670 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Saîd, ona Mis'ar, ona Amr b. Murra, ona bir adam, ona Nâfi b. Cübeyr b. Mut‘im, ona da babasından (Cübeyr b. Mut‘im) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'ı (sav) nafile namaz kıldığında 'Allâhu ekberu kebîrā, el-ḥamdu lillâhi kesîrâ, Subḥānallâhi bükraten ve asîlâ (Allah en büyüktür, hem de çok büyük, Hamd Allah’a mahsustur, hem de bolca! Sabah akşam Allah’ı tesbih ederim!' şöyle dua eder ve bunların her birini üç defa tekrar eder sonra da 'Allāhumme innī eʿūzu bike mine’ş-şeyṭāni min hemzihî ve neftihî ve nefhih. (Allah'ım kovulmuş şeytan çarpmasından, üflemesinden ve üfürmesinden Sana sığınırım' derdi. Ravi (sahabi) der ki: Ben 'ey Allah'ın Rasulü, şeytanın çarpması (هَمْزِ) ne demektir?' diye sordum, 'sara nöbeti, ruhsal sıkıntı' cevabını verdi. 'Üfürmesi (نَفْخِ) nedir?' dedim, 'kibir' dedi. Peki 'üflemesi (نَفْثِ) ne demektir?' dedim, 'şiir (batıl söz)' dedi."
Açıklama: Hasen li ğayrihi'dir. Bu isnad Nafi' b. Cubeyr'den nakleden ravinin za'fından dolayı zayıftır. İsmi konusunda ihtilaf edilmiştir. Müphemdir.
Bize Muaz b. Fadâle, ona Hişam, ona Yahya, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Sizlere Peygamber'in namazına yakın bir namaz kıldıracağım" dedi. Ebu Hureyre (ra) öğle, yatsı ve sabah namazlarının son rekâtlarında 'Semiallâhu limen hamideh (Allah kendisine hamd edeni işitti)' dedikten sonra kunut yapar, müminlere dua, kafirlere de lanet ederdi.
Bize Müsedded, ona Bişr b. Mufaddal, ona Asım b. Küleyb, ona babası (Küleyb b. Şihab), ona da Vail b. Hucr şöyle rivayet etmiştir: "(Kendi kendime) Rasulullah'ın (sav) nasıl namaz kıldığına bakacağım dedim. Hz. Peygamber (sav) kalkıp kıbleye yöneldi, tekbir getirdi, ellerini kulaklarına hizalayana dek kaldırdı, sonra sağ (eli) ile (sol) elini kavradı. Rükûa gitmek istediğinde ellerini (ilk seferkine benze şekilde) kaldırdı. Ardından oturdu, sol ayağını yayıp, sol elini sol uyluğu üzerine koydu. Sağ dirseğini ise sağ uyluğundan uzak tuttu. (Yüzük ve serçe) parmaklarını birleştirip (baş ve orta parmağını) halka yaptı. Onu işte böyle yaparken gördüm. Bişr, (hareketi açıklığa kavuşturmak adına) baş ve orta parmaklarını halka yapıp işaret parmağı ile işarette bulundu."
Bize İshak b. İbrahim, Muaz b. Hişam, ona babası [Hişam b. Ebu Abdullah], ona Katade [b. Diame], ona da Zürâre b. Evfâ, ona Sa'd b. Hişam şöyle rivayet etti: "Sa'd b. Hişam karısını boşadı ve bir kısım gayr-ı menkulünü satıp silah ve ata yatırmak için Medine'ye geldi. Ensardan bir toplulukla karşılaştı [ve bu düşüncesinden bahsedince] onlar şöyle dediler: 'Rasulullah (sav) zamanında bizden altı kişi, bunu yapmak istedi ancak Hz. Peygamber (sav), onları menetti ve 'sizin için bende uyulacak bir örnek yok mudur?' buyurdu.' Sa'd b. Hişam’ın aktardığına göre kendisi daha sonra Basra'ya geldi, Abdullah b. Abbâs'la karşılaştı ve ona vitir namazını sordu. Abdullah b. Abbas: 'Sana, Rasulullah'ın (sav) vitir namazını en iyi bilenin kim olduğunu haber vereyim mi?' dedi. 'evet' dedim. 'müminlerin annesi Aişe'dir. Binaenaleyh ona gidip sor, sonra bana dön ve sana anlattığı şeyleri bana anlat!' dedi. Bunun üzerine ben Hakîm b. Efleh'e geldim ve ona; 'birlikte mü'minlerin annesi Aişe'ye gidelim' dedim. O: 'Ben gelmem. Çünkü ben onu, şu iki grubun [yani Hz. Ali ile Hz. Muâviye arasındaki anlaşmazlıklara müdaheleden) menetmiştim de o, gitmekte ısrar etmişti' dedi. 'Allah aşkına geleceksin!' dedim ve birlikte Hz. Aişe'nin yanına gelip selâm verdik. O, Hakîm'in sesini tanıdı. Bu sebeple, [benim için]; 'bu kim?' dedi. 'Sa'd b. Hişâm!' dedim. 'Hangi Hişam?' dedi. 'Âmir'in oğlu Hişâm!' dedim. 'O, ne iyi bir kişi idi. Uhud Savaşında şehid edilmişti!' dedi. 'Bize, Rasulullah'ın (sav) ahlakından bahseder misin' dedim. 'Kur'an'ı okumuyor musun?' dedi. 'Evet, okuyorum' dedim. Bunun üzerine 'İşte o (Kur'an), Rasulullah'ın (sav) ahlâkıdır' cevabını verdi. Bunun üzerine ben, kalkıp gitmeye ve Allah'a kavuşuncaya kadar hiç kimseye bir şey sormamaya niyetlendim. Fakat gece ibadeti aklıma geldi. 'Bize, Rasulullah'ın (sav) gece ibadetinden bahsedin!' dedim. Hz. Aişe: 'yâ Eyyühe'l-Müzemmilu Sûresini okumuyor musun?' dedi. 'Okuyorum' dedim. 'İşte bu sûre [içinde anlatılanlar] Rasulullah'ın (sav) gece ibadetidir. Bu Sûrenin baş tarafı indirildiğinde Rasulullah (sav) ve Ashabı, gece kalkıp, ayakları şişinceye kadar ibadet ederlerdi. Bu sûrenin sonu on altı ay gökte tutuldu, sonra indirildi ve böylece, gece kalkıp [namaz kılmak], farz iken nafile oldu' dedi. Bunun üzerine ben, kalkıp gitmeye ve Allah'a kavuşuncaya kadar hiç kimseye bir şey sormamaya niyetlendim. Ancak vitir (namazı) aklıma geldi ve 'Bize, Rasulullah'ın (sav) vitir (namazından) bahsedin' dedim. Şöyle cevap verdi: 'Rasulullah (sav) uyuduğu zaman misvağını benim yanıma kordu. Sonra Allah’ın uyanmasını dilediği vakitte uyanır ve dokuz rekat namaz kılardı. Sadece sekizinci rekâtta oturur, Allah'a hamd, Rabb'ine dua eder sonra, selâm vermeden ayağa kalkar, dokuzuncu rekâtta [tekrar] oturur, Allah'a hamd, Rabb'ine dua eder, bize işittirecek şekilde bir selâm verirdi. Sonra oturarak iki rekât daha namaz kılardı. İşte, yavrucuğum, [Hz. Peygamber’in gece namazı ] bu onbir rekâttır. Hz. Peygamber yaşlanıp et tutunca [yani kilo alınca] sadece altıncı rekâtta oturup Allah'a hamd, Rabbine dua eder, sonra [ayağa kalkıp yedinci rekâtı kılıp oturup] selâm vererek yedi rekât, sonra, oturarak iki rekât daha namaz kılardı. İşte, yavrucuğum, [Hz. Peygamber’in yaşlılığındaki gece namazı da] bu dokuz rekâttır. Hz. Peygamber'e (sav) uyku veya bir hastalık ağır basıp [da bu gece namazını kılamadığı] zaman ise, gündüz oniki rekât namaz kılardı. Rasulullah (sav) bir şeyi yapmayı adet edindiğinde, ona devam etmeyi severdi. Hz. Peygamber (sav) hiçbir gece, sabahlayıncaya kadar namaz kılmadı ve hiçbir zaman Kur'an'ın tamamını bir gecede hiç okumadı. Ramazan dışında hiçbir ayı da tamamen oruçla geçirmemiştir'" [Sa'd b. Hişam der ki]: "Ben de gelip İbn Abbas'a [Hz. Aişe'nin verdiği cevapları] anlattım. O da şöyle dedi: 'Sana doğru söyledi. Şunu bil ki, ben onun huzuruna girebilseydim, onunla yüz yüze konuşurdum.' Dedi. Bunun üzerine ben de: 'Eğer onun huzuruna girmediğini bilseydim bunları sana anlatmazdım' dedim."
Bize Sureyc b. Nu'man, ona Fuleyh, ona Muhammed b. Abbâd b. Abdullah b. Zübeyir, ona da Esma bt. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: Allah Rasulü (sav) zamanında güneş tutuldu, bu sırada insanların gürültüsünü işittim, “bu bir işaret” diyorlardı. O gün biz büyük bir korku içindeydik. Üzerime Zübeyir'e ait kadife bir örtü alarak dışarı çıktım ve Âişe’nin yanına girdim. O sırada Allah Rasulü (sav) insanlara namaz kıldırmak için ayakta duruyordu. Âişe'ye “İnsanlara ne oldu?” diye sordum, eliyle gökyüzünü işaret etti. Ben de onlarla birlikte namaz kıldım. Allah Resûlü (sav) ilk secdesini tamamlamıştı. Ardından uzun bir kıyam yaptı. Öyle ki, namaz kılanlardan bazılarının yere serinlemek için su serptiğini gördüm. Sonra uzun bir rükû yaptı. Ardından secdeye gitmeden tekrar ayağa kalktı ve yine uzun ama bir öncekinden daha kısa bir kıyam yaptı. Ardından yine uzun ama bir öncekinden daha kısa bir rükû yaptı. Sonra secde etti. Sonunda selam verdiğinde güneş açılmıştı. Sonra minbere çıktı ve şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Güneş ve ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bunlar ne bir kimsenin ölümü ne de doğumu için tutulurlar. Böyle bir şey gördüğünüzde hemen namaza, sadakaya ve Allah’ı zikretmeye yönelin." "Ey insanlar! Şu bulunduğum yerde bana gösterilmemiş hiçbir şey kalmadı. Şüphesiz bana kabirde imtihan edildiğiniz de gösterildi. Kişiye, ‘sen ne diyordun? Kime ibadet ediyordun?’ diye sorulacak. Eğer kişi ‘bilmiyorum, insanlar bir şey diyordu ben de dedim, bir şey yapıyorlardı ben de yaptım’ derse, ona ‘şüphe üzere yaşadın, şüphe üzere öldün. İşte cehennemdeki yerin’ denilecek. Eğer kişi ‘şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah’ın Rasulüdür’ derse, ona da ‘tereddütsüz bir iman üzere yaşadın, tereddütsüz bir iman üzere öldün. İşte cennetteki yerin’ denilecektir." Sonra Allah Rasulü 'ben, dolunay gecesindeki ay gibi cennete giren elli ya da yetmiş bin kişiyi gördüm' buyurdu. O sırada bir adam kalkıp, 'Allah’a dua et de beni de onlardan yapsın' dedi. Allah Rasulü (sav): 'Allah’ım, onu da onlardan eyle!' buyurdu. Sonra 'Ey insanlar! Ben buradan inmediğim müddetçe bana sorduğunuz her şeyi haber veririm' dedi. Bir adam kalktı ve 'benim babam kim?' dedi. Peygamber (sav): 'Senin baban falan kişidir' buyurarak onun nispet edildiği kişiyi söyledi."
Bize Esved b. Âmir, Kâmil, ona Habîb, ona da İbn Abbâs şöyle demiştir: "Teyzem Meymûne'nin yanında geceyi geçirdim. Rasulullah (sav) gece uyandı" [-İbn Abbas hadisin geri kalanını anlattı, sonra şöyle devam etti:-] "...Sonra rükû yaptı. Onu rükûda “Sübhâne Rabbiye’l-azîm” derken gördüm. Ardından başını kaldırdı ve Allah’a dilediği kadar hamd etti, sonra secde etti ve secdesinde “Sübhâne Rabbiye’l-a’lâ” dedi. sonra başını kaldırdı ve iki secde arasındaki oturuşta da “Rabbi’ğfir lî, verhamnî, vecburnî, verfa’nî, verzuknî, vehdinî (Rabbim! Beni bağışla, bana merhamet et, eksiklerimi gider, derecemi yükselt, beni rızıklandır ve bana doğru yolu göster)” dedi."