120 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Yakub b. Abdurrahman, ona Ebu Hâzim, ona da Sehl b. Sa'd es-Sâidî rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) ile müşrikler karşı karşıya geldiler ve savaştılar. Rasulullah kendi karargâhına, düşman tarafı da kendi karargâhına döndüklerinde, Rasûlullah'ın sahâbîleri içindeki bir adam, düşman ordusundan ayrı düşen veya orduya katılmamış bulunan her bir düşmanı ta'kîb ediyor ve kılıcıyla öldürüyordu. Sahabilerden biri, "Bu gün bizden hiçbir kimse falan kişinin gösterdiği yararlılığı gösteremedi!" dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav): "Fakat o, cehennem ehlindendir!" buyurdu. Sahâbîlerden biri, "ben onu takip edeceğim" dedi. Sonra onunla beraber yanlarından ayrıldı. Durduğunda onunla beraber durdu, hızlandığında onunla beraber hızlandı. Adam ağır bir şekilde yaralandı. Acıya dayanamadı ve ölümü çabuklaştırmak istedi. Kılıcının sapını yere, ucunu da göğsünün ortasına koydu. Sonra da kılıcının üstüne yüklendi ve kendini öldürdü. Bunun üzerine onu takip eden sahâbî Rasulullah'ın huzuruna geldi ve "Şehâdet ederim ki, Sen muhakkak Allah'ın Rasûlü'sün" dedi. Rasûlullah:"Ne oldu?" diye sordu. Sahabi, "Daha evvel cehennem ehlinden olduğunu söylediğin kişi var ya, işte onun hakkında söylediklerini insanlar yadırgadı. Ben de: "Ben sizin için bu adamı takip edeceğim" dedim ve hakîkaten arkası sıra çıkıp, onun her hareketini araştırdım. Sonunda bu adam ağır şekilde yaralandı ve ölümün çabuk gelmesini isteyerek kılıcının sapını yere, ucunu da iki göğsünün arasına koydu. Sonra kılıcına yüklendi ve kendisini öldürdü, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Bazı insanlar vardır ki, insanların gördüğü yerlerde cennet ehline yaraşan hayırlı işler yapar. Ancak o, cehennem ehlindendir. Yine öyle kimseler vardır ki, insanların gördüğü yerlerde cehennem ehlinin yapacağı kötü işleri yapar. Ancak o da, cennet ehlindendir."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: مَنْ قُتِلَ دُونَ دِينِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ
Bize Süreyc, ona el-Mu'âfâ, ona Muğîra b. Ziyâd, ona Ubâde b. Nüsiyy, ona Esved b. Sa'lebe, Ubâde b. es-Sâmit'in şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav), Ensar'dan bazı kimselerle beni hastayken ziyaret etmek üzere yanıma geldi. 'Şehit kimdir biliyor musunuz?' diye sordu. Herkes sustu. Tekrar 'Şehit kimdir biliyor musunuz?' diye sordu. Yine kimse cevap vermedi. Tekrar 'Şehit kimdir biliyor musunuz?' diye (üçüncü kez) sordu. Eşime (sırtımın arkasına bir şey koyarak) beni doğrult dedim. O da beni doğrulttu. Sonra "Müslüman olup, hicret etmiş ve sonra Allah yolunda öldürülmüş kişi şehittir" dedim. Resulullah (sav) "O halde ümmetimden şehit olanların sayısı azdır" buyurdu (ve şöyle devam etti): "Allah yolunda öldürülmek şehadettir. Karın ağrısından ölmek şehadettir, boğulma şehadettir, lohusanın ölümü şehadettir."
Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahihtir.
Bize Affân, ona Şu'be, ona Ebu Bekir b. Hafs, ona Ebu Musabbih veya İbn Musabbih –Şüphe eden Ebu Bekir'dir-, ona da İbnü’s-Simt, Ubâde b. es-Sâmit'in şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) Abdullah b. Ravâha'yı hastayken ziyaret etti. (Resulullah (sav) içeri girdiğinde) Abdullah yatağından geri çekilerek ona oturacak bir yer bırakamadı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Ümmetimin şehitleri kimlerdir biliyor musunuz?" diye sordu. Orada bulunanlar 'Müslümanın öldürülmesi şehadettir' dediler. Resulullah (sav) "Bu durumda ümmetimin şehitleri azdır" dedi ve (şöyle devam etti): "Vebadan ölüm şehadettir, çocuğu tarafından öldürülen (doğum yaparken ölen) kadın (dahil olmak üzere bu ölümlerin) tümü, şehadettir."