Giriş

Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak, onlara Osman, ona Cerîr, ona Mansûr, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) yanında sabaha kadar uyuyan (ve böylece sabah namazını kaçıran) bir kimseden bahsedildi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), "O kişi şeytanın kulaklarına -ya da kulağına- işediği bir adamdır" buyurdu.


Açıklama: Söz konusu rivayette temsilî bir anlatımla sabah namazına kalkamayacak kadar aşırı uykuya dalan kişi için kinayede bulunulmuştur. Rasulullah’ın (sav) sabah namazının kılınmamasına neden olan durumun kötülüğüne vurguda bulunmak üzere İslam inancında kötülüğün sembolü olan şeytana ve onun davranışına dikkat çekmesi, önem arz etmektedir.

    Öneri Formu
6576 M001817 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 205

Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah (b. Mesud) (ra) şöyle demiştir: Rasulullah'ın (sav) yanında sabaha kadar uyuyan (ve böylece sabah namazını kaçıran) bir kimseden bahsedildi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bu kulaklarına şeytanın işediği bir adamdır." Ravi dedi ki: Veya "kulağına" (diyerek tekil olarak) demiştir.


Açıklama: Söz konusu rivayette temsilî bir anlatımla sabah namazına kalkamayacak kadar aşırı uykuya dalan kişi için kinayede bulunulmuştur. Rasulullah’ın (sav) sabah namazının kılınmamasına neden olan durumun kötülüğüne vurguda bulunmak üzere İslam inancında kötülüğün sembolü olan şeytana ve onun davranışına dikkat çekmesi, önem arz etmektedir.

    Öneri Formu
32584 B003270 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 11

Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona Muhammed b. Cafer, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle söylemiştir: "Hz. Peygamber (sav) her hangi bir ay­ oruç tutmazdı. Biz de O'nu o ayın hiçbir gününde artık oruç tutmayacak zannederdik. Hz. Peygamber (sav) herhangi bir ay o kadar oruç tutardı ki, biz O'nun o ayın tamamını oruçlu geçireceğini zannederdik. Yine Hz. Peygamber'i (sav)gece namazı kılarken görmek istemezsin ama onu muhakkak namaz kılarken görürsün. Uyurken görmek istemezsin fakat onun uyuduğunu görürsün." Süleyman, Humeyd'den onun Enes'e (ra) oruç hakkında soru sorduğunu nakletmiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Süleyman b. Hayyan arasında inkita vardır.

    Öneri Formu
279064 B001972-2 Buhari, Savm, 53

Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona da Hz. Aişe şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) bir gece odadan dışarıya çıktı, mescitte namaz kıldı. Bazı insanlar da namazda ona uydular. Sabah olunca insanlar bunu kendi aralarında konuştular. Bunun neticesinde gece daha çok insan toplandı ve Peygamber (sav) ile birlikte namaz kıldılar. Sabah olunca insanlar bu konuyu yine konuştular. Üçüncü gece mescide gelenler bir hayli fazla oldu. Rasulullah yine mescide çıktı, insanlar da Ona uyarak namaz kıldılar. Dördüncü gece olduğu zaman mescit, kalabalıktan insanları almadı. (Peygamber de onların yanına mescide çıkmadı). Ancak sabah namazı­nı kıldırmak için mescide çıktı. Sabah namazını kıldırınca, insanlara döndü, kelime-i şehadet getirdi ve şöyle dedi: "Muhakkak ki dün geceki durumunuzdan haberdarım. Fakat ben, gece namazı üzerinize farz olur da sonra onu kılamazsınız diye endişe ettim." buyurdu. Bu hadisi rivayet etmede Yunus Ukayl'e mutâbaat etmiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Yunus b. Yezid arasında inkita vardır.

    Öneri Formu
278386 B000924-2 Buhari, Cuma, 29

Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak, onlara Osman, ona Cerîr, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) yanında sabaha kadar uyuyan (ve böylece sabah namazını kaçıran) bir adamdan söz edildi. O (Rasulullah) (sav), şöyle buyurdu: “O kişi şeytanın kulaklarına -ya da kulağına- bevlettiği bir adamdır.”


Açıklama: Söz konusu rivayette temsilî bir anlatımla sabah namazına kalkamayacak kadar aşırı uykuya dalan kişi için kinayede bulunulmuştur. Rasulullah’ın (sav) sabah namazının kılınmamasına neden olan durumun kötülüğüne vurguda bulunmak üzere İslam inancında kötülüğün sembolü olan şeytana ve onun davranışına dikkat çekmesi, önem arz etmektedir.

    Öneri Formu
282687 M001817-2 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 205

Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona da Hz. Aişe şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) bir gece odadan dışarıya çıktı, mescitte namaz kıldı. Bazı insanlar da namazda ona uydular. Sabah olunca insanlar bunu kendi aralarında konuştular. Bunun neticesinde gece daha çok insan toplandı ve Peygamber (sav) ile birlikte namaz kıldılar. Sabah olunca insanlar bu konuyu yine konuştular. Üçüncü gece mescide gelenler bir hayli fazla oldu. Rasulullah yine mescide çıktı, insanlar da Ona uyarak namaz kıldılar. Dördüncü gece olduğu zaman mescit, kalabalıktan insanları almadı. (Peygamber de onların yanına mescide çıkmadı). Ancak sabah namazı­nı kıldırmak için mescide çıktı. Sabah namazını kıldırınca, insanlara döndü, kelime-i şehadet getirdi ve şöyle dedi: "Muhakkak ki dün geceki durumunuzdan haberdarım. Fakat ben, gece namazı üzerinize farz olur da sonra onu kılamazsınız diye endişe ettim." buyurdu. Bu hadisi rivayet etmede Yunus Ukayl'e mutâbaat etmiştir.


    Öneri Formu
5931 B000924 Buhari, Cuma, 29

Bana Seleme b. Şebîb, ona Hasan b. A'yen, ona Ma'kil, ona Ebu Zübeyr, ona da Cabir'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Geceleyin öyle bir an vardır ki, müslüman bir kul ona denk getirip Allah’tan bir hayır dileyecek olursa, Allah mutlaka o kuluna istediğini verir."


    Öneri Formu
6246 M001771 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 167

Bize Muhammed b. Hâtim, ona Behz, ona Vüheyb, ona Musa b. Ukbe, ona Ebu Nadr, ona da Büsr b. Said, Zeyd b. Sâbit'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebi (sav), mescidin içinde kendisi için hasırdan bir odacık yapmıştı. Rasulullah (sav) orada birkaç gece namaz kıldı. Sonunda etrafına başkaları da toplandı..." [Râvi hadisi (diğer rivayetle) yakın manaya gelecek şekilde nakletmiş, ancak hadisin sonuna şöyle bir ilavede bulunmuştur: 'Şayet size farz kılınsaydı, onu yerine getirmezdiniz.']


    Öneri Formu
6632 M001826 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 214

Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona Muhammed b. Cafer, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle söylemiştir: "Hz. Peygamber (sav) her hangi bir ay­ oruç tutmazdı. Biz de O'nu o ayın hiçbir gününde artık oruç tutmayacak zannederdik. Hz. Peygamber (sav) herhangi bir ay o kadar oruç tutardı ki, biz O'nun o ayın tamamını oruçlu geçireceğini zannederdik. Yine Hz. Peygamber'i (sav)gece namazı kılarken görmek istemezsin ama onu muhakkak namaz kılarken görürsün. Uyurken görmek istemezsin fakat onun uyuduğunu görürsün." Süleyman, Humeyd'den onun Enes'e (ra) oruç hakkında soru sorduğunu nakletmiştir.


    Öneri Formu
13412 B001972 Buhari, Savm, 53

Bize İbn Ebî Ömer, ona Abdullah b. Muâz es-San'ânî, ona Ma'mer, ona Âsım b. Ebî'n-Necûd, ona Ebû Vâil, ona da Muâz b. Cebel (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Bir yolculukta Rasûlullah (sav) ile beraberdim. Seyahat esnasında bir gün O’nun yakınında bulundum. Bunu fırsat bilerek; 'Ey Allah’ın Rasûlü; beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle!' dedim. Şöyle cevap verdi: 'Benden büyük bir şey istedin. Ama bu, Allah’ın kolaylaştırdığı kimse için şüphesiz kolaydır: Allah’a kulluk yapar, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın! Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan orucunu tutar, Kâbe’yi haccedersin!' Sonra Hz. Peygamber; Şimdi sana hayır kapılarını göstereyim mi? diye sordu ve şöyle devam etti: 'Oruç kalkandır. Suyun ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da hataları yok eder. Bir de insanın gece karanlığında namaz kılmasıdır.' Sonra Hz. Peygamber şu âyetleri okudu: "Onlar, korku ve ümit içinde Rablerine ibadet etmek üzere yataklarından kalkarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah için harcarlar. Yaptıklarına karşılık onlar için ne mutluluklar saklandığını kimse bilmez. İman etmiş kimse, günaha batmış kimse gibi olur mu? Bunlar elbette eşit değildirler. İman edip dünya ve ahirete yararlı işler yapanlara, yapmış olduklarına karşılık, hazır olarak onları bekleyen, huzur içinde kalacakları cennetler vardır.(Secde, 32/16-19). Sonra, 'Sana işin esasını, direğini ve zirvesini söyleyeyim mi?' diye sordu. Ben de; 'Buyur, ey Allah’ın Rasûlü!' dedim. Şöyle devam etti: 'İşin başı İslâm’dır. Direği namazdır, zirvesi de cihâddır. Sana, bütün bunların can damarını haber vereyim mi? dedi. Ben yine; 'Buyur, ey Allah’ın elçisi!' dedim. Dilini göstererek; 'Buna sahip ol!' buyurdu. Ben; Ey Allah’ın elçisi, konuştuklarımızdan dolayı da hesaba çekilecek miyiz?' diye sordum. 'Anası ağlayasıca Muâz! İnsanları yüz üstü –veya burunları üzerinde, cehenneme sürükleyen, dillerinin hasadından başka bir şey midir?' dedi." [ Ebû İsa şöyle dedi: Bu hadis, hasen-sahihtir.]


    Öneri Formu
15213 T002616 Tirmizi, İman, 8