78 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Tahir (Ahmed b. Amr el-Kuraşî) ve Harmele b. Yahya –hadisin metni Harmele'nin lafızlarıyla aktarılmıştır- o ikisine (Abdullah) b. Vehb (el-Kuraşî), ona Yunus (b. Yezid el-Eylî), ona (Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî), ona da Urve b. Zübeyr'in (el-Esedî) naklettiğine göre Aişe (r.anha) şöyle anlatmıştır: Rifâa el-Kurazî karısını üç talakla boşamış ve boşama kesinleşmişti (bâin hale gelmişti). Kadın ondan sonra Abdurrahman b. Zebîr ile evlenmişti. Bilâhare bu kadın Hz. Peygamber'e (sav) gelerek; ya Rasulullah! Ben Rifâa ile evliydim, sonra o beni üç talakla boşadı. Ben de ondan sonra Abdurrahman b. Zebîr ile evlendim dedi. Sonra elbisesinin püskülünü tutarak şöyle devam etti: Ama ne yalan söyleyeyim, Abdurrahman'ınki elbisemin püskülünden farksız! Bunun üzerine Rasul-i Ekrem (sav) tebessüm etti ve "galiba Rifâa'ya dönmek istiyorsun! Ama, Abdurrahman senin balını, sen de onun balını tatmadıkça olmaz!" buyurdu. [O sırada Ebu Bekir de odada Rasulullah'ın (sav) yanında oturuyordu. Halid b. Said b. el-Âs ise (içeri girmesine henüz) izin verilmediği için hücrei saadetin kapısında bekliyordu. Duyduklarına tahammül edemeyen Halid, en sonunda Ebu Bekir'e; sustur şu kadını da Rasulullah'ın (sav) huzurunda böyle açık açık konuşup durmasın diye seslenmeye başladı.]
Açıklama: Hadisteki tabirlerin açıklaması için M003527-2'ye bakınız.
Bize Yahya b. Yahya ona Halid b. Abdullah, ona Beyan, ona Kays b Ebu Hazim, ona Cerir b. Abdullah; (T) Bize Abdulhamid b. Beyan, ona Halid, ona Beyan, ona Kays b. Ebu Hazim, ona da Cerir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: "Müslüman olduğumdan günden beri Rasulullah (sav) ne zaman yanına girmek istersem izin vermiştir. Beni ne zaman görse mutlaka gülmüştür."
Bize Müsedded ve Muhammed b. İsa, onlara Süfyan, ona Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Nebî'ye (sav) gelip 'Helak oldum' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Ne oldu?' buyurunca, 'Ramazan'da hanımımla beraber oldum' dedi. Rasulullah (sav) 'Azat edeceğin bir köle bulabilir misin? buyurdu. Adam 'Hayır' dedi. Nebî (sav) 'İki ay peş peşe oruç tutabilir misin?' buyurdu. Adam 'Hayır' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Peki altmış fakiri doyurabilir misin?' buyurdu. Adam yine 'Hayır' dedi. Rasulullah (sav) (adama) 'Otur' buyurdu. Derken, Nebî'ye (sav) içerisinde hurma olan bir sepet getirildi. O da adama 'Al, bunu infak et' buyurdu. Adam 'Ya Rasulallah! Medine'nin şu iki taşlığı arasında bizden daha fakir bir aile yok ki' deyince, Rasulullah (sav) ön dişleri gözükene dek güldü ve 'O halde, onu ailene yedir' buyurdu. [Müsedded, başka bir rivayette 'azı dişleri (gözükene dek)' demiştir.]
Bize Müsedded ve Muhammed b. İsa, -mânâ aynıdır- onlara Süfyan, ona ez-Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Bir adam Nebî'ye (sav) gelip helâk oldum dedi. Hz. Peygamber (sav); "ne oldu" buyurdu. (Adam), Ramazan'da hanımımla beraber oldum dedi. Rasulullah (sav); "azat edeceğin bir köle bulur musun" buyurdu. O, hayır dedi. Nebî (sav); "iki ay peş peşe oruç tutabilir misin" buyurdu. O, hayır dedi. Hz. Peygamber (sav); "(peki), 60 fakiri doyurabilir misin" buyurdu. (Adam), hayır dedi. Rasulullah (sav); (adama), "otur" buyurdu. (Derken), Nebî'ye (sav) içerisinde hurma olan bir sepet getirildi de (o adama) "bunu infak et" buyurdu. O, ya Rasulullah! (Medine'nin) iki taşlığı arasında bizden daha fakir bir aile yok ki dedi. Rasulullah (sav), (bu söz üzerine) ön dişleri gözükene dek güldü! Nebî (sav); "(o halde), onu ailene yedir" buyurdu. [Müsedded, başka bir rivayette azı dişleri demiştir.]
Bize Muhammed b. Abbad (el-Mekkî), ona Hatim b. İsmail (el-Harisî), ona Bükeyr b. Mismar (el-Kuraşî), ona da Amir b. Sa'd (el-Kuraşî), babasının (Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî) şöyle anlattığını rivayet etmiştir: Peygamber (sav) Uhud gazvesinde benim için (babam anam sana feda olsun diyerek) annesi ile babasını bir arada zikretmiştir. Sa'd (olayın devamını) şöyle anlatmıştır: Müşriklerden bir adam Müslümanları kırıp geçiriyordu. Bunun üzerine Peygamber (sav) bana; "haydi at şuna! Babam-anam sana feda olsun" buyurdu. Sa'd şöyle devam etti: Ben de müşrike ucunda temreni bulunmayan bir ok attım ve onu yan tarafından vurdum. Adam hemen yere düştü ve avret yeri açıldı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) öyle güldü ki azı dişlerini gördüm.
Bize Muhammed b. Beşşar (el-Abdî), ona Yahya b. Said (el-Kattan), ona Fudayl b. İyaz, ona Mansur (b. Mu'temir es-Sülemî), ona İbrahim (en-Nehaî), ona da Abîde'nin (b. Amr el-A'ver) naklettiğine göre, Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: (Yahudinin geçen sözü üzerine) Hz. Peygamber (sav) beğenerek ve tasdik ederek gülümsedi. Tirmizî: Bu hadis hasen-sahihtir.
Bize Muhammed b. Beşşar (el-Abdî), ona Yahya b. Said (el-Kattan), ona Süfyan (es-Sevrî), ona Mansur (b. Mu'temir es-Sülemî) ve Süleyman (b. Mihran) el-A'meş, ona İbrahim (en-Nehaî), ona da Abîde (b. Amr el-A'ver)'in naklettiğine göre Abdullah (b. Mesud) şöyle demiştir: Bir Yahudi Hz. Peygamber'e (sav) gelerek "Ey Muhammed! Allah gökleri bir parmağıyla, yeryüzünü bir parmağıyla, dağları bir parmağıyla, diğer tüm yaratıkları da bir parmağıyla tutuyor ve 'mülkün sahibi benim!' diyor, (öyle mi?)” diye sordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) azı dişleri görününceye kadar güldü ve "Onlar Allah'ı gereği gibi takdir edip tanımadılar" mealindeki ayeti okudu. (ez-Zümer 39/67). Tirmizî dedi ki: Bu hadis, hasen-sahihtir.
Bize Muhammed b. Beşşar (el-Abdî), ona Yahya b. Said (el-Kattân), ona Süfyan (es-Sevrî), ona Mansur (b. el-Mu'temir es-Sülemî) ve Süleyman (b. Mihran) el-A'meş, ona İbrahim (en-Nehaî), ona da Abîde (b. Amr el-A'ver)'in naklettiğine göre Abdullah (b. Mesud) şöyle anlatmıştır: Bir Yahudi Hz. Peygamber'e (sav) gelerek “Ey Muhammed! Allah gökleri bir parmağıyla, yeryüzünü bir parmağıyla, dağları bir parmağıyla, diğer tüm yaratıkları da bir parmağıyla tutuyor, sonra da 'mülkün sahibi benim!' diyor, (bu ne demek oluyor?)” diye sordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) azı dişleri görününceye kadar güldü ve “Onlar Allah’ı gereği gibi takdir edip tanımadılar” mealindeki ayeti okudu. (ez-Zümer 39/67). Tirmizî: Bu hadis, hasen-sahihtir.