128 Kayıt Bulundu.
Bize Hayve b. Şurayh el-Hımsî, ona İbn Ayyaş, ona Yahya b. Ebu Amr es-Seybânî, ona Abdullah b. ed-Deylemî, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: "Bir cin topluluğu heyet olarak Hz. Peygamber'in huzuruna geldiler. 'Ya Muhammed! Ümmetine, kemik, tezek ve kömürle taharetlenmeyi yasakla. Zira Allah-u Teâlâ onları bize rızık kıldı.' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) bunlarla taharetlenmeyi yasakladı."
Bize İshak b. İbrahim, ona Ravh ve Muhammed b. Cafer, onlara Şu'be, ona Muhammed b. Ziyâd, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cinlerden bir ifrit, dün gece namazımda beni meşgul etmek üzere bana musallat oldu", -ya da Peygamber (sav) buna benzer bir kelime söyledi.- "ama Allah ona karşı bana fırsat verdi. Ben de sabah olunca hepiniz göresiniz diye onu mescidin direklerinden birine bağlamak istedim ama kardeşim Süleyman'ın (as) “Rabbim, bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk ve saltanat ihsan eyle” demiş olduğu hatırıma geldi (vazgeçtim)." Ravh der ki: Peygamber o ifriti yanından kovdu.
Bize Ebu Tahir Ahmed b. Amr b. Serh, ona Abdullah b. Vehb, ona Malik b. Enes, ona Sayfî [-bu zat bizce İbn Eflah'ın âzâtlısıdır-] ona da Hişam b. Zührî'nin azatlısı Ebu Saib şöyle haber verdi: "Ebu Said Hudrî'nin evinde yanına girdim, onu namaz kılarken buldum, namazını bitirinceye kadar oturup onu bekledim. Derken evin bir tarafında çatıdaki çubuklar arasında bir kıpırtı işittim, bakındım, bir de ne göreyim, bir yılan. Hemen onu öldürmek için atıldım, fakat Ebu Said bana 'otur' diye işaret etti. Ben de oturdum. Namazdan ayrıldıktan sonra hanesindeki bir eve işaret ederek 'şu evi görüyor musun?' dedi. 'Evet' cevabını verdim. Burada, bizden, yeni evlenmiş bir genç vardı. Rasulullah'la (sav) birlikte hendek gazasına çıktık. Bu genç gün ortasında Rasulullah'tan (sav) izin alarak evine giderdi. Bir gün yine ondan izin istedi. Rasulullah (sav) ona 'üzerine silahını al. Çünkü Kurayza'nın sana düşmanlık edeceğinden çekinirim' dedi. Adam da silahını aldı. Sonra evine döndü. Bir de ne görsün karısı iki kapının arasında ayakta duruyor. Kıskançlığı kabardı ve hemen süngüsü ile onu vurmak için üzerine yürüdü. Kadın ona 'yapma! Süngünü çek, eve gir de beni dışarıya çıkaran şeyi bir gör' dedi. O da girdi ve bir de baktı ki büyük bir yılan döşeğin üzerine kıvrılmış yatıyor. Hemen süngü ile yılanı vurup süngüsüne taktı, sonra dışarı çıkıp mızrağını avluya sapladı. Yılan mızrakta can çekişti. Ama yılan mı önce öldü, genç mi anlaşılamadı. (Râvi) der ki: Biz hemen Rasulullah'a (sav) gelerek bunu kendisine anlattık ve 'Allah'a dua et, onu bizim için diriltsin' dedik. 'Arkadaşınız için istiğfar edin' buyurdu, sonra şunu ilave etti:" "Gerçekten Medine'de Müslüman olmuş cinler vardır. Onlardan birini görürseniz, kendisine üç gün uyarıda bulunun. Şayet bundan sonra size yine görünürse onu öldürün, çünkü o bir şeytandır."
Bana Haccâc b. Şâir, ona Abdüssamed b. Abdülvaris, ona babası (abdülvaris b. Saîd), ona Hüseyin (b. Zekvân), ona Katâde, ona Abdullah b. Ma‘bed ez-Zimmânî, ona da Abdullah b. Utbe şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Mesud “Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile ararlar” [İsra, 17/57] ayeti hakkında der ki: Bu ayet Araplardan bir topluluk hakkında inmiştir. Bunlar cinlerden bir gruba tapıyorlardı. Derken cinler Müslümanlığı kabul etti ama onlara tapan insanlar bunun farkında bile olmadı. Bunun üzerine “Onlar öyle kimselerdir ki, dua ederler; Rablerinden vesileyi dilerler” [İsra, 17/57] ayeti indi."
Bize Ahmed b. Süleyman,ona Ebu Nuaym, ona Züheyr, ona Ebu İshak -Ebu İshak, Ebu Ubeyde'nin senedi (muttasıl bir şekilde) zikretmediğini söylemiştir- ona Abdurrahman b. Esved, ona da babası (Ebu Amr Esved b. Yezid), Abdullah'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (sav) tuvalet ihtiyacını gidermek için bir yere gitti. Bana da (kendisi için) üç taş getirmemi emretti. Ben de iki taş buldum, üçüncüyü aramama rağmen bulamadım ve onun yerine bir tezek aldım hepsini Hz. Peygamber'e (sav) getirdim, iki taşı aldı ve tezeği atıp: Bu pistir, buyurdu." [Ebu Abdurrahman: “Riks tezek demektir ve cinlerin yiyeceğidir, dedi.]
Bize İshak b. İbrahim, ona Ravh ve Muhammed b. Cafer, onlara Şu'be, ona Muhammed b. Ziyâd, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cinlerden bir ifrit, dün gece namazımda beni meşgul etmek üzere bana musallat oldu", -ya da Peygamber (sav) buna benzer bir kelime söyledi.- "ama Allah ona karşı bana fırsat verdi. Ben de sabah olunca hepiniz göresiniz diye onu mescidin direklerinden birine bağlamak istedim ama kardeşim Süleyman'ın (as) “Rabbim, bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk ve saltanat ihsan eyle” demiş olduğu hatırıma geldi (vazgeçtim)." Ravh der ki: Peygamber o ifriti yanından kovdu.
Bize Osman b. Ebu Şeybe ile İshak b. İbrahim (İshak ahberana, Osman ise haddesena tâbirlerini kullandı) onlara Cerir, ona Mansur, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona babası, ona da Abdullah b. Mesud'un rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sizden hiçbir kimse yoktur ki kendisine cinlerden bir yoldaş görevlendirilmemiş olsun!" Ashab: — Ya sana yâ Rasulallah? dediler. "Bana da. Ancak, Allah onun hakkında bana yardım etti de o müslüman oldu. Artık bana hayırdan başka bir şey emretmiyor." buyurdular.
Bize Osman b. Ebu Şeybe ile İshak b. İbrahim (İshak ahberana, Osman haddesena tâbirlerini kullandı) onlara Cerir, ona Mansur, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona babası, ona da Abdullah b. Mesud'un rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sizden hiçbir kimse yoktur ki kendisine cinlerden bir yoldaş görevlendirilmemiş olsun!" Ashab: — Ya sana yâ Rasulallah? dediler. "Bana da. Ancak, Allah onun hakkında bana yardım etti de o müslüman oldu. Artık bana hayırdan başka bir şey emretmiyor." buyurdular.