228 Kayıt Bulundu.
Bize Yezîd, ona Humeyd, ona da Enes şöyle dedi: Ümmü Süleym’in küçük bir oğlu vardı. Ona Ebu Umeyr derlerdi. (Ebu Umeyr'in) Küçük bir bülbülü vardı. Rasulullah (sav), Ebu Umeyr'in yanına girince onunla şakalaşırdı. Bir gün çocuğun üzgün olduğunu gördü. (Rasulullah (sav)) “Ebu Umeyr’in nesi var?” diye sordu. “Küçük bülbülü öldü!” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), “Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı küçük bülbül!” diyerek onu teselli etti.
Açıklama: Hadiste Hz. Peygamber (sav), çocukla hem şakalaşmakta hem de onu ölen kuşu sebebiyle teselli etmektedir.
Bize Ebu Salih Hakem b. Musa, ona Şuayb -yani İbn İshak-, ona Hişam b. Urve, ona Urve b. Zübeyrve Fatıma bt. Münzir b. Zübeyr şöyle demişlerdir: "Esma bt. Ebu Bekir, Abdullah b. Zübeyr'e hamile iken hicret etti. Kuba'ya geldiğinde Kuba'da Abdullah'ı doğurdu. Doğumdan sonra ona tahnik (yiyeceği ezip bebeğin damağına sürmek) için Rasulullah'ın (sav) yanına geldi. Rasulullah (sav) çocuğu ondan alarak kucağına aldı. Sonra kuru hurma getirmelerini istedi. Hz. Aişe, biz hurmayı buluncaya kadar bir müddet aradık demiştir. Rasulullah (sav) hurmayı çiğnedi. Sonra çocuğun ağzına koydu. Bebeğin midesine ilk giren şey Rasulullah'ın (sav) tükrüğü oldu. Sonra Esma, şunu anlatmıştır: Rasulullah (sav) çocuğa elini sürüp, dua etti ve ona Abdullah ismini verdi. Daha sonra yedi veya sekiz yaşında iken Rasulullah'a (sav) bey'at etmeye geldi. Bunu ondan Zübeyr talep etmişti. Rasulullah (sav) onun kendine doğru geldiğini görünce gülümsedi, çocuk da ona bey'at etti."
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ, ona Ebu Usame, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Esma şöyle rivayet etmiştir: "Esma, Abdullah b. Zübeyir'e Mekke'de iken gebe kalmıştı. Esma, müddetimi tamamladığım halde çıktım Medine'ye geldim ve Kuba'ya misafir oldum. Onu Kuba'da doğurdum. Sonra Rasulullah'a geldim. Onu kucağına koydu ve bir kuru hurma isteyerek onu çiğnedi. Sonra çocuğun ağzına tükürdü. Böylece çocuğun karnına giren ilk şey Rasulullah'ın tükürüğü oldu. Sonra onu hurma ile tahnik etti. Sonra ona dua etti. Bereket diledi. Bu çocuk İslamiyet'te doğan ilk çocuktur."
Bize Kuteybe, ona Ebu Safvân, ona Yunus b. Yezîd, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona da Usame b. Zeyd (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), Fedek kadifesi ile kaplı bir palan vurulmuş merkebe binmiş, Usame'yi de bineğinin arkasına oturmuştur.
Leys der ki: Bana Yunus, İbn Şihâb, ona da Abdullah b. Sa'lebe b. Suayr'in haber verdiğine göre, Peygamber (sav) Mekke fethi yılında, Sa'lebe'nin yüzüne eliyle dokunmuştur.
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriya, ona Firâs, ona Âmir, ona Mesruk, ona da Hz. Aişe (r.anha) şöyle haber vermiştir: "Hz. Fatıma yürüyerek geldi. Onun yürüyüşü tıpkı Hz. Peygamber'in (sav) yürüyüşü gibiydi. Hz. Peygamber (sav) ona 'Merhaba kızım' dedi ve onu sağ veya sol tarafına oturttu. Sonra ona gizli bir şeyler söyledi. Hz. Fatıma da ağladı. Ben de ona 'niye ağlıyorsun?' diye sordum (cevap vermedi). Sonra Hz. Peygamber (sav) Hz. Fatıma'ya yine gizli bir şeyler söyledi. Bu sefer Hz. Fatıma güldü. Ben yine ona 'sevincin üzüntüyle bu kadar yakın ve (peş peşe) olduğu bir gün görmedim' dedim ve bu halini sordum, 'Hz. Peygamber'in (sav) sırrını açıklamam' dedi. Hz. Peygamber (sav) vefat edince bu durumu tekrar sordum."
Bize Yahya, ona Humeyd, o da Enes şöyle rivayet etti: Ebu Talha’nın Ebu Umeyr adında bir oğlu vardı. Hz. Peygamber (sav) onunla şakalaşırdı. Bir gün onu üzgün bir halde gördü ve şöyle buyurdu: "Ey Ebu Umeyr, küçük serçe (nuhayr) sana ne yaptı böyle?”.
Bize Abdurrahman, ona Süfyan, ona Seleme, ona Küreyb, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etti: Ben bir gece (teyzem) Meymûne'nin yanında kalmıştım. Geceleyin Rasulullah (sav) kalktı, ihtiyacını giderdi, yüzünü ve ellerini yıkadı, [sonra uyudu]. Bir müddet sonra tekrar kalktı, su tulumunu aldı, tulumun ağzındaki bağı çözdü. Sonra orta yollu bir abdest aldı, yani suyu çok kullanmadan ve onu organlara da tam ulaştırarak bir abdest aldı. Sonra namaza durdu. Ben de kalktım ve Hz. Peygamber'in (sav) benim kendisini takip ettiğimi bilmesini istemediğim için uykudan yeni uyanıyormuş gibi gerindim. Abdest aldım. Rasulullah (sav) namaza durdu, ben de onun sol tarafında namaza durdum. Rasulullah (sav) benim kulağımdan tuttu ve sağ tarafına geçirdi. Toplamda on üç rekât namaz kıldı. Sonra yatıp uyudu, hatta horladı. Kendisi uyuduğu zaman horlardı. Sonra Bilâl gelip namaz vaktini haber verdi. Hz. Peygamber (sav) bu sefer abdest almadan namaz kıldı. Duasında da şunları söylüyordu: "Allah’ım! Kalbimde bir nur kıl, gözümde de bir nur, kulağımda da bir nur, sağımda bir nur, solumda bir nur, üstümde bir nur, altımda bir nur, önümde bir nur, arkamda bir nur kıl ve benim nurumu büyüt!" Ravi Küreyb şöyle demiştir: Bu kelimelerden (veya nurlardan) yedisi tâbuttadır (yani kalbin tabutu gibi olan bedendedir). Sonra ben İbn Abbâs'ın oğullarından bir adamla karşılaştım. O bana bu duâ kelimelerini rivayet etti, ayrıca, "Sinirlerimde, etimde, kanımda, saçımda ve bedenime/cildimde" (nur ver) kelimelerini de zikretti, bunun dışında iki haslet daha (kemik ve ilik) söyledi.