972 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Abdulaziz b. Ebu Hâzim, ona Ebu Hâzim, Sehl b. Sa'd'ın şöyle anlattığını rivayet etti: Medine'ye Mervan ailesinden bir kişi vali tâyin edildi. (Bu zat) Sehl b. Sa'd'ı çağırarak Hz. Ali'ye sövmesini emretti. Sehl bunu kabul etmedi. Bunun üzerine vali ona 'Madem ki ona sövmeyi kabul etmiyorsun Allah Ebü't-Türâb'a lanet etsin de!' dedi. Sehl (araya) şunu ekledi: Ali Ebü't-Türâb ismini çok severdi. Bu isimle çağrıldığı zaman sevinirdi. Bu sefer vali, 'O zaman bize ona Ebü't-Türâb isminin verilme hikayesini anlat' dedi. Sehl şöyle dedi: "Resûlullah (sav) Fâtıma'nın evine geldi. Ali'yi evde göremedi. Bunun üzerine kızına amca oğlun nerede? diye sordu. Fâtıma, 'Aramızda bir anlaşmazlık çıktı. Bana kızdı, gitti. Yanımda kaylûle de yapmadı.' diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) birine (Sehl'e) 'Ali nerede bak?' dedi. Adam Ali'nin mescitte uyuduğunu söyledi. Rasulullah (sav) Ali'nin yanına geldi. Ali uzanmış, elbisesi (rida) bir tarafa düşmüş, vücudu toprağa bulanmış bir halde idi. Rasulullah (sav) Ali'nin üzerindeki toprağı silmeye başladı ve 'Kalk Ebü't-Türâb! Kalk Ebü't-Türâb' diye seslendi."
Bize Muhammed b. Tarîf ve İshak b. İbrahim b. Habib, onlara Muhammed b. Fudayl, ona Mücalid, ona Amir, ona el-Hâris, ona Ali’nin (bin Ebi Tâlib) şöyle dediğini rivayet etti: “Rasulullah'ın (sav) kızı (Fatma gerdek gecesi) bana getirildi. Zifaf gecesi yatağımız, koç derisinden başka bir şey değildi.”