76 Kayıt Bulundu.
Bana Mâlik, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. el-Müseyyeb, ona Ebû Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Pehlivan başkalarını güreşte yenen değildir. Asıl pehlivan, öfkelendiğinde kendine hakim olandır."
Bize Ebu Velid, ona Şu'be, ona Seleme b. Küheyl ona da Ebu Seleme evimizde Ebu Hüreyre’den (ra) şöyle rivayet etti: Bir adam Hz. Peygamber'den (sav) alacağını ödemesini istedi ve isteme esnasında (Hz. Peygamber'e) kaba ve sert davrandı. (Bu hareketinden dolayı) Hz. Peygamber'in ashâbı da ona tepki gösterdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Bırakın onu! Hak sahibinin söz söyleme hakkı vardır. Bu kişi için bir deve satın alın da ona verin!" buyurdu. Sahâbe, "Biz (onun devesi ile aynı yaşta bir deve değil de) onun devesinden daha değerlisini bulabiliyoruz." dediler. Hz. Peygamber (sav) "O (daha kıymetli olan) deveyi satın alın da, bu kişiye verin. Çünkü sizin hayırlınız, borcunu en güzel şekilde ödeyeninizdir." buyurdu.
Bize Abdullah b. Abdülvehhab, ona Hammad b. Zeyd, ona Sabit, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir: Bir bedevi mescidin içine işedi. Sahabiler engel olmak için ona doğru yürüdüler. Rasulullah da (sav) onlara: "Onun tuvaletini yapmasına mani olmayın" buyurdu. Sonra da bir kova su istedi ve onun pislediği yere döküldü.
Bize Süleyman b. Davud, ona İbn Vehb, ona Yunus , ona İbn Şihab, ona da Abdurrahman b. Ka’b b. Malik , Abdullah b. Ka’b’ın şöyle anlattığını nakletti: Ka’b b. Malik’in Tebük seferine katılmayışını anlatırken şöyle söylediğini işittim: Rasulullah (sav) bir sabah Tebük gazvesinden dönüp Medine’ye geldi. Bir savaştan dönünce önce mescide girer iki rekat namaz kılar sonra (insanları irşad etmek, öğretmek ve konuşmak için) orada otururdu. Yine aynı şekilde yapıp oturunca Tebük seferine katılmayanlar geldiler ve (aslı astarı olmayan) özür dileyip (yalandan yere) yemin etmeye başladılar. Bunlar seksen küsur kişi idiler. Rasulullah (sav) onların zahirî beyanlarını kabul etti ve onlarla antlaştı (biatlarını kabul etti). Onlar için istiğfar etti, iç yüzlerini de Allah’a havale etti. Bu sırada ben de geldim ve selâm verdim, (Rasulullah) bana öfkeli bir şekilde tebessüm etti ve şöyle dedi: "Gel…!" Ben de gelip önüne oturdum, bana dedi ki: "Seni savaşa katılmaktan geri bırakan sebep nedir? Sen bineceğin hayvanı satın almamış mıydın?" Ben de “Ey Allah’ın Rasulü! Vallahi dünyada sizden başka kimin yanına otursam (özür beyan ederek) onun gazabından kurtulacağımı biliyorum. Çünkü bana fesahat ve etkili konuşma yeteneği verilmiştir. (İkna kabiliyetim çok fazladır.) Fakat, Allah’a yemin olsun ki şunu iyice anladım: Bugün benden hoşnut olmanız için size yalan söylesem kısa bir süre sonra Allah bunu bana kızgınlığa çevirir. Eğer size doğruyu söylesem yine bana kızarsınız ama doğruyu söylemekle Allah’ın beni affedeceğini umarım. Vallahi ben sizinle savaşa katılmayıp geri kaldığım günlerdeki kadar hiçbir vakit bedenen sağlam ve bolluk içerisinde olmadım (Mazeretim yoktu).” Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Evet bu doğru söyledi" dedi. (Bana) "Kalk ve Allah senin hakkında bir hüküm verinceye kadar (bekle)" dedi. Ben de kalktım ve belli bir süre bekledim. Bu hadis buradakinden daha uzundur.