216 Kayıt Bulundu.
Bana Ebû Gassân el-Misma'î, ona Osman b. Ömer, ona Ebû Âmir -el-Hazzâz-, ona Ebû İmrân el-Cevnî, ona Abdullah b. es-Sâmit, ona Ebû Zer (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) bana şöyle dedi: "Kardeşine güler yüz göstermek olsa bile asla hiç bir iyiliği küçük görme!"
Bize Yahya b. Bukeyr rivayet etti, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona İbn Abbas, ona Ömer b. Hattab (r.a) rivayetle dedi ki: Abdullah b. Ubey b. Selûl ölünce Rasululah (sav) üzerine namaz kılmak üzere davet olundu. Rasulullah (sav) (namaz kılmak üzere) dikilince ben onun önüne atıldım ve 'Ey Allah’ın Rasulü filan ve filan gün şunları ve şunları demiş iken –Rasulullah’a onun neler söylediklerini sayıp döktüm- sen İbn Ubey’in namazını mı kılacaksın' dedim. Rasulullah (sav) gülümsedi ve: "Önümden çekil ey Ömer" dedi. Ben ona çokça ısrar edince O: "Ben seçmekte serbest bırakıldım, seçimimi yaptım. Eğer (ona) yetmiş defadan fazla mağfiret dilediğim takdirde günahının bağışlanacağını bilsem ona daha fazla mağfiret dilerdim" buyurdu. (Ömer devamla) dedi ki: Rasullulah (sav) namazını kıldırdı, sonra ayrılıp gitti, kısa bir süre geçmeden Tevbe süresindeki: “Onlardan ölen hiçbir kimsenin namazını asla kılma...onlar fasık olarak öldüler” (Tevbe, 84) ile başlayan iki ayet nazil oldu. (Ömer devamla) dedi ki: Daha sonra Rasulullah (sav)’a karşı o gün gösterdiğim o cüretkârlığıma şaştım. Elbette Allah ve Rasulü en iyi bilendir.
Bize Kuteybe, ona Münkedir b. Muhammed b. Münkedir, ona babası, ona Cabir b. Abdullah, Rasulullah'ın (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Tüm iyilikler sadakadır (sadaka yerine geçer). (Mümin) kardeşini güler yüzle karşılaman bir iyilik olduğu gibi kendi kabından (ihtiyacı olan bir şeyi) kardeşinin kabına boşaltman da (kardeşinin ihtiyaç duyduğu bir şeyi ona vermen de) bir iyilik olup sadaka yerine geçer." [Bu konuya ilişkin Ebu Zerr kanalıyla gelen başka bir rivayet bulunmaktadır. Ebu İsa, (Tirmizi) bu hadisin hasen olduğunu söylemiştir.]
Bize Muhammed b. Ebu Bekir, ona Mu'temir, ona Ubeydullah, ona Sabit, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Peygamber (sav) bir cuma günü hutbe veriyordu. İnsanlar ayağa kalktılar ve "Yâ Rasulallah, kuraklık başgösterdi, ağaçlar kızıllaşıp kurudu, hayvanlar telef oldu. Allah'a duâ et de bize yağmur yağdırsın" diye seslendiler. Rasulullah (sav) iki defa "Ey Allah'ım, bize yağmur ver!" diye duâ etti. Allah'a yemîn ederim, o sırada gökyüzünde tek bir bulut parçası dahi görmüyorduk. Aniden bir bulut oluştu ve yağmur yağdı. Rasûlullah (sav) minberden indi ve namazı kıldırdı. Namazdan çıktığı andan ertesi cumaya kadar yağmur yağmaya devam etti. Cuma günü Peygamber (sav) hutbe vermek için kalktığında halk Rasulullah'a (sav) hitaben "Evler yıkıldı, yollar kapandı, Allah'a duâ et de yağmur kesilsin" diye seslendiler. Bunun üzerine Peygamber (sav) gülümsedi ve şöyle dua etti: "Allah'ım çevremize yağdır; üzerimize yağdırma." Sonunda Medine seması bulutlardan sıyrıldı. Yağmur Medine'nin etrafına yağarken, Medine'ye tek damla dahi düşmüyordu. Medine'ye baktım, taç giymiş gibiydi (etrafı yağmur sebebiyle halka gibi çevrilmişti).
Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyan, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Hüseyin, ona da Abdullah b. Ebu Müleyke, Ukbe b. Haris’in şöyle anlattığını nakletti: Siyah bir kadın gelip ikisini (Ukbe'yi ve karısını küçüklerken) emzirdiğini iddia etti. Bunun üzerine Ukbe bu emzirilme olayını Nebi’ye (sav) zikretti. Peygamber (sav) Ukbe'den yüz çevirip tebessüm ederek "(Evlendiğin kadınla süt kardeşi bulunduğun) söylenmiş olduğu halde nasıl (karınla bir araya geleceksin)" buyurdu. Ukbe'nin nikâhı altında Ebu İhab et-Temîmî'nin kızı vardı.
Bize bunu Ahmed b. Halid el-Hallal, ona Yahya b. İshak (el-Becelî) es-Seylehanî, ona Leys b. Sa'd (el-Fehmî), ona da Yezid b. Ebu Habib (Yezid b. Kays el-Ezdî), Abdullah b. el-Haris b. Cez'in (ez-Zübeydî) şöyle dediğini nakletti: "Rasulullah'ın (sav) gülmesi sadece tebessüm şeklinde idi." Ebu İsa -Tirmizi- dedi ki: "Hadis sahih-garibtir. Bu hadisi Leys b. Sa'd'dan gelen rivayetler içinde sadece bu tarikten bilmekteyiz."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Yahya, ona Muhammed b. Yahya b. Habbân, ona da Enes b. Mâlik, teyzesi Ümmü Harâm bt. Milhân'dan naklen şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav) bir gün bana yakın bir yerde uyudu, sonra gülümseyerek uyandı. “Seni güldüren nedir ki?” diye sordum. Rasulullah (sav) şöyle cevap verdi: "Ümmetimden bir takım insanlar şu yemyeşil deniz üstünde, hükümdarların tahtlarına kuruldukları gibi gemilere binerek (deniz harbine giderlerken) rüyamda bana gösterildiler (de ona güldüm)" dedi. Ümmü Haram: “Beni de onlardan (deniz gazilerinden) kılması için Allah'a dua ediver” dedi. Rasulullah da (sav) ona dua etti. Sonra ikinci defa uykuya daldı. Sonra aynısını yaptı (yine gülümseyerek uyandı.) Ümmü Haram da O'na önceki söylediğinin aynısı söyledi (Seni güldüren nedir? dedi.) Peygamber de (sav) ona önceki gibi cevap verdi. Ümmü Haram “Beni de onlardan kılması için Allah'a dua ediver!” dedi. Peygamber "Sen birincilerdensin (ikincilerden değilsin)" buyurdu. Sonraları Ümmü Haram, kocası Ubade b. Samit’le birlikte müslümanların Muâviye kumandasında gemilere binip çıktıkları ilk deniz gazasına bir gazi olarak çıktı. Nihayet o gaziler gazalarını bitirip Şam'a inmek üzere dönerlerken, Ümmü Harâm'a binmesi için bir hayvan getirildi. Hayvan Ümmü Harâm'ı yere çarptı o da bundan öldü.
Bize Ebu Salih Hakem b. Musa, ona Şuayb -yâni İbn İshak-, ona Hişam b. Urve, ona Urve b. Zübeyr ile Fatıma bint. Münzir b. Zübeyr şöyle demişlerdir: Esma bint. Ebu Bekir, Abdullah b. Zübeyr'e hamile iken hicret etti. Kuba'ya geldiğinde Abdullah'ı orada doğurdu. Doğumdan sonra hurmayı ezip bebeğin damağına sürmesi için bebeği Rasulullah'a (sav) getirdi. "Rasulullah (sav) çocuğu ondan alarak kucağına aldı. Sonra kuru hurma getirmelerini istedi." Hz. Aişe, 'Biz hurma ararken bir müddet orada kaldık.' demiştir. Sonra "Rasulullah (sav) hurmayı çiğnedi ve onu çocuğun ağzına koydu." Bebeğin midesine ilk giren şey Rasulullah'ın (sav) tükürüğü oldu. Sonra Esma şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) çocuğu eliyle sıvazlayıp dua etti ve ona Abdullah ismini verdi." Daha sonra Abdullah yedi veya sekiz yaşında iken Rasulullah'a (sav) biat etmeye geldi. Bunu ondan babası Zübeyr talep etmişti. "Rasulullah (sav) onun kendine doğru geldiğini görünce tebessüm etti, Abdullah da ona biat etti."