Giriş

Bize Müsedded, ona İsmail b. İbrahim, ona Ziyad b. Müharik, ona Taysele b. Meyyas şöyle demiştir: Ben bir zaman Necedât fırkasına katılmış ve büyük günah olduğunu düşündüğüm bazı günahlar işlemiştim. Bu durumu İbn Ömer'e (ra) anlattım. O da 'hangi günahlar ? diye sordu.' Ben de 'şunu yaptım, bunu yaptım' diye bazı şeyler saydım. Bunu üzerine İbn Ömer bana şöyle söyledi: Bu anlattıkların büyük günahlardan değildir. Büyük günahlar şu dokuz şeydir : 1- Allah'a ortak koşmak [Allah’tan başkasını ilah kabul etmek] 2- Haksız yere adam öldürmek 3— Savaşta düşman karşısından kaçmak 4- İffetli kadına zina iftirasında bulunmak 5— Faiz yemek 6— Yetim malı yemek 7— Mescid-i Haram'da günah işlemek 8— İnsanlarla alay etmek 9— Kendilerine itaatsizlik, saygısızlık ederek ana-babayı ağlatmak. İbn Ömer bunları söyledikten sonra bana dedi ki: 'Cehennemden korkuyor ve Cennete girmek istiyor musun?' Ben de: 'Evet, Allah'a yemin olsun ki', dedim. Bana sordu: 'Annen-baban hayatta mı?' 'Yalnız annem yanımda', dedim. Bunun üzerine bana şunu söyledi: 'Allah'a yemin ederim ki, eğer annene gönlünü alacak güzel sözler söylersen ve ona yemek yedirirsen (geçimini üstlenip ihtiyaçlarını karşılarsan), büyük günahlardan da kaçındığın takdirde, muhakkak Cennet'e girersin.'


Açıklama: Necedât fırkası hakkında bk. https://islamansiklopedisi.org.tr/necedat

    Öneri Formu
163261 EM000008 Buhari, Edebü'l-Müfred, 5

Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Usame, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: Bir Arap kabilesinin, azat ettiği ama kendileri ile beraber kalan, siyah bir cariye şunları anlattı: Hane halkından bir kız çocuğu, üzerinde ince tellerden yapılmış, kırmızı altından bir kemer bulunduğu halde dışarı çıktı. Kız kemerini ya yere koydu ya da düşürdü. O sırada, oradan geçen bir çaylak, onu et zannederek kapıp götürdü. Onu aramaya koyuldular, fakat bulamadılar. Bu sefer, beni onu almakla itham ettiler. Râvî der ki: Onu aramaya başladılar hatta onun fercini dahi araştırdılar. Cariye der ki: Vallahi, ben onlarla birlikte ayakta iken çaylak gelip onu bırakıverdi, o da aralarına düştü. Ben de onlara “işte sizin beni almakla itham ettiğiniz şey bu, siz böyle iddia ettiniz, hâlbuki ben bundan uzağım. İşte sizin bu aradığınız” dedim. (Aişe) der ki: O kadın, Rasulullah’a (sav) gelip Müslüman oldu. Bu kadının mescitte bir çadırı yahut da küçük bir odası vardı. Zaman zaman yanıma gelir, yanımda konuşup sohbet ederdi. Yanımda kaç kere oturduysa mutlaka “O kemer günü, Rabbimizin acayip takdirlerindendir. Şüphesiz ki O, küfür beldesinden beni kurtardı” derdi. Ben de ona “neden benimle oturduğun her seferinde mutlaka bu sözü söylüyorsun” dedim. Bunun üzerine o kadın bana bu olayı anlattı."


    Öneri Formu
3373 B000439 Buhari, Salat, 57

Bize Müsedded, ona Yahya, ona Ubeydullah, ona Hubeyb b. Abdurrahman, ona Hafs b. Asım, ona da Ebu Hureyre (ra), Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Yedi kimseyi Allah kendi gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde, gölgesinde barındıracaktır. Bunlar: Adaletli devlet reisi, Rabbine ibadet ederek yetişen genç, gönlü mescitlere bağlı kimse, birbirlerini Allah rızası için seven ve buluşmaları da ayrılmaları da bu sevgiye dayalı olan iki şahıs, kendisiyle beraber olmak isteyen itibarlı ve güzel bir kadını 'Ben Allah’tan korkarım' diyerek reddeden erkek, sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren adam, tenhâda Allah’ı anıp gözleri yaşla dolan kişidir."


    Öneri Formu
9653 B001423 Buhari, Zekat, 16

Bize Abdullah el-Müsnedî, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zuhrî, ona Ebu İdris, ona da Ubade b. Sâmit şöyle demiştir: Ben (Akabe biatında) bir heyet içinde Rasulullah'a (sav) biat ettim. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamanız, hır­sızlık yapmamanız, zina etmemeniz, çocuklarınızı öldürmemeniz, ken­diliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla kimseye iftira etmemeniz, hiçbir maruf işte bana isyan etmemeniz üzere sizin biatinizi kabul ediyorum. İçinizden kim verdiği bu sözde durursa, onun mükâfatını Allah verecektir. Kim bu saydıklarınızdan birini yaparsa sonra da ondan dolayı dünyada cezalandırılırsa, bu ceza onun için kefaret ve günahtan temizlenme sayılır. Kim bunlardan birini yapar, Allah da onun yaptığını gizlerse, onun işi Allah'a kalır. Allah isterse ona azap eder, isterse onu bağışlar."


    Öneri Formu
30424 B007468 Buhari, Tevhid, 31

Bana Ferve b. Ebu Mağrâ, ona Ali b. Müshir, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Arap kabilelerinin birinden siyahî bir kadın Müslüman oldu. O kadının mescitte küçük bir odası vardı. Âişe der ki: Bu kadın bize gelir, yanı­mızda konuşur, konuşması bittikten sonra da “Vuşâh günü Rabbimizin hayret edilecek işlerindendir. Bilin ki Rabbim, beni küfür beldesinden kurtarmıştır” der idi. Kadın bu mısraı çokça söyleyince Âişe ona “Vuşâh günü nedir?” diye sordu. Bunun üzerine o kadın şöyle anlattı: Hane halkımızdan bir kız çocuğu, üzerinde kırmızı tirşeler dizilmiş deriden bir kemer olduğu hâlde dışarı çıkmış­tı. O meşin kemer üzerinden düştü, hemen ardından bir çaylak inip, onu se­miz bir et parçası sanarak kapıp gitti. Hane halkı beni hırsızlıkla suçlayıp bana işkence ettiler. Hatta işi, benim ön tarafımda kemeri araştıracak dereceye vardırdılar. Onlar bu şekilde benim etrafımda iken ve ben de kederim içinde bunaldığım bir sırada, birden o çaylak tam başımızın üzerine geldi, sonra da o ke­meri aşağıya attı. Bunun üzerine onlar hemen kemeri aldılar, ben de onlara “alın işte, ben yapmadığım halde, beni hırsızlıkla itham ettiğiniz şey” dedim.


    Öneri Formu
34963 B003835 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 26

İçinizden zıhâr yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır.


    Öneri Formu
59224 KK58/2 Mücâdele, 58, 2


Açıklama: Hadisin isnadı sahihtir. Ravileri de sikadır.

    Öneri Formu
46610 HM005385 İbn Hanbel, II, 71


    Öneri Formu
75803 HM027548 İbn Hanbel, VI, 357