108 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Hammâd, ona Ebû Avâne, ona Süleyman, ona Alkame, ona Abdullah b. Mesud (ra) şöyle rivayet etmiştir: Biz Hz. Peygamber'e (sav) namaz kılarken selam veriyorduk, o da selamımızı alıyordu. Necâşî'nin yanından döndükten sonra ona namaz kıldığı sırada selam verdik ama selamımızı almadı. "Ey Allah'ın resulü! Namazdayken sana selam verdiğimizde selamımızı alıyordun" dedik. "Namazda birçok meşguliyet vardır" buyurdu. Ravi Süleyman el-A'meş dedi ki: İbrahim'e "Sen ne yapıyorsun?" diye sordum. "İçimden karşılık veriyorum" dedi.
Açıklama: Necaşi'nin yanında döndüğümüzde ifadesiyle Habeşistan dönüşün kastedilir. Abdullah b. Mes'ûd, Habeşistan'a ilk giden kafile içinde sayılmaktadır. Mekke'de, müslümanlara yönelik boykot kalkınca bu haber, Habeşistan'a Kureyş'in müslüman olduğu yansımış ve İbn Mes'ud'un bulunduğu bir topluluk tekrar Mekke'ye dönmüştü. İbn Mes'ud'un Habeşistan'a hicreti, 615, geri dönüşü ise 620 yılında gerçekleşmiştir. Dolayısıyla ilgili hadisin bu tarihten sonra olduğu anlaşılmaktadır. Bilgi için bk. Diyanet İslam Ansiklopedisi, XVII, 459
Bize Habbân b. Musa, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Muhammed b. Rabî, ona da İtbân şöyle demiştir: "Biz, Peygamber (sav) ile birlikte namaz kıldık. O selam verdiğinde, biz de selam verirdik."
Bize Hüseyin b. Hureys, ona Süfyân, ona Âsım, ona Ebû Vâil, ona İbn Mesud şöyle rivayet etmiştir: Biz Hz. Peygamber namaz kılarken ona selam verirdik, o da selamımızı alırdı. Habeşistan'dan geldiğimizde bir gün yine o namazdayken selam verdim. Ama selamımı almadı. Neden selamımı almadı diye uzak yakın bütün ihtimalleri düşündüm ve namazını bitirene kadar orada oturdum. Hz. Peygamber (sav) namazını bitirince şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki Allah (cc) dilediğini emredebilir. İşte artık namazda konuşulmamasını emretti."
Bize Ali b. Hucr, ona Abdullah b. Mübârek ve Hikl b. Ziyâd, onlara Evzâî, ona Kurre b. Abdurrahman, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Selamı uzatmamak sünnettir. Ali b. Hucr, Abdullah b. Mübarek'ten naklen "selamı uzatmamak" demiştir. [Ebu İsa şöyle demiştir: bu, hasen-sahih bir hadistir. Bu, ilim ehlinin müstehap gördüğü (yestehibuhu) görüştür. İbrahim en-Nehaî'den rivayet edildiğine göre o, "tekbir ve selam uzatılmaz" demiştir. Hikl (için) Evzâî'nin katibidir denilirdi.]