309 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona Saîd b. Ebu Saîd, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) Necid kabilesine bir süvari birliği gönderdi. Bu birlik Hanîfe oğulları kabilesinden Yemâmelilerin reisi Sümame b. Üsal denilen kişiyi alıp getirdiler ve onu mescidin direklerinden birine bağladılar. Arkasından Hz. Peygamber (sav) oraya geldi ve "gönlünden ne geçiyor, ne umuyorsun ey Sümâme?" diye sordu. Sümâme "Ben hayır umuyorum ey Muhammed" dedi. Ravi hadisin tamamını zikretti. sonunda Hz. Peygamber (sav) "Artık Sumâme'yi salıverin" buyurdu.
Açıklama: Hadisin tamamı [B004372] numaralı hadise bakınız.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: Bedevinin biri mescitte ayağa kalkıp küçük abdestini bozdu. İnsanlar hemen (üzerine yürüyüp) adamı tuttular. Nebi (sav): "Onu bırakın ve idrarının üzerine bir kova yahut büyükçe bir kova dolusu su dökün. Sizler ancak kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz, işleri zorlaştırmak için gönderilmediniz" buyurdu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye (Muhammed b. Hâzim), ona Vekî (b. Cerrâh), ona A'meş (Süleyman b. Mihrân); (T) Bize Yahya b. Yahya -hadisin lafızları ona aittir-, ona Ebu Muaviye (Muhammed b. Hâzim), ona İbrahim (en-Nehaî), ona Abdurrahman b. Yezid, ona da Selman (Farisî) şöyle rivayet etmiştir: "Selman'a 'Peygamberiniz size, tuvalet adabına varıncaya kadar her şeyi öğretiyormuş, öyle mi?' diye sorulduğunda, o 'Evet. Hz. Peygamber (sav) bize, büyük ya da küçük abdest bozarken kıbleye doğru dönmemizi, sağ elle taharetlenmemizi, üç taştan daha azıyla taharetlenmemizi, tezek ya da kemikle de taharetlenmemizi yasakladı' şeklinde cevap vermiştir."
Bize Said b. Rabî ve Muhammed b. Ar'ara, onlara Şu'be, ona İshak, ona Bera b. Âzib (ra) şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) bir adama emretmişti. (T) Bize Adem, ona Şu'be, ona Ebu İshak el-Hemdânî, ona Bera b. Âzib'in (ra) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) bir adama tavsiyede bulunmuş ve şöyle buyurmuştur: "Geceleyin yatmak istediğinde şöyle dua et: 'Allah'ım! Canımı sana teslim ettim. İşimi sana havale ettim. Yüzümü sana döndüm. Sırtımı sana dayadım. Mükafatını umar, azabından korkarım. Senden başka sığınacak yer ve senden kurtulabilecek bir yer yoktur. Ben senin indirdiğin kitaba, gönderdiğin peygambere iman ettim.' Şayet o gece ölecek olursan İslam dini üzere ölürsün."
Bize Muemmel b. Hişam, ona İsmail b. Uleyye, ona Said, ona Katâde, ona Yunus b. Cübeyr, ona Hittân b. Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ebu Musa bize namaz kıldırdı, tahiyyata oturduğunda ğı esnada cemaatten bir adam içeri girdi ve “Namaz birr (iyilik) ve zekât ile birlikte zikredildi” dedi. Ebu Musa selam verdikten sonra cemaate dönerek “Şu sözü hanginiz söyledi” dedi. Oradakiler ses çıkarmayıp sustu. Ebu Musa “Ey Hittân, bu sözü muhtemelen sen söylemiş olmalısın” dedi. Hittân “Hayır, ama bundan dolayı beni azarlayacağından da çekindim” dedi. Ebu Musa dedi ki: Rasulullah (sav) bizlere nasıl namaz kılacağımızı da, sünnetimizi de öğretti ve şöyle buyurdu: "İmam, kendisine uyulsun diye imamlık yapar. Bu sebeple o tekbir getirdiği vakit siz de tekbir getirin. İmam 'Ğayri’l mağdubi aleyhim veleddâllîn' dediği zaman siz de 'âmin' deyin, Allah da sizin duanıza karşılık verecektir. Rükûa vardığı zaman siz de rükûa varın, başını kaldırdığı ve 'Semiallahu limen hamideh' dediği vakit siz de 'Rabbenâ leke’l-hamd' deyin. Allah sizin dediğinizi duyacaktır. İmam secdeye vardığı vakit siz de secde edin. Kalktığı zaman siz de kalkın. Şüphesiz imam sizden önce secdeye varır ve sizden önce başını kaldırır." Ayrıca Allah’ın Nebisi (sav) şöyle buyurdu: "İşte bu (imamın önce rüku ve secdeye gitmesi ve önce rüku ve secdeden kalkması) ötekine (sizin sonra rükû ve secdeye gitmeniz ve sonra rüku ve secdeden kalkmanıza) denktir. (Yani aynı sevabı alırsınız.)"