Giriş

Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Ziyad el-A'lem, ona Hasan, ona Ebu Bekre şöyle dedi: "Rasulullah (sav) sabah namazını kıldırmak için mescide gelmişti. Eliyle (cemaate) yerinizden ayrılmayın, diye işaret etti. Sonra başından sular damlaya damlaya gelip cemaate namaz kıldırdı."


    Öneri Formu
3131 D000233 Ebu Davud, Taharet, 93

Bize Harun b. Abdullah, ona Ebu Âmir, ona Muhammed b. Hilal ona da babasının (Hilal b. Ebu Hilal) rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle demiştir: Meclislerde Hz. Peygamber (sav) bizimle oturur ve sohbet ederdi. O kalktığında biz de kalkardık; hatta bazı eşlerinin odasına girdiğini görürdük. Bir gün sohbet ettik, kalktığında biz de kalktık. O esnada bir bedevînin (arkasından) O'na yaklaştığını ve ridasını çektiğini gördük. (Öyle ki) elbise Hz. Peygamber'in (sav) boğazını kızarttı. Ebu Hureyre şöyle devam etti: Ridası sert bir kumaştandı. Hz. Peygamber (geriye) döndüğünde bedevî şu iki deveme (mal) yükle! Bunlar ne senin ne de babanın malı dedi. Hz. Peygamber de (sav) ona "hayır! Estağfurullah, hayır! Estağfurullah, hayır! Estağfurullah" dedi. Sonra, "benim boğazımı çektiğin şekilde, senin boğazını çekmeme izin vermediğin sürece yüklemem." dedi. O'nun bu sözlerine karşılık bedevî hayır, bunu sana yaptırmam dedi. (Ebu Hureyre) rivayeti sonuna kadar aktardı. Sonra Hz. Peygamber yanına bir adamı çağırdı ve "bunları onun develerine yükle; birisine arpa, diğerine de hurma (yükle)" dedi. Hz. Peygamber (sav) sonra bize döndü ve "Allah'ın bereketiyle haydi gidiniz" buyurdu.


    Öneri Formu
33768 D004775 Ebu Davud, Edeb, 1


Açıklama: Hadisin ilk üç ravisi kendi tabakalarında ferddir (garip). Muaviye'den hadisin lafzi kısmına benzer rivayetler aktarılmış olsa da bunlar ikincil kaynaklarda yer almaktadır. Hadisin farklı rivayetleri arasında şöyle bir ihtilaf bulunmaktadır: Süfyan es-Sevri'den gelen rivayette Muaviye'nin gelişiyle ayağa kalkanlardan biri de Abdullah b. Zübeyr olarak gösterilmektedir (Tirmizi, Sünen, V, 90). Halbuki diğer bütün rivayetlerde Abdullah b. Zübeyr'in ayağa kalkmadığı yer almakta ve hatta bazen özellikle vurgulanmaktadır (İbn Ebi Şeybe, Musannef, V, 234; Ebu Davud, Sünen, VII, 516). Bu durumu İbn Hacer el-Askalani şöyle yorumlamıştır: "Her ne kadar Süfyan, hadis ezberi bakımından bir dağ olsa da bir kişinin rivayetine göre naklettikleri haber mahfuz sayılmaya daha layık içlerinde Şube gibi alimlerin de olduğu pek çok kimse Abdullah b. Zübeyr'in ayağa kalkmadığı konusunda ittifak halindedir" (İbn Hacer, Fethu'l-Bari, XI, 50). Ebu Süleyman el-Hattabi bu hadisi şöyle yorumlamıştır: "Muğire'nin Hz. Peygamber'in yanında ayakta durması, idarecilerin korku ve saldırı ihtimali bulunduğu takdirde yanlarında ayakta adam bekletmelerinin caiz olduğunun delilidir. "İnsanların kendisi için ayağa kalkmasından hoşlanan kimse cehennemdeki yerine hazırlansın" sözüyle yasakladığı ve tehdit ettiği şey, bunu kibirle yaptıranlar ve bu hususta mütekebbirlerin ve despotların yolunu takip edenlerdir" (Hattabi, Mealimü's-sünen, II, 329). Bir başka yorum da şöyledir: "Burada birisinin bir başkasının yanı başında ya da önünde hizmet için ayakta beklemesi kastedilmektedir. Yani kim kendisini yüceltmek adına yanı başında ya da önünde ayakta birilerinin beklemesinden hoşlanırsa cehennemdeki yerine hazırlansın demektir. Bu başkasının yanı başında ya da önünde beklemesini isteyen kimseyle ilgilidir. Ama böyle bir talep ve beklenti olmaz ve kişi kendiliğinden sevap umarak ayakta beklerse onun için bir sorumluluk olmaz. Çünkü Muğire b. Şube Hudeybiye günü Resulullah'ın yanı başında elinde kılıç ayakta beklemiştir" (Muzhiri, el-Mefatih fi şerhi'l-Mesabih, V, 139).

    Öneri Formu
34395 D005229 Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned, II, 310; Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXVIII, 121; Ebu Davud, Sünen, VII, 516.


    Öneri Formu
34396 D005230 Ebu Davud, Edeb, 151, 152

Bize Vekî', ona A'meş, ona da Ebu Süfyân, Câbir'in şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) atından bir hurma ağacı gövdesinin üzerine düştü ve ayağı çıktı. Bunun üzerine onu ziyaret etmek üzere huzuruna girdik. Namaz kılıyordu. Biz de Ona (sav) uyup ayakta namaz kıldık. Namaz bitince şöyle buyurdu "İmam ancak kendisine uyulmak için öne geçirilir. Ayakta namaz kılarsa siz de ayakta namaz kılın! Oturarak namaz kılarsa siz de oturarak namaz kılın. Farslılar'ın büyüklerine yaptığı gibi imam otururken ayakta durmayın!"


Açıklama: Hz. Peygamber'in (as) yaralı olduğu dönemde cemaate oturarak namaz kıldırdığı ve cemaatten de oturmalarını istediği anlamındaki rivayet Hz. Aişe, Enes b. Malik, Cabir b. Abdullah ve Ebu Hüreyre'den gelmiştir. Fakat "Farisiler gibi büyüklerinize kalkmayın" anlamına gelen bölüm sadece Cabir b. Abdullah'tan aktarılmaktadır (İbn Ebi Şeybe, Musannef, II, 115 vd.). Bu hadis namazda imam otururken cemaatin de oturması gerektiğini göstermektedir. Bununla birlikte Ehl-i hadisten bazı alimler, Resulullah'ın (sav) vefatına sebep olan hastalığı sırasında kendisinin Hz. Ebubekir'e oturarak imam olmasını, Hz. Ebubekir'in de Resulullah'a (sav) ayakta uymasını ve cemaati yönlendirmesini delil getirerek önceki hükmün mensuh olduğunu savunmuşlardır. (İbn Huzeyme, Sahîh, II, 776). Buhârî'nin aktardığına göre bu görüşü Humeydî savunmuştur (Buhârî, Sahîh, I, 139). Bazı alimler imam oturarak namaz kıldırsa bile cemaatin ayakta namaz kılması gerektiğini söylemişlerdir. Süfyân es-Sevrî, Mâlik b. Enes, İbnü'l-Mübârek ve Şâfiî bunlar arasındadır (Tirmizî, Sünen, II, 194). isnadı kavîdir.

    Öneri Formu
62158 HM014254 İbn Ebi Şeybe, Musannef, II, 115, 235; VII, 286; Buhari, el-Edebü'l-müfred, s. 533; İbn Mace, Sünen, II, 296; Ebu Davud, Sünen, I, 451; Ebu Ya'la el-Mevsıli, Müsned, III, 411; İbn Huzeyme, Sahih, II, 775; III, 53.

Bize Hasan b. Ali ve İbn Beşşar, o ikisine Osman b. Ömer, ona İsrail, ona Meysere b. Habib, ona Minhal b. Amr, ona Aişe bt. Talha, ona Ümmü'l-Mü'minin (Mü'minlerin annesi) Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Rasulullah'a (sav) tavır, hal ve davranış bakımından -burada Hasan b. Ali benzeme yönüne ilişkin söz ve konuşmayı söylemiş tavır, davranış ve hal durumlarını söylememiştir- Fatıma'dan (Allah onun yüzünü ağartsın) daha fazla benzeyen birini görmedim. Fatıma onun huzuruna girdiği zaman Rasulullah ayağa kalkar, onun elini tutar, onu öper ve kendi yerine oturturdu. Rasulullah Fatıma'nın yanına girdiği zaman da o (benzer şekilde) hemen ayağa kalkar, babasının elinden tutar, onu öper ve kendi yerine oturturdu."


Açıklama: Hz. Aişe'den Hz. Peygamber'in vefat etmeden evvelki hastalığı sırasında ya da hanımlarıyla birlikteyken Hz. Fatıma'yı çağırması ve onunla konuşması hakkında farklı isnadlarla rivayetler gelmiştir. Ancak bu rivayetlerin içeriği ile buradaki hadisin içeriği aynı değildir. Bu bakımdan buradaki hadisin isnadı ferddir (garip). Hadisin ilk dört ravisi (Hz. Aişe, Aişe bnt. Talha, Minhal b. Amr, Meysere b. Habib ve İsrail) kendi tabakalarında ferddir. Hadisin ravilerinden İsrail b. Yunus es-Sebii hakkında genellikle tadil az da olsa cerh ifadeleri vardır. İbn Sa'd güvenilir bir ravi olduğunu ve alimlerin ondan çok hadis naklettiklerini belirttikten sonra "Bazı kimseler onu zayıf sayardı" ifadesini kullanmıştır (İbn Sa'd, et-Tabakatü'l-kübra, VI, 352).

    Öneri Formu
275179 D005217-2 Buhari, el-Edebü'l-müfred, s. 337; Ebu Davud, Sünen, VII, 505-506; Tirmizi, Sünen, V, 700; Nesai, es-Sünenü'l-kübra, VII, 393.


Açıklama: Hz. Aişe'den Hz. Peygamber'in vefat etmeden evvelki hastalığı sırasında ya da hanımlarıyla birlikteyken Hz. Fatıma'yı çağırması ve onunla konuşması hakkında farklı isnadlarla rivayetler gelmiştir. Ancak bu rivayetlerin içeriği ile buradaki hadisin içeriği aynı değildir. Bu bakımdan buradaki hadisin isnadı ferddir (garip). Hadisin ilk dört ravisi (Hz. Aişe, Aişe bnt. Talha, Minhal b. Amr, Meysere b. Habib ve İsrail) kendi tabakalarında ferddir. Hadisin ravilerinden İsrail b. Yunus es-Sebii hakkında genellikle tadil az da olsa cerh ifadeleri vardır. İbn Sa'd güvenilir bir ravi olduğunu ve alimlerin ondan çok hadis naklettiklerini belirttikten sonra "Bazı kimseler onu zayıf sayardı" ifadesini kullanmıştır (İbn Sa'd, et-Tabakatü'l-kübra, VI, 352).

    Öneri Formu
34383 D005217 Buhari, el-Edebü'l-müfred, s. 337; Ebu Davud, Sünen, VII, 505-506; Tirmizi, Sünen, V, 700; Nesai, es-Sünenü'l-kübra, VII, 393.