119 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Rumh, ona Leys b. Sa'd, ona İbn Hâd, ona Muhammed b. İbrahim et-Teymi, ona Ebu Seleme, ona da Talha b. Ubeydullah (ra) şöyle demiştir: "Beli kabilesinden iki adam Rasulullah'ın (sav) yanına geldiler. İkisinin Müslümanlığı kabul etmeleri beraber olmuştu. Bunlardan birisinin (İslâmiyet uğrundaki) çalışma ve gayreti diğerininkinden fazla ve daha kuvvetli İdi. Bunlardan çok çalışkan olanı savaşa gidip şehit oldu. Diğeri ondan sonra bir yıl daha yaşadı. Sonra o da vefat etti. Talha der ki: Ben uyurken rüyada cennetin kapısı yanında olduğum sırada bu iki adamla karşılaştım. Sonra cennetten bir zat çıktı ve bu iki adamdan, sonradan vefat edene (cennete girmesi için) izin verdi. Bir süre sonra aynı kişi çıktı ve şehit olan adama (cennete girmesi için) izin verdi. Daha sonra (görevli) zât bana döndü ve 'Sen geri dön. Çünkü senin cennete girmen zamanı henüz gelmedi' dedi. Talha sabahleyin bu rüyasını halka anlattı. Herkes şehit olan adamın diğerinden sonra cennete girmesine şaştı. Nihayet bu haber Rasulullah'a (sav) ulaştı ve halk O'na bu rüya olayını arz ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Bu olayın neyine şaşıyorsunuz?' buyurdu. Sahabeler 'Ey Allah'ın Rasulü! Bu (yâni önce ölüp sonradan cennete giren adam) arkadaşından daha gayretli, daha çalışkandı. Sonra şehit oldu. Halbuki şu diğeri (yâni arkadaşı) ondan önce cennete girdi' dediler. Rasulullah (sav) 'Cennete önce giren adam, şehit olan adamdan sonra bir yıl daha yaşamadı mı?' diye sordu. Sahabeler 'Evet yaşadı' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'Ve o adam, Ramazan ayına erişip oruç tuttu, bir yılda şu kadar namaz, şu kadar secde etti, değil mi?' buyurdu. Sahabeler 'Evet doğrudur' dediler. Rasulullah (sav) 'Şu halde ikisinin arasında bulunan mesafe gök ile yer arasındaki mesafeden daha uzaktır' buyurdu."
Açıklama: Ebu Seleme ile Talha b. Ubeydullah arasında inkıta' vardır.
Bize Yakub b. Humeyd b. Kasib el-Medani, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: "Peygamber'e (sav) Uhud'dan (harbin) döndüğü zaman bir adam gelerek 'Ey Allah'ın Rasulü! Rüyamda bir bulut gördüm, ondan yağ ve bal yağıyordu. Halkın da yağan yağ ve baldan avuç avuç aldıklarını gördüm. Kimi çok alırdı, kimi de az alırdı. Bu arada (yerden) göğe ulaşan bir ip gördüm. Senin de o ipi tutup onunla (göğe doğru) yükseldiğini gördüm. Senden sonra da bir adamın o ipi tutup onunla yükseldiğini gördüm. O adamdan sonra da başka bir adamın o ipi tutup onunla yükseldiğini gördüm. Bundan sonra gördüm ki başka bir adam o ipi tuttu. Fakat ip koptu. Sonra onun için ip tekrar bağlandı ve o da o iple yükseldi' dedi. Bunun Üzerine Ebu Bekir ('Ey Allah'ın Rasulü! Müsade edin, ben bu rüyayı ben yorumlayayım' dedi. Hz. Peygamber (sav) de 'Yorumla' buyurdu. Ebu Bekir (de) şöyle yorum yaptı: Bu adamın gördüğü bulut, İslâm dinidir. Ondan yağan yağ ve bal ise Kur'an'ın tatlılığı ve yumuşaklığıdır. Halkın ondan avuç avuç aldığı şeye gelince; Kur'an-ı Kerîm'den (kabiliyetlerine), gayretlerine göre çok veya az istifade eden, feyiz alan Müslümanlardır. Göğe kadar uzanan ip de üzerinde bulunduğun (adaletli) yönetimdir. Sen hakkı tuttun. O da senin yükselmene vesile oldu. Senden sonra da bir adam o hak, adalet ipini tutacak ve o da onunla yükselecek. Ondan sonra başka bir adam tutacak, o da yükselecek. Daha sonra bir başkası tutacak. Fakat ip kopacak, sonra onun için bağlanıp bitişecek ve böylece o da yükselecek. Hz. Peygamber (sav) 'Sen bazısında isabet ettin, bazısında da hata ettin' buyurdu. Bunun üzerine Ebu Bekir 'And olsun, ey Allah'ın Rasulü (sav), isabet ettiğim kısmı da hatâ ettiğim kısmı da bana muhakkak haber ver' dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) 'Yemin etme ey Ebu Bekir' buyurdu." [Bize Muhammed b. Yahya, ona Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona Zuhrî, ona Übeydullah, ona da İbn Abbas, ona da Ebu Hureyre “Bir adam Rasulullah'ın (sav) yanına gelerek 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben (rüyamda) gök ile yer arasında bir bulut gördüm, buluttan yağ ve bal yağıyordu' dedi” diyerek bu hadisin mislini anlattı.]
Bize Yakub b. Humeyd b. Kasib el-Medani, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: "Peygamber'e (sav) Uhud'dan (harbin) döndüğü zaman bir adam gelerek 'Ey Allah'ın Rasulü! Rüyamda bir bulut gördüm, ondan yağ ve bal yağıyordu. Halkın da yağan yağ ve baldan avuç avuç aldıklarını gördüm. Kimi çok alırdı, kimi de az alırdı. Bu arada (yerden) göğe ulaşan bir ip gördüm. Senin de o ipi tutup onunla (göğe doğru) yükseldiğini gördüm. Senden sonra da bir adamın o ipi tutup onunla yükseldiğini gördüm. O adamdan sonra da başka bir adamın o ipi tutup onunla yükseldiğini gördüm. Bundan sonra gördüm ki başka bir adam o ipi tuttu. Fakat ip koptu. Sonra onun için ip tekrar bağlandı ve o da o iple yükseldi' dedi. Bunun Üzerine Ebu Bekir ('Ey Allah'ın Rasulü! Müsade edin, ben bu rüyayı ben yorumlayayım' dedi. Hz. Peygamber (sav) de 'Yorumla' buyurdu. Ebu Bekir (de) şöyle yorum yaptı: Bu adamın gördüğü bulut, İslâm dinidir. Ondan yağan yağ ve bal ise Kur'an'ın tatlılığı ve yumuşaklığıdır. Halkın ondan avuç avuç aldığı şeye gelince; Kur'an-ı Kerîm'den (kabiliyetlerine), gayretlerine göre çok veya az istifade eden, feyiz alan Müslümanlardır. Göğe kadar uzanan ip de üzerinde bulunduğun (adaletli) yönetimdir. Sen hakkı tuttun. O da senin yükselmene vesile oldu. Senden sonra da bir adam o hak, adalet ipini tutacak ve o da onunla yükselecek. Ondan sonra başka bir adam tutacak, o da yükselecek. Daha sonra bir başkası tutacak. Fakat ip kopacak, sonra onun için bağlanıp bitişecek ve böylece o da yükselecek. Hz. Peygamber (sav) 'Sen bazısında isabet ettin, bazısında da hata ettin' buyurdu. Bunun üzerine Ebu Bekir 'And olsun, ey Allah'ın Rasulü (sav), isabet ettiğim kısmı da hatâ ettiğim kısmı da bana muhakkak haber ver' dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) 'Yemin etme ey Ebu Bekir' buyurdu." [Bize Muhammed b. Yahya, ona Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona Zuhrî, ona Übeydullah, ona da İbn Abbas, ona da Ebu Hureyre “Bir adam Rasulullah'ın (sav) yanına gelerek 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben (rüyamda) gök ile yer arasında bir bulut gördüm, buluttan yağ ve bal yağıyordu' dedi” diyerek bu hadisin mislini anlattı.]
Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülvehhab, ona Eyyüb, ona Muhammed, ona Ebu Hureyre naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle söylemiştir: "Kıyamet yaklaşınca müminin rüyası neredeyse yalan çıkmayacaktır. Onların, rüyası en doğru olanı, sözü en doğru olanıdır. Rüya üç kısma ayrılır. Birincisi sadık rüyadır ki, Allah'tan bir müjdedir. İkincisi şeytandan olan üzüntü verici rüyadır. Üçüncüsü de kişinin kendi kendine içinden geçirdiklerinden oluşan rüyadır. Biriniz hoşlanmadığı bir rüya görürse hemen kalksın namaz kılsın ve onu kimseye söylemesin." [Ebu Hureyre der ki: Rüyada köstek görmeyi severim. Bukağı görmekten hoşlanmam, çünkü köstek dinde sebat demektir.] [Ebu Davud der ki: Zaman yaklaşınca sözü gece ile gündüzün süreleri birbirine yaklaştığında yani gece gündüz eşit olduğunda anlamına gelmektedir.]
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben kendimi, rüyamda, üzerinde kova olan bir kuyu başında gördüm. O kuyudan Allah'ın dilediği kadar su çektim. Sonra kovayı Ebu Kuhâfe'nin oğlu aldı, o da kova ile bir yahut iki kova su çekti. Onun su çekmesinde bir zayıflık vardı. Allah onun bu zayıflığını bağışlasın. Sonra bu küçük kova büyük bir kovaya dönüştü. Onu İbn Hattâb aldı. Ben insanlar içinde Ömer'in çekişi gibi su çekebilecek kabiliyet ve dehada benzer bir kişi daha göremedim. Nihayet insanlar o kuyu başını develerin sulak ve konak yeri edindiler."