Giriş

Bize Muhammed b. Ubeydullah, ona İbrahim b. Sa’d, ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Ebu Ümâme b. Sehl, ona da Ebu Said el-Hudrî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Uyuduğum bir sırada insanların bana arz olunduklarını gördüm. Üstlerinde gömlekler vardı, bu gömleklerin bazısı göğüslere ulaşıyordu, bazısı daha kısa idi. Ömer b. el-Hattâb da bana arz olundu. Üstünde (eteklerini yerde) sürüdüğü bir gömlek vardı." Yâ Rasulallah! Bunu (gömleği) ne ile tevil ettin? diye sorduklarında Rasulullah (sav) "Dîn ile" cevabını verdi.


    Öneri Formu
1014 B000023 Buhari, İman,15

Bize İsmail, ona Malik, ona Yezid b. Abdullah b. Hâd, ona Muhammed b. İbrahim b. Haris et-Teymî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasullullah (sav) Ramazan ayının ortasındaki on günde itikafa girerdi. Yine bir sene Ramazan ayının yirmi birinci gecesi oluncaya kadar itikafta kaldı. O gecenin sabahında itikaftan çıktı ve şöyle buyurdu: “Kim benimle itikaf yapmışsa, son on günde de itikaf yapsın. Çünkü bu gece (Kadir gecesi) bana gösterildi. Sonra da bana unutturuldu. Ben (rüyada) kendimi o gecenin sabahında bir su ve çamur içine secde eder halde gördüm. Siz o geceyi son on günde arayın! (on gün içinde ise) tek sayılı geceler içinde arayın!” Bu konuşmanın yapıldığı gece yağmur yağdı. Mescid o zaman arîş (çardak biçiminde olup tavansız, gölgelik) şeklinde idi. Bu sebeple mescidin çatısı aktı. İşte benim bu iki gözüm yirmi birinci gecenin sabahında Rasulullah'ı (sav) alnında su ve çamur izi olduğu halde gördü.


Açıklama: Rivayetlerde konuşmanın yirminci gün mü yirmi birinci güne mi denk geldiği tearuz oluşturmaktadır. ancak konuyla ilgili diğer rivayetler yirminci gün sabahı konuşmanın gerçekleştiğini, yirmi birinci gün sabahı ise çamur ve su içine secdenin gerçekleştiğini göstermektedir.

    Öneri Formu
11227 B002027 Buhari, İtikâf, 1

Bize Musa b. İsmail, ona Cerir b. Hazım, ona Ebu Recâ, ona da Semure b. Cündeb şöyle demiştir: Peygamber (sav) sabah namazım kılınca yüzünü bize döner ve: "Bu gece sizden kim bir rüya gördü?" diye sorardı. Eğer birisi rüya gördüyse onu Peygamber'e anlatırdı. Peygamber de o şahsın rüyası hakkında Allah'ın dilediği şeyleri söylerdi. Yine bir gün bize böyle sordu ve: "Sizden rüya gören var mıdır?" buyurdu. Biz de: Hayır, dedik. Peygamber (sav) dedi ki: "Fakat bu ge­ce ben şöyle bir rüya gördüm: Bana iki adam geldi, bunlar elimi tuttular ve beni Mukaddes Arz'a çıkardılar. Orada bir adam oturuyordu. Diğer bir adam da ayakta duruyor, elinde de demirden çatal bir kanca vardı. -Musa b. İsma­il'den rivayet eden bazı arkadaşlarımız şöyle dedi:- Ayaktaki adam bu çatal kancayı oturanın ağzının sağ tarafına, kafasına kadar so­kuyor ve ağzın bu kısmını parçalıyordu. Sonra bu adam onun ağzının diğer tarafını da bu şekilde yapıyor ve bu tarafı da parçalanıyordu. Bu sırada ağzın sağ tarafı iyileşiyordu. Bu defa da buraya dönüyor, yine kancayı sokup parçalıyordu. Ben, yanımdakilere: Bu adam kimdir ve bu hal de ne­dir? dedim. Onlar bana: yürü, dediler. Birlikte ileri gittik. Nihayet sırt üstü yatmış bir adamın yanına geldik. Bunun baş ucunda da bir adam dikilmiş, elinde yumruk büyüklüğünde bir taş var. Bu taşla yatan adamın kafasını kırıyordu. Taşı başına her vurduğunda, taş yuvarlanıp gidiyordu. O adam da arkasından taşı almak için koşuyordu. O dönüp gelmeden bunun kırılmış olan başı düzeliyor ve tek­rar eski haline dönüyordu. Öteki adam dönüp gelince, yine başına vurup eziyordu. Ben yanımdakilere: Bu adam kimdir? diye sordum. Onlar: yürü, dediler. Birlikte ileriye gittik. Fırın gibi altı geniş, üstü dar bir deliğe ulaştık. Bu deliğin altında ateş yanıyordu. Ateş alevlenip yükseldikçe içindeki insanlar da yükseliyor, hatta delikten çıkacak gibi oluyorlardı. Ateşin alevi sakinleşince de aşağı dönüyorlardı. Bunun içinde çıplak erkekler ve çıplak kadınlar vardı. Ben yanımdakilere: Bunlar kimdir? diye sordum. Onlar da: Yürü, dediler. Beraber yürüdük. Nihayet kandan bir nehrin yanına geldik. O nehrin içinde orta tarafta ayakta bir adam duruyordu. Bu nehrin kıyısında da bir adam duruyordu. Önünde de bir takım taşlar vardı. Nehrin içindeki adam yüzerek kenara doğru gelip dışarı çıkmak isteyince, kıyıdaki adam onun ağzının içine bir taş atıyor ve onu geriye eski yerine döndürüyordu. Çıkmak için sahile her gelişinde, kıyıdaki hemen ağzına bir taş fırlatıyor ve onu eski yerine döndürüyor. Ben yine yanımdakilere: Bu nedir? diye sordum. Onlar da: yürü, dediler. Beraberce yürüdük. Nihayet yeşil bir bahçeye vardık. Bu bahçede büyük bir ağaç vardı. Bu ağacın dibinde de yaşlı bir adamla bir grup çocuk bulunuyordu. Bu ağaca yakın bir yerde de bir adam vardı ve önündeki ateşi yakmaktaydı. Benim yanımdakiler, benimle beraber ağaca çıktılar. Ve beni bir eve soktular ki, ben bundan güzel bir ev görmedim. Burada yaşlı erkekler,gençler, kadınlar ve çocuklar vardı. Sonra yanımdaki iki adam beni buradan dışarıya çıkardı. Benimle birlikte ağaca yukarı çıktılar. Ve beni öncekinden daha güzel ve daha kıymetli bir eve götürdüler. Burada da yaşlılar ve gençler vardı. Ben, yanımdakilere: Sizler beni bu gece gezdirdiniz. Şimdi bana gördüğüm şeyleri haber verip, bildiriniz, dedim. Onlar: Evet dediler: Şu ağzının parçalandığını gördüğün kimseye gelince, o bir yalancı idi; o dünyada devamlı yalan söylerdi. Bunun yaydığı yalan her yere ulaşırdı. İşte bu yalancı, kıyamet gününe kadar bu şekilde azab görecektir. Başı ezilen kimseye gelince, Allah ona Kur'ân öğretmiş, o da bütün gece uyumuş, gündüz de Kur'ân ile amel etmemişti. İşte o kimse kıyamet gü­nüne kadar bu suretle azab olunacaktır. O delik içinde gördüğün çıplak kimselere gelince, onlar da zina edenlerdi. Nehir içinde gördüğün kimse ise, faiz yiyenlerdir. Ağacın dibindeki yaşlı kimse İbrahim Peygamber'dir. İbrahim'in etrafındaki çocuklar ise, insanoğludur. O ateş yakan kimse, cehennemin bekçisi olan Mâlik'tir. Girdiğin birinci ev, bütün müminlerin ortak evidir. İkinci gördüğün o muhteşem saray da, şehitlerin sarayıdır. Ben Cibril'im, bu da Mikail'dir. (Ey Muhammed!) Sen başını yukarı kaldır, dedi. Başımı kaldırdım, bir de gördüm ki, üst tarafımda beyaz bulut gibi bir şey! Melekler: işte burası senin makamındır, dediler. Ben: Beni bırakınız da şu makamıma gireyim, dedim. Melekler: Hayır. Senin daha kalan bir ömrün var. Onu ne vakit tamamlarsan, o zaman makamına girersin, dediler."


    Öneri Formu
10166 B001386 Buhari, Cenaiz, 93


    Öneri Formu
32079 İM003904 İbn Mâce, Ta'bîru'r-Rûyâ, 2


    Öneri Formu
5135 B000813 Buhari, Ezan, 135


    Öneri Formu
21039 D003268 Ebu Davud, Eyman ve Nüzur, 10


    Öneri Formu
32081 İM003905 İbn Mâce, Ta'bîru'r-Rûyâ, 2


    Öneri Formu
32083 İM003906 İbn Mâce, Ta'bîru'r-Rûyâ, 3


    Öneri Formu
275406 İM003903-2 İbn Mâce, Ta'bîru'r-Rûyâ, 2


    Öneri Formu
271084 İM002118-2 İbn Mâce, Kefaret, 13