261 Kayıt Bulundu.
Bize Abdulgaffar b. Davud, ona Yakup b. Abdurrahman (T) Bize Ahmed, ona İbn Vehb, ona Yakup b. Abdurrahman ez-Zührî, ona Muttalib'in mevlası Amr, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle söylemiştir: Bizler Hayber'e geldiğimizde; Allah'ın lütfuyla Hayber kalesi fethedilince Hz. Peygamber'e (sav) Huyey b. Ahtab'ın kızı Safiyye'nin güzelliğinden bahsedildi. Kendisi daha yeni gelin iken kocası öldürülmüştü. Rasulullah (sav) (ganimetten pay olarak) Safiyye'yi kendisine ayırdı. Sonra da Safiyye ile yola çıktı. Nihayet Seddü'l-Sahbâ denilen yere ulaştık. Safiyye hayızdan temizlendi. Rasulullah (sav) Safiyye'yi orada kendine eş yaptı. Sonra orada küçük bir sofra içinde hays yemeği yaptı. Bana da "(Nikahı) etrafındakilere haber ver (onları yemeğe davet et)." dedi. İşte bu yemek, Rasulullah'ın (sav) Safiyye için verdiği düğün yemeği oldu. Sonra da Medine'ye doğru yola çıktık. Enes dedi ki: Ben Peygamber'i gördüm ki, bineğinin arka tarafına bindirmiş olduğu Safiyye'ye örtü ile oturup korunabileceği bir yer (hevdec) hazırladı. Sonra Peygamber devesinin yanında oturuyor, hareket edeceği zaman dizini koyuyor, Safiyye de ayağını Peygamber'in dizi üzerine koyarak deveye biniyordu.
Açıklama: Hays: Hurma, yağ ve keş peynirinden yapılan bir tür yemek.
Bize Kuteybe b. Said, ona İsmail b. Cafer, ona Abdulmuttalib b. Abdullah b. Hantab'ın azatlı kölesi Amr b. Ebu Amr, ona da Enes b. Malik şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) Ebu Talha'ya 'benim için gençlerinizden birisini tayin et de (Hayber'e yolculuğumda) bana hizmet etsin' buyurdu. Bunun üzerine Ebu Talha beni bineğin arkasına alıp (Hz. Peygamber' (sav) götürdü. Artık ben (yolculukta) Rasulullah (sav) her konakladığında ona hizmet ediyordum. Çok kere 'Allah'ım! Gelecek endişesinden, geçmişe üzüntüden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan ve borç altında ezilmekten, insanların baskısına uğramaktan Sana sığınırım' şeklinde dua ettiğini duyardım. Ben, her konakladığında kendisine hizmet ediyordum. Nihayet Hayber'den dönüyorduk. Rasulullah da kendisiyle (evlenmesi) için aldığı Safiye bt. Huyey ile dönüyordu. Ben, Rasulullah'ı (sav) bineğinin arkasında Safiye'ye bir aba veya örtü ile yer hazırladığını sonra da onu arkasına bindirdiğini görüyordum. Nihayet Sahbâ bölgesine gelmiştik. Rasulullah (sav) burada deriden sofralar üzerinde hays yemeği yaptırdı. Sonra da beni gönderdi, insanları yemeğe çağırdım, onlar da gelip yediler. İşte Rasulullah'ın (sav) Safiye ile evlenmesi böyle olmuştu. Sonra da yola koyuldu. Uhud dağını görünce 'bu öyle bir dağdır ki o bizi sever biz de onu severiz' buyurdu. Medine'yi gürünce de 'Allah'ım! İbrahim'in Mekke'yi harem (dokunulmaz) kıldığı gibi, ben de şu iki dağ arasındaki yeri (Medine'yi) harem (dokunulmaz) kılıyorum. Allah'ım! Medinelilerin müdlerini (ölçüp verdiklerini) ve sâ'larını (tartıp verdiklerini) bereketli kıl' diye dua etti."
Bize Abdulgaffar b. Davud, ona Yakup b. Abdurrahman (T) Bize Ahmed, ona İbn Vehb, ona Yakup b. Abdurrahman ez-Zührî, ona Muttalib'in mevlası Amr, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle söylemiştir: Bizler Hayber'e geldiğimizde; Allah'ın lütfuyla Hayber kalesi fethedilince Hz. Peygamber'e (sav) Huyey b. Ahtab'ın kızı Safiyye'nin güzelliğinden bahsedildi. Kendisi daha yeni gelin iken kocası öldürülmüştü. Rasulullah (sav) (ganimetten pay olarak) Safiyye'yi kendisine ayırdı. Sonra da Safiyye ile yola çıktı. Nihayet Seddü'l-Sahbâ denilen yere ulaştık. Safiyye hayızdan temizlendi. Rasulullah (sav) Safiyye'yi orada kendine eş yaptı. Sonra orada küçük bir sofra içinde hays yemeği yaptı. Bana da "(Nikahı) etrafındakilere haber ver (onları yemeğe davet et)." dedi. İşte bu yemek, Rasulullah'ın (sav) Safiyye için verdiği düğün yemeği oldu. Sonra da Medine'ye doğru yola çıktık. Enes dedi ki: Ben Peygamber'i gördüm ki, bineğinin arka tarafına bindirmiş olduğu Safiyye'ye örtü ile oturup korunabileceği bir yer (hevdec) hazırladı. Sonra Peygamber devesinin yanında oturuyor, hareket edeceği zaman dizini koyuyor, Safiyye de ayağını Peygamber'in dizi üzerine koyarak deveye biniyordu.
Bize Halef b. Hişam ve Ebu Rabî', onlara Hammad b. Zeyd, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) bana; "seni, üç gece rüyamda gördüm. Bir melek, seni ipekten bir bez parçasına sarılı halde bana getirip bu senin eşindir diyor. Yüzünden örtüyü açtığımda bir de baktım ki, o sensin. O sırada ben, eğer bu Allah tarafından bana gösterilmiş ise Allah bunu gerçekleştirir diyorum."
Bize İbn Nümeyr, ona İbn İdris; (T) Bize Ebu Küreyb, ona Ebu Üsame, onlara da Hişam, bu isnadla hadisin bir benzerini rivayet etmiştir.
Bize Hakem b. Nafi', ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Zeyneb bt. Ebu Seleme, ona da Ümmü Habibe bt. Ebu Süfyan şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'e (sav) “Ey Allah'ın Rasulü! Ebu Süfyan'ın kızıyla ilgili bir düşüncen var mı?” diye sordum. Rasulullah da (sav) “Ne yapayım” buyurdu. “Onunla evlenirsin” dedim. Rasulullah (sav) “Sen bunu ister miydin?” buyurdu. “Evet, senin katında tek (eşin) değilim. Seni kız kardeşimle paylaşmak isterim” dedim. Rasulullah (sav) “O bana helal olmaz” buyurdu. Ben de “Senin evlenmek istediğini duydum” dedim. Rasulullah da (sav) “Ümmü Seleme'nin kızıyla mı?” dedi. “Evet” dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) “Ümmü Seleme'nin kızı benim benim terbiyem altında yetişmeseydi (üvey kızım olmasaydı) bile yine de bana helal olmaz. Beni ve onun babasını Süveybe emzirmişti. Bana kızlarınızı ve kardeşlerinizi (ile evlenmeyi) teklif etmeyiniz” buyurdu." [Urve (b. Zübeyr) der ki: Süveybe, Ebu Leheb'in azatlı cariyesiydi. Ebu Leheb tarafından azat edildikten sonra Hz. Peygamber'i (sav) emzirdi. Ebu Leheb öldüğünde, ailesinden biri Ebu Leheb'i rüyasında çok kötü bir halde görmüş. Ona, “Neyle karşılaştın?” diye sormuş. Ebu Leheb de “Sizden sonra, Süveybe'yi azat etmemden dolayı (başparmağımla işaret parmağım arasındaki) şu (küçücük çukurda) bana verilen suyun dışında hiç rahat yüzü görmedim” demiştir.]
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Ebu Üsame, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Âişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Ensâr kızlarından iki kızcağız, Buâs savaşında ensârın birbirleri hakkında söyledikleri şiirleri nağme ile ve yüksek sesle benim yanımda okurken Ebubekir odama geldi. Âişe (r.anhâ) bu iki kızın şarkıcı olmadıklarını söylemiştir. Ebubekir bu hali görünce 'Peygamber'in (sav) evinde şeytanın çalgısı mı?' diyerek çıkıştı. Bu olay ramazan bayramı gününde olmuştur. Bu hali gören Peygamber (sav): 'Ey Ebubekir! Her kavmin bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır (onlara ilişme)' buyurdu."