509 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Vekî (b. Cerrâh) ve Gunder (Muhammed b. Cafer), onlara Ş'ube (b. Haccâc); (T) Bize Muhammed b. Müsennâ, -hadisin lafzı Muhammed b. Müsenna'ya aittir- ona Şu'be b. Haccâc, ona Atâ b. Ebu Meymûne ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Allah Rasulü (sav) helaya girer, ben ve benim gibi bir çocuk da bir su kabı ile ucu demirden bir değnek taşırdık. (Hz. Peygamber de) bu su ile istincâ ederdi (taharetlenirdi)."
Açıklama: عنزة ucu demirli mızrak anlamındadır. Hadiste değnek kastedilmiştir. Anlaşılan o ki, Enes ya da onun yaşlarında herhangi bir çocuk, Hz. Peygamber'e suyu göremeyecekleri bir yerden böyle bir değnek ile uzatıyorlardı. Hadiste bahsedilen olay, Hz. Peygamber'in o günkü şartlarda bile mümkün olduğunca su ile taharetlendiğini ve setr-i avrete azami önem verdiğini göstermektedir (İbn Battâl, Şerhu Sahîhi'l-Buhârî, Riyad 1423, II, 131).
Bize Züheyr b. Harb ve Ebu Küreyb (Muhammed b. Alâ), -hadisin lafzı Ebu Küreyb'e aittir- onlara İsmail b. Uleyye, ona Ravh b. Kasım, ona Ata b. Ebu Meymûne ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) def-i hacet için uzaklaşırdı. Ben kendisine su getirirdim, o da bununla taharetlenirdi (temizlenirdi)."
Açıklama: Bazı rivayetlerde Enes'in getirdiği suyu Hz. Peygamber'in elini yıkaması ya da abdest alması için eline döktüğü ifade edilmektedir. البراز kelimesi açık geniş alan manasındadır. Tuvaletini yapmak için, insanlar görmesin diye uzak yerler gitmeyi ifade eder.Buna bağlı olarak büyük tuvalet anlamında da kullanılır. (Şerhu'n-Nevevî,III, 162-163)
Bize Kuteybe b. Saîd, Amr en-Nakıd ve Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, onlara İbn Uyeyne, -Kuteybe hocasıyla rivayet ilişkisini ifade etmek için 'haddesena Süfyan (bize Süfyan rivayet etti)' lafzını kullanmıştır-, ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Biriniz taşla taharetlendiği zaman kullandığın taşın sayısını tek yapsın. Abdest alırken burnuna su alsın sonra sümkürsün."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Muhammed b. Bişr el-Abdî, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Muhammed b. Yahya b. Habbân, ona da amcası Vâsi b. Habbân, Abdullah b. Ömer'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kız kardeşim Hafsa'nın evinin damına çıkmıştım. Rasulullah'ı (sav) Şam tarafına yüzünü, kıble tarafına da arkasını dönmüş halde abdest bozmak için otururken gördüm."
Bize Zuheyr b. Harb ve İbn Nümeyr, onlara Süfyan b. Uyeyne; (T) Bize Yahya b. Yahya –ki lafız ona aittir-, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona Atâ b. Yezid el-Leysî, ona da Ebu Eyyûb, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Tuvalete gittiğinizde, küçük ve büyük tuvalet ihtiyacınızı giderirken önünüzü ne de arkanızı da kıbleye dönmeyiniz. Fakat doğu veya batıya dönünüz." [Ebu Eyyûb 'Şam'a gittiğimizde tuvaletlerin kıbleye doğru inşa edildiğini gördük. Biz (mümkün olduğunca) kıbleden farklı tarafa yönümüzü çeviriyor ve Allah'tan af diliyorduk' şeklinde sorunca, Hz. Peygamber (sav) 'Evet, mahsuru olmaz' diye cevapladı.]
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb, ona Süleyman b. Bilal, ona Yahya b. Said, ona da Muhammed b. Yahya, amcası Vâsi b. Habbân'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Mescitte namaz kılıyordum. Abdullah b. Ömer de sırtını kıble tarafına doğru dayamış oturuyordu. Namazımı bitirince, bir tarafımdan dönerek onun yanına gittim. Abdullah b. Ömer şöyle dedi: 'Birtakım insanlar diyorlar ki abdest bozmak için oturduğun vakit ne kıbleye ne de Beyt-i Makdis'e doğru oturma.' Vallahi ben bir evin damına çıktım ve Rasulullah'ı (sav) Beyt-i Makdis'e doğru abdest bozmak için iki kerpiç üzerine oturmuş bir halde gördüm."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, -Ebu Bekir hocasıyla rivayet ilişkisini ifade etmek için 'haddesenâ' lafzını kullanmıştır- ona A'meş, ona Müslim, ona Mesruk, ona de Mugîre b. Şube şöyle nakletmiştir: Bir seferde Hz. Peygamber (sav) ile birlikteydim. Bana 'Ey Mugîre, İbriği al' dedi. İbriği aldım ve onunla çıktım. Rasulullah (sav) yanımdan ayrıldı ve göremeyeceğim bir yere gitti. Orada ihtiyacını gördü. Sonra geri geldi. Üzerinde yenleri dar Şam işi bir cübbe vardı. Elini (cübbenin) yeninden çıkarmaya çalıştı fakat dar olduğu için (başaramadı) ve cübbenin alt tarafından çıkardı. O'na (sav) su döktüm; namaz abdesti aldı. (Abdest alırken) Mestleri üzerine mesh etti. Daha sonra namaz kıldı.
Bize Züheyr b. Harb, ona Ravh b. Ubâde, ona Zekeriyya b. İshak, ona da Ebu Zübeyr (Muhammed b. Müslim), Cabir (b. Abdullah)'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bize kemik veya hayvan tezeği ile taharetlenmeyi yasakladı."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye (Muhammed b. Hâzim), ona Vekî (b. Cerrâh), ona A'meş (Süleyman b. Mihrân); (T) Bize Yahya b. Yahya -hadisin lafızları ona aittir-, ona Ebu Muaviye (Muhammed b. Hâzim), ona İbrahim (en-Nehaî), ona Abdurrahman b. Yezid, ona da Selman (Farisî) şöyle rivayet etmiştir: "Selman'a 'Peygamberiniz size, tuvalet adabına varıncaya kadar her şeyi öğretiyormuş, öyle mi?' diye sorulduğunda, o 'Evet. Hz. Peygamber (sav) bize, büyük ya da küçük abdest bozarken kıbleye doğru dönmemizi, sağ elle taharetlenmemizi, üç taştan daha azıyla taharetlenmemizi, tezek ya da kemikle de taharetlenmemizi yasakladı' şeklinde cevap vermiştir."
Bize Yahya, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Müslim, ona Mesruk, ona da Muğire b. Şu'be şöyle rivayet etmiştir: Bir seferde Hz. Peygamber (sav) ile birlikteydim. Bana 'Ey Mugîre, İbriği al' dedi. Ben de ibriği aldım. Rasulullah (sav) yanımdan ayrıldı ve göremeyeceğim bir yere gitti. Orada ihtiyacını gördü. Üzerinde Şam işi bir cübbe vardı. Elini (cübbenin) yeninden çıkarmaya çalıştı fakat dar gelince cübbenin alt tarafından çıkardı. O'na (sav) su döktüm; namaz abdesti aldı. (Abdest alırken) Mestleri üzerine mesh etti. Daha sonra namaz kıldı.