Giriş

Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona el-Hasan b. Musa, ona Hammad b. Seleme, ona Ali b. Zeyd, ona Ebu’s-Salt, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "İsra gecesi, karınları ev gibi olan bir topluluğun yanından geçtim. Karınlarının içinde dışarıdan görülen yılanlar vardı. “Bunlar kim ey Cebrail” dedim. “Faiz yiyenlerdir” dedi."


    Öneri Formu
23199 İM002273 İbn Mâce, Ticaret, 58

Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Hârun, ona Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sizden öncekilerin izledikleri yolu kulaç kulaç, arşın arşın, karış karış izleyeceksiniz. Hatta onlar bir keler deliğine girse siz de ona gireceksiniz." Ashab: 'Ey Allah’ın Rasulü, Yahudileri ve Hristiyanları mı kastediyorsun?' dediler. O da "Başka kim olabilir ki?" buyurdu.


    Öneri Formu
30892 İM003994 İbn Mâce, Fiten, 17


    Öneri Formu
13442 M007042 Müslim, Sıfâtu'l-Münâfıkın ve Ahkamuhüm, 16

Bize Muhammed b. Selam, ona Mahled b. Yezid, ona İbn Cüreyc, ona İbn Şihab, ona Yahya b. Urve, ona Urve, ona da Hz. Aişe şöyle demiştir: "İnsanlar Rasulullah'a (sav) kahinlerin durumu hakkında sordular. Rasulullah da (sav) 'Onlar bir şey bilmez' buyurdu. Bunun üzerine oradakiler 'Ey Allah'ın Rasulü! (sav) Onlar bazen bir şey söylüyorlar ve bu söyledikleri doğru çıkıyor' dediler. Rasulullah (sav) da onlara 'Bu doğru sözü, cinler (göklerden kulak hırsızlığı yapıp) kapar, sonra bunları tavuğun gıdakladığı gibi kahinlerin kulaklarına tekrar tekrar söyler dururlar. Kahinler de bunlara, yüzden fazla yalan karıştırırlar' buyurdu."


Açıklama: Cinlerin kelime kaçırması meleklerin kendi aralarında konuşurken kulak hızrsızlığı ile duydukları şeylerdir.

    Öneri Formu
21962 B006213 Buhari, Edeb, 117

Bize Şeyban b. Ferruh, ona Ebu Avane, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr, ona İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ne cinlere Kur'an okudu, ne de onları gördü. Rasulullah (sav), ashabından birkaç kişi ile Ukâz panayırına gitmek üzere yola çıktı. Bu sırada şeytanlar ile gökyüzü arasında engel konmuş, (semadan haber almalarına da engel olunmuş) ve üzerlerine gökten alevli ateşler de gönderilmişti. Şeytanlar kavimlerinin yanına döndüklerinde 'neyiniz var?' diye sordular. Onlar da 'semadan haber almamıza engel olundu ve üzerlerimize gökten alevli ateş gönderildi' dediler. Bunun üzerine kavimleri 'Bu olsa olsa daha önce görülmedik bir şey dolayısıyla olmuştur. Haydi, yeryüzünün doğularına batılarına gidiniz, semadan haber almamıza engel olan bu şeyin ne olduğuna bir bakınız' dediler. Onlar da yeryüzünün doğularına, batılarına dağıldılar. Tihâme tarafına giden topluluk, Ukâz panayırına doğru gitmekte iken Nahl'da bulunan ve ashabına sabah namazını kıldırmakta olan Rasulullah'ın (sav) yanından geçtiler. Kur'an'ı işitince ona kulak verdiler ve 'işte, bizim semadan haber almamıza engel olan budur' dediler. Kavimlerinin yanına geri dönerek 'ey kavmimiz 'gerçekten biz hayrete düşüren bir Kur'an dinledik, o doğruya götürüyor, bundan ötürü ona iman ettik, Rabbimize hiçbir kimseyi ortak tutmayacağız' (Cin 72/1-2) dediler. Aziz ve Celil Allah da Nebisi Muhammed’e (sav) 'de ki: Cinlerden bir topluluğun beni dinlediği bana vahyolundu' (Cin 72/1) ayetini indirdi."


    Öneri Formu
3640 M001006 Müslim, Salât, 149