194 Kayıt Bulundu.
Bize Ubeyd b. Ğannâm, ona Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, ona İsmail b. İbrahim, ona Abdullah b. Ebî Bekir, ona Urve b. ez-Zübeyr, ona da babası şöyle anlatmış: "Mervan ile, tenasül uzvuna dokunmanın hükmünü müzakere ediyordum. Ben, "- Bundan dolayı abdest almak gerekmez" dedim. O ise, bu konuda Büsre bint Safvân'ın hadîs rivâyet ettiğini, kendisine birini gönderip bu konuyu sorduğunu, onun da Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurdu dediğini söyledi: "Tenâsül uzvuna dokunan abdest alsın!"
Açıklama: İnsanın, kendisinin veya başka birinin cinsiyet organına dokunmakla abdestinin bozulup bozulmayacağı konusu tartışmalı bir meseledir. Bu konuda iki ayrı görüş vardır: 1- Hz. Ali, İbn Mes’ûd, İbn Abbas, Sa’d b. Ebî Vakkas, Huzeyfe, Ebû’d-Derdâ gibi sahabîler yanında İbn Müseyyeb, Saîd b. Cübeyr, İbrahim en-Nehaî, Hasan-ı Basrî ve Sevrî gibi büyük âlimlere göre cinsiyet organına dokunmakla abdest bozulmaz. Ebû Davud, Tirmizî ve Nesâî'nin Talk b. Ali'den rivâyet ettikleri bir hadîse göre, abdestli iken Hz. Peygamber'e cinsel organa dokunmanın hükmünü sormuş, Rasûlullah (sav) "Cinsiyet organı da insan vücudun8un bir parçasıdır" buyurmuş. (Ebû Davud, Tahâret, 70/182-183; Tirmizî, Tahâret, 62/85; Nesaî, Tahâret, 118.) İşte bu hadîs, bu görüşün delilidir. Hanefîler de aynı görüşü benimserler. Bu görüşü savunanlar; “abdest alsın!” cümlesini “elini yıkasın” manasına hamlederler. Abdestin bozulmaması, sadece dokunmak şartına bağlıdır. Eğer şehevî bir arzu duyulur ve bir akıntı meydana gelirse, gayet tabiî abdest bozulur. 2- Şâfiîler’e ve Mâlikîler’e göre; insan avucunun içi ile kendisinin veya başka birinin avret yerine dokunacak olsa abdesti bozulur. Yukarıdaki rivâyet de bu görüşün delilidir. Hanbelîler de bu görüştedirler. Yalnız onlar elin içi veya dışı ile dokunmak arasında fark görmezler. Cinsiyet organına dokunmakla abdestin bozulmayacağını ifâde eden Talk b. Ali hadîsi ile, bozulacağını ifâde eden Büsre hadîsini telif etmeye çalışanlar da olmuştur. Bazı âlimler, Büsre hadîsini istihbâba hamlederek ikisini telîf ederler. Bazıları da Büsre hadîsini şehvetle dokunmaya, Talk hadîsini de şehvetsiz dokunmaya hamlederek telîfe çalışmışlardır.
Bize Hennâd [b. Serî], ona Mülazim [b. Amr], ona Abdullah b. Bedr, ona Kays b. Talk b. Ali, ona da babası Talk b. Ali şöyle rivayet etmiştir: "Bir heyet olarak yola çıkmıştık. Rasulullah'ın (sav) huzuruna varınca kendisine biat ettik ve birlikte namaz kıldık. Rasulullah (sav) namazı bitirdiğinde bedevî görünümlü bir adam geldi ve 'Ey Allah'ın Rasulü namazda cinsel organına dokunan bir adam(ın abdesti bozulur mu) ne dersiniz?' diye sordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'o senin vücudunda bir et parçası' ya da 'senin vücudunun bir parçadır' dedi."
Bize Ebû Muaviye, ona el-A'meş, ona Ebû Salih, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Her kim güzelce abdest alır sonra da Cuma namazına gider, (ön tarafa) yaklaşır, susar ve (hutbeyi) dinlerse, o günle gelecek cuma arasında ve bu (bir haftaya) üç gün daha ilave edilerek işlediği (küçük) günahları bağışlanır. Camide çakıl taşlarını elleyen de lağiv (gereksiz şeylerle uğraşmış) yapmış olur."
Bize Bekir b. Sehl, ona Abdullah b. Yusuf, ona el-Hewysem b. Humeyd, ona el-Alâ' b. el-Hâris, ona Mekhûl, ona Anbese b. Ebî Süfyan, ona da Ümmü Habîbe (ra), Rasûlullah'dan (sav) şöyle duyduğunu rivâyet etti: "Kim tenasül uzvuna temas ederse abdest alsın!"
Bize Ahmed b. el-Muallâ ed-Dımaşkî, ona Hişâm b. Ammâr, ona el-Velîd b. Müslim, ona Abdurrahman b. Nemir el-Yahsubî, ona ez-Zührî, ona da Urve, Mervân'ın şöyle dediğini işittiğini haber verdi: Bana Büsre bint Safvân'ın haber verdiğine göre Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işitmiş: "Tenasül uzvuna temas eden abdest alsın!"
Bize Ebû Zur'a Abdurrahman b. Amr ed-Dımaşkî, ona Amr b. Osman el-Kilâbî, ona Ubeydullah b. Amr, ona İshak b. Râşid, ona Ebû Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm, ona Urve, ona da Mervân'ın haber verdiğine göre, Büsre bint Safvân (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işitmiş: "Tenasül organlarına dokunan abdest alsın!"
Açıklama: metindeki ifadenin yazımında yanlışlık var doğrusu إنما هُو حِذْيَة مِنْك olacak.