Giriş

Bize Abdullah b. Mesleme Ka'neb, Yahya b. Yah­ya ve Kuteybe b. Said, onlara Malik, ona İbn Şihab, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: Hz. Pey­gamber (sav) fetih yılında Mekke'ye başında bir miğ­fer olduğu halde girdi. Onu çıkardığı vakit yanına bir adam gelerek “İbn Hatal Kâbe'nin örtüsüne yapışmış duruyor” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "onu öldürün" buyurdu. Yahya der ki: Ben Malik'e “İbn Şihâb bu hadisi sana Enes b. Malik'ten rivayet etti mi?” diye sordum. Malik “evet” cevabını verdi.


    Öneri Formu
15377 M003308 Müslim, Hac, 450

Bize Kasım b. Zekeriya b. Dinar, ona Ahmed b. Mufaddal, ona Esbât, ona Süddî, ona Musab b. Sa’d, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkâs) şöyle demiştir: Allah'ın Rasulü, Mekke fethedildiği gün, dört erkek, iki kadın hariç tüm Mekkelilere aman verdi. Hz. peygamber bu dört erkek ve iki kadın hakkında "Kâbe'nin örtüsüne sarınmış halde bulsanız bile onları öldürün" buyurdu. Bunlar İkrime b. Ebu Cehil, Abdullah b. Hatal, Makîs b. Subabe, Abdullah b. Sa’d b. Ebu Serh'tir. Abdullah b. Hatal gerçekten de Kâbe’nin örtüsüne sarınmış olduğu halde yakalandı. Said b. Hureys ile Ammar b. Yasir onu öldürmek için koştular, yaşı daha genç olan Said, Ammar'dan önce davranarak onu öldürdü. Makîs b. Subabe'yi de çarşıda yakalayıp öldürdüler. İkrime ise gemiye binerek kaçtı. Bir ara gemi fırtınaya yakalandı. Gemidekilerin hepsi birden: “Allah'tan başkasına yakarmayı bırakın, şu anda putlarınız ve ilâhlarınızın hiç birinin size bu gemide bir faydası olmaz” dediler. Bunun üzerine İkrime “vallahi denizde beni Allah'a olan ihlâs ve samimiyet kurtarıyorsa, beni karada da bundan başkası kurtaramaz” diye söylendi ve “Allah’ım sana söz veriyorum. Eğer beni şu anda içinde bulunduğum tehlikeden kurtarırsan Muhammed’e gidip O’nun eline yapışacak ve iman edeceğim, umarım, O’nu affedici ve ikram sahibi olarak bulurum” diye Allah'a yakardı. Gemiden kurtulan İkrime gelip Müslüman oldu. Abdullah b. Sa’d b. Ebu Serh ise Osman b. Affan’ın yanında saklandı. Allah'ın Rasulü, biat almak üzere Mekkelileri çağırdığında, Osman onu Efendimize getirdi ve “ey Allah'ın Rasulü, elini uzat da Abdullah sana biat etsin” dedi. Bunun üzerine Abdullah üç defa başını kaldırıp Allah'ın Resulüne baktı. Üçünde de Efendimiz iltifat etmedi. Ancak bu üç teşebbüsten sonra Peygamberimize biat edebildi. Ardından Peygamberimiz (sav) ashabına dönerek "biat etmek üzere geldiğinde ona elimi vermediğimi gördüğünüz halde içinizde aklı başında biri çıkıp niye şu adamı öldürmedi?" diye çıkıştı. Efendimizin serzenişi karşısında oradakiler “Senin düşünceni bilemedik, ey Allah'ın Resulü, bize işaret etseydin ya” dediler. Hz. Peygamber "hiçbir Peygambere haince işaret eden bir göz yaraşmaz" buyurdu.


    Öneri Formu
26495 N004072 Nesai, Muharebe, 14

Leys der ki: Bana Yunus, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) fetih günü, Mek­ke'nin en üst tarafından devesi üzerinde, arkasına Usame b. Zeyd'i bindirmiş olarak, yanında Bilâl ve Kâbe'yi koruyup hizmet edenlerden biri olan Osman b. Talha bulunduğu halde Mescide (Kâbe'ye) gelip orada devesini çöktürdü ve Osman b. Talha'ya Kâbe'nin anahtarlarını getirmesini emretti. Sonra Kâbe'ye girdi. Usame b. Zeyd, Bilâl ve Osman b. Talha da onunla birlikte içeri girdi. Rasulullah (sav) içeride uzunca bir müddet kaldıktan sonra dışarıya çıktı. Bu sırada insanlar Kâbe'ye girmek üzere koşuştular. Abdullah b. Ömer, Kâbe'ye ilk giren kimse oldu. Kapının arka­sında Bilal'i ayakta dikilmiş olarak buldu ve ona “Rasulullah (sav) nerede namaz kıldı?” diye sordu. Bilâl de ona Rasulullah'ın namaz kıldığı yeri işaret edip göster­di. Abdullah der ki: Rasulullah'ın kaç rekât namaz kıldığını sormayı unuttum.


    Öneri Formu
33827 B004289 Buhari, Megâzî, 49


    Öneri Formu
16282 D002684 Ebu Davud, Cihad, 117


    Öneri Formu
33100 D004358 Ebu Davud, Hudud, 1


    Öneri Formu
33101 D004359 Ebu Davud, Hudud, 1