Bana Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr ile Muhammed b. el-Alâ' Ebû Küreyb, onlara Ebû Muâviye, ona el-A'meş, ona Şekîk, ona da Huzeyfe (ra) şöyle anlatmış:
"Hz. Ömer'in yanında oturuyorduk. Hz. Ömer,
"- Rasûlullah'ın (sav) fitne hakkındaki sözünü, aynen O'nun söylediği gibi hanginiz hatırlıyor?" diye sordu. Hemen,
"- Ben hatırlıyorum" dedim. Hz. Ömer;
"- Sen de pek cesursun! Hz. Peygamber nasıl söylemişti?" dedi. Ben, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedim:
"Namaz kılmak, oruç tutmak, sadaka vermek, iyiliği emretmek ve kötülüğe mani olmak; insanın âilesi, malı, çocukları ve komşusu üzerinden karşılaştığı fitne ve sıkıntılara kefârettir."
Hz. Ömer;
"- Ben bunu kastetmiyorum; ben asıl deniz dalgaları gibi üst üste gelecek olan fitneleri kastediyorum" dedi. Bunun üzerine ben,
"- Onlardan sana ne, ey mü'minlerin emîri? Çünkü seninle onlar arasında kilitli bir kapı vardır" dedim. Hz. Ömer,
"- Kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" diye sordu.
"- Açılmayacak, aksine kırılacak" deyince Hz. Ömer,
"- Öyleyse bir daha asla kapanmayacak" diye hayıflandı.
Bilâhare biz Huzeyfe'ye dedik ki:
"- Ömer, kapıdan maksadın kim olduğunu biliyor muydu?"
"- Evet, tıpkı yarından önce bu gecenin olacağını bildiği gibi. Ben ona içinde mugalata bulunmayan bir hadîs rivâyet ettim" diye karşılık verdi.
Râvî diyor ki: Biz cesaret edip Huzeyfe'ye, kapıdan maksadın kim olduğunu soramadık. Mesrûk'tan rica ettik de, Huzeyfe'ye o sordu. Huzeyfe de, "Kapıdan maksat Ömer'dir" dedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15419, M007268
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ أَبُو كُرَيْبٍ جَمِيعًا عَنْ أَبِى مُعَاوِيَةَ قَالَ ابْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ شَقِيقٍ عَنْ حُذَيْفَةَ قَالَ كُنَّا عِنْدَ عُمَرَ فَقَالَ أَيُّكُمْ يَحْفَظُ حَدِيثَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى الْفِتْنَةِ كَمَا قَالَ قَالَ فَقُلْتُ أَنَا . قَالَ إِنَّكَ لَجَرِىءٌ وَكَيْفَ قَالَ قَالَ قُلْتُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « فِتْنَةُ الرَّجُلِ فِى أَهْلِهِ وَمَالِهِ وَنَفْسِهِ وَوَلَدِهِ وَجَارِهِ يُكَفِّرُهَا الصِّيَامُ وَالصَّلاَةُ وَالصَّدَقَةُ وَالأَمْرُ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّهْىُ عَنِ الْمُنْكَرِ » . فَقَالَ عُمَرُ لَيْسَ هَذَا أُرِيدُ إِنَّمَا أُرِيدُ الَّتِى تَمُوجُ كَمَوْجِ الْبَحْرِ - قَالَ - فَقُلْتُ مَا لَكَ وَلَهَا يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ إِنَّ بَيْنَكَ وَبَيْنَهَا بَابًا مُغْلَقًا قَالَ أَفَيُكْسَرُ الْبَابُ أَمْ يُفْتَحُ قَالَ قُلْتُ لاَ بَلْ يُكْسَرُ . قَالَ ذَلِكَ أَحْرَى أَنْ لاَ يُغْلَقَ أَبَدًا . قَالَ فَقُلْنَا لِحُذَيْفَةَ هَلْ كَانَ عُمَرُ يَعْلَمُ مَنِ الْبَابُ قَالَ نَعَمْ كَمَا يَعْلَمُ أَنَّ دُونَ غَدٍ اللَّيْلَةَ إِنِّى حَدَّثْتُهُ حَدِيثًا لَيْسَ بِالأَغَالِيطِ . قَالَ فَهِبْنَا أَنْ نَسْأَلَ حُذَيْفَةَ مَنِ الْبَابُ فَقُلْنَا لِمَسْرُوقٍ سَلْهُ فَسَأَلَهُ فَقَالَ عُمَرُ .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr ile Muhammed b. el-Alâ' Ebû Küreyb, onlara Ebû Muâviye, ona el-A'meş, ona Şekîk, ona da Huzeyfe (ra) şöyle anlatmış:
"Hz. Ömer'in yanında oturuyorduk. Hz. Ömer,
"- Rasûlullah'ın (sav) fitne hakkındaki sözünü, aynen O'nun söylediği gibi hanginiz hatırlıyor?" diye sordu. Hemen,
"- Ben hatırlıyorum" dedim. Hz. Ömer;
"- Sen de pek cesursun! Hz. Peygamber nasıl söylemişti?" dedi. Ben, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedim:
"Namaz kılmak, oruç tutmak, sadaka vermek, iyiliği emretmek ve kötülüğe mani olmak; insanın âilesi, malı, çocukları ve komşusu üzerinden karşılaştığı fitne ve sıkıntılara kefârettir."
Hz. Ömer;
"- Ben bunu kastetmiyorum; ben asıl deniz dalgaları gibi üst üste gelecek olan fitneleri kastediyorum" dedi. Bunun üzerine ben,
"- Onlardan sana ne, ey mü'minlerin emîri? Çünkü seninle onlar arasında kilitli bir kapı vardır" dedim. Hz. Ömer,
"- Kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" diye sordu.
"- Açılmayacak, aksine kırılacak" deyince Hz. Ömer,
"- Öyleyse bir daha asla kapanmayacak" diye hayıflandı.
Bilâhare biz Huzeyfe'ye dedik ki:
"- Ömer, kapıdan maksadın kim olduğunu biliyor muydu?"
"- Evet, tıpkı yarından önce bu gecenin olacağını bildiği gibi. Ben ona içinde mugalata bulunmayan bir hadîs rivâyet ettim" diye karşılık verdi.
Râvî diyor ki: Biz cesaret edip Huzeyfe'ye, kapıdan maksadın kim olduğunu soramadık. Mesrûk'tan rica ettik de, Huzeyfe'ye o sordu. Huzeyfe de, "Kapıdan maksat Ömer'dir" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7268, /1184
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Numeyr el-Hemdânî el-Hârifî (Muhammed b. Abdullah b. Numeyr el-Hemedânî)
Konular:
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ebû Hânî Muâz b. Hânî el-Yeşkürî, ona Cehdam b. Abdullah, ona Yahya b. Ebî Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm, ona Ebû Sellâm, ona Abdurrahman b. Âiş el-Hadramî, ona Mâlik b. Yuhâmir es-Seksekî, ona da Muâz b. Cebel (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Bir gün Rasûlullah (sav) sabah namazına gelmekte gecikmişti. Neredeyse güneş doğacaktı. Derken hemen çıktı ve kamet getirildi. Hz. Peygamber (sav) namazı hafif bir şekilde kıldırdı. Namazı bitirince
"- Saflarda olduğunuz gibi kalınız" buyurdu ve bize dönerek şöyle dedi:
"Bu gün neden geç kaldığımı size anlatayım: Geceleyin kalkıp abdest aldım ve kılabildiğim kadar namaz kıldım. Derken uykum geldi, ağırlık bastı. Kendimi en güzel suretiyle Rabbimin huzurunda gördüm. Bana
"- Ey Muhammed!" diye nida etti. Ben de,
"- Buyur ey Rabbim! Emrine amadeyim" dedim. Bana,
"- Büyük melekler kim hakkında tartışıyorlar biliyor musun?" diye sordu.
"- Bilmiyorum" dedim. Aynı soruyu üç defa sordu. Sonra elini iki kürek kemiğimin arasına koydu. Parmak uçlarının serinliğini göğsümde hissettim. Bana her şey göründü ve sorunun cevabını bildim. Tekrar bana,
"- Ey Muhammed!" diye nida etti. Ben de,
"- Buyur ey Rabbim! Emrine amadeyim" dedim. Tekrar,
"- Büyük melekler hangi konuda tartışıyorlar biliyor musun?" diye sordu.
"- Keffaretler hakkında" diye cevap verdim.
"- Nedir onlar?" diye sorunca,
"- İyilik yapmak için adım atmak, namazlardan sonra mescitlerde oturmak, her türlü zorluğa rağmen abdest organlarını iyice yıkamak" dedim.
"- Sonra nelerdir?" diye sordu.
"- Yemek yedirmek, yumuşak konuşmak, insanlar uyurken geceleyin namaz kılmak" dedim. Sonra,
"- Dile benden ne dilersen!" buyurdu. Ben de,
"- Allah'ım! Senden iyilikleri yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, fakirleri sevmeyi lütfetmeni istiyorum. Ayrıca beni affetmeni, bana merhamet etmeni, bir topluluğu imtihan edeceksen beni o fitneye sokmadan canımı almanı, seni sevmeyi, seni seveni sevmeyi ve sana yaklaştıracak amelleri sevmeyi diliyorum" diye dua ettim.
Sonra Rasûlullah (sav) şöyle dedi "Bu söylenenler haktır, onları çalışın ve öğrenin."
Ebû İsa şöyle demiştir: Bu hadis hasen-sahihtir. Muhammed b. İsmail'e bu hadisi sordum. Dedi ki: Bu hasen-sahih bir hadistir.
Tirmizî dedi ki: Bu hadis, el-Velid b. Müslim'in, Abdurrahman b. Yezid b. Câbir'den rivayet ettiği hadisten daha sahihtir.
Yine Tirmizî dedi ki: Bize Halid b. el-Leclâc, ona da Abdurrahman b. Âiş el-Hadramî, "Ben, Rasûlullah'tan işittim" diyerek hadisi rivayet etmiştir. Bu rivayet ise mahfuz değildir. el-Velid de hadisinde Abdurrahman b. Âiş'in "Ben Rasûlullah'tan işittim" dediğini zikretmiştir. Bişr b. Bekir, Abdurrahman b. Yezid b. Cabir'den bu hadisi bu isnatla Abdurrahman b. Âiş vasıtasıyla Hz. Peygamber'den rivayet etmiştir. Yukarıda verilen hadis ise daha sahihtir. Abdurrahman b. Âiş Hz. Peygamber'den işitmemiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19203, T003235
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ هَانِئٍ أَبُو هَانِئٍ الْيَشْكُرِىُّ حَدَّثَنَا جَهْضَمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ سَلاَّمِ عَنْ أَبِى سَلاَّمٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَائِشٍ الْحَضْرَمِىِّ أَنَّهُ حَدَّثَهُ عَنْ مَالِكِ بْنِ يُخَامِرَ السَّكْسَكِىِّ عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ رضى الله عنه قَالَ :احْتُبِسَ عَنَّا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ غَدَاةٍ عَنْ صَلاَةِ الصُّبْحِ حَتَّى كِدْنَا نَتَرَاءَى عَيْنَ الشَّمْسِ فَخَرَجَ سَرِيعًا فَثُوِّبَ بِالصَّلاَةِ فَصَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَتَجَوَّزَ فِى صَلاَتِهِ فَلَمَّا سَلَّمَ دَعَا بِصوْتهِ قَالَ لَنَا « عَلَى مَصَافِّكُمْ كَمَا أَنْتُمْ » . ثُمَّ انْفَتَلَ إِلَيْنَا ثُمَّ قَالَ: « أَمَا إِنِّى سَأُحَدِّثُكُمْ مَا حَبَسَنِى عَنْكُمُ الْغَدَاةَ :إِنِّى قُمْتُ مِنَ اللَّيْلِ فَتَوَضَّأْتُ وَصَلَّيْتُ مَا قُدِّرَ لِى فَنَعَسْتُ فِى صَلاَتِى حَتَّى اسْتَثْقَلْتُ فَإِذَا أَنَا بِرَبِّى تَبَارَكَ وَتَعَالَى فِى أَحْسَنِ صُورَةٍ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ . قُلْتُ لَبَّيْكَ رَبِّ . قَالَ فِيمَ يَخْتَصِمُ الْمَلأُ الأَعْلَى؟ قُلْتُ لاَ أَدْرِى . قَالَهَا ثَلاَثًا قَالَ فَرَأَيْتُهُ وَضَعَ كَفَّهُ بَيْنَ كَتِفَىَّ حَتَّى وَجَدْتُ بَرْدَ أَنَامِلِهِ بَيْنَ ثَدْيَىَّ فَتَجَلَّى لِى كُلُّ شَىْءٍ وَعَرَفْتُ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ . قُلْتُ لَبَّيْكَ رَبِّ قَالَ فِيمَ يَخْتَصِمُ الْمَلأُ الأَعْلَى؟ قُلْتُ: فِى الْكَفَّارَاتِ قَالَ مَا هُنَّ؟ قُلْتُ: مَشْىُ الأَقْدَامِ إِلَى الْحسنات وَالْجُلُوسُ فِى الْمَسَاجِدِ بَعْدَ الصَّلَوَاتِ وَإِسْبَاغُ الْوُضُوءِ فِى الْكْريهَاتِ . قَالَ فِيمَ ؟قُلْتُ :إِطْعَامُ الطَّعَامِ وَلِينُ الْكَلاَمِ وَالصَّلاَةُ بِاللَّيْلِ وَالنَّاسُ نِيَامٌ . قَالَ سَلْ . قُلْتُ اللَّهُمَّ إِنِّى أَسْأَلُكَ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ وَتَرْكَ الْمُنْكَرَاتِ وَحُبَّ الْمَسَاكِينِ وَأَنْ تَغْفِرَ لِى وَتَرْحَمَنِى وَإِذَا أَرَدْتَ فِتْنَةَ قَوْمٍ فَتَوَفَّنِى غَيْرَ مَفْتُونٍ أَسْأَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ وَحُبَّ عَمَلٍ يُقَرِّبُ إِلَى حُبِّكَ » . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: « إِنَّهَا حَقٌّ فَادْرُسُوهَا ثُمَّ تَعَلَّمُوهَا » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . سَأَلْتُ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْمَاعِيلَ عَنْ هَذَا الْحَدِيثِ فَقَالَ :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَقَالَ هَذَا أَصَحُّ مِنْ حَدِيثِ الْوَلِيدِ بْنِ مُسْلِمٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ بْنِ جَابِرٍ . قَالَ :حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ اللَّجْلاَجِ حَدَّثَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَائِشٍ الْحَضْرَمِىُّ قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَ الْحَدِيثَ وَهَذَا غَيْرُ مَحْفُوظٍ . هَكَذَا ذَكَرَ الْوَلِيدُ فِى حَدِيثِهِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَائِشٍ قَالَ :سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . وَرَوَى بِشْرُ بْنُ بَكْرٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ بْنِ جَابِرٍ هَذَا الْحَدِيثَ بِهَذَا الإِسْنَادِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَائِشٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَهَذَا أَصَحُّ . وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَائِشٍ لَمْ يَسْمَعْ مِنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ebû Hânî Muâz b. Hânî el-Yeşkürî, ona Cehdam b. Abdullah, ona Yahya b. Ebî Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm, ona Ebû Sellâm, ona Abdurrahman b. Âiş el-Hadramî, ona Mâlik b. Yuhâmir es-Seksekî, ona da Muâz b. Cebel (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Bir gün Rasûlullah (sav) sabah namazına gelmekte gecikmişti. Neredeyse güneş doğacaktı. Derken hemen çıktı ve kamet getirildi. Hz. Peygamber (sav) namazı hafif bir şekilde kıldırdı. Namazı bitirince
"- Saflarda olduğunuz gibi kalınız" buyurdu ve bize dönerek şöyle dedi:
"Bu gün neden geç kaldığımı size anlatayım: Geceleyin kalkıp abdest aldım ve kılabildiğim kadar namaz kıldım. Derken uykum geldi, ağırlık bastı. Kendimi en güzel suretiyle Rabbimin huzurunda gördüm. Bana
"- Ey Muhammed!" diye nida etti. Ben de,
"- Buyur ey Rabbim! Emrine amadeyim" dedim. Bana,
"- Büyük melekler kim hakkında tartışıyorlar biliyor musun?" diye sordu.
"- Bilmiyorum" dedim. Aynı soruyu üç defa sordu. Sonra elini iki kürek kemiğimin arasına koydu. Parmak uçlarının serinliğini göğsümde hissettim. Bana her şey göründü ve sorunun cevabını bildim. Tekrar bana,
"- Ey Muhammed!" diye nida etti. Ben de,
"- Buyur ey Rabbim! Emrine amadeyim" dedim. Tekrar,
"- Büyük melekler hangi konuda tartışıyorlar biliyor musun?" diye sordu.
"- Keffaretler hakkında" diye cevap verdim.
"- Nedir onlar?" diye sorunca,
"- İyilik yapmak için adım atmak, namazlardan sonra mescitlerde oturmak, her türlü zorluğa rağmen abdest organlarını iyice yıkamak" dedim.
"- Sonra nelerdir?" diye sordu.
"- Yemek yedirmek, yumuşak konuşmak, insanlar uyurken geceleyin namaz kılmak" dedim. Sonra,
"- Dile benden ne dilersen!" buyurdu. Ben de,
"- Allah'ım! Senden iyilikleri yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, fakirleri sevmeyi lütfetmeni istiyorum. Ayrıca beni affetmeni, bana merhamet etmeni, bir topluluğu imtihan edeceksen beni o fitneye sokmadan canımı almanı, seni sevmeyi, seni seveni sevmeyi ve sana yaklaştıracak amelleri sevmeyi diliyorum" diye dua ettim.
Sonra Rasûlullah (sav) şöyle dedi "Bu söylenenler haktır, onları çalışın ve öğrenin."
Ebû İsa şöyle demiştir: Bu hadis hasen-sahihtir. Muhammed b. İsmail'e bu hadisi sordum. Dedi ki: Bu hasen-sahih bir hadistir.
Tirmizî dedi ki: Bu hadis, el-Velid b. Müslim'in, Abdurrahman b. Yezid b. Câbir'den rivayet ettiği hadisten daha sahihtir.
Yine Tirmizî dedi ki: Bize Halid b. el-Leclâc, ona da Abdurrahman b. Âiş el-Hadramî, "Ben, Rasûlullah'tan işittim" diyerek hadisi rivayet etmiştir. Bu rivayet ise mahfuz değildir. el-Velid de hadisinde Abdurrahman b. Âiş'in "Ben Rasûlullah'tan işittim" dediğini zikretmiştir. Bişr b. Bekir, Abdurrahman b. Yezid b. Cabir'den bu hadisi bu isnatla Abdurrahman b. Âiş vasıtasıyla Hz. Peygamber'den rivayet etmiştir. Yukarıda verilen hadis ise daha sahihtir. Abdurrahman b. Âiş Hz. Peygamber'den işitmemiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 38, 5/328
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Malik b. Uhaymir el-Yemani (Malik b. Yuhamir)
3. Abdurrahman b. Aiş el-Hadrami (Abdurrahman b. Aiş)
4. Ebû Sellâm Mamtur el-Esved el-Habeşî (Mamtur)
5. Zeyd b. Sellam el-Habeşî (Zeyd b. Sellam b. Memtur)
6. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
7. Cehdam b. Abdullah el-Yemami (Cehdam b. Abdullah b. Ebu Tufeyl)
8. Ebu Hâni Muaz b. Hâni el-Kaysî (Muaz b. Hâni)
9. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Abdest, önemi, fazileti / sevabı
Adab, sohbet adabı
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Hz. Peygamber, bilgi kaynakları
Hz. Peygamber, duaları
İbadethane, Mescit, Camii
İkram, ikram etmek, paylaşmak
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
KTB, İYİLİK, BİRR,
Namaz, gece namazı ve kılınışı
Namaz, namaz vakitleri
Teşvik edilenler, Yemek yedirmek, fazileti
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Abbas b. Velid ile Buharî arasında inkita' vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27769, B007090
Hadis:
وَقَالَ عَبَّاسٌ النَّرْسِىُّ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ أَنَّ أَنَسًا حَدَّثَهُمْ أَنَّ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا وَقَالَ كُلُّ رَجُلٍ لاَفًّا رَأْسَهُ فِى ثَوْبِهِ يَبْكِى . وَقَالَ عَائِذًا بِاللَّهِ مِنْ سُوءِ الْفِتَنِ . أَوْ قَالَ أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ سُوءِ الْفِتَنِ .
Tercemesi:
Bize Abbas en-Nersî, ona Yezîd b. Zürey', ona Saîd, ona Katâde, ona Enes b. Mâlik (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) bu hadisi söylemiş ve şunu ilave etmiştir: "Herkes başını elbisesine sokup ağlıyor ve "Fitnelerin şerriden Allah'a sığınırım" diyordu.
Açıklama:
Aşağıdaki tarik muallaktır; Abbas b. Velid ile Buharî arasında inkita' vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fiten 15, 2/689
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
4. Ebu Muaviye Yezid b. Zürey' el-Ayşî (Yezid b. Zürey' b. Yezid)
5. Ebu Fadl Abbas b. Velid en-Nersi (Abbas b. Velid b. Nasr)
Konular:
Adab, soru sorma adabı
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Hz. Peygamber, kızması
KTB, ADAB
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2342, M004711
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَأَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا حَاتِمٌ - وَهُوَ ابْنُ إِسْمَاعِيلَ - عَنِ الْمُهَاجِرِ بْنِ مِسْمَارٍ عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدِ بْنِ أَبِى وَقَّاصٍ قَالَ كَتَبْتُ إِلَى جَابِرِ بْنِ سَمُرَةَ مَعَ غُلاَمِى نَافِعٍ أَنْ أَخْبِرْنِى بِشَىْءٍ سَمِعْتَهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فَكَتَبَ إِلَىَّ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ جُمُعَةٍ عَشِيَّةَ رُجِمَ الأَسْلَمِىُّ يَقُولُ « لاَ يَزَالُ الدِّينُ قَائِمًا حَتَّى تَقُومَ السَّاعَةُ أَوْ يَكُونَ عَلَيْكُمُ اثْنَا عَشَرَ خَلِيفَةً كُلُّهُمْ مِنْ قُرَيْشٍ » . وَسَمِعْتُهُ يَقُولُ « عُصَيْبَةٌ مِنَ الْمُسْلِمِينَ يَفْتَتِحُونَ الْبَيْتَ الأَبْيَضَ بَيْتَ كِسْرَى أَوْ آلِ كِسْرَى » . وَسَمِعْتُهُ يَقُولُ « إِنَّ بَيْنَ يَدَىِ السَّاعَةِ كَذَّابِينَ فَاحْذَرُوهُمْ » . وَسَمِعْتُهُ يَقُولُ « إِذَا أَعْطَى اللَّهُ أَحَدَكُمْ خَيْرًا فَلْيَبْدَأْ بِنَفْسِهِ وَأَهْلِ بَيْتِهِ » . وَسَمِعْتُهُ يَقُولُ « أَنَا الْفَرَطُ عَلَى الْحَوْضِ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Said ve Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, onlara Hâtim b. İsmail, ona Muhâcir b. Mismâr, ona da Amir b. Sa'd b. Ebu Vakkâs şöyle rivayet etmiştir:
Câbir b. Semüra'ya mektup yazıp kölem Nâfi' ile yolladım [ve] "Rasulullah'tan işittiğin bir şeyi bana yaz" [dedim]. O da bana yazıp bir cuma akşamı el-Eslemî'nin recmedildiği [esnada] Rasulullah'ın (sav), "'Bu din kıyamet kopana ya da hepsi de Kureyş'ten olan 12 halife size yönetici olana dek üstün olmaya devam edecektir' buyurduğunu işittim" dedi. [İşittiği hadisler arasında şunlar da vardı]:
"Müslümanlardan küçük bir grup Kisrâ'nın -râvilerden biri şüpheye düşüp Kisrâ hanedanın ifadesini zikretmiştir- sarayı olan Beyaz Saray'ı fethedecektir."
"Kıyamet kopmadan hemen önce yalancılar [çıkacaktır]; onlardan sakının."
"Allah, sizden birine mal (hayır) verdiğinde [harcama yapmaya] kendisinden ve aile efradından başlasın." "Havuza ilk varacak benim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmâre 4711, /781
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, gayb olan konular ve muğayyebatı hamse
Din, din eksikliği
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Kıyamet, alametleri
Kıyamet, alametleri, zamanın yakınlaşması
Yönetim, halife, on iki
Yönetim, Kureyş'e tabi olmak, Kureyşin imameti meselesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19449, N002062
Hadis:
أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ دُرُسْتَ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى كَثِيرٍ أَنَّ أَبَا سَلَمَةَ حَدَّثَهُ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ « اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ النَّارِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ » .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Dürüst, ona Ebu İsmail (İbrahim b. Abdülmelik el-Basrî), ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme (b. Abdurrahman ez-Zuhrî) ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle derdi:
"Allahumme innî e'uzu bike min azabi'l-kabri ve e'uzu bike min azabi'n-nari ve e'uzu bike min fitneti'l-mahya ve'l-memati ve e'uzu bike min fitneti'l-mesihi'd-deccali. (Allah'ım (cc), kabir azabından sana sığınırım, cehennem azabından sana sığınırım, hayat ve ölüm anında ki fitnenden sana sığınırım, Mesih Deccal'in fitnesinden sana sığınırım)"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cenâiz 2062, /2222
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Ebu İsmail İbrahim b. Abdülmelik el-Basrî (İbrahim b. Abdülmelik)
5. Yahya b. Dürüst el-Kuraşî (Yahya b. Dürüst b. Ziyad)
Konular:
Cehennem, toplanma yeri
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Hz. Peygamber, istiazesi
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
Kıyamet, alametleri, Deccal
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14258, M007213
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ وَأَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ جَمِيعًا عَنِ ابْنِ عُلَيَّةَ قَالَ ابْنُ أَيُّوبَ حَدَّثَنَا ابْنُ عُلَيَّةَ قَالَ وَأَخْبَرَنَا سَعِيدٌ الْجُرَيْرِىُّ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ قَالَ أَبُو سَعِيدٍ وَلَمْ أَشْهَدْهُ مِنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَلَكِنْ حَدَّثَنِيهِ زَيْدُ بْنُ ثَابِتٍ قَالَ بَيْنَمَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى حَائِطٍ لِبَنِى النَّجَّارِ عَلَى بَغْلَةٍ لَهُ وَنَحْنُ مَعَهُ إِذْ حَادَتْ بِهِ فَكَادَتْ تُلْقِيهِ وَإِذَا أَقْبُرٌ سِتَّةٌ أَوْ خَمْسَةٌ أَوْ أَرْبَعَةٌ - قَالَ كَذَا كَانَ يَقُولُ الْجُرَيْرِىُّ - فَقَالَ « مَنْ يَعْرِفُ أَصْحَابَ هَذِهِ الأَقْبُرِ » . فَقَالَ رَجُلٌ أَنَا . قَالَ « فَمَتَى مَاتَ هَؤُلاَءِ » . قَالَ مَاتُوا فِى الإِشْرَاكِ . فَقَالَ « إِنَّ هَذِهِ الأُمَّةَ تُبْتَلَى فِى قُبُورِهَا فَلَوْلاَ أَنْ لاَ تَدَافَنُوا لَدَعَوْتُ اللَّهَ أَنْ يُسْمِعَكُمْ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ الَّذِى أَسْمَعُ مِنْهُ » . ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْنَا بِوَجْهِهِ فَقَالَ « تَعَوَّذُوا بِاللَّهِ مِنْ عَذَابِ النَّارِ » . قَالُوا نَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ عَذَابِ النَّارِ فَقَالَ « تَعَوَّذُوا بِاللَّهِ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ » . قَالُوا نَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ . قَالَ « تَعَوَّذُوا بِاللَّهِ مِنَ الْفِتَنِ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ » . قَالُوا نَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الْفِتَنِ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ قَالَ « تَعَوَّذُوا بِاللَّهِ مِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ » . قَالُوا نَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Eyyüb ve Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, onlara (Ebu Bişr İsmail) İbn Uleyye (el-Esedî) -(Yahya) İbn Eyyüb "haddasana (Ebu Bişr İsmail) İbn Uleyye" diye aktardı-, ona Saîd (b. İyâs) el-Cüreyrî, ona Ebu Nadre (Münzir b. Malik el-Avfî), ona Ebu Saîd el-Hudrî ona da Zeyd b. Sabit şöyle rivayet etti -Ebu Saîd (el-Hudrî) "Ben bunu Rasulullah'tan (sav) bizzat şahit olmadım, ancak bunu bana Zeyd b. Sabit aktardı" dedi-:
"Kendisi katırının üzerinde iken Rasulullah (sav) ile beraber Benî Neccâr (kabilesinin) bahçesinde bulunuyorduk. Birden katır yoldan saptı ve neredeyse O'nu (sav) üzerinden atıyordu. Derken karşımıza altı veya beş veya dört tane kabir çıktı -(Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî) dedi ki: '(Ebu Mesud Said b. İyâs) el-Cüreyrî böyle anlatıyordu'-. Bunun üzerine (Rasulullah (sav)) buyurdu: 'Bu kabirlerin sahiplerini kim biliyor?' Adamlardan birisi 'Ben!' diye cevap verdi. (Rasulullah (sav)) sordu: 'Buradakiler ne zaman vefat etti?' (Adam) cevap olarak 'Şirk döneminde öldüler.' dedi. Bunun üzerine O (sav) şöyle buyurdu: 'Buradakiler kabirlerinde imtihan edilmekteler [devamında ise mükafata nail olacaklar yahut azap edilecekler]. Şayet siz (korkup) defnetmekten vazgeçecek olmasaydınız, benim kabir azabından işittiklerimi sizin de işitir hale getirilmeniz için Allah'a (cc) dua ederdim.' Daha sonra yüzünü bize çevirdi ve buyurdu: 'Cehnnem azabından Allah'a (cc) sığının.' Oradakiler 'Cehennem azabından Allah'a (cc) sığınırız.' dediler. Yine buyurdu: 'Kabir azabından Allah'a (cc) sığının.' Oradakiler 'Kabir azabından Allah'a (cc) sığınırız.' dediler. Bunun üzerine şöyle buyurdu: 'Gizli açık tüm fitnelerden Allah'a sığının.' Oradakiler 'Gizli açık tüm fitnelerden Allah'a sığınırız.' dediler. O (sav) (yine) buyurdu: 'Deccâl fitnesinden Allah'a (cc) sığının.' Oradakiler 'Deccâl fitnesinden Allah'a (cc) sığınırız.' dediler."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cennet ve sıfatü neîmihâ ve ehlihâ 7213, /1174
Senetler:
1. Ebu Saîd Zeyd b. Sabit el-Ensarî (Zeyd b. Sabit b. Dahhak b. Zeyd)
2. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
3. Ebu Nadre Münzir b. Malik el-Avfî (Münzir b. Malik b. Kuta'a)
4. Ebu Mesud Said b. İyâs el-Cüreyrî (Said b. İyâs)
5. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
6. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
7. Ebu Zekeriyya Yahya b. Eyyüb el-Mekabirî (Yahya b. Eyyüb)
Konular:
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
İstiaze, Deccal'in fitnesinden
İstiaze, kabir azabından
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
Kıyamet, alametleri, Deccal
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27768, B007089
Hadis:
حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ فَضَالَةَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ سَأَلُوا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى أَحْفَوْهُ بِالْمَسْأَلَةِ ، فَصَعِدَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ يَوْمٍ الْمِنْبَرَ فَقَالَ « لاَ تَسْأَلُونِى عَنْ شَىْءٍ إِلاَّ بَيَّنْتُ لَكُمْ » . فَجَعَلْتُ أَنْظُرُ يَمِينًا وَشِمَالاً ، فَإِذَا كُلُّ رَجُلٍ رَأْسُهُ فِى ثَوْبِهِ يَبْكِى ، فَأَنْشَأَ رَجُلٌ كَانَ إِذَا لاَحَى يُدْعَى إِلَى غَيْرِ أَبِيهِ فَقَالَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ مَنْ أَبِى فَقَالَ « أَبُوكَ حُذَافَةُ » . ثُمَّ أَنْشَأَ عُمَرُ فَقَالَ رَضِينَا بِاللَّهِ رَبًّا ، وَبِالإِسْلاَمِ دِينًا ، وَبِمُحَمَّدٍ رَسُولاً ، نَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ سُوءِ الْفِتَنِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَا رَأَيْتُ فِى الْخَيْرِ وَالشَّرِّ كَالْيَوْمِ قَطُّ ، إِنَّهُ صُوِّرَتْ لِى الْجَنَّةُ وَالنَّارُ حَتَّى رَأَيْتُهُمَا دُونَ الْحَائِطِ » . قَالَ قَتَادَةُ يُذْكَرُ هَذَا الْحَدِيثُ عِنْدَ هَذِهِ الآيَةِ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَسْأَلُوا عَنْ أَشْيَاءَ إِنْ تُبْدَ لَكُمْ تَسُؤْكُمْ ) .
Tercemesi:
Bize Muâz b. Fudâle, ona Hişam, ona Katâde, ona Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Ashab-ı kirâm Hz. Peygamber'e (sav) sorular yöneltmişler ve ısrarcı olmuşlardı. Hz. Peygamber (sav) bir gün minbere çıktı ve "Bana ne soracaksanız sorun, hepsine cevap vereceğim" buyurdu. Sağa sola bakmaya başladım. Herkes başını elbisesine geçirmiş ağlıyordu. Babasından başkasına nispet edilen bir adam kalkıp "Ey Allah'ın peygamberi! Benim babam kim?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Senin baban Hüzâfe'dir" buyurdu. Sonra Ömer kalkıp şöyle dedi: "Rab olarak Allah'a, din olarak İslam'a, elçi olarak Muhammed Mustafa'ya rıza gösterdik. Fitnelerin kötülüğünden Allah'a sığınırız". Hz. Peygamber "Ben hayır ve şerde asla bu günün benzerini görmemiştim. Cennet ve cehennem bana gösterilmiş ve o ikisini şu duvarın önünde görmüştüm." Katâde şöyle dedi: Bu hadis "Ey iman edenler! Açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayınız..." (Mâide, 5/101) ayeti ile birlikte zikredilir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fiten 15, 2/689
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
4. Ebu Zeyd Muaz b. Fedale ez-Zehrani (Muaz b. Fedale)
Konular:
Adab, soru sorma adabı
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Hz. Peygamber, kızması
KTB, ADAB
وَقَالَ لِى خَلِيفَةُ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ وَمُعْتَمِرٌ عَنْ أَبِيهِ عَنْ قَتَادَةَ أَنَّ أَنَسًا حَدَّثَهُمْ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا وَقَالَ عَائِذًا بِاللَّهِ مِنْ شَرِّ الْفِتَنِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27770, B007091
Hadis:
وَقَالَ لِى خَلِيفَةُ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ وَمُعْتَمِرٌ عَنْ أَبِيهِ عَنْ قَتَادَةَ أَنَّ أَنَسًا حَدَّثَهُمْ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا وَقَالَ عَائِذًا بِاللَّهِ مِنْ شَرِّ الْفِتَنِ .
Tercemesi:
Bana Halîfe, ona Yezîd b. Zürey', ona Said ve Mutemir, ona babası, ona Katâde, one Enes b. Mâlik (ra) Hz. Peygamber'den bu hadisin benzerini rivayet etmiş ve "Fitnelerin şerrinden Allah'a sığınırım" demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fiten 15, 2/689
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu Mu'temir Süleyman b. Tarhân et-Teymî (Süleyman b. Tarhân)
4. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
5. Ebu Muaviye Yezid b. Zürey' el-Ayşî (Yezid b. Zürey' b. Yezid)
6. Ebu Amr Halife b. Hayyat el-Usfurî (Halife b. Hayyat b. Halife b. Hayyat)
Konular:
Adab, soru sorma adabı
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Hz. Peygamber, kızması
KTB, ADAB
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27774, B007094
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَزْهَرُ بْنُ سَعْدٍ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ ذَكَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِى شَأْمِنَا ، اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِى يَمَنِنَا » . قَالُوا وَفِى نَجْدِنَا . قَالَ « اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِى شَأْمِنَا ، اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِى يَمَنِنَا » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَفِى نَجْدِنَا فَأَظُنُّهُ قَالَ فِى الثَّالِثَةَ « هُنَاكَ الزَّلاَزِلُ وَالْفِتَنُ ، وَبِهَا يَطْلُعُ قَرْنُ الشَّيْطَانِ » .
Tercemesi:
Bize Ali b. Abdullah, ona Ezher b. Said, ona İbn Avn [Ebu Avn Abdullah], ona Nâfi' [Mevla İbn Ömer], ona da İbn Ömer'in haber verdiğine göre Hz. Peygamber (s.a) şöyle dua etti: "Allah'ım Şam'ımızı bize bereketli eyle, Yemen'imizi bize bereketli eyle." Yanındakiler; "Ey Allah'ın Rasulü Necid için de dua etsen" deyince Rasulullah (s.a) yine; "Allah'ım Şam'ımızı bize bereketli eyle, Yemen'imizi bize bereketli eyle." buyurdu. Onlar; "Ey Allah'ın Rasulü Necid için de dua etsen" dediler. Zannımca Rasulullah üçüncüde: "Necid, çalkantı ve fitne mekanıdır. Şeytanın ehli/yardımcıları da orada ortaya çıkar." buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fiten 16, 2/689
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Avn Abdullah b. Avn el-Müzenî (Abdullah b. Avn b. Ertabân)
4. Ebu Bekir Ezher b. Sa'd el-Bâhilî (Ezher b. Sa'd)
5. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Bereket, rızkın, malın ve ömrün bereketlenmesi
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
KTB, ŞEYTAN, İBLİS
Şeytan, aldatıcılığı