (sav) bunları kadına tekrarlattı. O da adamın cidden yalancılardan olduğuna dört defa Allah'a şehadet etti. Beşincisi de şayet kocası doğru söyleyenlerdense Allah'ın gazabı kendi üzerine olması idi. Müteakiben Rasulullah (sav) onları birbirinden ayırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Liân 3746, /615
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ebu Süleyman Abdülmelik b. Meysera el-Fezârî (Abdülmelik b. Meysera)
4. Ebu Hişam Abdullah b. Nümeyr el-Hemdânî (Abdullah b. Nümeyr b. Abdullah b. Ebu Hayye)
5. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Numeyr el-Hemdânî el-Hârifî (Muhammed b. Abdullah b. Numeyr el-Hemedânî)
5. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Boşanma, Lian, lian sonrası
Boşanma, Liân-mülâane
Suçlar, Cinsel: Zina ithamı
Yargı, Kısas