20 Kayıt Bulundu.
İşte siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Siz, bütün kitaplara inanırsınız; onlar ise, sizinle karşılaştıklarında "İnandık" derler; kendi başlarına kaldıklarında da, size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: Kininizden (kahrolup) ölün! Şüphesiz Allah kalplerin içindekini hakkıyla bilmektedir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hasf b. Gıyas), ona el-A‘meş, ona İbrahim, ona da el-Esved’in şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah’ın (ders halkasında) bulunuyorduk, derken Huzeyfe geldi, başımıza dikildi, selam verdikten sonra şöyle buyurdu: Sizden daha hayırlı kimseler (sahâbeden bir kısmı) münafık olmuştu. El-Esved: Subhanallah, şüphesiz Allah: “Muhakkak münafıklar cehennemin en aşağı tabakasındadırlar” (Nisa, 4/145) buyurmaktadır, dedi. Abdullah gülümsedi, Huzeyfe de mescidin bir tarafında oturdu. Abdullah kalkınca arkadaşları da dağıldı. Bu arada (Huzeyfe) bana (beni çağırmak maksadıyla) bir çakıl taşı attı, yanına gittim. Huzeyfe dedi ki: (Abdullah) benim ne söylediğimi bildiği halde, güldü. Ben de buna hayret ettim. Gerçekten de sizden daha hayırlı kimseler münafık olmuştu. Sonra onlar tövbe ettiler, Allah da tövbelerini kabul buyurdu.
Açıklama: Huzeyfe (ra) sahâbeden bir kısmının da Allah'ın takdiriyle münafık olup sonra tevbe ettiklerini haber vererek kimsenin kendi imanı hakkında emin olamayacağını, kalplerin Cenâb-ı Hakk'ın elinde olduğunu, dolayısıyla bu konuda dikkatli olmalarını bildirmek istemiştir. bk. İbn Ḥacer el-ʿAsḳalânî, Fetḥu’l-bârî bi şerḥi Saḥîḥi’l-Buḫârî (nşr. Abdulaziz b. Abdullah b. Bâz, Beyrut: Dâru’l-Mâʿrife, 1379), 8/266-7.
Bize Ali b. Muhammed, ona Ubeydullah b. Musa, ona Osman b. Esved, ona da Muhammed b. Abdurrahman b. Ebu Bekir şöyle rivayet etti: Ben İbn Abbas'ın yanında oturuyordum. Derken bir adam geldi ve İbn Abbas ona : 'Nereden geliyorsun?' sordu. Adam 'Zemzem'den geliyorum' dedi. İbn Abbas 'Ondan içilmesi gerektiği gibi içtin mi?' diye sordu. Adam 'Nasıl?' diye sorunca şöyle cevap verdi: 'Ondan içeceğin zaman yüzünü Ka'be'ye dön, Allah'ın (cc) adını an, üç defada, arada nefes alarak iç ve kana kana iç. İçtikten sonra Allah'a (cc) hamd et. Zira Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bizimle münafıklar arasında ki farklılık alameti, onların Zemzem'den kana kana içmemeleridir."
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Sufyân, ona Sa'd, ona Abdullah b. Ka'b, ona da babası (Ka'b b. Malik)'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Mümin, rüzgârın bir aşağı bir yukarı sallar durduğu taze ekin dalı gibidir. Münafık ise kökünden bir defada sökülene ya da kırılana kadar dimdik durmaya devam eden sert ardıç ağacı gibidir. Aynı hadisi bize Zekeriyâ b. Ebu Zaide, ona Sa'd b. İbrahim, ona İbn Kâb, ona da babası (Ka'b b. Malik) Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Açıklama: Benzetmede şu ortak yön dikkat çekmektedir. Mümin Allah'tan gelen musibete, rüzgarın taze dalı eğdiği boyun büküp sabreder, nimete de rüzgarın dalı yukarı kaldırdığı gibi sevinip şükreder. Münafık ise hep aynı halde durup ne şükreder ne de sabreder. sonun yıkılıp helak olup gider.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Sufyân, ona Sa'd, ona Abdullah b. Ka'b, ona da babası (Ka'b b. Malik)'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Mümin, rüzgârın bir aşağı bir yukarı sallar durduğu taze ekin dalı gibidir. Münafık ise kökünden bir defada sökülene ya da kırılana kadar dimdik durmaya devam eden sert ardıç ağacı gibidir. Aynı hadisi bize Zekeriyâ b. Ebu Zaide, ona Sa'd b. İbrahim, ona İbn Kâb, ona da babası (Ka'b b. Malik) Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Zekeriya b. Ebu Zâide arasında inkıta vardır. Benzetmede şu ortak yön dikkat çekmektedir. Mümin Allah'tan gelen musibete, rüzgarın taze dalı eğdiği boyun büküp sabreder, nimete de rüzgarın dalı yukarı kaldırdığı gibi sevinip şükreder. Münafık ise hep aynı halde durup ne şükreder ne de sabreder. sonun yıkılıp helak olup gider.