Öneri Formu
Hadis Id, No:
14180, T002434
Hadis:
أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا أَبُو حَيَّانَ التَّيْمِىُّ عَنْ أَبِى زُرْعَةَ بْنِ عَمْرِو بْنِ جَرِيرٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ :أُتِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِلَحْمٍ فَرُفِعَ إِلَيْهِ الذِّرَاعُ فَأَكَلَهُ وَكَانَتْ تُعْجِبُهُ فَنَهَسَ مِنْهَا نَهْسَةً ثُمَّ قَالَ: « أَنَا سَيِّدُ النَّاسِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ هَلْ تَدْرُونَ لِمَ ذَاكَ ؟ يَجْمَعُ اللَّهُ النَّاسَ الأَوَّلِينَ وَالآخِرِينَ فِى صَعِيدٍ وَاحِدٍ فَيُسْمِعُهُمُ الدَّاعِى وَيَنْفُذُهُمُ الْبَصَرُ وَتَدْنُو الشَّمْسُ مِنْهُمْ فَيَبْلُغُ النَّاسُ مِنَ الْغَمِّ وَالْكَرْبِ مَا لاَ يُطِيقُونَ وَلاَ يَحْتَمِلُونَ فَيَقُولُ النَّاسُ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ أَلاَ تَرَوْنَ مَا قَدْ بَلَغَكُمْ ؟أَلاَ تَنْظُرُونَ مَنْ يَشْفَعُ لَكُمْ إِلَى رَبِّكُمْ ؟ فَيَقُولُ النَّاسُ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ: عَلَيْكُمْ بِآدَمَ . فَيَأْتُونَ آدَمَ فَيَقُولُونَ :أَنْتَ أَبُو الْبَشَرِ خَلَقَكَ اللَّهُ بِيَدِهِ وَنَفَخَ فِيكَ مِنْ رُوحِهِ وَأَمَرَ الْمَلاَئِكَةَ فَسَجَدُوا لَكَ اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ ؟ أَلاَ تَرَى مَا قَدْ بَلَغَنَا؟ فَيَقُولُ لَهُمْ آدَمُ :إِنَّ رَبِّى قَدْ غَضِبَ الْيَوْمَ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ قَبْلَهُ مِثْلَهُ وَلَنْ يَغْضَبَ بَعْدَهُ مِثْلَهُ وَإِنَّهُ قَدْ نَهَانِى عَنِ الشَّجَرَةِ فَعَصَيْتُ نَفْسِى نَفْسِى نَفْسِى اذْهَبُوا إِلَى غَيْرِى اذْهَبُوا إِلَى نُوحٍ . فَيَأْتُونَ نُوحًا فَيَقُولُونَ يَا نُوحُ أَنْتَ أَوَّلُ الرُّسُلِ إِلَى أَهْلِ الأَرْضِ وَقَدْ سَمَّاكَ اللَّهُ عَبْدًا شَكُورًا اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ أَلاَ تَرَى مَا قَدْ بَلَغَنَا فَيَقُولُ لَهُمْ نُوحٌ إِنَّ رَبِّى قَدْ غَضِبَ الْيَوْمَ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ قَبْلَهُ مِثْلَهُ وَلَنْ يَغْضَبَ بَعْدَهُ مِثْلَهُ وَإِنَّهُ قَدْ كَانَ لِى دَعْوَةٌ دَعَوْتُهَا عَلَى قَوْمِى نَفْسِى نَفْسِى نَفْسِى اذْهَبُوا إِلَى غَيْرِى اذْهَبُوا إِلَى إِبْرَاهِيمَ . فَيَأْتُونَ إِبْرَاهِيمَ فَيَقُولُونَ يَا إِبْرَاهِيمُ أَنْتَ نَبِىُّ اللَّهِ وَخَلِيلُهُ مِنْ أَهْلِ الأَرْضِ اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ فَيَقُولُ إِنَّ رَبِّى قَدْ غَضِبَ الْيَوْمَ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ قَبْلَهُ وَلَنْ يَغْضَبَ بَعْدَهُ مِثْلَهُ وانه قد نهاني عن الشجرة فمصيت نفسي نفسي نفسي اذهبوا الى غيري اذهبواالى نوح فياتون نوحا فيقولون: يانوح انت اول الرسل الى اهل الارض وقد سماك الله عبدا شكورا اشفع لنا الى ربك الا ترى الى مانحن فيه ؟ الاترى ماقد بلغنا ؟ قيقول لهم نوح : ان ربي قد غضب اليوم غضبا لم ييغضب قبله مثله وان يغضب بعده مثله وانه قد كان لي دعوة دعوتها على قومي نفسي نفسي نفسي اذهبوا الى غيري اذهبوا الى ابراهيم فياتون ابراهيم فيقولون : ياابراهيم انت نبي الله وخليله من اهل االارض اشفع لنا الى ربك الا ترى مانحن فيه؟ فيقول ان ربي قد غضب اليوم غضبا لم يغضب قبله مثله ولن يغضب بعده مثله وَإِنِّى قَدْ كَذَبْتُ ثَلاَثَ كَذَبَاتٍ فَذَكَرَهُنَّ أَبُو حَيَّانَ فِى الْحَدِيثِ نَفْسِى نَفْسِى نَفْسِى اذْهَبُوا إِلَى غَيْرِى اذْهَبُوا إِلَى مُوسَى . فَيَأْتُونَ مُوسَى فَيَقُولُونَ :يَا مُوسَى أَنْتَ رَسُولُ اللَّهِ فَضَّلَكَ اللَّهُ بِرِسَالَتِهِ وَبِكَلاَمِهِ عَلَى الْبَشَرِ اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ؟ فَيَقُولُ :إِنَّ رَبِّى قَدْ غَضِبَ الْيَوْمَ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ قَبْلَهُ مِثْلَهُ وَلَنْ يَغْضَبَ بَعْدَهُ مِثْلَهُ وَإِنِّى قَدْ قَتَلْتُ نَفْسًا لَمْ أُومَرْ بِقَتْلِهَا نَفْسِى نَفْسِى نَفْسِى اذْهَبُوا إِلَى غَيْرِى اذْهَبُوا إِلَى عِيسَى . فَيَأْتُونَ عِيسَى فَيَقُولُونَ يَا عِيسَى أَنْتَ رَسُولُ اللَّهِ وَكَلِمَتُهُ أَلْقَاهَا إِلَى مَرْيَمَ وَرُوحٌ مِنْهُ وَكَلَّمْتَ النَّاسَ فِى الْمَهْدِ اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ ؟فَيَقُولُ عِيسَى: إِنَّ رَبِّى قَدْ غَضِبَ الْيَوْمَ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ قَبْلَهُ مِثْلَهُ وَلَنْ يَغْضَبَ بَعْدَهُ مِثْلَهُ وَلَمْ يَذْكُرْ ذَنْبًا نَفْسِى نَفْسِى نَفْسِى اذْهَبُوا إِلَى غَيْرِى اذْهَبُوا إِلَى مُحَمَّدٍ . قَالَ فَيَأْتُونَ مُحَمَّدًا فَيَقُولُونَ: يَا مُحَمَّدُ أَنْتَ رَسُولُ اللَّهِ وَخَاتَمُ الأَنْبِيَاءِ وَقَدْ غُفِرَ لَكَ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ؟ فَأَنْطَلِقُ فَآتِى تَحْتَ الْعَرْشِ فَأَخِرُّ سَاجِدًا لِرَبِّى ثُمَّ يَفْتَحُ اللَّهُ عَلَىَّ مِنْ مَحَامِدِهِ وَحُسْنِ الثَّنَاءِ عَلَيْهِ شَيْئًا لَمْ يَفْتَحْهُ عَلَى أَحَدٍ قَبْلِى ثُمَّ يُقَالُ: يَا مُحَمَّدُ ارْفَعْ رَأْسَكَ سَلْ تُعْطَهُ وَاشْفَعْ تُشَفَّعْ . فَأَرْفَعُ رَأْسِى فَأَقُولُ :يَا رَبِّ أُمَّتِى يَا رَبِّ أُمَّتِى يَا رَبِّ أُمَّتِى . فَيَقُولُ :يَا مُحَمَّدُ أَدْخِلْ مِنْ أُمَّتِكَ مَنْ لاَ حِسَابَ عَلَيْهِ مِنَ الْبَابِ الأَيْمَنِ مِنْ أَبْوَابِ الْجَنَّةِ وَهُمْ شُرَكَاءُ النَّاسِ فِيمَا سِوَى ذَلِكَ مِنَ الأَبْوَابِ ثُمَّ قَالَ :وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ إِنَّ مَا بَيْنَ الْمِصْرَاعَيْنِ مِنْ مَصَارِيعِ الْجَنَّةِ كَمَا بَيْنَ مَكَّةَ وَهَجَرَ وَكَمَا بَيْنَ مَكَّةَ وَبُصْرَى » . وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى بَكْرٍ الصِّدِّيقِ وَأَنَسٍ وَعُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ وَأَبِى سَعِيدٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَأَبُو حَيَّانَ التَّيْمِىُّ اسْمُهُ يَحْيَى بْنُ سَعِيدِ بْنِ حَيَّانَ كُوفِىٌّ وَهُوَ ثِقَةٌ وَأَبُو زُرْعَةَ بْنُ عَمْرِو بْنِ جَرِيرٍ اسْمُهُ هَرِمٌ .
Tercemesi:
Bize Suveyd b. Nasr, ona Abdullah b. el-Mübarek, ona Ebu Hayyan et-Teymî, ona Ebu Zur’a b. Amr b. Cerir, ona da Ebu Hureyre’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah’a (sav) bir et getirildi, ona etin kol kısmı ayrıldı, onu yedi, etin o tarafını beğenirdi, ondan bir ısırık aldıktan sonra şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde insanların efendisi ben olacağım, bunun neden böyle olduğunu biliyor musunuz? Allah öncekileri ve sonrakileriyle bütün insanları bir tek düzlükte toplayıp bir araya getirecektir. Davetçi onlara sesini işittirecek, göz onlara nüfuz edecektir. Güneş onlara öyle bir yaklaşacak ki, insanların keder ve sıkıntıları, takatlerinin kaldıramayacağı ve taşıyamayacakları bir sınıra ulaşacaktır. İnsanların biri diğerine: Durumun nereye kadar vardığını görmüyor musunuz? Rabbinizin nezdinde size şefaat edecek kimse var mı, neden bakmıyorsunuz? derler. Tekrar insanların biri diğerine: En iyisi Âdem’e söylemeye bakınız, diyecekler ve Âdem’e gidip: Sen beşerin atasısın, Allah seni eliyle yarattı, sana (emriyle var ettiği) ruhundan üfledi, meleklere verdiği emir üzerine sana secde ettiler. Rabbin nezdinde bizim için şefaat et, içinde bulunduğumuz hale bakmaz mısın? Ne duruma geldiğimizi görmez misin? diyecekler. Âdem onlara: Şüphesiz Rabbim bugün daha önce benzeri gazaplanmadığı, bundan sonra da benzeri gazaplanmayacağı bir öfkeyle gazaplanmış bulunuyor. Ve O, vaktiyle bana o ağacı yasaklamıştı da ben O’na itaat etmemiştim. Ben burada canımı kurtarmaya bakıyorum, kendimi, nefsimi kurtarmak istiyorum, (iyisi mi) siz benden başkasına gidin, Nuh’a gidin, diyecek.
Onlar da Nuh’a giderek, ey Nuh, sen yeryüzüne gönderilmiş ilk rasulsun, hem Allah senden pek şükredici bir kul olarak söz etmiş bulunuyor. Haydi, Rabbin nezdinde bize şefaatçi ol, içinde bulunduğumuz bu hali görmez misin? Ne hale geldiğimize bakmaz mısın? diyecekler. Nuh kendilerine: Şüphesiz Rabbim bugün öyle bir gazap etmiş ki, ne bundan önce bunun gibi gazaplanmıştır, ne de bundan sonra bunun gibi gazaplanacaktır, diğer taraftan benim kabul olunacak bir duam vardı, onu da kavmim aleyhine yaptım, kendimi, nefsimi kurtarmaya bakıyorum, (iyisi mi) siz benden başkasına gidiniz, İbrahim’e gidiniz, diyecek.
Onlar da İbrahim’e gelerek: Ey İbrahim, sen Allah’ın Nebisi, yeryüzündekiler arasından onun can dostusun (Halilisin). Rabbin nezdinde bizim için şefaatçi ol, içinde bulunduğumuz bu hale bakmaz mısın? diyecekler. O: Şüphesiz benim Rabbim bugün öyle bir öfkelenmiş ki, ne bundan önce böyle öfkelenmişti, ne de bundan sonra böyle öfkelenecektir, ayrıca ben üç yalan söylemiştim, diyecek. -Ebu Hayyan rivayet ettiği hadiste bu üç yalanı da zikretmiş bulunmaktadır.- Artık ben nefsimi, kendimi, nefsimi kurtarmaya bakıyorum, o halde siz benden başkasına gidin. Musa’ya gidin, diyecek.
Musa’ya giderek: Ey Musa, sen Allah’ın Rasulü’sün, sana verdiği risaleti ile, seninle konuşması ile seni diğer insanlara üstün kıldı. Rabbin nezdinde bizim için şefaat et, içinde bulunduğumuz bu hali görmez misin? derler. O: Şüphesiz Rabbim bugün öyle bir gazap etmiş ki, ne bundan önce böyle gazap etmiştir, ne bundan sonra böyle gazap edecektir. Hem ben öldürmekle emr olunmadığım bir kişi öldürmüştüm. Nefsimi, kendimi, canımı kurtarmaya bakıyorum, siz benden başkasına gidin, İsa’ya gidin, diyecek.
Bunun üzerine İsa’ya gidecekler ve: Ey İsa, sen Allah’ın Rasulü, Meryem’e bıraktığı kelimesi ve ondan bir ruhsun, beşikte iken insanlarla konuştun. Rabbinin nezdinde bize şefaat et, içinde bulunduğumuz bu hali görmez misin? diyecekler. Bunun üzerine İsa: Rabbim bugün öyle bir gazap etmiş ki, ne bundan önce böyle gazap etmişti, ne bundan sonra böyle gazap edecektir diyecek, –herhangi bir günahı zikretmeyerek-, nefsimi, kendimi, canımı kurtarmaya bakıyorum, benden başkasına gidin, Muhammed’e gidin, diyecek.
Onlar da Muhammed’e gelecekler ve şöyle diyecekler: Ey Muhammed, sen Allah’ın Rasulü, nebilerin sonuncususun, senin geçmiş ve gelecek günahlarını sana bağışlamıştır. Rabbimiz nezdinde bize şefaat et, içinde bulunduğumuz bu hali görmez misin? diyecekler. Bunun üzerine ben de kalkıp, Arşın altına gelip, Rabbimin huzuruna secdeye varacağım. Sonra Allah bana benden önce hiçbir kimseye lütfetmediği ona pek güzel hamd ve senalar ilham edecek. Sonra da: Ey Muhammed, başını kaldır, iste, o sana verilecek, şefaat et, şefaatin kabul olunacak, buyurulur. Ben de başımı kaldıracağım ve: Rabbim ümmetimi, Rabbim ümmetimi, Rabbim ümmetimi (kurtarmanı diliyorum), diyeceğim. Rabbim: Ey Muhammed, ümmetin arasından hesaba çekilmeyecek olanları, cennet kapılarının sağ kapısından onları cennete koy, onlar aynı zamanda onun dışındaki diğer kapılardan da bütün insanlarla ortak olarak gireceklerdir. Sonra Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Nefsim elinde olana yemin ederim ki, cennet kapılarının kanatlarından iki kanadı arasındaki mesafe Mekke ile Hecer arası, Mekke ile Busrâ arası kadardır.”
Bu hususta Ebu Bekir es-Sıddık, Enes, Ukbe b. Âmir ve Ebu Saîd’den de gelmiş rivayetler vardır.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Ebu Hayyan et-Teymî’nin adı Yahya b. Saîd b. Hayyan olup Kûfelidir, sika bir ravidir. Ebu Zur’a b. Amr b. Cerir’in adı ise Herim’dir.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
أَنَا سَيِّدُ النَّاسِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyâme 10, 4/622
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Zür'a b. Amr el-Beceli (Herim b. Amr b. Cerir b. Abdullah)
3. Ebu Hayyan Yahya b. Saîd et-Teymî (Yahya b. Saîd b. Hayyan)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Süveyd b. Nasr el-Mervezi (Süveyd b. Nasr b. Süveyd)
Konular:
Allah İnancı, kızması / gazabı/ buğzetmesi ve sebepleri
Allah İnancı, varlığı ve birliği
Hz. Peygamber, diğer peygamberlerden farkı
Hz. Peygamber, sevdiği yemekler
Hz. Peygamber, ümmet sevgisi
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, sıkıntıları
Peygamberler, Hz. Adem
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Peygamberler, Hz. Nuh
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Şefaat, şefaat
Öneri Formu
Hadis Id, No:
40152, DM001429
Hadis:
أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ أَخْبَرَنَا سَيَّارٌ قَالَ سَمِعْتُ يَزِيدَ الْفَقِيرَ يَقُولُ سَمِعْتُ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« أُعْطِيتُ خَمْساً لَمْ يُعْطَهُنَّ نَبِىٌّ قَبْلِى : كَانَ النَّبِىُّ يُبْعَثُ إِلَى قَوْمِهِ خَاصَّةً وَبُعِثْتُ إِلَى النَّاسِ كَافَّةً ، وَأُحِلَّتْ لِىَ الْغَنَائِمُ وَحُرِّمَتْ عَلَى مَنْ كَانَ قَبْلِى ، وَجُعِلَتْ لِىَ الأَرْضُ طَيِّبَةً مَسْجِداً وَطَهُوراً ، وَيُرْعَبُ مِنَّا عَدُوُّنَا مَسِيرَةَ شَهْرٍ ، وَأُعْطِيتُ الشَّفَاعَةَ ».
Tercemesi:
Bize Yahya b. Hassan, ona Huşeym, ona da Seyyar’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Yezid el-Fakir’i şöyle derken dinledim: Cabir b. Abdullah’ı şöyle derken dinledim: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Benden önce hiçbir nebiye verilmemiş beş şey bana verildi: Benden önce her bir nebi özel olarak kendi kavmine gönderilirdi, ben ise bütün insanlara gönderildim. Ganimetler benden öncekilere haram kılınmış olduğu halde bana helal kılındı. Yeryüzü benim için tertemiz hem bir mescid, hem bir temizlenme aracı kılındı. Düşmanımız bir aylık mesafeden bizden korkar ve bana şefaat de verildi.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Salât 111, 2/873
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Osman Yezid b. Suheyb el-Fakir (Yezid b. Suheyb)
3. Ebu Hakem Seyyâr b. Ebu Seyyâr el-Anezî (Seyyâr b. Verdân)
4. Ebu Muaviye Hüşeym b. Beşir es-Sülemî (Hüşeym b. Beşir b. el-Kasım b. Dinar)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Hassan el-Bekrî (Yahya b. Hassan b. Hayyan)
Konular:
Hz. Peygamber, diğer peygamberlerden farkı
KTB, NAMAZ,
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32830, B003340
Hadis:
حَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ نَصْرٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ حَدَّثَنَا أَبُو حَيَّانَ عَنْ أَبِى زُرْعَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى دَعْوَةٍ ، فَرُفِعَ إِلَيْهِ الذِّرَاعُ ، وَكَانَتْ تُعْجِبُهُ ، فَنَهَسَ مِنْهَا نَهْسَةً وَقَالَ « أَنَا سَيِّدُ الْقَوْمِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ، هَلْ تَدْرُونَ بِمَنْ يَجْمَعُ اللَّهُ الأَوَّلِينَ وَالآخِرِينَ فِى صَعِيدٍ وَاحِدٍ فَيُبْصِرُهُمُ النَّاظِرُ وَيُسْمِعُهُمُ الدَّاعِى ، وَتَدْنُو مِنْهُمُ الشَّمْسُ ، فَيَقُولُ بَعْضُ النَّاسِ أَلاَ تَرَوْنَ إِلَى مَا أَنْتُمْ فِيهِ ، إِلَى مَا بَلَغَكُمْ ، أَلاَ تَنْظُرُونَ إِلَى مَنْ يَشْفَعُ لَكُمْ إِلَى رَبِّكُمْ فَيَقُولُ بَعْضُ النَّاسِ أَبُوكُمْ آدَمُ ، فَيَأْتُونَهُ فَيَقُولُونَ يَا آدَمُ أَنْتَ أَبُو الْبَشَرِ ، خَلَقَكَ اللَّهُ بِيَدِهِ وَنَفَخَ فِيكَ مِنْ رُوحِهِ ، وَأَمَرَ الْمَلاَئِكَةَ فَسَجَدُوا لَكَ ، وَأَسْكَنَكَ الْجَنَّةَ ، أَلاَ تَشْفَعُ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ وَمَا بَلَغَنَا فَيَقُولُ رَبِّى غَضِبَ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ قَبْلَهُ مِثْلَهُ ، وَلاَ يَغْضَبُ بَعْدَهُ مِثْلَهُ ، وَنَهَانِى عَنِ الشَّجَرَةِ فَعَصَيْتُهُ ، نَفْسِى نَفْسِى ، اذْهَبُوا إِلَى غَيْرِى ، اذْهَبُوا إِلَى نُوحٍ . فَيَأْتُونَ نُوحًا فَيَقُولُونَ يَا نُوحُ أَنْتَ أَوَّلُ الرُّسُلِ إِلَى أَهْلِ الأَرْضِ ، وَسَمَّاكَ اللَّهُ عَبْدًا شَكُورًا ، أَمَا تَرَى إِلَى مَا نَحْنُ فِيهِ أَلاَ تَرَى إِلَى مَا بَلَغَنَا أَلاَ تَشْفَعُ لَنَا إِلَى رَبِّكَ فَيَقُولُ رَبِّى غَضِبَ الْيَوْمَ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ قَبْلَهُ مِثْلَهُ ، وَلاَ يَغْضَبُ بَعْدَهُ مِثْلَهُ ، نَفْسِى نَفْسِى ، ائْتُوا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم ، فَيَأْتُونِى ، فَأَسْجُدُ تَحْتَ الْعَرْشِ فَيُقَالُ يَا مُحَمَّدُ ارْفَعْ رَأْسَكَ وَاشْفَعْ تُشَفَّعْ ، وَسَلْ تُعْطَهُ » . قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ لاَ أَحْفَظُ سَائِرَهُ .
Tercemesi:
Bize Ebû Hayyân, Ebû Zur'a'dan tahdîs etti ki, Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Biz bir yemek da'vetinde Peygamber'in beraberinde idik. Peygamber'e bir kol ayrılıp önüne konuldu. Çünkü Peygamber etin bu kısmını severdi. Peygamber ondan ön dişleriyle bir lokma kopardı. Ve şöyle buyurdu: "Ben kıyamet gününde bütün insanların seyyidiyim (yânı efendisiyim). Bu neden, bilir misiniz? (diyerek şöyle devam etti:) Allah kıyamet gününde dünyâda önce ve sonra gelip geçmiş bütün insanları düz ve geniş bir sahada toplayacaktır. Öyle düz ve geniş bir saha ki, orada bakan kişi onların hepsini görecek ve çağına seslenince, sesini bütün mahşer halkına işittirecek. Bir de güneş insanlara yaklaşacak. Bu sırada insanların bâzısı:
— İçinde bulunduğunuz, size ulaşan şu gamlı hâli görüyorsunuz! Size Rabb'inize delâlet edecek bir şefaatçi (bulmak çâresine) baksanız ya! diyecek. Bunun üzerine mahşer halkının bâzısı da:
— Babanız Âdem'dir, ona gidin, der. Akabinde ona gelirler ve:
— Yâ Âdem! Sen beşerin babasısın. Allah seni eliyle yarattı ve sana kendi tarafından olan bir ruhtan hayât üfürdü. Meleklere emretti de onlar da sana secde ettiler. Allah seni cennette yerleştirdi. Sen bizlere Rabb 'in katında şefaat etsen ya! İçinde bulunduğumuz ve bize ulaşan şu acıklı hâli görüyorsun işte! derler.
Âdem de:
— Rabb'im (bu gün) öyle öfkeli oldu ki, bundan önce bunun gibi öfkelenmemiş, bundan sonra da bunun benzeri öfkelenmez. Bununla beraber Rabb'im beni o ağaçtan nehyetmiş iken ben O'na âsî olmuştum. (Şimdi ben kendimi düşünüyorum.) Vay nefsim, nefsim! Siz benden başka bir şefaatçiye gidiniz; Nuh'a gidiniz! der.
Onlar da Nuh'a varırlar ve:
— Yâ Nûh! Sen yeryüzü ahâlîsine gönderilen rasûllerin birincisisin. Allah sana Kur'ân'da "Çok şükreden kul" (ei-Isrâ: 3) adını verdi. Bizim içinde bulunduğumuz sıkıntılı durumu görüyorsun, bize erişen musibeti görmektesin, bizlere Rabb'in katında şefaat etsen ya! derler.
Nûh Peygamber de:
— Rabb'im bu gün öyle öfkelidir ki, ne bundan önce böyle öfkelenmiş, ne de bundan sonra bunun benzeri öfkelenir. (Ben de nef-
simi düşünüyorum.) Vay nefsim, nefsim!... Siz o şanlı Peygamber Muhammed'e gidiniz, der.
Bunun üzerine insanlar bana gelirler. Ben de hemen Arş'ın altında secdeye kapanırım. Sonra bana Allah tarafından:
— Yâ Muhammed, başım kaldır, şefaat et; şefaatin kabul olunacak; iste, dileğin sana verilecektir! buyurulur".
Râvî Muhammed ibn Ubeyd: Ben hadîsin kalanını ezberlemiyorum, demiştir (Çünkü uzundur ve başkalarının rivayetlerinden bilinmiştir).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ehadîsü'l-Enbiya 3, 1/864
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Zür'a b. Amr el-Beceli (Herim b. Amr b. Cerir b. Abdullah)
3. Ebu Hayyan Yahya b. Saîd et-Teymî (Yahya b. Saîd b. Hayyan)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Ubeyd et-Tenafisî (Muhammed b. Ubeyd b. Abdurrahman)
5. Ebu İbrahim İshak b. İbrahim el-Buhari (İshak b. İbrahim b. Nasr)
Konular:
Hz. Peygamber, diğer peygamberlerden farkı
Hz. Peygamber, sevdiği yemekler
Hz. Peygamber, üstünlüğü
KTB, YARATILIŞ
Peygamberler, Hz. Adem
Peygamberler, Hz. Adem'in yaratılışı
Peygamberler, Hz. Nuh
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
137769, BS001033
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو الْحُسَيْنِ بْنُ بِشْرَانَ الْعَدْلُ بِبَغْدَادَ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُحَمَّدٍ الصَّفَّارُ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ حَدَّثَنَا يَزِيدُ يَعْنِى ابْنَ هَارُونَ أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ يَعْنِى التَّيْمِىَّ عَنْ سَيَّارٍ عَنْ أَبِى أُمَامَةَ أَنَّ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« فُضِّلْتُ بِأَرْبَعٍ : جُعِلَتِ الأَرْضُ لأُمَّتِى مَسْجِدًا وَطُهُورًا ، فَأَيُّمَا رَجُلٍ مِنْ أُمَّتِى أَتَى الصَّلاَةَ فَلَمْ يَجِدْ مَاءً وَجَدَ الأَرْضَ مَسْجِدًا وَطَهُورًا ، وَأُرْسَلْتُ إِلَى النَّاسِ كَافَّةً ، وَنُصِرْتُ بِالرُّعْبِ مِنْ مَسِيرَةِ شَهْرٍ يَسِيرُ بَيْنَ يَدَىَّ ، وَأُحِلَّتْ لأُمَّتِى الْغَنَائِمُ ».
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Tahâret 1033, 2/152
Senetler:
1. Ebu Ümame Sudey b. Aclân el-Bahilî (Sudey b. Aclân b. Vehb)
2. Seyyar b. Abdullah el-Ümevi (Seyyar b. Abdullah)
3. Ebu Mu'temir Süleyman b. Tarhân et-Teymî (Süleyman b. Tarhân)
4. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
5. Muhammed b. Abdülmelik el-Basri (Muhammed b. Abdülmelik b. Muhammed b. Abdullah b. Halid b. Üseyd)
6. İsmail b. Muhammed es-Saffar (İsmail b. Muhammed b. İsmail b. Salih b. Abdurrahman)
7. Ali b. Muhammed el-Ümevi (Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Bişran)
Konular:
Ganimet, helal kılınmıştır
Hz. Peygamber, bütün insanlara gönderildiği
Hz. Peygamber, diğer peygamberlerden farkı
Hz. Peygamber, düşmanlarına korku salması
Hz. Peygamber, hasaisi
İbadethane, yeryüzü temizdir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
137767, BS001031
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ أَخْبَرَنِى أَبُو النَّضْرِ : مُحَمَّدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ يُوسُفَ الْفَقِيهُ أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ : مُحَمَّدُ بْنُ نَصْرٍ الْفَقِيهُ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا هُشَيْمٌ. قَالَ أَبُو النَّضْرِ وَحَدَّثَنِى الْحَسَنُ بْنُ سُفْيَانَ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ حَدَّثَنَا سَيَّارٌ عَنْ يَزِيدَ الْفَقِيرِ حَدَّثَنَا جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« أُعْطِيتُ خَمْسًا لَمْ يُعْطَهُنَّ أَحَدٌ قَبْلِى : نُصِرْتُ بِالرُّعْبِ مَسِيرَةَ شَهْرٍ ، وَجُعِلَتْ لِىَ الأَرْضُ مَسْجِدًا وَطَهُورًا ، فَأَيُّمَا رَجُلٍ مِنْ أُمَّتِى أَدْرَكَتْهُ الصَّلاَةُ فَلْيُصَلِّ ، وَأُحِلَّتْ لِىَ الْغَنَائِمُ وَلَمْ تَحِلَّ لأَحَدٍ قَبْلِى ، وَأُعْطِيتُ الشَّفَاعَةَ ، وَكَانَ النَّبِىُّ يُبْعَثُ إِلَى قَوْمِهِ خَاصَّةً وَبُعِثْتُ إِلَى النَّاسِ عَامَّةً ». رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِنَانٍ وَغَيْرِهِ عَنْ هُشَيْمٍ وَرَوَاهُ مُسْلِمٌ عَنْ يَحْيَى بْنِ يَحْيَى وَأَبِى بَكْرِ بْنِ أَبِى شَيْبَةَ وَقَالَ فِى الْحَدِيثِ :« وَجُعِلَتْ لِىَ الأَرْضُ طَيِّبَةً طَهُورًا وَمَسْجِدًا ».
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Tahâret 1031, 2/151
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Osman Yezid b. Suheyb el-Fakir (Yezid b. Suheyb)
3. Ebu Hakem Seyyâr b. Ebu Seyyâr el-Anezî (Seyyâr b. Verdân)
4. Ebu Muaviye Hüşeym b. Beşir es-Sülemî (Hüşeym b. Beşir b. el-Kasım b. Dinar)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Yahya en-Neysâbûrî (Yahya b. Yahya b. Bekir b. Abdurrahman)
5. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
6. Ebu Abbas Hasan b. Süfyan eş-Şeybanî (Hasan b. Süfyan b. Amir b. Abdulaziz)
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Nasr el-Mervezî (Muhammed b. Nasr b. Haccac)
7. Ebu Nadr Muhammed b. Muhammed et-Tûsî (Muhammed b. Muhammed b. Yusuf b. Haccac)
8. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
Ganimet, helal kılınmıştır
Hz. Peygamber, bütün insanlara gönderildiği
Hz. Peygamber, diğer peygamberlerden farkı
Hz. Peygamber, düşmanlarına korku salması
Hz. Peygamber, hasaisi
İbadethane, yeryüzü temizdir
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
154956, BS017772
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ وَأَبُو عَبْدِ اللَّهِ : إِسْحَاقُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ يُوسُفَ السُّوسِىُّ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ : مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ حَدَّثَنَا الرَّبِيعُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْمُرَادِىُّ وَسَعِيدُ بْنُ عُثْمَانَ قَالاَ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ بَكْرٍ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ حَدَّثَنِى أَبُو عَمَّارٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ فَرُّوخَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« أَنَا سَيِّدُ بَنِى آدَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَأَوَّلُ مَنْ تَنْشَقُّ عَنْهُ الأَرْضُ وَأَوَّلُ شَافِعٍ وَأَوَّلُ مُشَفَّعٍ ». أَخْرَجَهُ مُسْلِمٌ فِى الصَّحِيحِ مِنْ حَدِيثِ الأَوْزَاعِىِّ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Siyer 17772, 18/13
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Abdullah b. Ferrûh et-Teymî (Abdullah b. Ferrûh)
3. Ebu Ammar Şeddad b. Abdullah el-Kuraşî (Şeddad b. Abdullah)
4. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
5. Ebu Abdullah Bişr b. Bekir el-Becelî (Bişr b. Bekir)
6. Said b. Osman el-Cürcani (Said b. Osman)
6. Rabi' b. Süleyman el-Murâdî (Rabi' b. Süleyman b. Abdülcebbâr b. Kâmil)
7. Muhammed b. Yakub el-Ümevî (Muhammed b. Yakub b. Yusuf b. Ma'kil b. Sinan b. Abdullah)
8. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
8. Ebu Abdullah İshak b. Muhammed es-Sûsî (İshak b. Muhammed b. Yusuf b. Yakub)
Konular:
Hz. Peygamber, diğer peygamberlerden farkı
Hz. Peygamber, üstünlüğü
İman, Ahirete, mahşer günü
Kıyamet, ahvali
KTB, İMAN
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
154957, BS017773
Hadis:
وَأَخْبَرَنَا أَبُو عَلِىٍّ الرُّوذْبَارِىُّ وَأَبُو عَبْدِ اللَّهِ بْنُ بَرْهَانَ وَأَبُو الْحُسَيْنِ بْنُ الْفَضْلِ الْقَطَّانُ وَغَيْرُهُمْ قَالُوا أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُحَمَّدٍ الصَّفَّارُ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَرَفَةَ حَدَّثَنَا الْقَاسِمُ بْنُ مَالِكٍ الْمُزَنِىُّ عَنِ الْمُخْتَارِ بْنِ فُلْفُلٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« أَنَا أَوَّلُ شَفِيعٍ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَأَنَا أَكْثَرُ الأَنْبِيَاءِ تَبَعًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ مِنَ الأَنْبِيَاءِ لَمَنْ يَأْتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَا مَعَهُ مُصَدِّقٌ غَيْرُ وَاحِدٍ ». أَخْرَجَهُ مُسْلِمٌ مِنْ أَوْجُهٍ عَنِ الْمُخْتَارِ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Siyer 17773, 18/13
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Muhtar b. Fülfül el-Kuraşi (Muhtar b. Fülfül)
3. Ebu Cafer Kasım b. Malik el-Müzeni (Kasım b. Malik)
4. Hasan b. Arafe el-Abdi (Hasan b. Arafe b. Yezid)
5. İsmail b. Muhammed es-Saffar (İsmail b. Muhammed b. İsmail b. Salih b. Abdurrahman)
6. Ebu Ali Hasan b. Muhammed et-Tûsî (Hüseyin b. Muhammed b. Muhammed b. Ali b. Hâtim)
6. Ebu Abdullah Hüseyin b. Ömer el-Bezzaz (Hüseyin b. Ömer b. Burhan)
Konular:
Hz. Peygamber, diğer peygamberlerden farkı
İman, Ahirete, mahşer günü
Kıyamet, ahvali
KTB, İMAN
Peygamberler, inananların sayısı
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
137810, BS001073
Hadis:
وَأَخْبَرَنَا أَبُو الْحَسَنِ : عَلِىُّ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ عَبْدَانَ أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عُبَيْدٍ الصَّفَّارُ أَخْبَرَنَا ابْنُ مِلْحَانَ حَدَّثَنَا يَحْيَى يَعْنِى ابْنَ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنِ ابْنِ الْهَادِ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- عَامَ غَزْوَةِ تَبُوكَ قَامَ مِنَ اللَّيْلِ يُصَلِّى فَذَكَرَ الْحَدِيثَ. قَالَ :« لَقَدْ أُعْطِيتُ اللَّيْلَ خَمْسًا مَا أُعْطِيَهِنَّ أَحَدٌ كَانَ قَبْلِى ». فَذَكَرَ الْحَدِيثَ قَالَ فِيهِ :« وَجُعِلَتْ لِى الأَرْضُ مَسْجِدًا وَطَهُورًا أَيْنَمَا أَدْرَكَتْنِى الصَّلاَةُ تَمَسَّحْتُ وَصَلَّيْتُ قَالَ وَالْخَامِسَةُ قِيلَ لِى سَلْ فَإِنَّ كُلَّ نَبِىٍّ قَدْ سَأَلَ ، فَأَخَّرْتُ مَسْأَلَتِى إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ ، فَهِىَ لَكُمْ وَلِمَنْ شَهِدَ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ».
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Tahâret 1073, 2/180
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Şuayb b. Muhammed es-Sehmi (Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
3. Ebu İbrahim Amr b. Şuayb el-Kuraşi (Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
4. Ebu Abdullah Yezid b. Hâd el-Leysî (Yezid b. Abdullah b. Üsame b. Hâd)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Yahya b. Bükeyr el-Kuraşî (Yahya b. Abdullah b. Bükeyr)
7. Ebu Abdullah Ahmed b. İbrahim el-Belhi (Ahmed b. İbrahim b. Milhan)
8. Ahmed b. Ubeyd es-Saffâr (Ahmed b. Ubeyd b. İsmail)
9. Ali b. Ahmed eş-Şîrâzî (Ali b. Ahmed b. Abdân b. Muhammed b. el-Ferec b. Said)
Konular:
Hz. Peygamber, diğer peygamberlerden farkı
İbadethane, yeryüzü temizdir
Kıyamet, ahvali
Teyemmüm
Öneri Formu
Hadis Id, No:
137811, BS001074
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرٍ : أَحْمَدُ بْنُ عَلِىٍّ الْحَافِظُ أَخْبَرَنَا أَبُو إِسْحَاقَ : إِبْرَاهِيمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الأَصْبَهَانِىُّ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ بْنِ خُزَيْمَةَ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ حَبِيبِ بْنِ الشَّهِيدِ حَدَّثَنَا ابْنُ فُضَيْلٍ عَنْ أَبِى مَالِكٍ الأَشْجَعِىِّ عَنْ رِبْعِىِّ بْنِ حِرَاشٍ عَنْ حُذَيْفَةَ بْنِ الْيَمَانِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« فُضِّلْنَا عَلَى النَّاسِ بِثَلاَثٍ : جُعِلَتْ لَنَا الأَرْضُ كُلُّهَا مَسْجِدًا ، وَجُعِلَ تُرَابُهَا لَنَا طَهُورًا إِذَا لَمْ نَجِدِ الْمَاءَ ، وَجُعِلَتْ صُفُوفُنَا كَصُفُوفِ الْمَلاَئِكَةِ ، وَأُوتِيتُ هَؤُلاَءِ الآيَاتِ مِنْ آخِرِ سُورَةِ الْبَقَرَةِ مِنْ بَيْتِ كَنْزٍ تَحْتَ الْعَرْشِ لَمْ يُعْطَ مِنْهُ أَحَدٌ قَبْلِى ، وَلاَ أَحَدٌ بَعْدِى ». رَوَاهُ مُسْلِمٌ فِى الصَّحِيحِ عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ أَبِى شَيْبَةَ عَنِ ابْنِ فُضَيْلٍ إِلاَّ أَنَّهُ قَالَ فِى الثَّالِثَةِ : وَذَكَرَ خَصْلَةً أُخْرَى فَلَمْ يُفَسِّرْهَا.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Tahâret 1074, 2/180
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Ebu Meryem Rib'î b. Hiraş el-Absî (Rib'î b. Hiraş b. Cahş)
3. Ebu Malik Sa'd b. Tarık el-Eşca'i (Sa'd b. Tarık b. eşyem)
4. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Fudayl ed-Dabbî (Muhammed b. Fudayl b. Ğazvan b. Cerîr)
5. İshak b. İbrahim eş-Şehidi (İshak b. İbrahim b. Habib b. Şehid)
6. Ebu Bekir ibn Huzeyme es-Sülemî (Muhammed b. İshak b. Huzeyme b. Muğîra b. Salih b. Bekir)
7. İbrahim b. Abdullah el-Muaddil (İbrahim b. Abdullah b. İshak b. Cafer)
8. Ebu Bekir Ahmed b. Ali el-Yezdi (Ahmed b. Ali b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
Hz. Peygamber, diğer peygamberlerden farkı
İbadethane, yeryüzü temizdir
Namaz, saf tutma ve düzeni
Temizlik, toprağın temizleyiciliği
Teyemmüm