Bize Şeyban b. Ferruh, ona Süleyman b. Mugîra, ona Sabit, ona Enes b. Malik, ona Mahmud b. Rabî, ona İtbân b. Malik şöyle nakletmiştir:
Medine'ye gelmiştim. Kısa bir süre sonra İtban'a rastladım. Bana senden bir hadis ulaştı dedim. İtban şöyle dedi: Gözüm rahatsızlanmıştı. Rasulullah'a (sav) haber gönderip “arzu ederim ki evime gelip burada namaz kılsanız da ben de evimi namazgah edineyim” dedim. Hz. Peygamber (sav) ashabından bazıları ile birlikte evime geldi, içeri girip namaz kıldı. Bu sırada Ashabı (münafıkların yaptıkları kötülükleri) aralarında konuşuyor, bunun sorumluluğunun büyük bir kısmını Malik b. Duhşum'a yüklüyor ve arzu ediyorlardı ki Allah Rasulü beddua etsin de onun başına bir şey gelip helak olsun. Rasululullah (sav) namazını tamamladı ve "bu adam Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim onun elçisi olduğuma şehadet etmiyor mu?" diye sordu. “içinden inanmadan bunu söylüyor” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim onun elçisi olduğuma şahitlik eden kimse cehenneme girmez ve onu tatmaz" buyurdu.
Enes der ki: Bu hadis hoşuma gitti ve oğluma onu yaz dedim. O da bu hadisi yazdı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
650, M000149
Hadis:
حَدَّثَنَا شَيْبَانُ بْنُ فَرُّوخَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ - يَعْنِى ابْنَ الْمُغِيرَةِ - قَالَ حَدَّثَنَا ثَابِتٌ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ حَدَّثَنِى مَحْمُودُ بْنُ الرَّبِيعِ عَنْ عِتْبَانَ بْنِ مَالِكٍ قَالَ قَدِمْتُ الْمَدِينَةَ فَلَقِيتُ عِتْبَانَ فَقُلْتُ حَدِيثٌ بَلَغَنِى عَنْكَ قَالَ أَصَابَنِى فِى بَصَرِى بَعْضُ الشَّىْءِ فَبَعَثْتُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنِّى أُحِبُّ أَنْ تَأْتِيَنِى فَتُصَلِّىَ فِى مَنْزِلِى فَأَتَّخِذَهُ مُصَلًّى - قَالَ - فَأَتَى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَمَنْ شَاءَ اللَّهُ مِنْ أَصْحَابِهِ فَدَخَلَ وَهُوَ يُصَلِّى فِى مَنْزِلِى وَأَصْحَابُهُ يَتَحَدَّثُونَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ أَسْنَدُوا عُظْمَ ذَلِكَ وَكِبْرَهُ إِلَى مَالِكِ بْنِ دُخْشُمٍ قَالُوا وَدُّوا أَنَّهُ دَعَا عَلَيْهِ فَهَلَكَ وَوَدُّوا أَنَّهُ أَصَابَهُ شَرٌّ. فَقَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الصَّلاَةَ وَقَالَ "أَلَيْسَ يَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنِّى رَسُولُ اللَّهِ." قَالُوا إِنَّهُ يَقُولُ ذَلِكَ وَمَا هُوَ فِى قَلْبِهِ. قَالَ "لاَ يَشْهَدُ أَحَدٌ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنِّى رَسُولُ اللَّهِ فَيَدْخُلَ النَّارَ أَوْ تَطْعَمَهُ." قَالَ أَنَسٌ فَأَعْجَبَنِى هَذَا الْحَدِيثُ فَقُلْتُ لاِبْنِى اكْتُبْهُ فَكَتَبَهُ.
Tercemesi:
Bize Şeyban b. Ferruh, ona Süleyman b. Mugîra, ona Sabit, ona Enes b. Malik, ona Mahmud b. Rabî, ona İtbân b. Malik şöyle nakletmiştir:
Medine'ye gelmiştim. Kısa bir süre sonra İtban'a rastladım. Bana senden bir hadis ulaştı dedim. İtban şöyle dedi: Gözüm rahatsızlanmıştı. Rasulullah'a (sav) haber gönderip “arzu ederim ki evime gelip burada namaz kılsanız da ben de evimi namazgah edineyim” dedim. Hz. Peygamber (sav) ashabından bazıları ile birlikte evime geldi, içeri girip namaz kıldı. Bu sırada Ashabı (münafıkların yaptıkları kötülükleri) aralarında konuşuyor, bunun sorumluluğunun büyük bir kısmını Malik b. Duhşum'a yüklüyor ve arzu ediyorlardı ki Allah Rasulü beddua etsin de onun başına bir şey gelip helak olsun. Rasululullah (sav) namazını tamamladı ve "bu adam Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim onun elçisi olduğuma şehadet etmiyor mu?" diye sordu. “içinden inanmadan bunu söylüyor” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim onun elçisi olduğuma şahitlik eden kimse cehenneme girmez ve onu tatmaz" buyurdu.
Enes der ki: Bu hadis hoşuma gitti ve oğluma onu yaz dedim. O da bu hadisi yazdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 149, /44
Senetler:
1. İtban b. Malik el-Ensârî (İtban b. Malik b. Amr b. Aclân)
2. Mahmud b. Rabi' el-Hazreci (Mahmud b. Rabi' b. Süraka b. Amr b. Zeyd b. Abde b. Amira)
3. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
4. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
5. Ebu Said Süleyman b. Muğîra el-Kaysî (Süleyman b. Muğîra)
6. Şeyban b. Ebu Şeybe el-Habati (Şeyban b. Ferruh)
Konular:
Hadis Rivayeti
İman
KTB, İMAN
Mülkiyet, Azad etme, malik olmadığı bir köleyi
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
Bize Ahmed b. Menî, ona Hüşeym, ona Amir b. Ahvel, ona Amr b. Şuayb, ona babası (Şuayb b. Muhammed, ona da dedesi (Abdullah b. Amr) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ademoğlu sahibi olmadığı bir şeyi adak olarak adayamaz, sahibi olmadığı bir köleyi azad edemez ve nikahında bulunmayan bir kadını boşayamaz."
[(Tirmizî) der ki: Bu konuda Ali, Muaz b. Cebel, Cabir, İbn Abbas ve Aişe’den de hadis rivayet edilmiştir.]
[Ebu İsa (et-Tirmizî) der ki: Abdullah b. Amr’ın rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadis olup bu konuda rivayet edilen hadislerin en iyisidir. Sahabeden ve sahabe dışında olan ehli ilmin çoğunluğunun görüşü budur. Diğer yandan bu görüş, Ali b. Ebu Talib, İbn Abbas, Cabir b. Abdullah, Said b. Müseyyeb, Hasan, Said b. Cübeyr, Ali b. Hüseyin, Şüreyh, Cabir b. Zeyd ve tabiin fukahasından pek çok kimse tarafından rivayet edilmiştir. Şafii de bu görüşü benimsemiştir. İbn Mesud’dan gelen bir görüşe göre, henüz evli olmadığı, ancak kim olduğu bilinen bir kadını boşayan kimsenin bu boşaması, o kadınla evlendiğinde geçerli olur. İbrahim en-Nehaî, eş-Şa’bî ve başka alimlerden aktarıldığına göre, bir erkek (bu gün veya yarın evlenirsem karım boş olsun gibi bir) zaman tayin eder ve tayin edilen bu zaman dilimi içerisinde evlenirse karısı boş olur. Süfyan es-Sevrî ve Malik b. Enes de aynı görüşü benimsemişlerdir. Onlara göre bir erkek, (şu kadınla evlenirsem) diye isim belirterek, (şu zaman diliminde evlenirsem) diye zaman tayin ederek ya da şu bölgeden evlenirsem diyerek boşama beyanında bulunursa, sonra da belirlediği isimle veya belirlediği zaman diliminde ya da belirlediği mekanda evlenirse boşaması geçerli olur. İbn Mübarek ise bu konuda ihtiyatlı davranmış ve “Erkek (yukarıda dile getirilen) şartlardan her hangi birisini taşıyan bir evlilik yapması durumunda karısının ona haram olacağını söyleyemem” demiştir. Ahmed b. Hanbel de bahse konu adamın evlenmesi durumunda karısından ayrılmasını ona emredemeyeceğini ifade etmiştir. İshak ise İbn Mesud’dan rivayet edilen hadisi gerekçe göstererek, evlenmesi durumunda, boş olacağı kadının kim olduğunu açıkça belirten erkeğin o kadınla evlenmesinin caiz olduğunu ifade etmiş ve kadının o erkeğe haram olduğunu söyleyemeyeceğini kaydetmiştir. İshak, kim olduğu açıkça belirtilmeyen kadınla evlilik hususunda daha esnek davranmıştır. Belirtildiğine göre Abdullah b. Müberek’e “Evlenmeyeceğine ve evlenirse karısının boş olacağına dair yemin eden ancak daha sonra evlenen bir kimse, alimlerin bu konuda vermiş olduğu ruhsatlardan yararlanabilir mi?” şeklinde bir soru sorulmuş, Abdullah b. Mübarek bu soruya “Eğer başına bu iş gelmeden önce bu konuda ruhsat tanıyan görüşün doğru olduğuna inanıyor idiyse onunla amel edebilir. Ancak daha önce bu görüşten hoşlanmadığı halde başına bu iş geldiğinde ruhsat veren görüşle amel etmeyi arzu ediyorsa bunu o kimse için doğru bulmam.” diyerek cevap vermiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16661, T001181
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ حَدَّثَنَا عَامِرٌ الأَحْوَلُ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ نَذْرَ لاِبْنِ آدَمَ فِيمَا لاَ يَمْلِكُ وَلاَ عِتْقَ لَهُ فِيمَا لاَ يَمْلِكُ وَلاَ طَلاَقَ لَهُ فِيمَا لاَ يَمْلِكُ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ عَلِىٍّ وَمُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ وَجَابِرٍ وَابْنِ عَبَّاسٍ وَعَائِشَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ. وَهُوَ أَحْسَنُ شَىْءٍ رُوِىَ فِى هَذَا الْبَابِ . وَهُوَ قَوْلُ أَكْثَرِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ. رُوِىَ ذَلِكَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ وَابْنِ عَبَّاسٍ وَجَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ وَسَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَالْحَسَنِ وَسَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ وَعَلِىِّ بْنِ الْحُسَيْنِ وَشُرَيْحٍ وَجَابِرِ بْنِ زَيْدٍ وَغَيْرِ وَاحِدٍ مِنْ فُقَهَاءِ التَّابِعِينَ. وَبِهِ يَقُولُ الشَّافِعِىُّ . وَرُوِىَ عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ أَنَّهُ قَالَ فِى الْمَنْصُوبَةِ إِنَّهَا تَطْلُقُ . وَقَدْ رُوِىَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ النَّخَعِىِّ وَالشَّعْبِىِّ وَغَيْرِهِمَا مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ أَنَّهُمْ قَالُوا إِذَا وَقَّتَ نُزِّلَ . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ وَمَالِكِ بْنِ أَنَسٍ أَنَّهُ إِذَا سَمَّى امْرَأَةً بِعَيْنِهَا أَوْ وَقَّتَ وَقْتًا أَوْ قَالَ إِنْ تَزَوَّجْتُ مِنْ كُورَةِ كَذَا فَإِنَّهُ إِنْ تَزَوَّجَ فَإِنَّهَا تَطْلُقُ . وَأَمَّا ابْنُ الْمُبَارَكِ فَشَدَّدَ فِى هَذَا الْبَابِ وَقَالَ إِنْ فَعَلَ لاَ أَقُولُ هِىَ حَرَامٌ . وَقَالَ أَحْمَدُ إِنْ تَزَوَّجَ لاَ آمُرُهُ أَنْ يُفَارِقَ امْرَأَتَهُ . وَقَالَ إِسْحَاقُ أَنَا أُجِيزُ فِى الْمَنْصُوبَةِ لِحَدِيثِ ابْنِ مَسْعُودٍ وَإِنْ تَزَوَّجَهَا لاَ أَقُولُ تَحْرُمُ عَلَيْهِ امْرَأَتُهُ . وَوَسَّعَ إِسْحَاقُ فِى غَيْرِ الْمَنْصُوبَةِ . وَذُكِرَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُبَارَكِ أَنَّهُ سُئِلَ عَنْ رَجُلٍ حَلَفَ بِالطَّلاَقِ أَنَّهُ لاَ يَتَزَوَّجُ ثُمَّ بَدَا لَهُ أَنْ يَتَزَوَّجَ. هَلْ لَهُ رُخْصَةٌ بِأَنْ يَأْخُذَ بِقَوْلِ الْفُقَهَاءِ الَّذِينَ رَخَّصُوا فِى هَذَا؟ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ: إِنْ كَانَ يَرَى هَذَا الْقَوْلَ حَقًّا مِنْ قَبْلِ أَنْ يُبْتَلَى بِهَذِهِ الْمَسْأَلَةِ فَلَهُ أَنْ يَأْخُذَ بِقَوْلِهِمْ. فَأَمَّا مَنْ لَمْ يَرْضَ بِهَذَا فَلَمَّا ابْتُلِىَ أَحَبَّ أَنْ يَأْخُذَ بِقَوْلِهِمْ فَلاَ أَرَى لَهُ ذَلِكَ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Menî, ona Hüşeym, ona Amir b. Ahvel, ona Amr b. Şuayb, ona babası (Şuayb b. Muhammed, ona da dedesi (Abdullah b. Amr) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ademoğlu sahibi olmadığı bir şeyi adak olarak adayamaz, sahibi olmadığı bir köleyi azad edemez ve nikahında bulunmayan bir kadını boşayamaz."
[(Tirmizî) der ki: Bu konuda Ali, Muaz b. Cebel, Cabir, İbn Abbas ve Aişe’den de hadis rivayet edilmiştir.]
[Ebu İsa (et-Tirmizî) der ki: Abdullah b. Amr’ın rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadis olup bu konuda rivayet edilen hadislerin en iyisidir. Sahabeden ve sahabe dışında olan ehli ilmin çoğunluğunun görüşü budur. Diğer yandan bu görüş, Ali b. Ebu Talib, İbn Abbas, Cabir b. Abdullah, Said b. Müseyyeb, Hasan, Said b. Cübeyr, Ali b. Hüseyin, Şüreyh, Cabir b. Zeyd ve tabiin fukahasından pek çok kimse tarafından rivayet edilmiştir. Şafii de bu görüşü benimsemiştir. İbn Mesud’dan gelen bir görüşe göre, henüz evli olmadığı, ancak kim olduğu bilinen bir kadını boşayan kimsenin bu boşaması, o kadınla evlendiğinde geçerli olur. İbrahim en-Nehaî, eş-Şa’bî ve başka alimlerden aktarıldığına göre, bir erkek (bu gün veya yarın evlenirsem karım boş olsun gibi bir) zaman tayin eder ve tayin edilen bu zaman dilimi içerisinde evlenirse karısı boş olur. Süfyan es-Sevrî ve Malik b. Enes de aynı görüşü benimsemişlerdir. Onlara göre bir erkek, (şu kadınla evlenirsem) diye isim belirterek, (şu zaman diliminde evlenirsem) diye zaman tayin ederek ya da şu bölgeden evlenirsem diyerek boşama beyanında bulunursa, sonra da belirlediği isimle veya belirlediği zaman diliminde ya da belirlediği mekanda evlenirse boşaması geçerli olur. İbn Mübarek ise bu konuda ihtiyatlı davranmış ve “Erkek (yukarıda dile getirilen) şartlardan her hangi birisini taşıyan bir evlilik yapması durumunda karısının ona haram olacağını söyleyemem” demiştir. Ahmed b. Hanbel de bahse konu adamın evlenmesi durumunda karısından ayrılmasını ona emredemeyeceğini ifade etmiştir. İshak ise İbn Mesud’dan rivayet edilen hadisi gerekçe göstererek, evlenmesi durumunda, boş olacağı kadının kim olduğunu açıkça belirten erkeğin o kadınla evlenmesinin caiz olduğunu ifade etmiş ve kadının o erkeğe haram olduğunu söyleyemeyeceğini kaydetmiştir. İshak, kim olduğu açıkça belirtilmeyen kadınla evlilik hususunda daha esnek davranmıştır. Belirtildiğine göre Abdullah b. Müberek’e “Evlenmeyeceğine ve evlenirse karısının boş olacağına dair yemin eden ancak daha sonra evlenen bir kimse, alimlerin bu konuda vermiş olduğu ruhsatlardan yararlanabilir mi?” şeklinde bir soru sorulmuş, Abdullah b. Mübarek bu soruya “Eğer başına bu iş gelmeden önce bu konuda ruhsat tanıyan görüşün doğru olduğuna inanıyor idiyse onunla amel edebilir. Ancak daha önce bu görüşten hoşlanmadığı halde başına bu iş geldiğinde ruhsat veren görüşle amel etmeyi arzu ediyorsa bunu o kimse için doğru bulmam.” diyerek cevap vermiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Talâk ve'l-liân 6, 3/486
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Şuayb b. Muhammed es-Sehmi (Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
3. Ebu İbrahim Amr b. Şuayb el-Kuraşi (Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
4. Amir el-Ahvel (Amir b. Abdulvahid)
5. Ebu Muaviye Hüşeym b. Beşir es-Sülemî (Hüşeym b. Beşir b. el-Kasım b. Dinar)
6. Ahmed b. Meni' el-Begavî (Ahmed b. Meni' b. Abdurrahman)
Konular:
Boşanma, nikahlamadığı kadını boşama
KTB, ADAK
Mülkiyet, Azad etme, malik olmadığı bir köleyi
أخبرنا عبد الرزاق قال : أخبرنا معمر عن الزهري في رجل يقول : إن اشتريت فلانا فهو حر ، فاشتراه ، قال : يعتق ، قلت له : فأين قولهم : لا عتق إلا فيما يملك ؟ قال : إنما ذلك أن يقول : غلام فلان حر ، فهذا لا يجوز ، فأما إذا كان في ملكه فهو حر.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
86173, MA016871
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق قال : أخبرنا معمر عن الزهري في رجل يقول : إن اشتريت فلانا فهو حر ، فاشتراه ، قال : يعتق ، قلت له : فأين قولهم : لا عتق إلا فيما يملك ؟ قال : إنما ذلك أن يقول : غلام فلان حر ، فهذا لا يجوز ، فأما إذا كان في ملكه فهو حر.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Müdebber 16871, 9/185
Senetler:
()
Konular:
Mülkiyet, Azad etme, malik olmadığı bir köleyi