377 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah, ona Hişâm b. Urve, ona babası, ona da Âişe (r.anhâ) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) pamuktan dokunmuş sahûl türü beyaz renkli Yemen işi üç parça bez ile kefenlendi. Bu bezler arasında gömlek de sarık da yoktu."
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyan, ona Hişâm, ona da Urve, Âişe’nin (r.anhâ) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) pamuklu üç parça bezle kefenlendi. Bunlar arasında gömlek de sarık da yoktu."
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Hişâm, ona babası, ona da Âişe (r.anhâ) şöyle rivayet etmiştir: "Rasûlullah (sav) üç parça bezle kefenlendi. Kefen bezleri içerisinde ne gömlek ne de sarık vardı."
Bize İsmail, ona Mâlik, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Âişe (r.anhâ) şöyle rivayet etmiştir: "Rasûlullah (sav) beyaz renkli üç parça bezle kefenlendi. Kefen bezleri içerisinde gömlek de sarık da yoktu."
Bize Muallâ b. Esed, ona Vuheyb, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Âişe (r.anhâ) şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Bekir’in (ra) huzuruna (maraz-ı mevtinde) girdiğimde, o 'Nebi’yi (sav) kaç parça bez ile kefenlediniz?' diye sordu. 'Beyaz renkli üç parça pamuklu Sahûliyye kumaşıyla kefenledik. Kefeninde ne gömlek, ne de sarık vardı' diye cevap verdim. 'Peki Rasulullah (sav) hangi gün vefat etmişti?' dediğinde, Âişe 'Pazartesi günü' dedi. 'Peki, bu gün hangi gündür?' dediğinde, Âişe 'Bugün pazartesi günüdür' dedi. Ebu Bekir 'Ben şu saatten itibaren geceye kadar ruhumun kabzedileceğini umuyorum' dedi. Derken hastalığı esnasında giydiği elbisesine baktı. Üzerinde bir parça zaferan izi gördü ve 'Şu elbisemi yıkayın. Ona iki bez parçası daha ekleyin ve beni onlarla kefenleyin' dedi. Ben 'Ama bu oldukça eskidir' dediğimde, 'Yeni elbise ölülerden çok hayatta olanlara daha layıktır. Kefen ise irin ve diğer akıntılar içindir' dedi. Babam salı akşamının gecesinde ruhunu teslim etti ve sabah olmadan da (geceleyin) defnedildi."
Bize Yakub b. İbrahim, ona Huşeym, ona Ebu Bişr, ona da Said b. Cübeyr, İbn Abbas’ın (r.anhumâ) şöyle dediğini rivâyet etmiştir: "Nebi (sav) ile (hac etmek maksadıyla) bulunan ihramlı bir adamı devesi üstünden düşürmüş, boynunu kırmış ve adam da ölmüştü. Rasulullah (sav) 'Onu su ve sidr otu ile yıkayın ve ihram olarak giydiği iki parça ihram elbisesi ile onu kefenleyin. Ona güzel koku sürmeyin, başını örtmeyin. Çünkü o kıyamet gününde telbiye getirerek (ihramlı olarak) diriltilecektir' buyurdu."
“Bize Abdullah, ona Ebu Hafs Amr b. Ali b. Bahr b. Kesîr es-Sakkâ, ona Ebu Kuteybe, ona Ömer b. Nebhân, ona Sellâm Ebu İsa, ona da Safvân b. Muattal şöyle demiştir: "Hacca gitmek üzere yola çıkmıştık. Arc denilen yere vardığımızda, birden önümüzde kıvranan bir yılan gördük, çok geçmeden öldü. İçimizden bir adam, eşyalarının arasından bir bez parçası çıkardı, onu (yılanı) o bezin içine sardı, toprağa gömerek defnetti ve üzerini düzeltti. Sonra Mekke’ye vardığımızda Mescid-i Haram’da bulunuyorduk. O sırada bir adam yanımıza geldi ve 'Hanginiz Amr b. Câbir’in arkadaşıdır?' dedi. Biz 'Onu tanımıyoruz' dedik. Bunun üzerine 'Peki, hanginiz cinin arkadaşıdır?' dedi. Onlar da 'İşte şu kişidir' dediler. Bunun üzerine adam 'Allah sana hayırla mükâfat versin! Bilmiş ol ki, o (defnettiğin yılan), Rasulullah'a (sav) gelip Kur’an dinleyen dokuz cinden, en son vefat edeniydi' dedi."