Giriş

Bize Abd b. Humeyd, ona Yunus, ona Şeybân, ona da Katâde, ona Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: “Bir Yahudi, Peygamber (sav) ve ashabının yanından geçti ve “es-sâmü aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)” dedi. Onun sözüne (selam zanederek), (Selam senin üzerine olsun diyerek) karşılık verdiler. Hz. Peygamber (sav) “Bu adamın ne dediğini biliyor musunuz?” diye sordu. “Allah ve Resûlü daha iyi bilir, (fakat) selam verdi ey Allah’ın Nebisi” dediler. (Rasûlullah (sav) “Hayır (selam vermedi), fakat şöyle şöyle dedi, onu bana geri döndürün” buyurdu. Onu, (Peygamber (sav)’in yanına geri getirdiler, (ona) “es-sâmü aleyküm/Ölüm üzerinize olsun, dedin (değil mi)” diye sordu. (Yahudi) “evet” dedi. Allah’ın resulü (sav) bunun üzerine “Ehli kitaptan biri size selam verdiğinde karşılık olarak “senin de üzerine olsun” deyin.” (bir diğer rivayette Rasûlullah (sav) “söylediğin senin üzerinize olsun” buyurdu. Ardından da “Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar” ayetini okudu. (Mücadele, 8) Ebû İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: “Bu (hadis) hasen-sahîh bir hadistir."


    Öneri Formu
19865 T003301 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 58

Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Süheyl b. Ebu Sâlih, ona babası, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Yahudi ve Hıristiyanlara önce siz selam vermeyiniz. Onlardan biriyle karşılaştığınızda onları yolun kenarından yürümeye zorlayınız." (Tirmizî) şöyle dedi: Bu konuda İbn Ömer, Enes ve Peygamber'in (sav) ashabından Ebu Basra el-Gıfârî'den (ra) rivayetler vardır. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.


    Öneri Formu
20280 T001602 Tirmizi, Siyer, 41

Bize Ebu’l-Hasen b. Abdan, ona Ahmed b. Ubeyd, ona Ahmed b. Ali el-Hazzâz, ona Esîd b. Zeyd el-Cemmâl, ona Amr b. Şemr (T) Bize Ebu Zekeriyya b. Ebu İshak el-Müzekkî, ona Ebu Muhammed el-Horasanî, ona Ubeyd b. Ebu Harun, ona İbrahim b. Habib, ona Amr b. Şemr, ona da Câbir, ona da Şa’bî şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Ebu Tâlib (r.a.) bir gün çarşıya çıktı ve zırh satan Hıristiyan birisine rastladı. (Râvî) dedi ki: Ali (r.a.) zırhı tanıdı ve: “Bu benim zırhım! Seninle benim aramda (hüküm verecek) Müslümanların kadısıdır” dedi. (Râvî) dedi ki: (O zaman) Müslümanların kadısı Şüreyh idi, Hz. Ali de (ondan) onu yargılamasını istedi. (Râvî) dedi ki: Şüreyh mü’minlerin emirini görünce kadılık makamından kalktı ve yerine Ali (r.a.)’ı oturttu. Şüreyh de (davalı) Hıristiyan’ın yanına Hz. Ali’nin ön tarafına oturdu. Bunun üzerine Ali (r.a.) ona şöyle dedi: “Yâ Şüreyh! Şayet hasmım Müslüman biri olsaydı elbette ben onunla birlikte hasım sandalyesine otururdum. Ancak ben Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: ‘Onlarla ne musafaha yapınız, ne (sözünüze) onlara selam vererek başlayınız, ne hastalarını ziyaret ediniz ne de onlara (hayır) dua ediniz. Onları yolların kenarlarından (yürümeye) zorlayınız. Allah Teâlâ’nın onları aşağılaması gibi siz de onları aşağılayınız.’ Benimle onun arasında (şimdi) hükmet yâ Şüreyh!” Bunun üzerine Şüreyh dedi ki: “(Pekala) ey Mü’minlerin Emiri (ne) söylüyorsun?” (Râvî) dedi ki: Hz. Ali şöyle dedi: “Bu benim zırhımdır. Uzun zaman önce benim elimden (kaybolup) gitmişti.” (Râvî) dedi ki: Şüreyh: “Ey Hıristiyan! Sen ne söylüyorsun (buna)?” dedi. (Râvî) dedi ki: Hıristiyan da şöyle dedi: “Ben, Mü’minlerin Emiri’nin; ‘Bu zırh benim zırhımdır’ (sözünü) yalanlamıyorum.” (Râvî) dedi ki: Bunun üzerine Şüreyh şöyle dedi: “(O zırhın) onun elinden alınmasına dair bir durum göremiyorum. Delilin var mı?” Ali (r.a.) da: “Şureyh doğru söyledi” dedi. (Râvî) dedi ki: Bunun üzerine Hıristiyan: “Ben bunun peygamberlerin ahkâmı olduğuna şehadet ederim ki Mü’minlerin emiri kadısına geliyor ve kadısı da o konuda onun aleyhine hükmediyor. Vallahi ey Mü’minlerin emiri! Ordunun peşinden seni takip etmiştim. Devenden (bir takım) eşyalar yere düşmüştü de ben de onu almıştım. Şüphesiz ben (bu durum karşısında) Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (s.a.v.)’in Allah’ın resulü olduğuna şehadet getiriyorum.” (Râvî) dedi ki: Ali (r.a.) da: “Müslüman olduğuna göre o (zırh) senindir” dedi ve onu yaşlı bir ata bindirdi. (Râvî) dedi ki: Şa’bî de şöyle demiştir: “Andolsun ki onu müşriklerle savaşırken gördüm.” Bu, Ebu Zekeriyya’nın rivayet ettiği hadisin lafzıdır. İbn Abdân’ın rivayetinde ise: Dedi ki: “Ey Şüreyh! Hasmım Hıristiyan olmasaydı kesinlikle ben (onunla birlikte) senin önüne çökerdim” ifadesi vardır. (Hadisin) sonunda da şöyle demiştir: “Ali (r.a.) kendine ait olan o (zırhı) ona hibe etti ve ona iki bin (dirhem) verilmesini emretti. Sıffin günü onunla birlikte yaralandı.” Hadisin geri kalan kısmı (lafızları biraz farklı olsa da) aynı manadadır. (Bu hadis) yine başka bir tarikle A’meş’ten, o da İbrahim et-Teymî’den zayıf olarak rivayet edilmiştir.


    Öneri Formu
157797 BS020495 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, X ,229

Bize Ebu’l-Hasen b. Abdan, ona Ahmed b. Ubeyd, ona Ahmed b. Ali el-Hazzâz, ona Esîd b. Zeyd el-Cemmâl, ona Amr b. Şemr (T) Bize Ebu Zekeriyya b. Ebu İshak el-Müzekkî, ona Ebu Muhammed el-Horasanî, ona Ubeyd b. Ebu Harun, ona İbrahim b. Habib, ona Amr b. Şemr, ona da Câbir, ona da Şa’bî şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Ebu Tâlib (r.a.) bir gün çarşıya çıktı ve zırh satan Hıristiyan birisine rastladı. (Râvî) dedi ki: Ali (r.a.) zırhı tanıdı ve: “Bu benim zırhım! Seninle benim aramda (hüküm verecek) Müslümanların kadısıdır” dedi. (Râvî) dedi ki: (O zaman) Müslümanların kadısı Şüreyh idi, Hz. Ali de (ondan) onu yargılamasını istedi. (Râvî) dedi ki: Şüreyh mü’minlerin emirini görünce kadılık makamından kalktı ve yerine Ali (r.a.)’ı oturttu. Şüreyh de (davalı) Hıristiyan’ın yanına Hz. Ali’nin ön tarafına oturdu. Bunun üzerine Ali (r.a.) ona şöyle dedi: “Yâ Şüreyh! Şayet hasmım Müslüman biri olsaydı elbette ben onunla birlikte hasım sandalyesine otururdum. Ancak ben Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: ‘Onlarla ne musafaha yapınız, ne (sözünüze) onlara selam vererek başlayınız, ne hastalarını ziyaret ediniz ne de onlara (hayır) dua ediniz. Onları yolların kenarlarından (yürümeye) zorlayınız. Allah Teâlâ’nın onları aşağılaması gibi siz de onları aşağılayınız.’ Benimle onun arasında (şimdi) hükmet yâ Şüreyh!” Bunun üzerine Şüreyh dedi ki: “(Pekala) ey Mü’minlerin Emiri (ne) söylüyorsun?” (Râvî) dedi ki: Hz. Ali şöyle dedi: “Bu benim zırhımdır. Uzun zaman önce benim elimden (kaybolup) gitmişti.” (Râvî) dedi ki: Şüreyh: “Ey Hıristiyan! Sen ne söylüyorsun (buna)?” dedi. (Râvî) dedi ki: Hıristiyan da şöyle dedi: “Ben, Mü’minlerin Emiri’nin; ‘Bu zırh benim zırhımdır’ (sözünü) yalanlamıyorum.” (Râvî) dedi ki: Bunun üzerine Şüreyh şöyle dedi: “(O zırhın) onun elinden alınmasına dair bir durum göremiyorum. Delilin var mı?” Ali (r.a.) da: “Şureyh doğru söyledi” dedi. (Râvî) dedi ki: Bunun üzerine Hıristiyan: “Ben bunun peygamberlerin ahkâmı olduğuna şehadet ederim ki Mü’minlerin emiri kadısına geliyor ve kadısı da o konuda onun aleyhine hükmediyor. Vallahi ey Mü’minlerin emiri! Ordunun peşinden seni takip etmiştim. Devenden (bir takım) eşyalar yere düşmüştü de ben de onu almıştım. Şüphesiz ben (bu durum karşısında) Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (s.a.v.)’in Allah’ın resulü olduğuna şehadet getiriyorum.” (Râvî) dedi ki: Ali (r.a.) da: “Müslüman olduğuna göre o (zırh) senindir” dedi ve onu yaşlı bir ata bindirdi. (Râvî) dedi ki: Şa’bî de şöyle demiştir: “Andolsun ki onu müşriklerle savaşırken gördüm.” Bu, Ebu Zekeriyya’nın rivayet ettiği hadisin lafzıdır. İbn Abdân’ın rivayetinde ise: Dedi ki: “Ey Şüreyh! Hasmım Hıristiyan olmasaydı kesinlikle ben (onunla birlikte) senin önüne çökerdim” ifadesi vardır. (Hadisin) sonunda da şöyle demiştir: “Ali (r.a.) kendine ait olan o (zırhı) ona hibe etti ve ona iki bin (dirhem) verilmesini emretti. Sıffin günü onunla birlikte yaralandı.” Hadisin geri kalan kısmı (lafızları biraz farklı olsa da) aynı manadadır. (Bu hadis) yine başka bir tarikle A’meş’ten, o da İbrahim et-Teymî’den zayıf olarak rivayet edilmiştir.


    Öneri Formu
271537 BS020495-2 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, X ,229

Ehl-i kitaptan bir gurup şöyle dedi: "Müminlere indirilmiş olana sabahleyin (görünüşte) inanıp akşamleyin inkâr edin. Belki onlar (böylece dinlerinden) dönerler


    Öneri Formu
53196 KK3/72 Âl-i İmrân, 3, 72


Açıklama: Hadisin senedinde bulunan inkıtadan ötürü zayıftır.

    Öneri Formu
37457 HM003951 İbn Hanbel, I, 416

Ey ehl-i kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın âyetlerini inkâr edersiniz?


    Öneri Formu
53194 KK3/70 Âl-i İmrân, 3, 70


Açıklama: Şeyhayn'ın şartlarına göre sahihtir.

    Öneri Formu
50582 HM011444 İbn Hanbel, III, 47


    Öneri Formu
34354 B003617 Buhari, Menakıb, 25


    Öneri Formu
35768 HM002364 İbn Hanbel, I, 262