471 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Hasan b. Muhammed ez-Zaferânî ve Mâlik b. Halil, onlara İbn Ebu Adiy, ona Şu'be, ona Hakem ve Mansur, onlara İbrahim, ona Abdurrahman b. Yezid şöyle demiştir: "Abdullah, Kâbe'yi sol tarafına, Arafat’ı sağ tarafına alarak Akabe cemresine yedi çakıl taşı büyüklüğünde taş attıktan sonra 'İşte, kendisine Bakara Suresi inen zatın durduğu yer tam burasıdır' dedi." [Ebu Abdurrahman (Nesaî) der ki: Ben, bu hadisin rivayetinde, İbn Ebu Adiy’den başka, Mansur’un adını zikreden kimse bilmiyorum, yüce Allah en iyi bilendir.]
Bize Mücahid b. Musa, ona Huşeym, ona Muğire, ona İbrahim, ona da Abdurrahman b. Yezid şöyle demiştir: "Ben, İbn Mesud’u Akabe cemresine vadinin iç tarafından taş atarken gördüm, sonra da 'Kendisinden başka hiçbir ilah olmayana yemin ederim ki kendisine Bakara Suresi inen o zâtın durduğu yer işte burasıdır' dedi."
Bize Hasan b. Muhammed ez-Zaferânî ve Mâlik b. Halil, onlara İbn Ebu Adiy, ona Şu'be, ona Hakem ve Mansur, onlara İbrahim, ona Abdurrahman b. Yezid şöyle demiştir: "Abdullah, Kâbe'yi sol tarafına, Arafat’ı sağ tarafına alarak Akabe cemresine yedi çakıl taşı büyüklüğünde taş attıktan sonra 'İşte, kendisine Bakara Suresi inen zatın durduğu yer tam burasıdır' dedi." [Ebu Abdurrahman (Nesaî) der ki: Ben, bu hadisin rivayetinde, İbn Ebu Adiy’den başka, Mansur’un adını zikreden kimse bilmiyorum, yüce Allah en iyi bilendir.]
Bize Hasan b. Muhammed ez-Zaferânî ve Mâlik b. Halil, onlara İbn Ebu Adiy, ona Şu'be, ona Hakem ve Mansur, onlara İbrahim, ona Abdurrahman b. Yezid şöyle demiştir: "Abdullah, Kâbe'yi sol tarafına, Arafat’ı sağ tarafına alarak Akabe cemresine yedi çakıl taşı büyüklüğünde taş attıktan sonra 'İşte, kendisine Bakara Suresi inen zatın durduğu yer tam burasıdır' dedi." [Ebu Abdurrahman (Nesaî) der ki: Ben, bu hadisin rivayetinde, İbn Ebu Adiy’den başka, Mansur’un adını zikreden kimse bilmiyorum, yüce Allah en iyi bilendir.]
Bize Hasan b. Muhammed ez-Zaferânî ve Mâlik b. Halil, onlara İbn Ebu Adiy, ona Şu'be, ona Hakem ve Mansur, onlara İbrahim, ona Abdurrahman b. Yezid şöyle demiştir: "Abdullah, Kâbe'yi sol tarafına, Arafat’ı sağ tarafına alarak Akabe cemresine yedi çakıl taşı büyüklüğünde taş attıktan sonra 'İşte, kendisine Bakara Suresi inen zatın durduğu yer tam burasıdır' dedi." [Ebu Abdurrahman (Nesaî) der ki: Ben, bu hadisin rivayetinde, İbn Ebu Adiy’den başka, Mansur’un adını zikreden kimse bilmiyorum, yüce Allah en iyi bilendir.]
Bize Abdullah b. Abdülvehhab, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ziyâdî'nin arkadaşı Abdulhamid, ona Abdullah b. Haris şöyle söylemiştir: İbn Abbas çamurlu bir günde bize hutbe okudu. Müezzine 'Hayye ale's-salâ' sözüne ulaştığında namaz evlerde kılınacak diye seslenmesini emretti. İnsanlar bu söz üzerine birbirine bakıştılar. Bunun üzerine İbn Abbas: 'Sizler bunu beğenmemişe benziyorsunuz. Nebi'yi (sav) kastederek halbuki bunu benden daha hayırlı olan zat yaptı. Bu (cuma namazı) kılınması zorunlu bir namazdır. Ben ise sizleri evlerinizden çıkararak sıkıntıya sokmak istemedim' dedi. Hammâd, ona Asım, ona da Abdullah b. Haris tarikiyle İbn Abbas'tan yukarıdaki hadisin benzerini nakletti. Ancak bu rivayette İbn Abbas 'Ben sizleri sıkıntıya sokmak istemedim, (yoksa) gelecektiniz ve dizlerinize kadar çamura batacaktınız' dedi.
Açıklama: Rivayet, İbn Hacer'e göre muallak olmayıp önceki rivayete atıfla mevsuldür (Fethü'l-bari, Darü'l-Marife, II, 158).
Bize Müsedded, ona Hammad, ona Eyyüb, ez-Ziyâdî'nin arkadaşı Abdülhamid ve Asım el-Ahvel, onlara da Abdullah b. Haris şöyle demiştir: "İbn Abbas (yerlerin) çamurlu olduğu bir günde bize hutbe vermişti. Müezzin 'Haydi namaza' bölümünü okuyacağı sırada, ona "namaz bulunduğunuz yerde kılınacak (es-salâtü fi'r-rihâl)" diye nida etmesini emretti. Bunun üzerinde orada bulunanlar birbirlerine baktı. Bu uygulamayı İbn Abbas'tan daha hayırlı bir kimse (Hz. Peygamber) yapmıştır. Bu durum zaruri bir durumdur."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle demiştir: Abdullah b. Abbas'ı "vel-Murselâti urfen" (Murselât) Suresini okurken işiten Ümmü Fadl şöyle demiştir: Ey oğulcağızım, Allah'a yemin ederim ki, bu sureyi okuyarak hatıramı canlandırdın. Ben Rasulullah'ı (sav) kıldırdığı son akşam namazında bu sureyi okurken işitmiştim.
Bize Abdullah b. Abdülvehhab, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ziyâdî'nin arkadaşı Abdulhamid, ona Abdullah b. Haris şöyle söylemiştir: İbn Abbas çamurlu bir günde bize hutbe okudu. Müezzine 'Hayye ale's-salâ' sözüne ulaştığında namaz evlerde kılınacak diye seslenmesini emretti. İnsanlar bu söz üzerine birbirine bakıştılar. Bunun üzerine İbn Abbas: 'Sizler bunu beğenmemişe benziyorsunuz. Nebi'yi (sav) kastederek halbuki bunu benden daha hayırlı olan zat yaptı. Bu (cuma namazı) kılınması zorunlu bir namazdır. Ben ise sizleri evlerinizden çıkararak sıkıntıya sokmak istemedim' dedi. Hammâd, ona Asım, ona da Abdullah b. Haris tarikiyle İbn Abbas'tan yukarıdaki hadisin benzerini nakletti. Ancak bu rivayette İbn Abbas 'Ben sizleri sıkıntıya sokmak istemedim, (yoksa) gelecektiniz ve dizlerinize kadar çamura batacaktınız' dedi.
Bize Müsedded, ona Hammad, ona Eyyüb, ez-Ziyâdî'nin arkadaşı Abdülhamid ve Asım el-Ahvel, onlara da Abdullah b. Haris şöyle demiştir: "İbn Abbas (yerlerin) çamurlu olduğu bir günde bize hutbe vermişti. Müezzin "Haydi namaza" bölümünü okuyacağı sırada, ona "namaz bulunduğunuz yerde kılınacak (es-salâtü fi'r-rihâl)" diye nida etmesini emretti. Bunun üzerinde orada bulunanlar birbirlerine baktı. Bu uygulamayı İbn Abbas'tan daha hayırlı bir kimse (Hz. Peygamber) yapmıştır. Bu durum zaruri bir durumdur."