335 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona Halid b. Yezid, ona Said b. Ebu Hilâl, ona da İshak b. Ömer, Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Allah kendisini vefat ettirinceye kadar, namazını iki kereden fazla son vaktinde kılmamıştır." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-garîb bir hadistir. İsnadı da muttasıl değildir. Şâfi'î şöyle demiştir: Namazı ilk vakitte kılmak daha faziletlidir. Namazı ilk vakitte kılmanın vaktin sonunda kılmaya göre fazileti olmasına Nebî (sav), Ebu Bekir ve Ömer'in bu yöndeki tercihleri delalet etmektedir. Onlar e faziletli olandan başka bir şeyi asla tercih etmemiş; faziletli olanı terk etmemişlerdir. Onlar namazlarını vaktin başında kılmışlardır. Tirmizî şöyle demiştir: Şâfi'î'den gelen bu bilgiyi, bize Ebu Velid el-Mekkî nakletmiştir.]
Açıklama: Tirmizî isnadın muttasıl olmadığından bahsetmektedir.
Bize Ebu Ammâr Hüseyin b. Hureys, ona Fadl b. Musa, ona Abdullah b. Ömer el-Umerî, ona da Kasım b. Gannâm, Nebî'ye (sav) biat edenlerden biri olan halası Ümmü Ferve'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav), 'Hangi amel daha faziletlidir' diye soruldu. 'İlk vaktinde kılınan namazdır' diye cevap verdi."
Bize Kuteybe, ona Abdullah b. Vehb, ona Said b. Abdullah el-Cühenî, ona Muhammed b. Ömer b. Ali b. Ebu Talib, ona babası (Ömer b. Ali), ona da Ali b. Ebu Talib, Rasulullah'ın (sav) kendisine şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ey Ali! Üç şeyi geciktirme: Vakti girdiğinde namazı, hazır olduğunda cenazeyi ve dengi(ni) bulduğunda kadını (evlendirmeyi)." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, garîb-hasen bir hadistir.]
Bize Ahmed b. Menî', ona Yakub b. Velid el-Medenî, ona Abdullah b. Ömer, ona Nâfi', ona da İbn Ömer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Namazın ilk vaktinde kılınması Allah’ın rızâsıdır; son vaktinde kılınması ise, affıdır." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, garîb bir hadistir. İbn Abbas bu hadisin benzerini Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Ali, İbn Ömer, Aişe ve İbn Mesud'dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ümmü Ferve'nin bu hadisi, sadece Abdullah b. Ömer el-Umerî hadisi olarak rivayet edilir; (ama) o, hadis âlimleri nezdinde (hafıza açısından) kuvvetli görülmemiştir (zayıftır). (Abdullah'tan rivayette bulunanlar) bu hadiste 'ızdırâba (aralarında tercihte bulunulamayacak farklılıklara/zıtlıklara)' sebep olmuşlardır. O (Abdullah), 'sadûktur (adalet açısındangüvenilir/dürüst olmakla birlikte, hafızasında tam güven bulunmayan, yani ezber ve rivayet gücü açısından hafif kusurlu olan bir ravidir). Yahya b. Said el-Kattân onu hafızası (hafızasının zayıflığı) sebebiyle tenkit etmiştir.]
Bize Muhammed b. Musa el-Basrî, ona Cafer b. Süleyman ed-Duba'î, ona Ebu İmrân el-Cevnî, ona Abdullah b. Sâmit, ona da Ebu Zer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ey Ebu Zerr! Gerçek şu ki, benden sonra namazı (geciktirerek) öldürecek yöneticiler olacaktır. Sen namazı vaktinde kıl. Eğer vakti içinde namazı onlarla tekrar kılarsan, o namaz senin için nafile olur. Tekrar kılmazsan, namazı yerine getirmiş olursun." [(Tirmizî şöyle demiştir:) Bu konuda Abdullah b. Mesud ve Ubâde b. Sâmit'ten de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ebu Zer hadisi, hasen bir hadistir. Âlimlerin pek çoğunun görüşü bu yöndedir. Onlar, devlet yöneticisi (imam) namazı geciktirdi durumda, kişinin, namazını (onları beklemeden) hemen vaktinde (vaktin başında) kılmasını, ardından (iman namaz kıldırırken hâlâ oradaysa namazı) imam ile birlikte kılmasını müstehap saymışlardır. (Böyle bir durumda) Kişinin (kendi başına) kıldığı ilk namaz, âlimlerin pek çoğuna göre üzerine farz olan namazdır. (Seneddeki) Ebu İmrân el-Cevnî'nin ismi, Abdülmelik b. Habîb'dir.]