261 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Hatim b. Meymun, ona Behz; (T) Bize Muhammed b. Râfi', ona Ebu Nadr Haşim b. Kasım, o ikisine Süleyman b. Muğîra, ona Sabit, ona da Enes b. Malik şunu rivayet etti: Zeyneb'in iddeti dolunca Rasulullah (sav), Zeyd'e; "kendisine evlenme teklifimi bildir" dedi. Bunun üzerine Zeyd hemen oradan ayrıldı ve Zeyneb'in yanına geldi. Bu esnada o, hamurunu mayalamakla meşguldü. Zeyd dedi ki: Onu görünce (Hz. Peygamber'in eşi olacağından) kalbimde yüceldi. Öyle ki Rasulullah'ın (sav) evlenme teklifinden dolayı kendisine bakamadım ve geri çekilip sırtımı döndüm. Ardından; ey Zeyneb! Rasulullah (sav) size evlenme teklif ediyor dedim. O da ben Rabbime istihâre etmedikçe herhangi bir şey yapmayacağım dedi ve ayağa kalkıp evindeki mescide geçti. Bilahare ilgili ayetler (Ahzab, 33/37-38) nazil oldu ve Rasulullah (sav) izin istemeksizin onun yanına geçti. Enes devamında şöyle dedi: Vallahi, güneş yükseldiği vakit Rasulullah'ın (sav) bizlere ekmek ve et ikram ettiği zamanki halimizi hatırlıyorum da insanlar çıkıp gitmiş, odada bazı kimseler kalmış, yemekten sonra sohbete devam ediyorlardı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) dışarı çıktı. Ben de kendisini takip ettim. Rasulullah (sav) tek tek eşlerinin odalarına uğruyor onlar da kendisine; ya Rasulallah! Yeni eşini nasıl buldun diye soruyorlardı. Bilemiyorum. Acaba ben mi Rasulullah'a (sav) insanların gittiğini haber verdim yoksa o mu bunu bana söyledi? Bunun üzerine Rasulullah (sav) dönüp odasına geçti. Âdetim üzere ben de kendisiyle birlikte odaya girecek oldum fakat benimle kendisi arasına bir perde gerdi. Ardından hicab ayetleri nazil oldu ve insanlar kendilerine yapılan nasihati kabullenip ona uygun davrandılar. İbn Râfi' rivayetine; "ey iman edenler! Bir yemeğe davet edilmek üzere sizlere izin verilmedikçe Peygamber'in evlerine girmeyin. Davet edildiğiniz zaman da yemeğin hazır olacağı vakti bekler tarzda öncesinden gitmeyin" kısmından "oysa Allah hakkı söylemekten çekinmez" olan kısmına kadarını ilave etmiştir. (Ahzab, 33/53)
Bize Amr b. Avn, ona Ebu Avane, ona Katade ve Abdülaziz b. Suheyb, ona da Enes b. Malik (ra) rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Safiyye'yi âzâd etmiş, (sonra onunla evlenmiş) ve âzâd etme işini de mehir saymıştır."
Açıklama: Bir kısım fukaha, bu hadise dayanarak bir erkeğin âzâd ettiği bir câriyeyi mehir vermeden alabileceğini, âzâdın mehir sayılabileceğini söylemişlerdir. Ancak Ebû Hanîfe ile Mâlik ve Şâfiî’ye göre, âzâd mehir sayılmaz, dolayısıyla ayrıca mehir vermek gerekir. Hadîste sözü edilen Hz. Peygamber’in uygulaması ise, ona mahsus özel bir durumdur. Ebû Hanîfe, bir insanın câriyesini hürriyetine kavuşturmasını, onun üzerindeki hakkından vazgeçmesi olarak görür, dolayısıyla mülkiyetin iptali anlamına gelen âzâd işinin mehir yerine sayılmasını doğru bulmaz.
Bize Süveyd b. Said, ona Ali b. Müshir, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana nikah kıydığında altı yaşında idim. Ardından Medine’ye hicret edip Hâris b. Hazrec oğullarının yurdunda konakladık. Orada ben sıtmaya tutuldum, saçım döküldü, sonra tekrar gürleşip uzayarak omuzlarıma kadar döküldü. Bir gün, kız arkadaşlarımla beraber salıncakta oynarken annem Ümmü Rûmân gelip beni çağırdı, ben de yanına vardım. Annemin isteğinden habersiz bir şekilde, annem elimi tuttu, nefes nefese kalmış bir şekilde, evin kapısının önüne vardık, annem nefes alışverişim yatışıncaya kadar beni orada durdurdu, sonra biraz su alarak onunla yüzümü ve başımı sildi, ardından beni eve soktu. Evde Ensârdan bir grup kadın ile karşılaştım. Annem “hayır ve bereket üzerine, nasibin en hayırlısına” diyen bu gruba beni teslim etti. Onlar da benim üstümü başımı düzelttiler. Sonra kuşluk vakti birdenbire Rasulullah'ı (sav) karşımda görünce sıkıldım. Kadınlar beni O'na teslim ettiler. O gün ben dokuz yaşında bir kız idim.