حَدَّثَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ مَعْدَانَ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ عَنْ ثَوْبَانَ - مَوْلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم - عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ قَالَ « مَنْ فَارَقَ الرُّوحُ الْجَسَدَ وَهُوَ بَرِىءٌ مِنْ ثَلاَثٍ دَخَلَ الْجَنَّةَ مِنَ الْكِبْرِ وَالْغُلُولِ وَالدَّيْنِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25218, İM002412
Hadis:
حَدَّثَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ مَعْدَانَ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ عَنْ ثَوْبَانَ - مَوْلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم - عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ قَالَ « مَنْ فَارَقَ الرُّوحُ الْجَسَدَ وَهُوَ بَرِىءٌ مِنْ ثَلاَثٍ دَخَلَ الْجَنَّةَ مِنَ الْكِبْرِ وَالْغُلُولِ وَالدَّيْنِ » .
Tercemesi:
Bize Humeyd b. Mes’ade rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize Halid b. el-Hâris rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize Said, Katâde’den, o Sâlim b. Ebu’l-Ca‘d’den, o Ma‘dân b. Ebu Talha’dan, o da Hz. Peygamber’in (sav) hizmetçisi Sevbân’dan rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Kimin üç şeyden uzak olduğu halde ruhu bedeninden ayrılırsa cennete girer: Kibir, ganimet malına hıyanet ve borç.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Sadakât 12, /386
Senetler:
1. Ebu Abdullah Sevban Mevla Rasulullah (Sevban b. Bücdüd)
2. Ma'dan b. Ebu Talha el-Ya'merî (Ma'dan b. Ebu Talha)
3. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
4. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
5. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
6. Halid b. Haris el-Hüceymî (Halid b. Haris b. Selim b. Süleyman)
7. Humeyd b. Mes'ade es-Sami (Humeyd b. Mes'ade b. Mübarek)
Konular:
Borç, vermek/almak
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Hainlik, hiyanet, ihanet
Kibir, Kibir ve gurur
Yolsuzluk, ganimet malından çalanın hali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
155463, BS018259
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ عَبْدَانَ أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عُبَيْدٍ الصَّفَّارُ حَدَّثَنَا الأَسْفَاطِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ مَعْدَانَ عَنْ ثَوْبَانَ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« مَنْ مَاتَ وَهُوَ بَرِىءٌ مِنْ ثَلاَثٍ مِنَ الْكِبْرِ وَالْغُلُولِ وَالدَّيْنِ دَخَلَ الْجَنَّةَ ».قَالَ أَبُو عِيسَى وَرَوَاهُ سَعِيدٌ عَنْ قَتَادَةَ وَقَالَ :« الْكَنْزُ ». بَدَلَ :« الْكِبْرِ ».
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Siyer 18259, 18/336
Senetler:
1. Ebu Abdullah Sevban Mevla Rasulullah (Sevban b. Bücdüd)
2. Ma'dan b. Ebu Talha el-Ya'merî (Ma'dan b. Ebu Talha)
3. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
4. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
5. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
6. Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik el-Bahilî (Hişam b. Abdülmelik)
7. Abbas b. Fadl el-Esfati (Abbas b. Fadl b. Muhammed)
8. Ahmed b. Ubeyd es-Saffâr (Ahmed b. Ubeyd b. İsmail)
9. Ali b. Ahmed eş-Şîrâzî (Ali b. Ahmed b. Abdân b. Muhammed b. el-Ferec b. Said)
Konular:
Borç, borçlu olarak ölmek
Borç, Hz. Peygamber borç konusunda çok hassas idi
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Ganimet, ganimete ihanet etmek
Kibir, Kibir ve gurur
Yolsuzluk, ganimet malından çalanın hali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19223, T001461
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو السَّوَّاقُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ صَالِحِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ زَائِدَةَ عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ عَنْ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ : « مَنْ وَجَدْتُمُوهُ غَلَّ فِى سَبِيلِ اللَّهِ فَاحْرِقُوا مَتَاعَهُ » . قَالَ صَالِحٌ فَدَخَلْتُ عَلَى مَسْلَمَةَ وَمَعَهُ سَالِمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ فَوَجَدَ رَجُلاً قَدْ غَلَّ فَحَدَّثَ سَالِمٌ بِهَذَا الْحَدِيثِ فَأَمَرَ بِهِ فَأُحْرِقَ مَتَاعُهُ فَوُجِدَ فِى مَتَاعِهِ مُصْحَفٌ فَقَالَ سَالِمٌ: بِعْ هَذَا وَتَصَدَّقْ بِثَمَنِهِ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا الْحَدِيثُ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ وَهُوَ قَوْلُ الأَوْزَاعِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ . قَالَ : وَسَأَلْتُ مُحَمَّدًا عَنْ هَذَا الْحَدِيثِ فَقَالَ: إِنَّمَا رَوَى هَذَا صَالِحُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ زَائِدَةَ وَهُوَ أَبُو وَاقِدٍ اللَّيْثِىُّ وَهُوَ مُنْكَرُ الْحَدِيثِ قَالَ مُحَمَّدٌ وَقَدْ رُوِىَ فِى غَيْرِ حَدِيثٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى الْغَالِّ فَلَمْ يَأْمُرْ فِيهِ بِحَرْقِ مَتَاعِهِ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ .
Tercemesi:
Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Her kimi ganimet malı aşırmış görürseniz onun o eşyasını yakın.” Salih diyor ki: Sâlim b. Abdullah ile beraber olduğu bir anda Mesleme’nin yanına girmiştim. Mesleme ganimet malına hainlik eden birini buldu ve Sâlim’in bu hadisi aktarması üzerine emretti eşyalarını yaktırdı eşyaları arasında birde Mushaf çıkmıştı, Sâlim demişti ki: Bunu sat bedelini sadaka olarak dağıt. Tirmizî: Bu hadis garibtir. Ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup Evzâî, Ahmed, İshâk bunlardandır.
Tirmizî: Muhammed’e bu hadis hakkında sordum dedi ki: Bu hadisi sadece Salih b. Muhammed b. Zaide rivâyet ediyor ki bu şahıs Ebû Vakîd el Leysî’dir ve rivâyetleri münker (hoş karşılanmaz) dir. Muhammed devamla diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.)’den ganimet mala hainlik konusunda pek çok hadis rivâyet edilmiş olup bu hadislerde o malın yakılması emredilmemektedir.
Tirmizî: Bu hadis garibtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hudûd 28, 4/61
Senetler:
()
Konular:
Yolsuzluk, ganimet malından çalanın hali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29513, N003718
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ يَزِيدَ قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ كُنَّا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذْ أَتَتْهُ وَفْدُ هَوَازِنَ فَقَالُوا يَا مُحَمَّدُ إِنَّا أَصْلٌ وَعَشِيرَةٌ وَقَدْ نَزَلَ بِنَا مِنَ الْبَلاَءِ مَا لاَ يَخْفَى عَلَيْكَ فَامْنُنْ عَلَيْنَا مَنَّ اللَّهُ عَلَيْكَ . فَقَالَ « اخْتَارُوا مِنْ أَمْوَالِكُمْ أَوْ مِنْ نِسَائِكُمْ وَأَبْنَائِكُمْ » . فَقَالُوا قَدْ خَيَّرْتَنَا بَيْنَ أَحْسَابِنَا وَأَمْوَالِنَا بَلْ نَخْتَارُ نِسَاءَنَا وَأَبْنَاءَنَا . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَمَّا مَا كَانَ لِى وَلِبَنِى عَبْدِ الْمُطَّلِبِ فَهُوَ لَكُمْ فَإِذَا صَلَّيْتُ الظُّهْرَ فَقُومُوا فَقُولُوا إِنَّا نَسْتَعِينُ بِرَسُولِ اللَّهِ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَوِ الْمُسْلِمِينَ فِى نِسَائِنَا وَأَبْنَائِنَا » . فَلَمَّا صَلَّوُا الظُّهْرَ قَامُوا فَقَالُوا ذَلِكَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « فَمَا كَانَ لِى وَلِبَنِى عَبْدِ الْمُطَّلِبِ فَهُوَ لَكُمْ » . فَقَالَ الْمُهَاجِرُونَ وَمَا كَانَ لَنَا فَهُوَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . وَقَالَتِ الأَنْصَارُ مَا كَانَ لَنَا فَهُوَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . فَقَالَ الأَقْرَعُ بْنُ حَابِسٍ أَمَّا أَنَا وَبَنُو تَمِيمٍ فَلاَ . وَقَالَ عُيَيْنَةُ بْنُ حِصْنٍ أَمَّا أَنَا وَبَنُو فَزَارَةَ فَلاَ . وَقَالَ الْعَبَّاسُ بْنُ مِرْدَاسٍ أَمَّا أَنَا وَبَنُو سُلَيْمٍ فَلاَ . فَقَامَتْ بَنُو سُلَيْمٍ فَقَالُوا كَذَبْتَ مَا كَانَ لَنَا فَهُوَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا أَيُّهَا النَّاسُ رُدُّوا عَلَيْهِمْ نِسَاءَهُمْ وَأَبْنَاءَهُمْ فَمَنْ تَمَسَّكَ مِنْ هَذَا الْفَىْءِ بِشَىْءٍ فَلَهُ سِتُّ فَرَائِضَ مِنْ أَوَّلِ شَىْءٍ يُفِيئُهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْنَا » . وَرَكِبَ رَاحِلَتَهُ وَرَكِبَ النَّاسُ اقْسِمْ عَلَيْنَا فَيْأَنَا فَأَلْجَئُوهُ إِلَى شَجَرَةٍ فَخَطِفَتْ رِدَاءَهُ فَقَالَ « يَا أَيُّهَا النَّاسُ رُدُّوا عَلَىَّ رِدَائِى فَوَاللَّهِ لَوْ أَنَّ لَكُمْ شَجَرَ تِهَامَةَ نَعَمًا قَسَمْتُهُ عَلَيْكُمْ ثُمَّ لَمْ تَلْقَوْنِى بَخِيلاً وَلاَ جَبَانًا وَلاَ كَذُوبًا » . ثُمَّ أَتَى بَعِيرًا فَأَخَذَ مِنْ سَنَامِهِ وَبَرَةً بَيْنَ أُصْبُعَيْهِ ثُمَّ يَقُولُ « هَا إِنَّهُ لَيْسَ لِى مِنَ الْفَىْءِ شَىْءٌ وَلاَ هَذِهِ إِلاَّ خُمُسٌ وَالْخُمُسُ مَرْدُودٌ فِيكُمْ » . فَقَامَ إِلَيْهِ رَجُلٌ بِكُبَّةٍ مِنْ شَعْرٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَخَذْتُ هَذِهِ لأُصْلِحَ بِهَا بَرْدَعَةَ بَعِيرٍ لِى . فَقَالَ « أَمَّا مَا كَانَ لِى وَلِبَنِى عَبْدِ الْمُطَّلِبِ فَهُوَ لَكَ » . فَقَالَ أَوَبَلَغَتْ هَذِهِ فَلاَ أَرَبَ لِى فِيهَا . فَنَبَذَهَا . وَقَالَ « يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَدُّوا الْخِيَاطَ وَالْمِخْيَطَ فَإِنَّ الْغُلُولَ يَكُونُ عَلَى أَهْلِهِ عَارًا وَشَنَارًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ » .
Tercemesi:
Amr b. Şuayb (r.a) babasından ve dedesinden aktararak şöyle diyor: Biz Rasûlullah (s.a.v)’in yanında iken, Hevazin kabilesinden bir heyet geldi ve: “Ey Muhammed! Biz Arap boylarından ve Arap kabilelerinden biriyiz başımıza Senin de bildiğin bir müsibet geldi (yani Müslümanlara karşı savaştık yenildik, pek çok esir verdik ve şimdi de Müslüman olduk.) “Bize bir iyilikte bulun Allah’ta Sana bol bol versin” dediler. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Mallarınızdan, kadınlarınızdan ve çocuklarınızdan birini seçin öyleyse” buyurdu. Onlar da: “Sen bizi mallarımızla kadın ve çocuklarımızdan birini seçmekte serbest bıraktın öyleyse biz kadınlarımızı ve çocuklarımızı seçiyoruz” dediler. O zaman Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “O esirler içersinde bana ve Abdülmuttalib oğullarına düşen hisseler sizindir size geri veriyorum. Öğle namazını kılıp bitirdiğimizde sizler kalkın ve biz Müslüman olarak geldik, kadın ve çocuklarımızın geri verilmesi konusunda Rasûlullah (s.a.v)’den yardım istiyoruz deyin” buyurdu. Öğle namazı bitince onlar kalkıp aynı şekilde söylediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Benim ve Abdülmuttalib oğullarına düşen hisseler (Kadın ve çocuklar) sizindir” buyurdu. Hemen arkasından muhacirler: “Bizim hissemize düşenler de Rasûlullah (s.a.v)’indir” dediler. Hemen arkasından Ensar: “Bizim hissemize düşen de Rasûlullah (s.a.v)’in emrindedir” dediler. Akra b. Habis, Ben ve Temim oğulları: “Hisselerimizi vermiyoruz” dediler. “Uyeyne b. Hısn, Ben ve Fezare oğulları bizler de hisselerimizi vermiyoruz” dediler. Abbas b. Mirdas ta: “Ben ve Süleym oğulları bizler de hissemizi vermiyoruz” dediler. Bunun üzerine Süleym oğulları kalktı ve: “Yalan söylüyorsun; bizim hissemize düşenler Rasûlullah (s.a.v)’e aittir” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ey insanlar, onlara kadınlarını ve çocuklarını geri veriniz. Bu konuda kim bize uyarak elde ettiklerinden bir şey verirse Allah’ın bize önceden verdiği ganimetlerden altı deve verilecektir” buyurdu. Sonra Rasûlullah (s.a.v) bineğine bindi, insanlarda Rasûlullah (s.a.v)’in etrafını sardı. Ganimet mallarını bize taksim et dediler. İzdihamdan dolayı Rasûlullah (s.a.v)’in biniti bir ağaca doğru gitti ve ağacın dalı Rasûlullah (s.a.v)’in cübbesinin düşmesine sebep oldu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ey insanlar cübbemi bana veriniz” dedi ve şöyle bir konuşma yaptı: “Allah’a yemin olsun ki Tihame vadisindeki tüm ağaçlar ganimet olsaydı hepsini size dağıtırdım da; sizler bana korkak, cimri ve yalancı isnadında bulunmazdınız.” Sonra bir deve getirdi ve devenin hörgücünden bir tutam kıl aldı ve şöyle dedi: “Şunu iyi bilin ki ben de fey’den başka bir şey yoktur bunlar da beşte birdir. Beşte bir de zaten sizin aranızda bölüştürülecektir.” O esnada bir adam kalktı ve bir avuç deve yününü göstererek: “Şunu devemin çulunu tamir için almıştım” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Bana ve Abdülmuttalib oğullarının hissesine düşen deve tüyleri de senindir” buyurdu. Bunun üzerine o adam: “Benim hisseme bu kadar düşecekse onu da istemem” diyerek elindekini atıverdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ey insanlar küçük ve büyük bir iğne bile olsa ganimet malından aldığınız şeyleri geri verin çünkü ganimet malından haksız yere alınan her şey kıyamet günü alan kimse için çok utanç verici ve ayıp bir iş olur.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Hibe 1, /2331
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Şuayb b. Muhammed es-Sehmi (Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
3. Ebu İbrahim Amr b. Şuayb el-Kuraşi (Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
6. Ebu Amr Muhammed b. İbrahim es-Sülemî (Muhammed b. İbrahim b. Ebu Adî)
7. Ebu Yezid Amr b. Yezid el-Cermî (Amr b. Yezid)
Konular:
Bedevi, bedevilik
Ganimet, ganimete ihanet etmek
Siyer, Havazin seferi
Yolsuzluk, ganimet malından çalanın hali
قَالَ الْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ عَنِ ابْنِ الْقَاسِمِ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ ثَوْرِ بْنِ زَيْدٍ عَنْ أَبِى الْغَيْثِ مَوْلَى ابْنِ مُطِيعٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَامَ خَيْبَرَ فَلَمْ نَغْنَمْ إِلاَّ الأَمْوَالَ وَالْمَتَاعَ وَالثِّيَابَ فَأَهْدَى رَجُلٌ مِنْ بَنِى الضُّبَيْبِ يُقَالُ لَهُ رِفَاعَةُ بْنُ زَيْدٍ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم غُلاَمًا أَسْوَدَ يُقَالُ لَهُ مِدْعَمٌ فَوُجِّهَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى وَادِى الْقُرَى حَتَّى إِذَا كُنَّا بِوَادِى الْقُرَى بَيْنَا مِدْعَمٌ يَحُطُّ رَحْلَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَجَاءَهُ سَهْمٌ فَأَصَابَهُ فَقَتَلَهُ فَقَالَ النَّاسُ هَنِيئًا لَكَ الْجَنَّةُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَلاَّ وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ إِنَّ الشَّمْلَةَ الَّتِى أَخَذَهَا يَوْمَ خَيْبَرَ مِنَ الْمَغَانِمِ لَتَشْتَعِلُ عَلَيْهِ نَارًا » . فَلَمَّا سَمِعَ النَّاسُ بِذَلِكَ جَاءَ رَجُلٌ بِشِرَاكٍ أَوْ بِشِرَاكَيْنِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « شِرَاكٌ أَوْ شِرَاكَانِ مِنْ نَارٍ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28670, N003858
Hadis:
قَالَ الْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ عَنِ ابْنِ الْقَاسِمِ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ ثَوْرِ بْنِ زَيْدٍ عَنْ أَبِى الْغَيْثِ مَوْلَى ابْنِ مُطِيعٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَامَ خَيْبَرَ فَلَمْ نَغْنَمْ إِلاَّ الأَمْوَالَ وَالْمَتَاعَ وَالثِّيَابَ فَأَهْدَى رَجُلٌ مِنْ بَنِى الضُّبَيْبِ يُقَالُ لَهُ رِفَاعَةُ بْنُ زَيْدٍ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم غُلاَمًا أَسْوَدَ يُقَالُ لَهُ مِدْعَمٌ فَوُجِّهَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى وَادِى الْقُرَى حَتَّى إِذَا كُنَّا بِوَادِى الْقُرَى بَيْنَا مِدْعَمٌ يَحُطُّ رَحْلَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَجَاءَهُ سَهْمٌ فَأَصَابَهُ فَقَتَلَهُ فَقَالَ النَّاسُ هَنِيئًا لَكَ الْجَنَّةُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَلاَّ وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ إِنَّ الشَّمْلَةَ الَّتِى أَخَذَهَا يَوْمَ خَيْبَرَ مِنَ الْمَغَانِمِ لَتَشْتَعِلُ عَلَيْهِ نَارًا » . فَلَمَّا سَمِعَ النَّاسُ بِذَلِكَ جَاءَ رَجُلٌ بِشِرَاكٍ أَوْ بِشِرَاكَيْنِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « شِرَاكٌ أَوْ شِرَاكَانِ مِنْ نَارٍ » .
Tercemesi:
Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Hayber savaşında Rasûlullah (s.a.v) ile beraberdik oradan ganimet olarak arazi, eşyalar ve kumaşlar elde ettik. Dubeyb oğullarından bir adam -ki kendisine Rifaa b. Zeyd denilir- Rasûlullah (s.a.v)’e, Midam adında siyah bir köle hediye etmişti. Rasûlullah (s.a.v), Vadil Kura’ya doğru yola çıktı. Vadil Kura’ya varınca Müdam, Rasûlullah (s.a.v)’in yükünü indiriyordu. O anda kendisine bir ok isabet etti ve orada öldü. İnsanlar onun için müjdeler olsun Cennete gireceksin dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Hayır canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki Hayber’den elde edilen ganimetlerden haksız yere aldığı bir elbise ateş olarak onu yakıyor” buyurdu. Ashab bunu duyunca içlerinden biri bir veya iki takunya tasması getirip Rasûlullah (s.a.v)’e teslim etti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Bir veya iki ayakkabı tasması ateş olup seni yakardı” buyurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Eymân ve'n-Nuzûr 38, /2339
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ğays Salim el-Adevi (Salim)
3. Sevr b. Zeyd ed-Dîlî (Sevr b. Zeyd)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdullah Abdurrahman b. Kasım el-Atekî (Abdurrahman b. Kasım b. Halid b. Cünade)
6. Haris b. Miskin el-Ümevî (Haris b. Miskin b. Muhammed)
Konular:
Ganimet, ganimete ihanet etmek
Yargı, Zahire göre hükmetmek
Yolsuzluk, ganimet malından çalanın hali