Öneri Formu
Hadis Id, No:
8005, M006456
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ وَعَنِ ابْنِ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"خَيْرُ نِسَاءٍ رَكِبْنَ الإِبِلَ - قَالَ أَحَدُهُمَا صَالِحُ نِسَاءِ قُرَيْشٍ. وَقَالَ الآخَرُ نِسَاءُ قُرَيْشٍ - أَحْنَاهُ عَلَى يَتِيمٍ فِى صِغَرِهِ وَأَرْعَاهُ عَلَى زَوْجٍ فِى ذَاتِ يَدِهِ."
Tercemesi:
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Ebu Zinad, ona A'rac, ona Ebu Hureyre, ona İbn Tâvus, ona babası, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav); "develere binen kadınların en hayırlısı (burada ravilerin Kureyş kadınlarının elverişlisi demiş, diğeri sadece Kureyş kadınları demiştir) yetime küçüklüğünde en ziyade şefkat gösteren ve kocasına elindeki iş hususunda en ziyade riâyetkar olandır" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6456, /1050
Senetler:
()
Konular:
Kadın, hak ve sorumlulukları
Yetim,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13825, B005092
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ أَنَّهُ سَأَلَ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - ( وَإِنْ خِفْتُمْ أَنْ لاَ تُقْسِطُوا فِى الْيَتَامَى ) قَالَتْ يَا ابْنَ أُخْتِى هَذِهِ الْيَتِيمَةُ تَكُونُ فِى حَجْرِ وَلِيِّهَا فَيَرْغَبُ فِى جَمَالِهَا وَمَالِهَا ، وَيُرِيدُ أَنْ يَنْتَقِصَ صَدَاقَهَا ، فَنُهُوا عَنْ نِكَاحِهِنَّ إِلاَّ أَنْ يُقْسِطُوا فِى إِكْمَالِ الصَّدَاقِ ، وَأُمِرُوا بِنِكَاحِ مَنْ سِوَاهُنَّ ، قَالَتْ وَاسْتَفْتَى النَّاسُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعْدَ ذَلِكَ ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( وَيَسْتَفْتُونَكَ فِى النِّسَاءِ ) إِلَى ( وَتَرْغَبُونَ أَنْ تَنْكِحُوهُنَّ ) فَأَنْزَلَ اللَّهُ لَهُمْ أَنَّ الْيَتِيمَةَ إِذَا كَانَتْ ذَاتَ جَمَالٍ وَمَالٍ رَغِبُوا فِى نِكَاحِهَا وَنَسَبِهَا فِى إِكْمَالِ الصَّدَاقِ ، وَإِذَا كَانَتْ مَرْغُوبَةً عَنْهَا فِى قِلَّةِ الْمَالِ وَالْجَمَالِ تَرَكُوهَا وَأَخَذُوا غَيْرَهَا مِنَ النِّسَاءِ ، قَالَتْ فَكَمَا يَتْرُكُونَهَا حِينَ يَرْغَبُونَ عَنْهَا فَلَيْسَ لَهُمْ أَنْ يَنْكِحُوهَا إِذَا رَغِبُوا فِيهَا إِلاَّ أَنْ يُقْسِطُوا لَهَا وَيُعْطُوهَا حَقَّهَا الأَوْفَى فِى الصَّدَاقِ .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Bukayr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Urve da şöyle demiştir: Kendisi, Âişe'ye (r.anha) şu ayet hakkında sormuştur:
(Yetim kızlar hakkında adaletsizlik yapmaktan korkarsanız...) (Nisâ, 4/3) Bunun üzerine Âişe şöyle demiştir:
'Ey kız kardeşimin oğlu! Bu ayette geçen yetim kız, velisinin himayesinde bulunan kızdır. Veli onun güzelliği ve malı sebebiyle onunla evlenmek ister, ancak mehirden eksiltmek ister. Bu yüzden, kendilerine mehirde tam adaletli davranmadıkça o yetim kızlarla evlenmeleri yasaklandı ve başka kadınlarla evlenmeleri emredildi.' Âişe şöyle devam etti: 'Bundan sonra insanlar Rasulullah’tan (sav) kadınlar hakkında fetva istediler. Bunun üzerine Allah Teâlâ şu ayeti indirdi:'
(Sana kadınlar hakkında fetva soruyorlar...) (Nisâ, 4/127) ayetinin devamında geçen: (Onlarla evlenmeyi arzuladığınız hâlde...) (Nisâ, 4/127) Allah Teâlâ bu ayetle, malı ve güzelliği olan yetim kıza ilgi duyduklarında onunla evlenmek istediklerini, ancak mehri tam olarak vermek istemediklerini; malı ve güzelliği az olan yetim kızlara ise rağbet etmeyip onları bırakıp başka kadınlarla evlendiklerini bildirdi. Âişe şöyle dedi: 'Nasıl ki hoşlanmadıklarında onu bırakıyorlarsa, hoşlandıkları zaman da onunla ancak adaletli davranıp mehir hakkını tastamam verdikleri takdirde evlenebilirler.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 16, 2/331
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Halid Ukayl b. Halid el-Eylî (Ukayl b. Halid b. Ukayl)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Yahya b. Bükeyr el-Kuraşî (Yahya b. Abdullah b. Bükeyr)
Konular:
Evlilik, çok eşlilik
KTB, NİKAH
Kur'an, Nüzul sebebleri
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Nikah, yetim kızlarla
Yetim,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13837, B005098
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ أَخْبَرَنَا عَبْدَةُ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ ( وَإِنْ خِفْتُمْ أَنْ لاَ تُقْسِطُوا فِى الْيَتَامَى ) . قَالَتِ الْيَتِيمَةُ تَكُونُ عِنْدَ الرَّجُلِ وَهْوَ وَلِيُّهَا ، فَيَتَزَوَّجُهَا عَلَى مَالِهَا ، وَيُسِىءُ صُحْبَتَهَا ، وَلاَ يَعْدِلُ فِى مَالِهَا ، فَلْيَتَزَوَّجْ مَا طَابَ لَهُ مِنَ النِّسَاءِ سِوَاهَا مَثْنَى وَثُلاَثَ وَرُبَاعَ .
Tercemesi:
Bize Muhammed rivayet etti, ona Abde, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Âişe (r.anha) şu ayet hakkında şöyle dedi:
(Yetim kızlar hakkında adaletsizlik yapmaktan korkarsanız...) (Nisâ, 4/3)
Âişe (r.anha) şöyle demiştir:
'Yetim kız, bir adamın velayeti altındadır. Adam, onunla malı sebebiyle evlenir, ona kötü davranır ve malında adaletli davranmaz. Bu durumda, onun dışındaki hoşlandığı kadınlardan ister iki, ister üç, ister dört kadınla evlensin.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 19, 2/332
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Muhammed Abde b. Süleyman el-Kufî (Abdurrahman b. Süleyman b. Hacib b. Zürare)
5. Muhammed b. Selam el-Bikendî (Muhammed b. Selam b. Ferec)
Konular:
Evlilik, çok eşlilik
Evlilik, eşler arasında adalet
KTB, NİKAH
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Nikah, yetim kızlarla
Yetim,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14605, B005128
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ ( وَمَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فِى الْكِتَابِ فِى يَتَامَى النِّسَاءِ اللاَّتِى لاَ تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرْغَبُونَ أَنْ تَنْكِحُوهُنَّ ) . قَالَتْ هَذَا فِى الْيَتِيمَةِ الَّتِى تَكُونُ عِنْدَ الرَّجُلِ ، لَعَلَّهَا أَنْ تَكُونَ شَرِيكَتَهُ فِى مَالِهِ ، وَهْوَ أَوْلَى بِهَا ، فَيَرْغَبُ أَنْ يَنْكِحَهَا ، فَيَعْضُلَهَا لِمَالِهَا ، وَلاَ يُنْكِحَهَا غَيْرَهُ ، كَرَاهِيَةَ أَنْ يَشْرَكَهُ أَحَدٌ فِى مَالِهَا .
Tercemesi:
Bize Yahya, ona Veki', ona Hişam b. Urve, ona da babası (Urve) (ra) şöyle demiştir:
Âişe (r.anha) (Kendilerine farz olan (mehir)lerini vermediğiniz ve nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlar hakkında) (Nisâ, 4/127) ayeti hakkında şöyle demiştir:
'Bu ayet bir adamın himayesinde bulunan yetim kız hakkındadır. Belki o kız, adamın malında ortak olur diye düşünülür; adam da ona meyletmek (ve onu nikâhlamak) ister. Ancak ona malı sebebiyle evlenme teklifinde bulunmaz, aynı zamanda başka biriyle evlenmesine de engel olur. Çünkü bir başkasının onun malında ortak olmasını istemez.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Nikah 36, 2/338
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Musa el-Huddanî (Yahya b. Musa b. Abdirabbihi b. Salim)
Konular:
Nikah, mehir
Nikah, yetim kızlarla
Yargı, miras Hukuku
Yetim,
Yetim, Yetim malı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25447, B002704
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِى مُوسَى قَالَ سَمِعْتُ الْحَسَنَ يَقُولُ اسْتَقْبَلَ وَاللَّهِ الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ مُعَاوِيَةَ بِكَتَائِبَ أَمْثَالِ الْجِبَالِ فَقَالَ عَمْرُو بْنُ الْعَاصِ إِنِّى لأَرَى كَتَائِبَ لاَ تُوَلِّى حَتَّى تَقْتُلَ أَقْرَانَهَا . فَقَالَ لَهُ مُعَاوِيَةُ - وَكَانَ وَاللَّهِ خَيْرَ الرَّجُلَيْنِ - أَىْ عَمْرُو إِنْ قَتَلَ هَؤُلاَءِ هَؤُلاَءِ وَهَؤُلاَءِ هَؤُلاَءِ مَنْ لِى بِأُمُورِ النَّاسِ مَنْ لِى بِنِسَائِهِمْ ، مَنْ لِى بِضَيْعَتِهِمْ فَبَعَثَ إِلَيْهِ رَجُلَيْنِ مِنْ قُرَيْشٍ مِنْ بَنِى عَبْدِ شَمْسٍ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ سَمُرَةَ وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَامِرِ بْنِ كُرَيْزٍ ، فَقَالَ اذْهَبَا إِلَى هَذَا الرَّجُلِ فَاعْرِضَا عَلَيْهِ ، وَقُولاَ لَهُ ، وَاطْلُبَا إِلَيْهِ . فَأَتَيَاهُ ، فَدَخَلاَ عَلَيْهِ فَتَكَلَّمَا ، وَقَالاَ لَهُ ، فَطَلَبَا إِلَيْهِ ، فَقَالَ لَهُمَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ إِنَّا بَنُو عَبْدِ الْمُطَّلِبِ ، قَدْ أَصَبْنَا مِنْ هَذَا الْمَالِ ، وَإِنَّ هَذِهِ الأُمَّةَ قَدْ عَاثَتْ فِى دِمَائِهَا . قَالاَ فَإِنَّهُ يَعْرِضُ عَلَيْكَ كَذَا وَكَذَا وَيَطْلُبُ إِلَيْكَ وَيَسْأَلُكَ . قَالَ فَمَنْ لِى بِهَذَا قَالاَ نَحْنُ لَكَ بِهِ . فَمَا سَأَلَهُمَا شَيْئًا إِلاَّ قَالاَ نَحْنُ لَكَ بِهِ . فَصَالَحَهُ ، فَقَالَ الْحَسَنُ وَلَقَدْ سَمِعْتُ أَبَا بَكْرَةَ يَقُولُ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى الْمِنْبَرِ وَالْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ إِلَى جَنْبِهِ ، وَهْوَ يُقْبِلُ عَلَى النَّاسِ مَرَّةً وَعَلَيْهِ أُخْرَى وَيَقُولُ "إِنَّ ابْنِى هَذَا سَيِّدٌ ، وَلَعَلَّ اللَّهَ أَنْ يُصْلِحَ بِهِ بَيْنَ فِئَتَيْنِ عَظِيمَتَيْنِ مِنَ الْمُسْلِمِينَ ." قَالَ لِى عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ إِنَّمَا ثَبَتَ لَنَا سَمَاعُ الْحَسَنِ مِنْ أَبِى بَكْرَةَ بِهَذَا الْحَدِيثِ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyân, ona Ebu da Musa şöyle demiştir: Hasan (el-Basrî) yemin ederek şöyle diyordu:
Vallahi Hasan b. Ali, Muaviye’nin karşısına dağlar gibi birliklerle çıktı. Bunun üzerine Amr b. Âs, 'Ben öyle birlikler görüyorum ki, düşmanları olan akranlarını öldürmeden geri dönmezler,' dedi. Muaviye ise –vallahi iki kişiden daha hayırlısıydı– ona şöyle dedi: 'Ey Amr! Eğer bu grup, o grubu; o grup da bu grubu öldürürse, insanların işlerini kim yürütecek? Kadınlarına kim bakacak? Geride bıraktıklarıyla kim ilgilenecek?'
Bunun üzerine Muaviye, (barış görüşmeleri için) Kureyş’in Benî Abdüşems kabilesinden iki kişiyi –Abdurrahman b. Semure ile Abdullah b. Âmir b. Kureyz’i– Hasan’a gönderdi. Onlara şöyle dedi: 'Bu adama gidin. Ona (barış) teklifinde bulunun, konuşun ve taleplerini öğrenin.'
Bu iki kişi gelip Hasan’ın huzuruna girdiler, konuşmalar yaptılar, tekliflerde bulundular. Hasan b. Ali onlara şöyle dedi: “Biz Abdülmuttalib ailesiyiz. Beytü'l-mâl'den bize düşen nedir ki? (Ona da muhtaç değiliz.) Ümmet ise kendi kanlarıyla baş başa kalmış, her taraf kan gölüne dönmüş durumda.”
Elçiler, 'Muaviye sana şunları şunları teklif ediyor, senden de şunları istiyor,' dediler. Hasan sordu: 'Bu hususlarda bana kim kefil olacak?' Onlar, 'Biz senin için kefiliz,' dediler. Hasan neyi sorduysa, onlar hep 'Biz senin adına teminat veriyoruz,' diye cevap verdiler. Bunun üzerine Hasan, Muaviye ile barış yaptı.
Hasan şöyle dedi: Ben, Ebu Bekre’nin şöyle dediğini işittim: Rasulullah’ı (sav) minberin üzerinde gördüm. Yanında Hasan b. Ali vardı. Rasulullah bir cemaate yöneliyor, bir de Hasan’a bakarak şöyle diyordu: "Bu oğlum (Hasan), bir seyiddir (efendidir). Umulur ki Allah onun vasıtasıyla Müslümanlardan iki büyük grubu (ordu) barıştırır."
Ali b. Abdullah bana şöyle dedi: Bizim için, Hasan’ın bu hadisi Ebu Bekre’den işittiği sabittir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Sulh 9, 1/730
Senetler:
1. Ebu Bekre Nüfey' b. Mesruh es-Sekafî (Nüfey' b. Haris b. Kelde)
2. Hasan b. Ali el-Haşimî (Hasan b. Ali b. Ebu Talib b. Abdulmuttalib)
3. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
4. Ebu Musa İsrail b. Musa el-Basrî (İsrail b. Musa)
5. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
6. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Ehl-i beyt, Hz. Hasan
Savaş, barış yollarını aramak, savaştan önce
Savaş, ve Barış
Yetim,
Yetim, yetim çocuğun bakımı