Giriş


    Öneri Formu
183947 DK000783 Darekutni, Sünen, I, 204

Bize Ahmed b. Muhammed b. Hanbel, ona Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona el-Velid b. Kesir, ona Muhammed b. Amr b. Halhale ed-Düelî, ona İbn Şihab, ona da Ali b. el-Hüseyin'in haber verdiğine göre kendileri, Hz. Hüseyin şehid edildikten sonra Yezid b. Muaviye'nin yanından ayrılıp Medine'ye geldiklerinde Misver b. Mahreme'ye rastlamış, Misver (Ali b. el-Hüseyin'e); bana bir emriniz olur mu? diye sormuş, o da hayır! demiş. Sonra Misver şöyle söylemiş: Rasulullah'ın (sav) kılıcını bana verir misin? Bu insanların onu almak için sana musallat olmalarından korkarım. Allah'a yemin ederim ki, eğer onu bana verirsen, canım çıkana kadar ona katiyen kimse dokunamayacak! Bir zamanlar Ali b. Ebu Talib, Hz. Fatıma’nın üzerine Ebu Cehil'in kızına tâlip olmuştu. Bunun üzerine bu konuda Rasulullah'ın (sav) minberde insanlara şöyle hitap ettiğini duydum, ki o sırada ben, daha yeni bülûğa ermiştim: "Şüphesiz ki Fatıma bendendir. Ben, din konusunda onun fitneye uğramasından korkarım." Sonra Hz. Peygamber Abdişems oğullarından olan damadını zikretti, onun hısımlığını övdü ve "o benimle konuştu, bana doğruyu söyledi. Bana söz verdi, sözünde de durdu. Ben asla bir helâli haram veya bir haramı helâl kılıyor değilim. Ama vallahi, Allah Rasulü’nün kızı ile Allah düşmanının kızı asla aynı nikâh altında bir araya gelemezler!" dedi.


Açıklama: Hadîste adından söz edilen Ali b. el-Hüseyin, Hz. Hüseyin’in oğludur ve Zeynelâbidin lakabı ile marûftur. Hicrî 38-92 yılları arasında yaşadı. Babasının Kerbelâ’da şehid edilişine şâhit oldu. Döneminin meşhur muhaddis, fakîh ve imamlarındandı. Hz. Peygamber’in takdirle bahsettiği damadı Ebû’l-Âs b. er-Rabî, en büyük kızı Zeyneb’in kocasıdır; kendisiyle nübüvvetten önce evlenmişti. Ebû’l-Âs, Hz. Hatice’nin kızkardeşi Hâle’nin oğlu idi ve müşrikti. Rivâyete göre Zeyneb’in üzerine başka bir kadın almayacağına söz vermiş ve sözünde durmuştu. Zeyneb’e de çok iyi muâmele etmiş, onu hiç üzmemişti. Ayrıca Bedir savaşında müslümanlar tarafından esir alınmış, serbest kalıp Mekke’ye döndüğünde kızı Zeyneb’i kendisine göndereceğine dair Hz. Peygamber’e söz vermiş ve bu sözünde de durmuştu. Bu sebeple Rasûlullah (sav) onu takdirle yâd etmektedir. Bedir’de esir alınan kocasını kurtarmak için Zeyneb, annesi Hz. Hatice’nin hediyesi olan gerdanlığını fidye olarak göndermiş, Hatice’nin gerdanlığını gören Rasûlullah (sav) fevkalâde duygulanmış, ashâbının da rızasını alarak Ebû’l-Âs’ı serbest bırakmış, gerdanlığı da Zeyneb’e geri göndermişti. Ebû’l-Âs, verdiği sözde durarak Zeyneb’i Medîne’ye gönderdikten bir müddet sonra tekrar esir edilmiş ve yine Zeyneb’in ricasıyla serbest kalmıştı. Bunun üzerine Ebû’l-Âs müslüman olmuş, Hz. Peygamber de Zeyneb’i tekrar ona nikâhlamıştı. Bundan sonra Ümâme adlı bir kızları dünyaya gelmişti. Hz. Peygamber zaman zaman Ümâme’yi omuzuna alarak namaz kılardı. Hadîste sözü edilen Hz. Ali’nin Ebû Cehil’in kızına tâlip olması olayı, Mekke fethinden sonra cereyan etmiştir. Bu hanımın adının Cüveyriye veya Cemîle olduğu ve kendisinin müslüman olduğu rivâyet edilir. Hz. Peygamber’in bu evliliğe karşı çıkmasının sebebi olarak; Fatıma’nın üzüntü duyacağı, onun üzüntüsünden Hz. Peygamber’in de etkileneceği ve bunun da bizzat Hz. Ali’ye zarar vereceği endişesi ile, bütün kardeşlerini kaybeden Fatıma’nın bir de kuma ile yüz yüze gelmesinin kendisini bunalıma düşürebileceği ve bunun da onun dinine zarar verebileceği endişesidir.

    Öneri Formu
11930 D002069 Ebu Davud, Nikah, 12

Bize Ebu Nadr, ona İkrime, ona İyâs b. Seleme, ona da babası (Seleme b. Ekva') şöyle rivayet etmiştir: Hayber günü amcam teke tek çarpışmak için Yahudi Merhab’ın karşına çıktı. Merhab "Hayber bilir ki ben savaş kızışmaya başladığında tepeden tırnağa silahını kuşanan, kahramanlığı kanıtlanmış Merhab’ım" dedi. Amcam da "Hayber bilir ki ben tepeden tırnağa silahını kuşanmış düşmanın içine dalan gözü pek bir kahramanım" dedi. Sonra birbirlerine karşılıklı iki darbe vurdular. Merhab’ın kılıcı Âmir’in kalkanına isabet etti. Âmir de ona alttan hamle yaptı ama kılıcı ters dönüp kendi atardamarını kesti ve böylece kendisini öldürmüş oldu. Seleme b. Ekvâ der ki: Hz. Peygamber’in sahabesinden "Âmir’in ameli boşa gitti. Kendi kendini öldürdü" diyen birtakım insanlarla karşılaştım, ağlayarak Hz. Peygamber’e (sav) geldim ve "ey Allah’ın Rasulü! Âmir’in ameli boşa gitmiş" dedim. "Bunu kim söyledi" dedi. "Ashâbından insanlar!" dedim. "Bunu diyen yanılmıştır! Aksine ona iki sevap vardır!" buyurdu. Âmir Hayber seferine çıktığında aralarında Hz. Peygamber’in bulunduğu sahabe gurubunda bir yandan süvarileri yönlendiriyor bir yandan da savaş ezgileri söylüyor ve şöyle diyordu: "Vallahi! Allah olmasaydı ne doğru yolda olurduk, ne de sadaka verip namaz kılardık. Bize zulmedenler fitne çıkarmak istediklerinde biz onlara karşı koyduk. Biz Sen'in ikram ve ihsanına muhtacız. Düşmanla karşılaşırsak ayaklarımızı sabit kıl! Üzerimize huzur ve sükunet indir." Allah Rasulü (sav) "Kim o?" buyurdu. Âmir de "Âmir, ey Allah’ın Rasulü!" dedi. Hz. Peygamber (sav), "Rabbin seni bağışlasın" buyurdu. Allah Rasulü (sav) biri için özellikle istiğfarda bulundu mu o, şehit düşerdi! Ömer b. Hattâb bu duayı işitince "Ey Allah'ın Rasulü! Keşke Âmir'den biraz daha istifaede etseydik!" dedi. Seleme der ki: Sonra Allah Rasulü (sav) "bugün sancağı Allah ve Rasulü'nü seven ya da Allah ve Rasulü'nün sevdiği birisine vereceğim" diyerek beni, Ali'ye gönderdi. Ali'nin yanına geldim. gözünden derdi olduğu halde onu Allah Rasulü'ne (sav) getirdim. Nebî (sav) onun gözüne tükürüğü sürdü. Sonra sancağı kendisine verdi. Merhab meydana çıkıp "Hayber bilir ki ben savaş kızışmaya başladığında tepeden tırnağa silahını kuşanan, kahramanlığı kanıtlanmış Merhab’ım" dedi. Ali de, "Ben, anamın Haydar ismini verdiği kişiyim! Hallaç pamuğu gibi yere serip geçtiğim düşmanın dehşet ve irkinti ile baktığı ormanların aslanı gibiyim!" dedi. Ardından Merhab'ın başına bir darbe indirdi de onu öldürdü ve onun eliyle fetih, nasip oldu.


Açıklama: Müslim'in şartlarına göre isnadı sahihtir.

    Öneri Formu
65505 HM016653 İbn Hanbel, IV, 51

Bize Musab b. Mikdam ve Hecîn b. Müsennâ, onlara İsrail, Abdullah b. İsmet el-İclî, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber sancağı alıp salladı sonra "bunun hakkıyla kim taşır" dedi. Filanca "ben" dedi Hz. Peygamber (sav) "Geri dur!" dedi. Sonra bir adam geldi. Hz. Peygamber ona da "Geri dur!" dedi. Sonra Hz. Peygamber (sav) "Muhammed'in yüzünü mükerrem kılan (Allah'a) yemin olsun ki, sancağı (savaştan) kaçınmayan bir adama vereceğim. Al ey Ali" dedi. Hz. Ali yürüdü gitti ve Allah ona Hayber ve Fedek'in fethini nasip etti ve oraların (Hayber ve Fedek'in) iyi cins hurmasını ve kurumuş etini getirdi. Musab "oranın (Hayber'in) iyi cins hurması ve kurumuş eti" dedi


Açıklama: Bu isnad, metnindeki 'nekâret'ten dolayı zayıftır.

    Öneri Formu
49969 HM011139 İbn Hanbel, III, 16

Bize Ebu Velîd, ona Zâide, ona Ebu Hasîn, ona Ebu Abdurrahman ona da Hz. Ali'nin rivayet ettiğine göre Ali o şöyle demiştir: Ben mezisi çok gelen bir adamdım. Kızı eşim olduğu için (bu konuda ne yapmam gerektiğini sormaktan utandım ve) birine bu konuyu Hz. Peygamber'e (sav) sormasını emrettim. O kişi sorunca Hz. Peygamber: "Abdest al ve cinsel organını yıka" buyurdu.


    Öneri Formu
1877 B000269 Buhari, Gusul,13

Bize Adem, ona Şu'be, ona Abdülmelik b. Meysera, ona da Nezzâl şöyle rivayet etmiştir: Ali (ra) öğle namazını kıldı. Ardından insanların ihtiyaçlarını görmek için Kufe Meydanı'nın girişinde ikindi namazı vaktine kadar oturdu. Sonra kendisine su getirildi; suyu içti, yüzünü ve kollarını, ravinin ifadesine göre başını ve iki ayağını da yıkadı. Sonra ayağa kalktı ve arta kalan sudan içti ve şöyle dedi: 'Şüphesiz birtakım insanlar ayaktayken su içilmesini hoş karşılamıyorlar. Muhakkak ki Hz. Peygamber (sav) benim yaptığım gibi yaptı.'


    Öneri Formu
17543 B005616 Buhari, Eşribe, 16

Bize Haccac b. Minhal, ona Şu’be, ona Abdulmelik b. Meysera, ona Zeyd b. Vehb, ona da Hz. Ali (ra) şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) bana siyerâ (ibrişimle karışık alaca bezden yapılmış) bir elbise hediye etti. Ben de onu giydim. Fakat Onun (Hz. Peygamber'in) yüzünde öfke gördüm. Bunun üzerine ben de onu parçalayıp hanımlarıma dağıttım.


    Öneri Formu
20824 B002614 Buhari, Hibe, 27

Bize Kasım b. Zekeriya b. Dinar, ona Ebu Üsame (Hammâd b. Üsame el-Kuraşî), ona Şurahbîl b. Müdrik (el-Cu'fî), ona Abdullah b. Nücey (el-Hadramî), ona babası (Nücey b. Seleme el-Hadramî), ona da Hz. Ali rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Benim Rasulullah'ın (sav) nezdinde hiç kimseye nasip olmayan bir konumum vardı. Her seher vakti huzuruna varır ve Esselamü alyeke, ya Nebiyyellâh! derdim. Ardından eğer öksürürse ailemin yanına geri döner, öksürmezse huzuruna girerdim.


    Öneri Formu
25791 N001214 Nesai, Sehiv, 17

Bize İbn İshak, ona Asım b. Ömer b. Katâde, ona Abdurrahman b. Câbir, ona da Babası Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Hevazin kabilesinde sancak taşıyan bu adam devesi üzerinde (savaş esnasında Müslümanlara saldırarak) yapacağını yaptığı sırada Ali b. Ebu Talip ve Ensar'dan bir kişi yıldırım hızıyla adamın üzerine atıldılar. Ali adamın arkasından geldi ve devenin iki atar damarını vurup kesti. Deve kıç üstü düştü. Ensarî, hemen adamın üzerine atıldı, (kılıcıyla) adamın -zannediyorum- baldırının yarısından bacağına bir darbe indirdi. Adam bineğinden aşağıya düştü. İnsanlar adama kamçılarla vurdular. Vallahi! Ben hezimetten dolayı, Hz. Peygamber’in (sav) yanında bağlı bulunan esirleri görünceye kadar ricat eden insanlar gibi geri dönmedim.


    Öneri Formu
62610 HM015092 İbn Hanbel, III, 377


    Öneri Formu
40930 HM002913 İbn Hanbel, I, 317