316 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Âmir, ona Yezîd b. Yezîd b. Câbir, ona Hâlid b. Laclâc, ona da Abdurrahman b. Âiş, ona da Sahabede bazıları şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir sabah yanımıza çıktı. Yüzü parlak, gönlü huzurlu, sevinçliydi. Biz 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün seni ne kadar neşeli ve yüzü nurlu görüyoruz' dedik, şöyle buyurdu: Beni (böyle olmaktan) ne alıkoyabilir ki! Bu gece Rabbim bana en güzel surette geldi ve 'Ey Muhammed!' buyurdu. Ben 'Buyur Rabbim, emrine amadeyim' dedim. 'Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. 'Bilmiyorum, ey Rabbim' dedim. Bunu iki veya üç kez sordu. Sonra avuçlarını iki omzumun arasına koydu; serinliğini göğsümde hissettim. Bunun üzerine göklerde ve yerde ne varsa bana ayan oldu. Sonra Hz. Peygamber (sav) 'İşte böylece, kesin iman edenlerden olsun diye, İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösterdik.' [En'âm, 6/75] ayetini okudu. Ardından şöyle buyurdu: Rabbim bana 'Ey Muhammed,Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. Ben 'Kefaretler konusunda' dedim. 'Kefaretler nedir?' buyurdu. Ben 'Cemaatle namaza yürüyerek gitmek, Namazlardan sonra mescitte oturmak, zorluklara rağmen abdesti tam almak. Kim bunları yaparsa hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür ve günahlarından annesinin kendisini doğurduğu gün gibi arınmış olur. Dereceler ise şunlardır: Güzel söz söylemek, selamı yaymak, yemek yedirmek, insanlar uykuda iken gece namazı kılmak' dedim. Rabbim bana 'Ey Muhammed! Namaz kıldığında şöyle dua et' buyurdu: Allah’ım! Senden iyi şeyleri yapmayı, kötü şeyleri terk etmeyi, miskinleri sevmeyi ve tevbemi kabul etmeni dilerim. Eğer kulların arasında bir fitne dilersen, beni fitneye düşürmeden yanına al."
Açıklama: Izdıraptan dolayı isnadı zayıftır. Bu daha önce İbn Abbas'ın 3484. numaralı rivayetinde açıklanmıştır.
Bize Ebu Âmir, ona Züheyr b. muhammed, ona Yezîd b. Yezîd b. Câbir, ona Hâlid b. Laclâc, ona da Abdurrahman b. Âiş, ona da Sahabede bazıları şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir sabah yanımıza çıktı. Yüzü parlak, gönlü huzurlu, sevinçliydi. Biz 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün seni ne kadar neşeli ve yüzü nurlu görüyoruz' dedik, şöyle buyurdu: Beni (böyle olmaktan) ne alıkoyabilir ki! Bu gece Rabbim bana en güzel surette geldi ve 'Ey Muhammed!' buyurdu. Ben 'Buyur Rabbim, emrine amadeyim' dedim. 'Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. 'Bilmiyorum, ey Rabbim' dedim. Bunu iki veya üç kez sordu. Sonra avuçlarını iki omzumun arasına koydu; serinliğini göğsümde hissettim. Bunun üzerine göklerde ve yerde ne varsa bana ayan oldu. Sonra Hz. Peygamber (sav) 'İşte böylece, kesin iman edenlerden olsun diye, İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösterdik.' [En'âm, 6/75] ayetini okudu. Ardından şöyle buyurdu: Rabbim bana 'Ey Muhammed,Mele-i a'lâ (Yüce Melekler Topluluğu) hangi konuda çekişiyor?' buyurdu. Ben 'Kefaretler konusunda' dedim. 'Kefaretler nedir?' buyurdu. Ben 'Cemaatle namaza yürüyerek gitmek, Namazlardan sonra mescitte oturmak, zorluklara rağmen abdesti tam almak. Kim bunları yaparsa hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür ve günahlarından annesinin kendisini doğurduğu gün gibi arınmış olur. Dereceler ise şunlardır: Güzel söz söylemek, selamı yaymak, yemek yedirmek, insanlar uykuda iken gece namazı kılmak' dedim. Rabbim bana 'Ey Muhammed! Namaz kıldığında şöyle dua et' buyurdu: Allah’ım! Senden iyi şeyleri yapmayı, kötü şeyleri terk etmeyi, miskinleri sevmeyi ve tevbemi kabul etmeni dilerim. Eğer kulların arasında bir fitne dilersen, beni fitneye düşürmeden yanına al."
Açıklama: Hadis ızdırabdan dolayı zayıftır.
Bize Züheyr b. Harb, ona Abdurrahman b. Mehdî; (T) Bize İshak b. İbrahim, ona Ebu Nadr, ona Abdülaziz b. Abdullah b. Ebu Seleme, ona amcası Mâcişûn b. Ebu Seleme, ona A'rec (bu hadisi) bu isnad ile rivayet etmiş ve rivayetinde "Rasulullah (sav) namaza başladı mı tekbir alır sonra 'veccehtü vechî… yüzümü çevirdim' duasını okur, ardından 'Ben Müslümanların ilkiyim' derdi. Başını rükûdan kaldırdı mı 'semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve leke’l hamd' derdi. Yine '(Allah) ona suret verip suretini en güzel şekilde yaratandır' derdi. Selam verdikten sonra da 'Allah'ım önceden işlediklerimi mağfiret buyur' derdi." diyerek hadisi sonuna kadar rivayet etmiş, ancak 'teşehhüd ile selam arasında' ibaresini zikretmemiştir.
Açıklama: hadisin tam metni için M001812 numaralı rivayete bakınız.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İmam, 'Semiallâhu limen hamideh' dediği zaman, sizler 'Allâhümme Rabbena leke'l-hamd' deyiniz. Kimin sözü meleklerin sözüne denk gelirse, geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Züheyr b. Harb, ona Cerir, ona Umare b. Ka'kâ, ona Ebu Zür'a, ona da Ebu Hureyre şöyle dedmiştir: "Rasulullah (sav) namaza başlarken tekbir aldıktan sonra, Kur'an okumadan önce bir süre susardı. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! Babam anam sana feda olsun, tekbir ile kıraat arasındaki susman sırasında acaba ne söylüyorsun' dedim, Rasulullah 'şöyle dua ederim' buyurdu:" "Allahumme bâid beynî ve beyne hatayâye kemâ bâadte beyne’l-meşriki ve’l-mağrib. Allahumme nakkinî min hatayâye kemâ yunekkassevbu’l-ebyadu mine’d-denes. Allahumme’ğsilnî min hatâyâye bi’s-selci ve’l-mai ve’l-bered" "Allah’ım! Benimle günahlarımın arasını, doğu ile batının arasını uzaklaştırdığın gibi uzaklaştır. Allah'ım, beyaz bir elbisenin kirden yıkanıp temizlendiği gibi beni de günahlarımdan arındır. Allah'ım, günahlarımı karla, su ile ve dolu ile yıka."
Bize Ebu Saîd, ona Abdülaziz b. Abdullah el-Mâcişûn, ona Abdullah b. Fadl el-Mâcişûn, ona A'rec, ona Übeydullah b. Râfi, ona da Ali b. Ebu Talib (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) namaza başlamak için tekbir aldıktan sonra şöyle derdi: "Veccehtü vechiye lillezi fetara's-semâvâti vel-arda hanîfen, müslimen, vemâ ene mine'l-müşrikîn. İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillahi Rabbi'l-âlemîn, Lâ şerike leh ve bizâlike ümirtü ve ene mine'l-müslimîn [Ebu Fadl rivayetinde] 'Ve ene evvelü'l-müslimîn' [demiştir] Allahümme Lâ ilahe illâ Ente, Ente Rabbî ve ene abdüke, zalemtü nefsî va'teraftü bi zenbî fağfir lî zünûbî cemîan Lâ yağfiru'z-zünûbe illâ Ente, vehdinî li ahseni'l-ahlâkı, Lâ yehdî liahseniha illâ Ente, vesrif annî seyyieha, Lâ yesrifü annî seyyieha illâ Ente tebârekte, veteâleyte esteğfıruke ve etûbu ileyke." Rükûa gittiğinde şöyle derdi: "Allahümme leke reka'tü ve bike âmentü ve leke eslemtü haşa'a leke semî ve besarî ve muhhî ve ızâmî ve asabî." Rükûdan başını kaldırdığında şöyle derdi: "Semiallahü limen hamideh, Rabbena ve leke'l-hamd mil'e's-semâvâti ve'l-ard vema beynehüma ve mil'e ma şi'te min şey'in ba'dü." Secdeye gittiğinde şöyle derdi: "Allahümme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü, secede vechî lillezî halekahü fe savverahü fe ahsene suvarahü fe şekka sem'âhü ve besarahü fe tebârakallâhü ahsenül halikîn." Namazdan (çıkış) selâmını verdiğinde de şöyle derdi: "Allahümmeğfirlî ma kaddemtü vema ehhartü vema esrartü vema a'lentü vema esraftü vema Ente a'lemü minnî Ente'l-mukaddimu ve Ente'l- muahhiru Lâ ilahe illâ Ente."