Giriş

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr; (T) Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona babası, ona Abdülmelik, ona Ata, ona da Cabir şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav) zamanında, oğlu İbrahim'in vefat ettiği gün güneş tutuldu. İnsanlar “güneş İbrahim'in vefatından dolayı tutuldu” dediler. Bunun üzerine Peygamber (sav) ayağa kalka­rak, cemaate dört secde ile altı rükû ile (iki rekât) namaz kıldırdı. Evvelâ tekbir aldı, sonra Kur'an okudu. Ama kıraati uzattı. Sonra aşağı yukarı kı­yamı derecesinde uzun bir rükû yaptı. Sonra başını rükûdan kaldırarak bi­rinci kıraatten daha kısa olmak üzere Kur'an okudu. Sonra aşağı yukarı kıyamı derecesinde bir rükû yaptı. Sonra başını rükûdan kaldırarak ikinci kıraatten daha kısa olmak üzere Kur'an okudu. Sonra ayakta kaldığı ka­dar uzun süren bir rükû yaptı. Sonra başını rükûdan kaldırdı. Sonra secde­ye kapandı ve iki secde yaptı. Sonra kalkarak yine üç rükû yaptı ki, bu üç rükûdan her biri kendinden sonrakinden daha uzundu. Rükûu da takriben secdesi kadar oluyordu. Sonra geriledi, arkasındaki saflar da gerilediler. Böylece son safa kadar vardık. [-Ravi Ebu Bekir: Böylece kadınlar saffına vardık diye rivayet etti.] Sonra Rasulullah (sav) (tekrar) ilerledi, onunla cemaat da ilerledi. Nihayet Rasulullah (sav) (evvelki yerine durdu. Namazı bitirdiğinde gü­neş de eski hâline dönmüştü. Ardından Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ey İnsanlar! Güneş ile ay ancak Allah'ın ayetlerinden iki ayettir. Bunlar insanlardan hiçbir kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar." [Ebu Bekir 'Başer'in ölümünden dolayı' dedi.] "Siz bu tarz bir tutulma gördüğünüzde açılıncaya kadar namaz kılın. Size vaat edilen hiçbir şey yoktur ki, ben onu şu namazımda görmüş olmayayım. Sizi temin ederim ki, bana ce­hennem getirildi. Bu da alevi bana dokunur korkusu ile gerisi geriye çe­kildiğimi gördüğünüz sırada oldu. Hatta orada, eğri çubuğun sahibini ateş içinde bağırsaklarını sürüdüğünü gördüm. Vaktiyle hacıların paralarını bu eğri çomağı ile çalardı. Eğer malının çalındığını anlayan olursa 'çomağıma takıldı' derdi. Farkına varan olmazsa alıp götürürdü. Yine ben, orada kedi sahibi kadını da gördüm. O kadın vaktiyle kediyi bağlayarak aç tutmuştu. Onun, haşerattan yemesine müsaade etmemiş, nihayet hayvan açlıktan öl­müştü. Sonra (bana) cenneti de getirdiler, bu da eski yerimde duruncaya kadar ilerlediğimi gördüğünüz sırada oldu. Yemin olsun ki elimi uzattım, siz güresiniz diye cennetin meyvelerinden koparmak istiyordum. Sonra­dan bunu yapmamayı düşündüm. İşte bu suretle size vadeliden her şeyi ben bu namazımda görmüş oldum."


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّمَا الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ وَإِنَّهُمَا لاَ يَنْكَسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ مِنَ النَّاسِ

    Öneri Formu
285858 M002102-2 Müslim, Küsûf, 10

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr; (T) Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona babası, ona Abdülmelik, ona Ata, ona da Cabir şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav) zamanında, oğlu İbrahim'in vefat ettiği gün güneş tutuldu. İnsanlar “güneş İbrahim'in vefatından dolayı tutuldu” dediler. Bunun üzerine Peygamber (sav) ayağa kalka­rak, cemaate dört secde ile altı rükû ile (iki rekât) namaz kıldırdı. Evvelâ tekbir aldı, sonra Kur'an okudu. Ama kıraati uzattı. Sonra aşağı yukarı kı­yamı derecesinde uzun bir rükû yaptı. Sonra başını rükûdan kaldırarak bi­rinci kıraatten daha kısa olmak üzere Kur'an okudu. Sonra aşağı yukarı kıyamı derecesinde bir rükû yaptı. Sonra başını rükûdan kaldırarak ikinci kıraatten daha kısa olmak üzere Kur'an okudu. Sonra ayakta kaldığı ka­dar uzun süren bir rükû yaptı. Sonra başını rükûdan kaldırdı. Sonra secde­ye kapandı ve iki secde yaptı. Sonra kalkarak yine üç rükû yaptı ki, bu üç rükûdan her biri kendinden sonrakinden daha uzundu. Rükûu da takriben secdesi kadar oluyordu. Sonra geriledi, arkasındaki saflar da gerilediler. Böylece son safa kadar vardık. [-Ravi Ebu Bekir: Böylece kadınlar saffına vardık diye rivayet etti.] Sonra Rasulullah (sav) (tekrar) ilerledi, onunla cemaat da ilerledi. Nihayet Rasulullah (sav) (evvelki yerine durdu. Namazı bitirdiğinde gü­neş de eski hâline dönmüştü. Ardından Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ey İnsanlar! Güneş ile ay ancak Allah'ın ayetlerinden iki ayettir. Bunlar insanlardan hiçbir kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar." [Ebu Bekir 'Başer'in ölümünden dolayı' dedi.] "Siz bu tarz bir tutulma gördüğünüzde açılıncaya kadar namaz kılın. Size vaat edilen hiçbir şey yoktur ki, ben onu şu namazımda görmüş olmayayım. Sizi temin ederim ki, bana ce­hennem getirildi. Bu da alevi bana dokunur korkusu ile gerisi geriye çe­kildiğimi gördüğünüz sırada oldu. Hatta orada, eğri çubuğun sahibini ateş içinde bağırsaklarını sürüdüğünü gördüm. Vaktiyle hacıların paralarını bu eğri çomağı ile çalardı. Eğer malının çalındığını anlayan olursa 'çomağıma takıldı' derdi. Farkına varan olmazsa alıp götürürdü. Yine ben, orada kedi sahibi kadını da gördüm. O kadın vaktiyle kediyi bağlayarak aç tutmuştu. Onun, haşerattan yemesine müsaade etmemiş, nihayet hayvan açlıktan öl­müştü. Sonra (bana) cenneti de getirdiler, bu da eski yerimde duruncaya kadar ilerlediğimi gördüğünüz sırada oldu. Yemin olsun ki elimi uzattım, siz güresiniz diye cennetin meyvelerinden koparmak istiyordum. Sonra­dan bunu yapmamayı düşündüm. İşte bu suretle size vadeliden her şeyi ben bu namazımda görmüş oldum."


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّمَا الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ وَإِنَّهُمَا لاَ يَنْكَسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ مِنَ النَّاسِ

    Öneri Formu
3287 M002102 Müslim, Küsûf, 10

Bize İbn Fudayl, ona Atâ b. Sâib, ona babası (Sâib b. Malik), ona da Abdullah b. Amr şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) zamanında bir gün güneş tutulması oldu. Bunun üzerine Peygamber (sav) ayağa kalktı, biz de onunla birlikte kalktık (ve namaza durduk). Hz. Peygamber (sav) Namazda o kadar uzun süre ayakta durdu ki, biz artık rükûa varmayacak sandık. Sonra rükûa vardı, bu defa da rükûdan neredeyse kalkmayacak kadar uzun durdu. Ardından kalktı, secdeye varmayacak zannettik. Sonra secdeye gitti, bu sefer de secdeden neredeyse başını kaldırmayacak kadar uzun secdede kaldı. Sonra oturdu, yine secdeye varmayacak gibi uzun oturdu. Sonra tekrar secdeye vardı ve uzun uzun secde etti. İkinci rekâtta da birincisinde yaptığı gibi yaptı. İkinci rekâtta secde hâlindeyken, yere doğru nefes nefese üflüyor, ağlıyor ve 'ey Rabbim! Ben onlar arasındayken neden azap ediyorsun? Ey Rabbim! Biz senden af dilemek isterken Sen bizi niçin azaba uğratıyorsun' diyordu. Sonra başını kaldırdı, o sırada güneş açılmış, tutulma sona ermişti. Namazı tamamladıktan sonra, Allah’a hamd etti ve O’nu övdü, sonra da şöyle buyurdu:" "Ey insanlar! Güneş ve Ay, Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bu ikisi hiçbir kimsenin ölümü veya doğumu sebebiyle tutulmaz. Bu nedenle güneş veya ay tutulduğunda hemen mescitlere koşun. Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Cennet bana öyle bir şekilde gösterildi ki, istersem onun bazı dallarına dokunabilecektim. Cehennem de bana gösterildi. O kadar dehşetliydi ki, onun alevleri size ulaşmasın diye söndürmeye çalışıyordum. Orada (cehennemde) Himyer kabilesinden zenci, uzun boylu bir kadın gördüm, bir kediden dolayı azap çekiyordu. Kediyi bağlamıştı, Ne ona yemek vermişti, ne su, ne de bırakmıştı ki yerden böcekleri yesin. Ne zaman kedi ona yönelse, kadını tırmalıyordu. Ne zaman kadın uzaklaşsa, kedi onu yine tırmalıyordu. Orada Dâ'd‘a oğulları kabilesinden birini gördüm. Ayrıca elindeki kıvrık bir çubukla (mihcen) hacıların eşyasını çalan bir adam da gördüm. O kişi, ateşin içinde bastonuna yaslanmış duruyordu. Hacıların eşyasını bastonuyla çalardı. Hacıların eşyası onun bastonuna takıldığında ve fark ettiklerinde 'ben sizden çalmadım, eşyalarınız bastonuma takılmış’ derdi."


    Öneri Formu
57493 HM006483 İbn Hanbel, II, 159

Bize Yahya, ona Malik, ona Atâ, ona da Cabir şöyle demiştir: Rasulullah’ın (sav) döneminde, oğlu İbrahim’in vefat ettiği gün güneş tutulması oldu. İnsanlar “güneş, İbrahim’in ölümü sebebiyle tutuldu” dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sav) kalktı ve insanlara altı rüku ve dört secdeden oluşan bir namaz kıldırdı. Tekbir aldı, oldukça uzun okudu, ardından neredeyse kıyamı kadar uzun bir rükû yaptı, Rükudan kalktı, yine uzun bir kıraat yaptı ama bu, ilkinden daha kısaydı, sonra tekrar kıyamı kadar uzun rükûa yaptı, sonra rükudan kalkıp, bir kez daha kıraat yaptı, bu da öncekinden daha kısaydı, Sonra tekrar rükû yaptı, ardından secdeye vardı ve İki secde yaptı. Sonra tekrar kalktı ve yine üç rüku yaptı Bu üç rükuun her biri, kendisinden önceki rükudan daha kısa idi. Ancak rükûları neredeyse kıyamları kadar uzundu. Namaz sırasında, Rasulullah (sav) geri çekildi, cemaat de onunla birlikte geri çekildi. Sonra tekrar öne geçti, saflar da onunla birlikte öne geçti. Namazı tamamladığında güneş yeniden açılmıştı. Sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Güneş ve ay, Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bunlar, hiçbir insanın ölümü veya doğumundan dolayı tutulmaz. Böyle bir şey gördüğünüzde hemen namaza yönelin ve bu hal gidinceye kadar dua edin ve namaz kılın. Bu namazda bana, size vaat edilen her şey gösterildi. Cehennem getirildi, işte o sırada geri çekildiğimi gördünüz, çünkü onun sıcaklığının bana dokunmasından korktum ve ‘Ey Rabbim! Ben onların arasında olduğum halde mi azap edersin?’ dedim. Cehennemde, çengelli çubuk (mihcen) sahibini de gördüm. Bu adam, hacca gelenlerin eşyasını çengelli çubuğu çalardı. Eğer fark edilir ve yakalanırsa 'ben çalmadım, bastonuma takıldı' derdi. Fark edilmezse eşyayı alır götürürdü. Orada, kedisini bağlayan bir kadın gördüm. Ne besledi ne de saldı. O kedi ne yerden bir şey yiyebildi ne de yaşadı, açlıktan öldü. Sonra Cennet getirildi. İşte o sırada beni öne geçtiğimi gördünüz. Cennet meyvelerinden bir dal koparıp size göstermek istedim. Elimi uzattım ama sonra vazgeçtim. Vallahi, size vaat edilen ne varsa, bu namazda bana gösterildi."


    Öneri Formu
69862 HM014470 İbn Hanbel, III, 318


Açıklama: Râvinin şekki için bk. M005826-2, M005826-3.

    Öneri Formu
6391 M005826 Müslim, Selam, 129


    Öneri Formu
5307 M005553 Müslim, Libas ve Zînet, 108


    Öneri Formu
6428 M005846 Müslim, Selam, 146


    Öneri Formu
6479 M005859 Müslim, Selam, 153


    Öneri Formu
6482 M005860 Müslim, Selam, 154


    Öneri Formu
6484 M005861 Müslim, Selam, 155