52 Kayıt Bulundu.
Bizeِ İsmail b. Ebu Üveys, ona Mâlik b. Enes, ona Ömer b. Ubeydullah'ın azatlısı Ebu Nadr, ona Ümmü Hani bt. Ebu Tâlib'in azatlısı Ebu Mürre, ona da Ümmü Hani bt. Ebu Tâlib (r. anha) şöyle demiştir: Ben Mekke'nin fethedildiği yıl Rasulullah'ın (sav) yanına gittim ve O'nu yıkanırken buldum. Kızı Fâtıma da O'nu perde ile örtüyordu. Selam verdim. Hz. Peygamber (sav) "Bu kim?" diye sordu. Ben “Ebu Tâlib'in kızı Ümmü Hâni'yim” dedim. Rasulullah (sav) "hoşgeldin Ümmü Hâni" buyurdu. Yıkanmayı bitirince elbiseyi çapraz bir şekilde bağlamış olduğu halde tek bir elbise içinde sekiz rekat namaz kıldı. Namaz'dan sonra ben kendisine “ey Allah'ın Rasulü, kardeşim Ali, benim âmân verip güvence altına aldığım filancayı, Hubeyre'nin oğlu Falanca'yı öldüreceğini söylüyor” dedim. Rasulullah "ey Ümmü Hâni, senin âmân verdiğin kimseye biz de aman verdik" buyurdu. Bu olay kuşluk vaktinde idi.
Bize Hibbân b. Musa, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona Urve, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bir sefere gitmek istediğinde hanımları arasında kura çeker, hangisine kura çıkarsa, onunla sefere çıkardı. Yine Rasulullah (sav), gündüz ve gece vaktini hanımları arasında taksim ederdi. Sadece Sevde Hz. Peygamber'in (sav) hoşnutluğunu kazanmak üzere kendi gün ve gecesini Hz. Peygamber'in eşi Âişe'ye bağışlamıştı.