146 Kayıt Bulundu.
Bize İbn Nümeyr, ona Haccâc b. Dînâr, ona Muhammed b. Zekvân, ona Şehr b. Havşeb, ona da Amr b. Abese şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve "Ey Allah’ın Rasulü, bu işte sana uyan (Müslüman olan) kimlerdir" dedim. "Bir hür ve bir köle" dedi. "İslam nedir?" diye sordum. "Güzel ve temiz söz söylemek, bir yemek ikram yedirmek" buyurdu. "İman nedir?" dedim. "Sabır ve müsamaha göstermek" dedi. "Hangi İslam daha faziletlidir" diye sordum. "Kişinin dilinden ve elinden Müslümanların zarar görmemesidir" buyurdu. "Hangi iman daha faziletlidir?" diye sordum. " Güzel ahlak" buyurdu. "Hangi namaz daha daha faziletlidir?" dedim. "Kunûtu daha uzun olan" buyurdu. "Hangi hicret daha değerlidir?" dedim. "Rabbin (ac) hoşlanmadığı şeyleri terk etmek" buyurdu. "Hangi Cihad daha değerlidir?" dedim. "Kişinin atının vurulduğu, kanının akıtıldığı" buyurdu. "Hangi saat(te ibadet) daha değerlidir?" diye sordum. "Gecenin son vaktinde" buyurdu. sonra şöyle devam etti: "O vakitten fecir doğuncaya kadar kılınan namaza tanık olunur ve yazılır. Fecir vakti olduğunda sabah namazını kılıncaya kadar sabah namazının iki rekat sünneti dışında (nafile) namaz kılınmaz. Sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar bekle. Güneş doğduğunda şeytanın iki boynuzu arasından doğar. O vakitte kafirler ibadet eder. Sen güneş iyice yükselinceye kadar bekle. Güneş iyice yükseldiğinde itibaren gölgenin mızrak boyu olduğu zamana kadar kılınan namaza tanık olunur ve yazılır. Gölge mızrak boyu kadar olduğundan itibaren güneşin batıya doğru meyletmeye başladığı zamana kadar namaz kılmayı bırak. Güneş batıya doğru meyletmeye başladıktan itibaren güneş batıncaya kadar kılınan namaza tanık olunur ve yazılır. Güneş batarken namaz kılmayı bırak. Çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından batar ve o vakitte kafirler ibadet eder."
Açıklama: Hadiste geçen hür kişi Hz. Ebubekir, köle kişi de Hz. Bilal'dir. Zayıflık ve inkıta barındırmaktadır.
Bize Amr b. Halid, ona Leys, ona Yezid, ona da Ebu Hayr, Abdullah b. Amr (ra)'ın şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam, Rasûlullah'a (sav), İslam'daki hangi amellerinin daha hayırlı olduğunu sordu. Rasûlullah da şöyle cevap verdi: "Yemek yedirmen ve tanıdığın, tanımadığın herkese selâm vermendir."
Bize Kuteybe, ona Leys, ona Yezid b. Ebu Habib, ona da Ebu Hayr, ona da Abdullah b. Amr (ra) şöyle rivayet etti: Bir adam, Rasûlullah'a (sav) İslam'da hangi amelin daha hayırlı olduğunu sordu. Rasûlullah (sav) de şöyle cevap verdi: "Yemek yedirmen ve tanıdığına da tanımadığına da selam vermendir."
Bize Yahya b. Adem ve Ebu Ahmed, onlara Süleym oğullarının Becle koluna mensup İsa b. Abdurrahman el-Becelî, ona Talha b. Musarrif, ona Abdurrahman b. Avsece, ona da Berâ b. âzib şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber’e (sav) bir bedevî geldi ve "Ey Allah’ın Rasûlü, bana, cennete girmeme vesile olacak bir amel öğret" dedi. Hz. Peygamber (sav): "kısa konuştun ama geniş bir soru sordun. Bir insanı özgürlüğüne kavuştur ve bir kölenin boyun bağını çöz" buyurdu. Bedevî, "Ey Allah’ın Rasûlü, bu ikisi aynı şey değil midir?" diye sorunca, Hz. Peygamber "Hayır! Bir insanı azat etmek (عِتْقَ النَّسَمَةِ) bedelini tek başına ödeyerek onu özgürlüğüne kavuşturmandır. Boyun bağını çözmek (فَكَّ الرَّقَبَةِ) ise özgürlüğüne kavuşmak isteyen kimseye destek olarak onun özgürlüğünü elde etmesine yardımcı olmandır. (Seni cennete götürecek bir diğer amel ise) sütünden istifade etsin diye sütü bol bir deveyi birine emanet vermek, zalim (ilişkiyi kesen) akrabaya yardım etmektir. Eğer buna gücün yetmezse aç olanı doyur, susamışa su ver, iyiliği tavsiye et, kötülükten alıkoy. Buna da gücün yetmezse o zaman dilini tut, hayırdan başka söz söyleme."
Bize Yahya b. Adem ve Ebu Ahmed, onlara Süleym oğullarının Becle koluna mensup İsa b. Abdurrahman el-Becelî, ona Talha, ona Abdurrahman b. Avsece, ona da Berâ b. âzib şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber’e (sav) bir bedevî geldi ve "Ey Allah’ın Rasûlü, bana, cennete girmeme vesile olacak bir amel öğret" dedi. Hz. Peygamber (sav): "kısa konuştun ama geniş bir soru sordun. Bir insanı özgürlüğüne kavuştur ve bir kölenin boyun bağını çöz" buyurdu. Bedevî, "Ey Allah’ın Rasûlü, bu ikisi aynı şey değil midir?" diye sorunca, Hz. Peygamber "Hayır! Bir insanı azat etmek (عِتْقَ النَّسَمَةِ) bedelini tek başına ödeyerek onu özgürlüğüne kavuşturmandır. Boyun bağını çözmek (فَكَّ الرَّقَبَةِ) ise özgürlüğüne kavuşmak isteyen kimseye destek olarak onun özgürlüğünü elde etmesine yardımcı olmandır. (Seni cennete götürecek bir diğer amel ise) sütünden istifade etsin diye sütü bol bir deveyi birine emanet vermek, zalim (ilişkiyi kesen) akrabaya yardım etmektir. Eğer buna gücün yetmezse aç olanı doyur, susamışa su ver, iyiliği tavsiye et, kötülükten alıkoy. Buna da gücün yetmezse o zaman dilini tut, hayırdan başka söz söyleme."
Bize Hasan, ona İbn Lehîa, ona Huyey b. Abdullah, ona Ebu Abdurrahman el-Hubulî, ona da Abdullah b. Amr şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Cennette, içeriden dışarısı, dışarıdan da içerisi görünün bir oda vardır" buyurdu. Bunun üzerine Ebu Musa el-Eş'arî "bu oda kim içindir ey Allah'ın Rasulü" dedi. Hz. Peygamber (sav) "sözünü yumuşak ve tatlı söyleyen, yemek ikram eden ve gece insanlar uykuda iken Allah için ibadete kalkan kimseler içindir" buyurdu.
Açıklama: Hasen li ğayrihî'dir. Bu isnad zayıftır. İbn Lehi'a; su-i hıfzı olsa bile mutâbîsi vardır. Fakat zayıf olan Huyey b. Abdillah'ta hadisin illeti bâki kalmaktadır.
Bize Muhammed b. Selam, ona Muhammed b. Fudayl b. Gazvan, ona Ata b. Sâib, ona babası, ona da Abdullah b. Amr, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti. "Rahman'a ibadet ediniz, yemek yediriniz ve selamı yayınız ki cennetlere giresiniz."
Bize Hâşimoğullarının Mevlâsı Ebu Saîd, ona Cehdam el-Yemâmî, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm b. Ebu Sellâm, ona dedesi Ebu Sellâm, ona Abdurrahman b. Âiş el-Hadramî, ona Mâlik b. Yuhâmir, ona da Muâz b. Cebel şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Allah Rasûlü (sav) sabah namazına çok geç kaldı. Neredeyse güneş doğacaktı ki hızlıca çıkageldi. Hemen kamet getirildi ve Hz. Peygamber (sav) namazı kısa kıldırdı. Selam verdikten sonra "saflarda olduğunuz gibi kalın" buyurdu ve bize dönerek şöyle dedi: "Bu gün neden geç kaldığımı size anlatayım. Geceleyin kalkıp abdest aldım ve benim için belirlenen miktarda namaz kıldım. Derken uykum geldi, ağırlık bastı. Bir de baktım ki Rabbim en güzel suretiyle karşımda. Bana 'Ey Muhammed! Büyük melekler ne hakkında tartışıyorlar biliyor musun?' diye sordu. 'Bilmiyorum ey Rabbim' dedim. Tekrar 'Ey Muhammed! Büyük melekler ne hakkında tartışıyorlar biliyor musun?' diye sordu. 'Bilmiyorum Rabbim' dedim. Elini iki kürek kemiğimin arasına koyduğunu gördüm. Parmak uçlarının serinliğini göğsümde hissettim. Bana her şey ayan oldu ve sorunun cevabını bildim. Tekrar bana 'ey Muhammed! Büyük melekler hangi konuda tartışıyorlar biliyor musun?' diye sordu. 'Kefaretler hakkında' diye cevap verdim. 'Kefaretler nedir?' diye sordu. 'İyilik yapmak için adım atmak, namazlardan sonra mescitlerde oturmak, her türlü zorluğa rağmen abdest organlarını iyice yıkamak' dedim. Sonra 'dereceler nelerdir?' diye sordu. 'Yemek yedirmek, yumuşak konuşmak, insanlar uykuda iken geceleyin namaz kılmak' dedim. Sonra 'dile benden' buyurdu. Ben de 'Allah'ım! Senden iyilikleri yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, fakirleri sevmeyi lütfetmeni istiyorum. Ayrıca beni affetmeni, bana merhamet etmeni, bir topluluğu imtihan edeceksen beni o fitneye sokmadan canımı almanı, seni sevmeyi, seni seveni sevmeyi ve sana yaklaştıracak amelleri sevmeyi diliyorum' dedim." Sonra Allah Rasûlü (sav) şöyle buyurdu: "Bu söylenenler hakikattir, onları kavrayın ve öğrenin."